SOĞUK SEMT

By ElaSelviNur

183K 10.1K 2.6K

Sessizlik. Burda öyle bir sessizlik vardı ki; Rüzgâr olduğunda sallanıp, dalına tutunamayan yaprağın yere dü... More

❌ 1. BÖLÜM ❌
❌ 2. BÖLÜM ❌
❌ 3. BÖLÜM ❌
❌ 4. BÖLÜM ❌
❌ 5. BÖLÜM ❌
❌ 6. BÖLÜM ❌
❌ 7. BÖLÜM ❌
❌ 8. BÖLÜM ❌
❌ 9. BÖLÜM ❌
❌ 10. BÖLÜM ❌
❌ 11. BÖLÜM ❌
❌ 12. BÖLÜM ❌
❌ 13. BÖLÜM ❌
❌ 14. BÖLÜM ❌
❌ 15. BÖLÜM ❌
❌ 16. BÖLÜM ❌
❌ 17. BÖLÜM ❌
❌ 18. BÖLÜM ❌
❌ 19. BÖLÜM ❌
❌ 20. BÖLÜM ❌
❌ 21. BÖLÜM ❌
❌ 22. BÖLÜM ❌
❌ 23. BÖLÜM ❌
❌ 24. BÖLÜM ❌
❌ 25. BÖLÜM ❌
❌ 26. BÖLÜM ❌
❌ 27. BÖLÜM ❌
❌ 28. BÖLÜM ❌
❌ 29. BÖLÜM ❌
❌ 30. BÖLÜM ❌
❌ 31. BÖLÜM ❌
❌ 32. BÖLÜM ❌
❌ 33. BÖLÜM ❌
❌ 34. BÖLÜM ❌
❌ 35. BÖLÜM ❌
❌ 36. BÖLÜM ❌
❌ 37. BÖLÜM ❌
❌ 38. BÖLÜM ❌
❌ 39. BÖLÜM ❌
❌ 40. BÖLÜM ❌
❌ 41. BÖLÜM ❌
❌ 42. BÖLÜM ❌
❌ 43. BÖLÜM ❌
❌ 44. BÖLÜM ❌
❌ 45. BÖLÜM ❌
❌ 46. BÖLÜM ❌
❌ 47. BÖLÜM ❌
❌ 48. BÖLÜM ❌
❌ 49. BÖLÜM ❌
❌ 50. BÖLÜM ❌
❌ 51. BÖLÜM ❌
❌ 52. BÖLÜM ❌
❌ 54. BÖLÜM ❌
❌ FİNAL ❌
❌ GAZEL ARSLANOĞLU ❌
❌ GİRAY DEMİRSOY ❌

❌ 53. BÖLÜM ❌

1K 95 33
By ElaSelviNur

GAZEL' İN ANLATIMINDAN;

Kapının aniden açılması ile yattığım yerde sıçrarken uykulu gözlerimi kısıkça açtım. Korel, kocaman olmuş gözleriyle bana bakarken ağzı kulaklarına varıyordu.

"Lan kuzen kalk kalk, Giray'lar geldi. Aşağıda şenlik var sen burda kıçı başı dağıtmış yatıyorsun."

Yattığım yerde hızla doğrulurken, ani hareketim yüzünden dönen başımı umursamadım.

"Giray mı burda, neden geldi?"

Korel sırıtmaya devam ederken ensesini kaşıdı.

"Amcamın dün akşamki sözlerinden sonra sevgili abiciğin sabah Giray'ı arayıp onunla dalga geçti. Giray'da kırmızı görmüş boğa gibi soluğu bizim evin önünde aldı."

"Hassiktir!"

Hızla odadan çıkarken Korel piçi de arkamdan gülüyordu. Ulan ben olmasam herkes birbirini yiyip bitirecekti. Hızla merdivenlerden inerken aşağıdan gelen konuşma seslerini duymaya başlamıştım. Solana girdiğim gibi tam da beklediğim görüntüyü görmem ile seslice ofladım.

Giray ve amcam ayakta hararetli bir şekilde konuşurlarken Yağız, Osman ve Barış önlerindeki patlamış mısırları yiyorlardı. Abim ve Pusat ise üçlü koltuğa yayılmış keyifle Giray ve amcamı izliyordu. Poyraz da garibim, kenarda durmuş öylece etrafa bakıyordu.

"Yine neler oluyor burda Allah aşkına?"

Herkesin gözü bana dönerken ben, sinirle abime bakıyordum.

"Ah, Gazel amcanla konuşsan iyi edersin. Resmen görüşmemize izin vermiyor."

Giray'ın haklı isyanı ile ona bakarken, küçük bir çocuktan farkı olmadığını görmüştüm. Nerdeyse dudaklarını büzecekti. Kim derdi bu adamın yer altı dünyasında lider konumunda olduğunu?

"Amca, sence de bu konu fazla uzamadı mı?"

"Gazel sen ney-"

Parmağımı kaldırıp hızla abimi durdurdum. Ortalığı karıştıran zaten oydu şimdi de aynısını yapmaya çalışıyordu.

"Sen sus. Hep senin başından çıkıyor bunlar. Ayrıca Giray'ı arayıp dalga geçmek de neyin nesi? Çocuk musun sen? Ortalığı karıştırıp durmaktan da vazgeç Sancar."

Abim anında kendi cephesine çekilirken, aç köpeklere döndüm.

"Çıkın lan sizde dışarı."

Üçü de aynı anda kalkıp hızla evden çıkmışlardı.

"Korel sen de çık. Onlardan bir farkın yok."

Korel başını yere eğip çıkarken amcama baktım.

"Amca biz çocuk değiliz, bunu da en iyi senin biliyor olman lazım. Bu konuşmayı ilk ve son kez yapacağım o yüzden iyi dinleyin beni."

Hepsi dikkatle bana bakarken, ben sadece amcama bakıyordum.

"Giray, yer altı dünyasındaki liderlerden biri, ben ise para karşılığında adam öldüren bir keskin nişancıyım. Ikimizin hayatı da zaten oldukça tehlikeli. Ilerde ne olur bilemem ama şu anlık aramızda evlilik gibi bir durum yok. O yüzden şu saçma fikirlenize bir son verin."

Amcam sakince başını sallayıp bana doğru yaklaştı ve omzuma iki kere vurup merdivenlere doğru ilerledi.

"Anlıyorum kızım ama inan ki umrumda değil. Ben de liderlerin başıyım bunu unutma ama bak evlendim ve bir de çocuğum oldu. Dün gece söylediklerim aynen geçerli. Ya evlenirsiniz ya da bu birbirinizi son görüşünüz olur."

Amcam bir şey dememe bile izin vermeden kıçını bana dönüp üst kata çıkmıştı.

"Lanet olsun."

Kendimi tekli koltuğa atarken, bacak bacak üzerine atıp sinirle abime baktım.

"Sizin yüzünüzden evlilik bitti şimdi de çocuk çıktı başıma! Sıçacağım böyle işin ta içine."

Oturduğum yerden kalkarken bende hızla üst kata çıkmaya başlamıştım.

"Küfür etme lan!"

Abim arkamdan bağırırken kafamı iki yana sallayıp odama girdim. Ulan sanki evlendim de çocuk yapması kalmıştı. Gerçi evlensem bile çocuğum olmayacaktı orası da ayrı bir konuydu. Üstelik bize sormuşlar mıydı evlenmek istiyor musunuz diye? Yok. Belki de Giray evlenmek istemiyordu. Acaba benimle evlenmek istiyor muydu? Birden odamın balkonundan gelen sesle yerimde sıçradım. Ne oluyor lan? Hızla balkona doğru gidip tülü çektim. Giray nefes nefese kalmış bana sırıtıyordu. Balkon kapısını yana doğru kaydırıp onu içeri aldım. Giray hızla gidip kapıyı kilitlerken sonra bana dönmüştü.

"Ne işin var burda?"

Giray beni kendine çekerken, ellerini belime koymuştu.

"Senin o piç abin beni kapıdan kovsa ben, bacadan girerim güzelim."

Onun dediklerine ikimizde gülerken, büyük yatağıma oturup birbirimize dönmüştük. Giray gülmeyi bırakıp aniden ciddileştiğinde ben de dikkatle ona baktım.

"Güzelim şimdi seninle bu konuyu ilk ve son kez konuşacağım."

Kafamı usulca aşağı yukarı sallayıp onu dinlemeye başladım.

"Gazel beni biliyorsun, ben öyle lafı dolandırmayı da dolandıranı da sevmem. Seni seviyorum. Hatta sana karşı olan duygularım bu iki kelimeye sığmayacak kadar fazla. Senin beni sevdiğini de biliyorum. Bildiğim bir diğer şey ise, ikimizin de birbirinden tehlikeli işler yaptığı. Ama herhangi bir şey olduğunda bana seni savunma ve koruma hakkını vermeni istiyorum Gazel. Ikimizin de en başından beri evlilik kelimesinden uzak olduğunu biliyorum ama sevgili abilerinin ve amcanın da sayesinde ben bu kelimeyi ilk duyduğumda kabullendim ve bunu da başkası ile yapmak istemiyorum. Aynı zamanda senin de benden başkası ile olmanı bırak bakmana bile tahammül edemem. O yüzden güzelim..."

Belinden silahını çıkarıp emniyetini açıp yatağın üzerine koydu. Daha sonra da cebinden siyah bir kutu çıkarıp onu da onun yanına koydu.

"Ya şimdi silahı alıp kafama sık ya da evlen benimle."

Silahı elime alıp kafasına dayadım. Giray hiçbir tepki vermeden öylece gözlerime bakıyordu.

"Eğer benden başka biriyle olmayı bırak eğer bakarsan bile seni kafandan değil, o içinde iliklerime kadar titrediğim kalbinden, gözümü bile kırpmadan vururum. Bunu o güzel kafandan çıkarma."

Silahı yerine koyup kutuyu elime aldım. Kutuyu yavaş bir şekilde açarken içinde kocaman olan ve parıl parıl parlayan tek taş bana göz kırptı.

"Sen sevmedin sanırım. İstersen daha küçük bir şey seçebiliriz. Hem bununla nişan alman da zor olabilir."

Yüzüğü hızla parmağıma takarken kocaman gülümsedim.

"Saçmalama. Ben bunun için kurşun atar, kurşun yerim."

Giray bu halime gülerken, yüzüğün olduğu elimi elinin arasına alıp hafifçe öptü.

"Pekâla, sen öyle diyorsan-"

"Diyorum diyorum."

Giray bu halime gülmeye devam ederken ben gözlerimi yüzükten çekemiyordum.  Kaç karattı bu Allah aşkına?

"Gazel yüzüme baksan artık diyorum."

Ne olduğunu anlamadığım birkaç mırıltı çıkarıp sevgili yüzüğüme bakmaya devam ettim. Giray elimi tutup birden kendine çekince yatakta onun üzerine düşmüştüm. Şimdi ise ata biner bir şekilde karnının üzerinde oturmuş, gözlerinin ta içine bakıyordum.

"İşte böyle."

Ona gülümseyip burnunun ucunu öpüp geri çekildim. Giray beni göğüsüne yatırıp ellerini belime doladı.

"Düğün işlemleri ile sen mi ilgilenirsin yoksa benim mi halletmemi istersin?"

"Sen hallet. Benim yarın Osman ile buluşmam lazım."

Giray'ın altımdaki  bedeni anında gerilirken derince nefes çektim içime. Bunu en başında hallettiğimizi sanıyordum. Kafamı göğüsünden kaldırıp yeniden ona baktım.

"Giray, bunu en başında konuşmuştuk. Ne sen benim yaptığım işe, ne de ben senin yaptığın işe karışmayacaktık."

Giray sadece başını sallarken bende yeniden üzerine yatmıştım. Sanırım yarın bizim için oldukça yorucu olacaktı. Gözlerimi Giray'ın sıcaklığı ile kapatırken, kokusuyla da uykuya dalmışım.

Odamın kapısının aniden kırılması ile sıçrayarak uyandım. Gözlerim her ne kadar kısık olsa da bilincim son derece açıktı. 

"Ne oluyor ya sabah sabah?"

Abim kapının hemen önünde durmuş nefes nefese bana bakıyordu.

"Lan bu kapı niye kitli Gazel?"

Allahım sen bana  sabır  ver yoksa ben bunları teker teker keseceğim.

"Sana ne?"

Yataktan kalkarken halâ ona bakmıyordum. Dolabımın önüne gelip kapaklarını açarken, hazır konbinlerden birini alıp yatağın üzerine bıraktım. Üzerimdeki tişörtü çıkarırken, yarım atlet ile kalmıştım.

"Sancar çıkacak mısın yoksa ben mi yardımcı olayım?"

Sancar kendi kendine homurdanıp odadan çıkarken bende banyoya girip kısa bir duş aldım. Gözüm sık sık parmağımdaki yüzüğe giderken, her baktığımda gülümsüyordum.  Banyodan çıkıp havluyu güzelce vücuduma sarıp odaya geçtim. Giray, yatağımda tıpkı dün geceki gibi uzanmış öylece telefonuna bakıyordu. Banyonun kapısını açık bırakırken odaya girdim.

"Ne o, neden buradasın?"

Giray bakışlarını telefonundan bana çevirirken, baştan aşağı bir güzel süzdü beni.

"Böyle bir manzara olduğunu bilseydim inan hiç gitmezdim."

Ona göz devirerek iç çamaşırlarımı alıp banyoya tekrar girip kapıyı kapattım. Çamaşırlarımı hızla giyip odaya döndüm. Giray bu sefer yatmak yerine oturuyordu.

"Sen beni çıldırtmak mı istiyorsun Gazel?"

Onun bu dediğine gülerken aklıma gelen şeyle daha da güldüm.

"Senin kocanın evi yok."

Giray kaşlarını  çatarken siyah pantolonumu bacaklarımdan geçirip, giydim.

"Ne diyorsun sen?"

Omuzlarımı silkip giyinmeye devam ettim. Üzerime abimden yürüttüğüm siyah, arkasında kartal baskısı olan tişörtü üzerime geçirip önünü de pantolonun içine sıkıştırdım.

"O üzerindeki kimin?"

"Abimin."

Giray ayağa kalkıp yanıma gelirken ona baktım.

"Ben şimdi  gidiyorum birazdan kapıdan gelirim, sonra da amcanla ve diğer veletler ile konuşuruz."

Başımı sallarken Giray'da nasıl geldiyse öyle yani balkondan atlayarak gitmişti. Çok sürmemişti ki zil çalmıştı. Hızla postallarımı giyip odadan çıktım. Merdivenlerden indiğim gibi salona geçerken herkes kahvaltı için masadaki yerini almıştı. Amcamın sol tarafı, Giray'ın ise hemen yanına oturup bizimkilere baktım. Korel çayını içerken birden püskürtmesi ve abimin onun sırtına hayvan gibi vurması ile tüm dikkatler oraya dönmüştü.

"Sancar abi vallahi boğularak ölmesem senin yüzünden iç kanamadan ölürüm herhalde."

Korel kendine gelince bana bakıp sırıtmaya başladı. Bir yandan sırıtırken bir yandan da göz kırpıyordu.

"Korel ne diyeceksen de, kaşın gözün ayrı oynuyor."

Korel boğazını temizlerken tek kaşını kaldırdı.

"Kuzen şu elini aşağıya indir de gözlerimiz kör olmasın." 

Yüzüğüm hakkındaki sözleri beni pohpohlarken gülümsedim.

"Lan o yüzük ne?"

Abim hızla masadan kalkarken, Giray sandalyesinde yayırken aşağıdan bacağına vurdum.

"Evleniyoruz abisi."

Giray abimden intikam almak istercesine onun inadına giderken  tekrar ayağına vurdum.

"Gazel bir daha vurursan kırılacak güzelim."

Yanaklarım anında kızarırken kafamı eğdim.

"Nasıl oldu bu olay? En önemlisi de ne zaman oldu?"

Giray sırıtmaya devam ederken, ağzına vurmamak için kendimi tuttum. Kendince intikam alıyordu piç.

"Dün gece oldu, Gazel'in odasında."

Bu sefer amcam ayağa kalkarken bizde ayağa kalkmıştık.

"Sen nasıl girdin oraya, hem de o kadar korumanın arasında?"

Giray omuzlarını silkip ellerini cebine soktu.

"Valla ben hayatım boyunca hiçbir yere bu kadar kolay girmemiştim."

Amcam sinirle evden çıkarken son sözü 'bunu dana sonra konuşacağız' olmuştu.

Karnımın açlığı ile masaya tekrar oturup, tabağımı doldurmaya başladım.

"Gazel bu durumda yemek mi yiyorsun?"

Ağzımdaki zeytinin çekirdeğini tabağa tükürürken Pusat'a baktım.

"Birincisini ben her yerde ve her durumda yemek yiyebilirim. İkincisi ise ortada bir durum yok. Evlenmemizi istediniz biz de evleniyoruz. Şimdi susun da oturun yemek yiyin."

Giray arkama geçip alnımdan öptüğü gibi kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı.

"Güzelim ben şirkete gidiyorum ordan da semte geçeceğim. Akşam gel senin için bir yarış ayarladım."

"Ne yarışı?"

"Araba."

Başımı sallarken yemeğe devam ettim.  Giray evden çıktıktan sonra abimler de kendi işlerine gitmek için çıkmışlardı evden. Amcam ise kendini çalışma odasına kilitlemiş, burnunu bile çıkarmamıştı dışarıya.  Ben ise salondaki koltuğa yayılmış öylece karşımdaki televizyona bakıyordum. Saat yavaş yavaş ilerlerken ben, sıkıntıdan ölmek üzereydim. Telefonumun çalması ile aklımdaki düşünceler anında dağılırken telefonumu alıp aramayı cevapladım.

"Abla nerdesin?"

Yağız'ın nefes nefese kalmış sesi beni ayağa kaldırırken çoktan evden çıkmış ve garaja girmiştim. 

"Evdeyim Yağız.  Bir sorun mu var?"

Arabaya binip çalıştırırken, garajdan çıkmıştım.

"Eee, sanırım burda sana biraz ihtiyacımız var."

Açılan demir kapı ile bahçeden çıkıp gazı kökledim.

"Semtte misiniz?"

"Evet. Biraz acele etsen iyi olur."

Başka bir şey demeden telefonu kapatıp yan koltuğa attım. Semte doğru hızla giderken bir yandan da torpido gözündeki silahımı ve şarjörleri çıkartıyordum. Bu kadar acil olan neydi bilmiyorum ama umarım bizimkilere bir şey olmamıştır.

Arabayı rast gele park edip hızla telefonumu ve silahı alıp arabadan indim. Anahtarları kapıda bekleyen iri yarı adama atıp hızla dövmemi gösterip içeriye girdim.

"Hoşgeldin yenge."

Kafamla selam verip karşımdaki çocuğa baktım. Yirmilerinin başlarında sevimli bir çocuktu.

"Giray nerde?"

"Ana binada."

Başımı sallayıp ana binaya doğru koşmaya başladım. Asansörü beklemeden hızla merdivenleri tırmanmaya başladım. Nefes nefese kalsam da durmayıp devam ettim. En üst kata gelmem ile koridorun sonundaki büyük kapıya doğru ilerlemeye başladım. Silahımı çıkartmış, emniyetini açmış ve hızla ilerliyordum. Kapıyı birden açıp içeriye dalmak bir olurken silahımı da doğrultmuştum.

Uzun masanın etrafındaki yaklaşık on adam korkmuş bir şekilde bana bakarlarken, ellerini de havaya kaldırmışlardı. Masanın başında oturan Giray şaşkınca bana bakarken bende ona baktım.

"Gazel, güzelim ne yapıyorsun?"

Bakışlarım anında Yağız'ı bulurken bana ürkek ürkek bakıyordu yanındaki Poyraz ise gülüyordu. Silahımı indirip emniyetini de kapatıp belime yerleştirdim.

"Boşver. Bunlar kim?"

Giray başını iki yana sallarken adamlara bir şeyler söyleyip onları panik halinden çıkarttı.

"Bu adamlar Güney Kore'den geldiler. Bugün şirketten erken çıktığım için onları burda ağırladık. Yani iş toplantısını bastın güzelim."

Gözlerim kocaman olurken, ellerimi yanaklarıma koyup adamlara baktım. Lan sizin çekik gözlerinizi yesinler!

"Annyeonghaseyo"  (merhabalar)

Adamlar heyecanlı halime gülerken bana aynı şekilde karşılık vermişlerdi. Onlara aynı şekilde gülerek karşılık verirken, aramızda koyu bir sohbet başladı.

Ne kadar olmuştu hiçbir fikrim yoktu ama Giray'ın oflaması ile kna baktım. Nerdeyse iki saat olmuştu ve ben adamlarla hiç susmadan konuşmuştum. Koredeki tarihi yerlerden, yemeklerinden ve en önemlisi de k-pop hakkında konuşmuş ve onlardan büyük bir söz almıştım. Kore'ye gittiğim gün beni ünlü yapım binalarında misafir edip ordaki gruplarla tanıştıracaklardı. Başından beri olan amacıma ulaştığım için onlarla güzelce vedalaşıp, toplantıyı bitirmeleri için odadan çıktım. Allahım, çok mutluyum!

Buraya geldiğimde aceleyle çıktığım merdivenleri zıplaya zıplaya inmeye başladım. Yanımdan geçenler bana tuhaf bakışlar atsa da bunu önemsemeden zıplamaya devam ettim. Binadan çıktığım gibi bir şeye çarpıp yere düşmem bir olmuştu. Kıçım inanılmaz bir acıyla sızlarken, sinirle başımı kaldırıp neye çarptığıma baktım. Karşımda dikilmiş duran adama bakarken tam ağzımı açmış bir şey diyecekken arkamdan gelen sesler ile sustum.

"Abla, yerde ne yapıyorsun?"

Yağız'ın oldukça gereksiz sorusu karşısında gözlerimi devirirken bana uzatılan ele baktım. Karşımdaki adam elini bana uzatmış, tutmam için bakıyordu. Elini es geçip hızla ayağa kalktım.

"Arda, sen ne hoş buralara geldin?"

Poyraz'ın oldukça mesafeli sesine karşın bende Arda denilen adama baktım. Nedense çok itici bir havası vardı. Yüzündeki gereksiz gülümseme sinirlerime dokunurken onu izlemeye devam ettim. Poyraz kolunu omzuma atıp beni kendine çekerken, Arda'nın bakışları benden ayrılmış ve Poyraz'a dönmüştü.

"Bu akşamki yarış için geldim."

Ah, cidden çok itici biriydi. Yağız hemen yanıma gelirken, Poyraz ve Yağız'ın ortasında kalmıştım.

"Naber Yağız?"

Yağız'ın yanımdaki bedeni gerilirken, artık bu adamın kim olduğunu daha çok merak etmeye başlamıştım. Yağız'ı bile böylesine etkileyen Arda denilen bu adam kimdi?

"Hayırdır Arda, yine hangi boka bastın da yardım dilenmeye geldin?"

Arda denen adamın yüzündeki gülümseme bir an sekteye uğrasa da çabuk toparlamıştı.

"Dediğim gibi, yarışmaya geldim. Bu arada-"

Lafını yarıda bırakıp tekrar bana döndü. Büyük mavi gözleri beni baştan aşağı incelerken, kaşlarımı çattım. Ne bok yediğini sanıyordu bu? En önemlisi de Giray neredeydi?

"Bu yeşil kafa kim?"

Poyraz beni biraz daha kendine çekerken sinirlenmeye başladığı belli oluyordu.

"Senin adını söyleyemeyeceğin, bakamayacağın, yanından bile geçemeyeceğin biri."

Arda, Poyraz'ın bu tepkisine oldukça şaşırırken bana bakmaya devam etti.

"Neyse ben piste gitsem iyi olacak. Kazanılacak bir yarışım var."

Bana göz kırparken, arkasını dönmüş ve dediği gibi piste doğru yürümeye başlamıştı. Hızla Poyraz'a dönerken ondan bir cevap bekledim.

"Kim lan bu?"

Poyraz kolunu omzumdan çekerken sıkıntıyla ofladı.

"Arda Köksal, Giray abinin başlıca düşmanlarından biri. Ama en önemlisi de masadakilerden Ziya Köksal'ın biricik oğlu."

"Ziya kim?"

Yağız gözlerini kocaman açıp bana dönmüştü.

"Nasıl tanımazsın Ziya Köksal'ı. Adam mülteci kaçakçılığında bir numarayken oğlu da, kadın ticaretinde bir numara."

"Pezevenk yani?"

Yağız başını sallayıp bize doğru gelen Giray'a baktı. Olan olmuş Giray efendi anca geliyordu.

"Vurulup gebersem, Giray cenazeme gelir. Ne zaman olay olsa, olay bittikten sonra geliyor bu."

Poyraz dediklerime sırıtırken bize doğru gelen Giray'a doğru yürüyüp yanından geçtim. Tabi geçerken omzuna vurmayı da eksik etmemiştim.

"Desene yarışı kazanmak şart oldu."

Giray'ın arkamdan baktığını bilsem de dönüp bakmadım. Bu akşam o piste o adamı gömecektim.

BÖLÜM SONU❌

Continue Reading

You'll Also Like

184K 8.1K 58
Köyde geçen bir aşk hikayesi... O bir inci tanesiydi; Dışı dillere destan bir güzel... Naîf kırılgan ve nârin... Köy kurgusu ve abimin arkadasşı konu...
43.4K 2.2K 20
"Beni hayata döndüren sensin. Senin bana verdiğin can suyu.."
6.4M 206K 103
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
804K 55.2K 48
{TAMAMLANDI}+905436: Nil hanım, sanırım mail bulut sisteminde bir sıkıntımız var, mesai başladığından beri dört kez mail attım ancak size iletilmiyor...