KELEŞ

By worldimagine

128K 5K 640

"Senin yüzünden işte! Onun adamları geldi. Evime girdi! Ben hiçbir şey yapmadım! Beni alıp götürdüler! Senin... More

•1•
•2•
•3•
•4•
•5•
•6•
•7•
•8•
•9•
•10•
•11•
•13•
•14•
•15•
•16•
•17•
•18•
•19•
•20•
•21•
•22•
•23•
•24•
•25•
•26•
•27•
•28•
•29•
•30•FİNAL
\\Özel Bölüm//

•12•

3.8K 173 19
By worldimagine

KELEŞ

Saat 3'e geliyordu. Abim ve Elis çoktan uyumuş olmalıydılar. Onları uyandırmamak için anahtarımla kapıyı açtım ve içeriye girdim. Etrafı kısa bir gözden geçirdikten sonra ayrladığımız minderlerde uyuyan abim ve Elis'i gördüm.

Yüzümde anında bir gülümseme belirdi. Zaten Elis'i ve abimi ne zaman görsen bu gülümseme yerleşiyordu yüzüme. Özellikle de ikisini bir arada görünce.

Yavaşça ilerleyip tam karşılarındaki koltuğa oturdum.

İkisi de kapüşonlarını kapatmış kafaları birbirine değecek şekilde uyuyorlardı.

Elis o kadar masumdu ki... O Tolga denilen herife bile güveniyordu. Halbuki onun gerçek yüzünü bir görse...

Aklıma bir an gitmeden önceki hali geldi. Beni kapıda yakalayıp nereye gittiğimi sormuştu. Merak etmişti. O kadar tatlıydı ki o halleri. Üstündeki o pijamayla zaten ayrı bir tatlıydı. Aslında onun tatlı olması için hiçbir şey yapmasına gerek yoktu. Varlığı tatlıydı, güzeldi.

Bana bir şeyler anlatmıştı. Tabi saçmalamıştı. Ne dediğini anlamamıştım. Ama o kadar komikti ki. Tabi güzeldi de. Ve tatlı. Ve sevimli. Ve şirin. Güzel demiş miydim?

Bu kız bana neler yapıyor bilmiyorum. O ne yaparsa yapsın asla sinirlenemiyorum. Bana sürekli iğneleme yaptığı zaman bile sinirlenmiyordum. Normalde biri bana zıt bir şey söylese o artık dünyada olmazdı. İnsanlar benden korkardı. Yapabileceklerimin sınırı yoktu çünkü. Tabi bunu Elis bilmiyordu. Bilmesini de istemezdim. O masumdu. Temiz kalpli ve anlayışlıydı.

Abimle ilk tanıştığında, yalnız kaldığımız zaman ona abimin farklı olduğunu söylemiştim. Bana o kadar sinirlenmişti ki... Ben hiç onun düşündüğü taraftan düşünememiştim. Sonrasında kapıyı çarpamaması da ayrı bir güzellikti.

Bu kadının her şeyi güzeldi be. Varlığıyla tüm kainatı yerinden oynatırdı. Ama bana özeldi. Onu bundan sonra kimseye veremezdim.

1 hafta burada kalacaktı. Her günüm onunla başlayacaktı. Ama o 1 haftadan sonra da burada kalmalıydı. Bir yolunu bulacaktım. Ona alışmıştım. Artık onsuz olamam. Sesi olmadan, o güzel yüzü, heyecanlı koşturmaları, utanmaları olmadan nasıl geçecekti günler?

Hayır! Bir yolunu bulacağım! Benimle kalacak. Burada hep birlikte kalacağız. Hep birlikte...

Elis hafif kıpırdandığında rahat olmadığını farketmiştim. Sessizce yanına yaklaştım. Bir elimi bacaklarının arkasından bir elimi de sırtından tutarak kucağıma aldım. Kucağıma aldığım gibi yine kıpırdandı.

"Kemal?"

Varla yok arası çıkmıştı sesi. Uyanmamalıydı. Kendini benim kucağımda görürse çok kızardı bana. Gerçi onun kızması bile güzeldi. Ama yine de şu anda kızması pek işime yaramazdı.

Ben olduğum yerde dururken o kolunu boynuma dolayıp kafasını da boynuma gömdü. Nefesini hissedebiliyordum. Şu anda dünyanın en mutlu adamı kim diye sorsalar düşünmeden ben derdim. Kadınım kucağımda bana sarılmış bir şekilde duruyordu. Nefesini boynumda hissetmem içimde bir şeylerin kıpırdamasına sebep oluyordu. Tabi biraz da başka türlü kıpırdanmalar hissediyordum. Bunu yapan ilk kadın olabilirdi. Ben kimseyi istemezdim. Elis'ten önce tabi. Şimdi sadece onu istiyordum.

"Kemal?"

Bu ses abimden çıkmıştı. Hemen ona döndüm. Kaşlarımı kaldırıp sessiz olmasını belirttim. O da hemen ayağa kalkıp gözlerini ovaladı ve bize baktı. Gülümsemeye başlamıştı. Biliyordum. Abim de Elis'i sevmiş ve benimle arasında bir şeyler olmasını istiyordu.

Ben hayatım boyunca Güneş'i aramıştım. Onun için kimseye dokunmamıştım bile. Ama şimdi aşık olduğumu hissettim, ilk defa. Bazen Güneş'e ihanet ettiğimi düşünüyordum. Ama Elis... O çok başkaydı. Çok başka...

"Hadi odasına götürelim."

Abimin sesiyle kendime geldim. Kucağımdaki masum kızla birlikte yukarı çıktık. Abim kapıyı açıp yatağının örtüsünü kenara çekmişti. Daha sonra iyi geceler diyip çıktı odadan.

O çıkınca ben de Elis'i yatağına yatırdım ve onun o doyamadığım yüzünü izlemeye başladım.

~

ELİS

Rahat bir uyku çekmiş ve şimdi de uyanmıştım. Uyandığım gibi gerindim. Elimi yanıma doğru uzattığımda bir şey hissettim. Bu neydi böyle? Kıllı bir şeye benziyordu. Kıllı mı?

Hemen gözlerimi açıp baktım. Kafaydı be bu! Hem de Kemal'in kafası!

"Kemal?!"

Hemen oturur pozisyona geldim. Kemal de tabi çığırmamdan sonra uyanmıştı.

"Senin burada ne işin var? Utanmıyor musun bir kızın odasına girmeye sen? Terbiyesiz! Bir de uyumuş! Hem ben buraya nasıl geldim?! Biz aşağıdaydık en son! Sen mi getirdin yoksa? Hiii nasıl getirdin beni? Bak çok kötü olacak! Seni var ya! Döverim oğlum!"

"Sakin ol kızım ya! Sabah sabah bu ne enerji?"

Şu an karşımda saçları dağınık ve uykulu bir şekilde olması çekici gelmişti. Baya yakışıklıydı bu adam yalnız.

Aman ne diyorum ben ya? Adam odamda uyanmış! Benim düşündüğüme bak!

"Cevap ver o zaman! Ne işin var burada?"

Gözlerini ovaladı. Saçlarını karıştırırken aynı zamanda konuşmaya başladı.

"Gece geldiğimde abimle salonda uyuyordunuz. Sonra abim uyandı. Seni de odaya götürelim diyince birlikte buraya getirdik. Ben de çok yorgundum o yüzden burada uyuyakalmışım."

"Yine de bu yaptığın hiç hoş değil! "

"Özür dilerim."

Şu anda bunu ısırmamak için kendimi zor tutuyorum! Böyle o kadar tatlı görünüyordu ki gözüme. Olacak şey mi ya?

Bir dakika gece geldiğimde dedi. Kaçta gelmişti ki? Hem nereye gitmişti. Acaba Ruhi'ye mi gitmişti. Ya da başka birine gitmiştir. Of!

Gecenin bir yarısı nereden geldiyse artık?! O kadar yorulmuş!

"Ruhi'nin yanındaydım."

Hemen gözlerimi ona diktim. Sesli konuşmuş olamazdım değil mi? Ah! Şu dilimi eşek arası soksun artık!

"Banane canım! Öylesine dedim ben!"

"Canım mı?"

Gözlerinden bir ışık geçtiğine yemin edebilirim. Ayrıca ben canım mı dedim? He evet dedim.

"Lafın gelişiydi o!"

"Olsun."

Her neyse!

~

"Veli kaldı Kemal!"

"Onun başka işi varmış."

Kimliğim için hükümet konağına gelmiştik. Kemal her şeyde yardımcı olmuştu bana. Ona teşekkür borçluydum. Aslında evimin onun yüzünden yanmadığına kendimi inandırmıştım neredeyse. Sonuçta bundan haberi yoktu. Ayrıca Ruhi'nin böyle bir şey yapacağını nereden bilebilirdi ki?

Yine de aramızda biraz mesafe olması iyiydi. Tabi yapabilirsem. 1 hafta aynı evde olacaktık. Ve bu süreçte mümkün olduğunca ondan uzak kalacaktım. Buna karar vermiştim. Yoksa her sabaha bugünkü gibi uyanabilirdik. Ve böyle bir şeyi kesinlikle istemiyordum! Aynı evde kalmamız bile benim için gayet büyük bir olaydı.

"Seninle bir şey konuşmam gerek. Sahilde biraz duralım mı?"

Ciddiyetle sorduğu soruya karşılık kafamı sallayıp onaylayıcı bir ses çıkarmıştım.

"Ne konuşacağız?"

"Gidince."

Bir şey söylemeden dışarıya baktım. Ne konuşacaktık ki? Gerçekten çok merak etmiştim.

Ben ne söyleyeceğini düşünürken çoktan durmuştuk. Birlikte arabadan inip sahile doğru ilerledik. Kimseler yoktu etrafta. Tek tük balık tutan amcalar vardı sadece. Tabi hava soğuktu. Bu soğukta kimse sahile gelmiyordu.

Denizin hemen dibinde karavan tarzı bir köfteci vardı. Bir kaç tabureyle masa vardı önünde. Aynı Kahraman Amcanın yeri gibiydi. Tabi Kahraman Amcanın daha güzeldi.

Oraya geçip tabureye oturduk.

"Aç mısın?"

Kafamı sağa sola salladım.

"Ne içersin peki?"

"Çay."

Gülümseyip 40lı yaşlarındaki adam elini kaldırıp iki çay dedi. Zaten yakındı. Bağırmasına gerek kalmamıştı.

Adam çayları getirene kadar denizin sesini dinledim. O güzel kokuyu çektim içime.

Nihayet çaylar gelmişti. Merakla kafamı ona çevirdim.

"Ne konuşacaksın benimle?"

"Adımı biliyorsun. Fakat bana herkes Keleş diyor. Sen ve abim hariç."

Böyle diyince bir düşündüm. Çayımdan bir yudum aldığımda aklım daha yerine geldi sanki. Evet! Kimse ona Kemal demiyordu. Canan ve Ferhunde Hanım bile Keleş Bey diyorlardı.

"Bana sadece yalnızken ve evdeyken adımla seslenmeni isteyeceğim senden."

Acaba benim de ismini söylememi istemiyor mu? Sonuçta ben hariç bir tek abisi Kemal diyormuş. Belki hoşlanmıyordur.

Sonuçta bir tek abisine değer veriyor. Bana da o kadar değer vermediği için ismini söylememi istemiyordur. Kırılmayayım diye söylemiyordur belki.

"Peki neden ismini kullanmıyor kimse?"

"Bilmiyorlar ismimi. Bilenler de kullanmaya cesaret edemiyorlar. Benim net kurallarım var. Bunlardan biri de ismim. Nedeni şu diyemem. Ama başından beri bu böyleydi. Ve böyle de devam etmeli. "

"Pekâlâ. Bundan sonra sana Keleş diyeceğim o zaman."

Eline aldığı bardağı aynı hızla geri indirdi. Kafasını sağa sola sallayarak konuştu.

"Hayır hayır! Bunun için söylemedim. Senin adımı söylemen beni mutlu ediyor. Abim hariç başka birinin adımı söylemesine normalde tahammül edemem. Ama sen söyleyince öyle olmadı. Tam tersi mutlu oldum. Sadece evde olmadığımızda yanımızda biri varken adımı kullanmasan yeterli. Onun haricine hep söyle, asla rahatsız olmam."

Şaşkınlıkla ona baktım. Nedendi peki? Yani kimseye tahammül edemeyip neden sadece ben söyleyince mutlu oluyordu ki? Bu ne demekti?

"Benim ne farkım var ki?"

Gülümseyip çayının sonunda kalanı da içti. Gözlerini gözlerime dikti.

"İlk defa annesinin sesini duyan çocuklar gibi hissediyorum adımı ağzından duyduğumda. Çünkü senin sesinde annemin huzuru var."

Continue Reading

You'll Also Like

25.5M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
438K 10.2K 29
Abigail Chambers (Abi for short) is no ordinary British girl. She has visions when people touch her and can't help but notice that her sexuality is j...
34.8K 3.3K 53
👋To all the ASHAANGI FANS, hello sweeties...❤️ I am SK, a budding writer.📖✍️ This is my 1️⃣first story hope you all will support me accepting my fl...
7M 407K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...