•••
Kara'nın mesajından sonra, hızla atan kalbimi umursamadan telefonumu bıraktım. Semih ağabeyime her şeyi açıklayacaktım. Yani, en azından ona söylesem, diğerleri bir şey diyemezdi. Hakları da yoktu zaten.
Yatağa boylu boyunca yatıp, yukarıda ki beton parçası ile bakışmaya başladık. Semih ağabeyim şu an işi için şirkete gitmişti. Baran ağabeyim de onunla birlikteydi.
Canım çok sıkıldığı için, Kara'yı çizmek istedim. İnstagramı vardı fakat, hiç fotoğrafı yoktu. Buna rağmen oldukça fazla takipçisi vardı.
Kara'yı takip ettikten sonra bir ilk yapıp fotoğraf paylaşmak istedim.
Sanki, canım birilerini kıskandırmak istiyor gibiydi. Neyse, anladınız işte. Derin bir nefes alıp kamerayı açtım. Hoş bir poz verip, bağlı duran saçlarımı açtım.
(Siz bunu hafif kıvırcık saçlı, makyajsız düşünün oky?)
Mutlu ailesinden olduğumu açıkladığımdan beri takipçim baya bir artmıştı. 10bin küsürlerdeydi şu anda.
Bir anda, insanlar bunu bekliyormuş gibi beğeniler ve yorumlar yağmaya başladı. O sırada kapım tıklandı. "Kızım, müsait misin?"
"Evet, anne. Girebilirsin."
Annem kapıyı açarken gülümsedi. Daha sonra konuşmaya başladı. "Yemek yiyeceğiz, gel hadi. Piknikte fazla bir şey yemedin zaten."
Dediğinde kafamı sallayarak onu onayladım. Telefonu yatağın üstüne bırakıp ayağa kalktım. Ve peşinden ilerlemeye başladım.
Sofraya geldiğimde, herkes oradaydı. Yemekten sonra Semih ağabeyime açıklayacaktım. Sofraya oturduktan sonra, annemin "afiyet olsun" demesi ile yemeye başladık. Üstümde uzun gri bir eşofman ve mor bir tişört vardı.
Yemeği yedikten sonra ayaklanmıştım ki, yanında oturduğum Esat ağabeyim beni tutup, kucağına aldı.
Kaşları çatılmıştı.
"Güzelim tabağını bitmeden nereye acaba?"
Dediğinde dudaklarımı büzdüm. Elleri ile yanaklarımı sıktıktan sonra, elini kaşığa uzattı. Tabağımda ki çorbaya kaşığı daldırdıktan sonra, ağzıma doğru getirdi.
"Aç bakalım ağzını uçak geliyorr."
Alay edercesine söylediği sözlere, aile üyeleri gülmeye başladı. Ben de yine somurtarak ağzımı açtım.
"Aferin küçük çocuk." Dediğinde bu sefer oldukça sinirlenmiştim.
Dudaklarımı büzüştürüp kaşığı elimle tersledim. Ve kaşık yüzüne yapıştı. Eh, çorbada hâli ile yüzündeydi.
Bu sefer kahkaha atan taraf bendim.
"Ceylan"
"Efendim abiciğim?"
"Kaç güzelim!"
Dediğinde hızla kucağından atlayıp odama kaçtım. Ellerimi lavaboda yıkayıp, dişlerimi fırçaladıktan sonra lavabodan çıktım.
Telefonumu elime aldığımda, Karadan 277 mesaj olduğunu gördüğümde ağzımdan derin bir "yuh" kelimesi çıktı.
Whatsapp'a girdiğimde Kara'nın hâlâ çevrimiçi olduğunu gördüm.
Mesajlardan okuyabildiğimi okumaya başladım.
Kara çocuk: Ceylan Instagram'da ki fotoğrafı kaldırıyorsun güzelim
Kara çocuk: Ceylan
Kara çocuk: kıvırcık
Kara çocuk: O fotoğrafı sikiyorsij
Kara çocuk: Pardon
Kara çocuk: Sikiyorsin*
Kara çocuk: Hay sikeyim aq
Kara çocuk: Siliyorsun*
Kara çocuk: yavşak herifler
Kara çocuk: CEYLAN
Kara çocuk: Ceylan sil şunu
Kara çocuk: Güzelim
Kara çocuk: Dm kutuna ve mesajlara bakmıyorsun
Kara çocuk: Bir işaretime bakar fotonun gitmeis
Kara çocuk: Sadece seni üzmek istemiyorum
Kara çocuk: Ama lütfen sil güzelim
Kara çocuk: Hesabını özel yap en azından
Kara çocuk: Sadece ben göreyim
Kara çocuk: kıvırcık!!
Ve daha bir sürü mesaj....
Kudurmuştu sinirden. Onu sinir etmek ve kıskandırmak hoşuma gitmişti. Yüzümde ki tebessüm ile ona cevap verecekken kapı bir anda açıldı.
Buraya geldiğim ilk günü hatırlıyorum da, Ege de pat diye odaya dalarak öğrenmişti yaralarımı. Genetik olmalıydı. Kapıyı kilitleyecektim bundan sonra.
İçeri dalan bütün ağabeylerim ile gözlerimi büyüttüm.
"Ceylan o fotoğraf ne güzelim?"
"Ceylan hadi silelim şunu abiciğim."
"Daha güzelini çekeriz ha?"
Farklı farklı ağızlardan, farklı sesler yükseliyordu ve hepsi birbirine girmişti. Ellerimi kulaklarıma yerleştirip kafamı yastığa koydum.
Başım ağrıyordu.
Onlar hâlâ böyle konuşmaya devam ederken, sonunda biri beni farketmiş olacak ki, Semih ağabeyimin sesi duyuldu.
"Ceylan sen iyi misin, güzelim?"
Başımı salladım.
"Derdiniz ne söyleyebilir misiniz, acaba? Semih abi seninle özel bir şey konuşmam gerekiyor bu arada.
Kaşları çatılmıştı, hepsinin.
Baran ağabeyim konuştu sonra.
"Güzelim Instagram'da paylaştığın o fotoğrafı kaldırır mısın, rica etsem?"
Pekte rica ediyormuş gibi durmuyordu.
Ama neyse.
Onları sinirlendirmek çok eğlenceliydi fakat başım şişmişti. Bu yüzden başımı salladım ve konuşmaya başladım.
"İyi ya tamam. Başımı şişirdiniz sileceğim."
"Hadi bekliyoruz sil güzelim." Dedi Esat ağabeyim yanıma gelip. Telefonumu ondan uzak bir yerde açıp, Instagrama girdim. Daha sonrada gözlerinin önünde fotoğrafı kaldırdım. Dudaklarımı büzmüş, kollarımı birbirine sarmış ve kafamı sağa çevirmiş bir şekilde odadan çıkmalarını bekliyordum.
"Ya güzelim, yapma böyle kıskandık işte."
Dedi Buğra abim
Omuz silktim. "Tamam çıkın hadi. Ama sen dur."
Diyerek Semih ağabeyime baktım.
Kafasını sallayarak beni onayladı o da. Daha sonra da diğerleri çıktı. Semih ağabeyim de yatağımın üstüne oturduğunda derin bir nefes alarak konuşmaya başladım.
"Öncelikle kötü bir tepki vermeni istemiyorum. Yoksa bu sefer asla affetmem sizi" diyerek bir anda giriş yaptım söze.
Kaşları çatılmıştı yine.
"Abi, bak ben bu zamana kadar kimseyi sevmedim. Zamanım olmadı."
"Abiciğim, Ceylan, iyi misin, sen güzelim?"
Kafamı salladım, yutkundum ve devam ettim.
"Abi ben birini seviyorum."
Kaşları daha da çatıldığında, zar zor konuşmaya başladı.
"K-kim o güzelim?"
"Şey, Kara."
Dediğimde gözlerinde bariz bir rahatlama vardı. Fakat bunu anlamamıştım.
"Kızmadın mı?"
"Bebeğim, Kara'yı tanırım. Bu zamana kadar hiç kimseyle sevgili olmadı, ama o seni sevmezse kendini üzme tama-"
"Abi biz sevgiliyiz."
Dediğimde kaşları yukarı kalktı.
"Ne zamandır?"
"Fazla olmadı. İki gündür."
Abim kollarını bana sardı. Saçlarımı okşarken, minik minik öpücükler konduruyordu. "Söz ver güzelim." Diye mırıldandı. Derin bir nefes alıp devam etti sonra. "Asla üzülmeyeceğine söz ver."
Gözlerimi kapattım ve göğsüne biraz daha sakladım kafamı. "Söz veriyorum. Bundan sonra üzülmeyeceğime söz veriyorum. İstisnalar hariç."
Daha sonra kollarının arasından çıktım. "Şu Kara ile biz bir görüşelim ama yine." Diye mırıldandı kendi kendine. Umarım bir şey yapmazlardı Kara'ya.
Yapmazlardı değil mi, ya?
"Abi, ben en büyüğümüz olduğun için sana söyledim. Anneme ben söylerim ama babama sen anlatır mısın?"
Dedim hafif utangaç bir tavırla.
Kafasını salladı. Anlıma bir öpücük kondurup odamdan çıktı.
Derin bir nefes alıp kafamı yastığa yerleştirdim. En son Kara'yı çizecektim değil mi, ben? Üşendim...
Telefonu kulaklığa bağlayıp, bir şarkı açtım.
Gözlerimi kapalıyken, birkaç kez derin nefesler aldım.
Güçlü olmak sadece bedensel olmuyordu işte. Psikolojik olarak hâlâ geçmeyen yaralarım vardı benim. Hâlâ o pamuk şekeri istiyordu içimde ki çocuk. Hâlâ, okulunun önünde annesinin attığı tokatı düşünüyordu. Hâlâ babasının, onu kül tabağı yapmasını düşünüyordu, hatırlıyordu.
Yazıktı küçük Ceylan'a.
Gerçekten yaralı bir Ceylan'dı o.
Kafamı iki yana sallayarak, ne zaman aktığını bilmediğim göz yaşımı elimin tersi ile sildim. Lavaboya giderek elini yüzünü yıkadım. Yüzüne bir tebessüm yerleştirerek odadan çıktım.
Annem ile konuşmalıydım.
Odalardan geçmeye başladım. Annem ve babamın yatak odasının önünde durarak kapıyı tıkladım.
"Gelebilirsin" diyen annemin sesi ile de odaya girdim.
Annem elinde ki kitap ile ona bakıyordu. Kitap okuyor olmalıydı. "Anne, ben seninle bir şey konuşmak istiyorum."
Dediğimde annem gülümsedi. Kızı ona içini açıyordu. Mutluydu galiba. Yanına doğru gidip oturdum. "Şey, ben aşık oldum galiba." Dedim utangaç bir şekilde çıkan sesimle.
Aşık olmak nasıl bir şeydi bilmiyordum. Annem gözlerini büyüttü. Gülümsemesi büyüdü. "Kimmiş bakalım o şanslı kişi?"
"Şey, Kara."
Gözleri büyüdü. Neşeyle konuştu. "Güzelim, prensesim, sen sana tam yakışan birini bulmuşsun. O seviyor mu, seni?"
Dedi. Ben de kafamı salladım ona cevap olarak.
"Evet. Sevgiliyiz. Yani galiba."
Bu hâlime kıkırdadı. "Abinlerin haberi var mı?" Dediğinde başımı salladım.
"Semih abime söylemiştim. O diğerlerine söyleyecek."
Başını sallayıp beni onayladı. Daha sonra da anneli kızlı güzel bir sohbet ettik.
•••••
Kapıyı açtığımda, abimler içeri girmişti. Saat 23:45 di. Baya bir geç olmuştu. E, haliyle ben de endişelenmiştim.
Hepsinin yüzünde bir gülümseme vardı.
İçeri girdikten sonra, ben de odama çıktım.
Daha sonra yine kapı açıldı. Evet, kesinlikle kilitlemeliydim kapımı. "Güzelim?" Diyen Baran abime baygın bakışlar attım.
"Efendim?"
"Kara'ya güvenebilirsin. Ama eğer ters bir hareketi olursa bize söylüyorsun. Neyse zaten nerede görecekse seni."
Diyip çıktı. Bu kadar mıydı, yani?
Kapıyı kapattıktan sonra yine balkon camından ses geldi.
Hadi ama!
Nereden görecekse beni öyle mi?
Balkonun kilitli duran camını açtığımda, çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Kara'nın yüzü gözü dağılmıştı.
Tamam o kadar berbat değildi ama yine de yüzünde, taze duran yaralar vardı.
Kara içeri girdikten sonra onu hızla kolundan tutup yatağıma oturttum. Kapıyı kilitledikten sonra, lavaboya gidip ilk yardım malzemelerini aldım.
Yanına gittiğimde ayaklandı. Elimde ki çantayı yatağın üstüne bıraktıktan sonra avuçları içine yüzümü aldı.
"Ceylan, abilerine söylemişsin."
Dediğinde gözlerimi büyüttüm. "Onlar mı, yaptı bunu!?" Diye telaşla sorarken gözlerim de dolmuştu.
Hiçbir şey demeyip gözlerime bakmaya devam edince, ben konuştum yine.
"Benim yüzümden."
"Hayır güzelim. Bu abi dayağıdır. Aldım ya içim rahatladı."
Dedi büyük bir sırıtma ile. Ben de yarım yakalamak gülümseyip, onu yine oturttum. Boyu neredeyse benim iki katım olduğu için, ayakta gayet rahat bir şekilde yapıyordum. Yüzünü temizledikten sonra. Pamuğu alıp anlında ki kurumuş kanı silmeye başladım.
Dudağının kenarında ki kanı da silerken Kara konuştu.
"Kıvırcık."
"Hım" diye garip bir ses çıktı ağzımdan.
"Öpebilir miyim?"
Söylediğini anlamam biraz uzun sürdü.
Daha sonra kafamı yana çevirip konuştum.
"Evlenmeden olmaz!"
"Ha" diye aptalca bir sözcük çıktı bu sefer onun ağzından.
Ben gülmeye başladığımda gözlerini kıstı. Ve ayaklanıp bana doğru yaklaştı. Eli ile çenemi tuttuktan sonr-
Ah, gerisini tahmin ediyorsunuzdur zaten.
Pamuk prenses kabusundan uyandı.
Son
Çok duygusalım.
Bitti!
Gerçekten tamamen bitti.
Hafta da bir özel bölümler olacak.
Ve aksiyonlu, kıskançlık ve aşk kokan bölümler olacak hehehhhee
Belki yaz tatilinde 2. Kitap falan olur bilmiyorum:\
Yeni abi kitapları için beklemede kalın ♥
Eğer tamamen terk ediyorsanız beni.
Mutlu kalın :"")
Güncelleme 2023‼️
eğer bu kitabımı buraya kadar okuyup, dayanabildiyseniz öncelikle sizi gercekten tebrik ediyorum 😭😭😭 Veee daha düzgün yazilmis, gercek ailem kurgusu istiyorsanız yeni yazmaya basladigim iki günde bir bölüm attigim "Seren" isimli kitabıma da bir göz atııın!!!
Görüşmek üzere ballarım.