KELEŞ

By worldimagine

128K 4.9K 640

"Senin yüzünden işte! Onun adamları geldi. Evime girdi! Ben hiçbir şey yapmadım! Beni alıp götürdüler! Senin... More

•1•
•2•
•3•
•4•
•5•
•6•
•7•
•8•
•9•
•11•
•12•
•13•
•14•
•15•
•16•
•17•
•18•
•19•
•20•
•21•
•22•
•23•
•24•
•25•
•26•
•27•
•28•
•29•
•30•FİNAL
\\Özel Bölüm//

•10•

4.2K 171 8
By worldimagine

Keleş arabanın hız sınırını zorlarcasına gidiyordu. Abisine yetişmek için...

Elis'in aklına Canan'ı aramak geldi. Kesin Keleş'te vardır numarası diye düşündü. Hemen Keleş'in telefonunu aldı.

Keleş göz ucuyla kıza baktı. Ne yaptığını anlamamıştı. Kız Keleş'e dönüp heyecanla şifreyi sordu.

"181102"

Kız şifreyi girip C harfine geldi ve Canan'ı bulduğunda sevindi. Adam, kızın ne yaptığını anlamamıştı.

Kız hemen telefonu kulağına dayadı.

"Buyrun Keleş Bey?"

"Canan! Mustafa Abi nerede?"

Keleş, Elis'in evi aradığını anlayınca daha da kulak kabarttı.

"Verandada çiçeklere bakıyor. Götüreyim mi telefonu?"

Kız gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi. Ama yine de sorun olup olmadığını sormalıydı.

"Bir sorun var mı evde?"

"Hayır yok. Her şey yolunda. Dur veriyorum şimdi. Mustafa Bey, buyrun."

Elis bir saniye bekledikten sonra Mustafa'nı sesi kulaklarını doldurdu.

"Kemal?"

Kız gülümsedi. Dönüp Keleş'e her şey yolunda der gibi kafasını salladı.

"Mustafa Abi. Benim Elis. Az önce aradın biz çok korktuk. Bir sorun yok değil mi?"

Adam hızını biraz daha yavaşlattı.

"Yok. Yok ama hemen gelin. Sen de gel. Tamam mı?"

Elis gülümsedi yeniden.

"Tamam geliyorum. Merak etme. Ama bir daha böyle korkutma bizi lütfen. Çok korktuk sana bir şey oldu diye."

Mustafa görmeyeceğini bilse de gülümsedi.

"Merak etmeyin. Hadi çabuk gelin bekliyorum."

Kız kıkırdadı. Sonra telefonu kapatıp eski yerine koydu.

"Bir problem yok. Sanırım bize bir şey gösterecek. Biraz heyecanlıydı."

Tekrar küçük bir kıkırdama geçti kızın dudaklarından. Adamın gözü kızın dudaklarına takıldı. Ne güzel gülüyordu öyle.

Düzelen kalp atışları yeniden hızlanmaya başladı. Araba kullandığını hatırlayınca gözünü yola çevirdi. Kızı asla tehlikeye atmazdı.

Keleş az önceki konuyu tekrar açmak istemedi. Nasıl olsa eve gidiyorlardı. Bir şekilde ikna ederim diye düşündü. Bir yandan da abisine minnettardı. Korkutmuştu fakat onun sayesinde Elis şimdi onların evine gidiyordu.

Keleş bu kızın yanında kendini yeni yetme gençler gibi hissediyordu. O toy heyecan oluşuyordu içinde. Bu heyecanı en son yıllar önce hissetmişti. Çocukluğunda... Güneş... Çocukluk aşkıydı onun. Hep onu bulacağını hissediyordu. Onu bırakmanın vicdan azabıyla yaşıyordu.

Şimdi Elis vardı. Güneş karşısına çıksa ne tepki verirdi kestiremiyordu. Çünkü o çocukluk aşkıydı. Şimdi ise çok farklıydı. Elis'in sesini duyduğu andan itibaren kalbi farklı atmaya başlamıştı.

"Kemal?"

Kızın sesiyle dalmış olduğu düşüncelerden sıyrıldı. Adını bu kızın ağzından duymak onun için mükemmel bir duyguydu.

"İyi misin?"

Kızın çekingenlikle sorduğu soruya karşılık gülümsedi. Daha ne kadar iyi olabilirdi bilmiyordu. Sevdiği kız yanındaydı. Abisi güvendeydi. Başka düşüneceği bir şey yoktu.

Ama kızı bir konuda uyarmalıydı. Adını söylemesi onu çok mutlu ediyordu. Fakat dışarıda adını söylememeliydi. Bu onun için önemliydi. Ona Kemal diyen sadece abisi vardı. Bir de nadiren Akın. Başka kimse bilmezdi adını. Bilenler ise güvendiği bir kaç kişiydi fakat yine de Kemal diyemezlerdi ona.

Şimdilik bir şey söylememeyi seçti. Eve gidiyorlardı zaten. Milyonlarca kez Kemal dese yine sıkılmazdı.

"Kemal! Burada duralım lütfen."

Kemal kaşlarını çatıp geldikleri yere baktı. Normal bir caddeydi. Dükkanlar vardı sadece.

Adam durup kıza döndü. Kız emniyet kemerini çıkartıp kapıyı açacakken Keleş kolunu tutup durdurdu. Elis sorarcasına döndü.

"Hadi gel. Göstereceğim."

Keleş kızın heyecanını görünce inip kızın yanına gitti. Kız hızlı hızlı az önce gördüğü yere doğru yürüyordu. Keleş biraz geç durduğu için geride kalmıştı.

Elis bir an arkasında baktı. Keleş yavaş yavaş arkasından yürüyordu. Bu ne yavaşlık böyle diye geçirdi içinden. Sonra geri dönüp Keleş'in kolundan tutup onu sürüklemeye başladı. Tabi adam izin verdiği için sürükleyebiliyordu. Yoksa bir milim bile kıpırdatamazdı yerinden adamı.

Keleş'in gözü kızın tuttuğu kolundaydı. Elini tutması tercihi olsa da bu bile yeterliydi onun için. Mutluluğu suratına yansıdı adamın. Gülümsüyordu.

Elis az önce gördüğü dükkanın önüne gelince durdu. Eliyle karşıda duran uyku tulumunu gösterdi. Stitch karakterli uyku tulumuydu. Adam bir an anlayamadı.

"Bundan alalım mı?"

Adam bir an kızı onun içinde düşündü. Ne kadar da tatlı olurdu. Gülümsedi bir an.

"Mustafa Abiyle konuşurken bahsetti. Bunlardan görmüş televizyonda. Giyinip pijama partisi gibi bir şey yapıyorlarmış. Ne güzel falan demişti. Mustafa Abi ve benim için birer tane alabilir miyiz? Görünce çok sevinir!"

Kız umutla adamın gözlerine baktı. Adamınsa aklından sadece kızın güzel kalbi geçiyordu. Hangi sevabımın karşılığısın sen diye sorguladı kendince.

Derin nefes alıp bir gün Elis'in gözlerinde aşkı görmeyi diledi. O gün dünyanın en mutlu adamı olacaktı. Ve o günün gelmesi için elinden gelen her şeyi yapacaktı.

"Alalım."

Kız gülümsemesini genişletip dükkana daldı. 50 yaşlarında bir adam duruyordu.

"Merhaba. Şunlardan alabilir miyiz? 2 tane."

Keleş abisinin bedenini bilmediği için kıza bıraktı. Elis ise heyecanla adamın hediye paketi yapışını izliyordu. Keleş ise Elis'i izliyordu. O heyecanlı halleri o kadar güzeldi ki...

"Güle güle kullanın."

"Kolay gelsin!"

Dışarı çıktılar. Elis poşete bakıp gülümsüyordu. Mustafa Abiyle çok eğleneceklerdi. Akşam pijama partisi düzenlemeyi düşündü. Canan'a da alabilseydim keşke dedi içinden. O an biraz yüzü düşmüştü. Kendi parasını kullanamadığı için üzülüyordu.

"Bir şey mi oldu?"

Keleş'in sorduğu soruyla ona döndü.

"Bankadaki işimi hallettiğim zaman bunu geri ödeyeceğim."

Adam kaşlarını çattı. Gerçekten bunu düşünmüş müydü?

"Saçmalama. Ne istersen her şeyi alabilirim sana. Söylemen yeterli."

"Teşekkür ederim ama olmaz. Hem neden her istediğimi alacakmışsın ki?"

Keleş sustu. Ne diyecekti ki? Aşığım sana mı diyecekti? Yoksa canımı bile veririm mi? Kıza ne söyleyebilirdi ki? Henüz sevdiğini söyleyemezdi. Her şeye cesareti olan Keleş'in aşkını itiraf etmeye cesareti yoktu.

"Çünkü... Sen iyi birisin. Abim de seni çok sevdi. Ona çok yardımcı oldun."

Keleş sonunda cevap vermişti. Düşündükleri çok başkaydı. Tabi söyledikleri de yalan değildi. Ama gerçek nedenler bu değildi.

"Ben yaptığım hiçbir şeyin karşılığını istemiyorum. Yine de teşekkür ederim."

Adam daha fazla uzatmak istemedi. İkisi de arabaya bindikten sonra eve doğru yola çıktılar.

~

"Canan! Mustafa Abi nerede?"

"Verandada hâlâ. Ben haber vereyim."

Canan verandaya giderken Elis ve Keleş de ceketlerini çıkardılar. Elis heyecanlıydı. Mustafa Abinin sevinmesini istiyordu.

Eğer dışarı çıkabilseydi Mustafa ile birlikte markete de gitmek istiyordu.

"Kemal?"

Keleş oturduğu koltuktan dönüp kıza baktı. Kız oturmamış, yukarıdan ona bakıyordu.

Elis'in 'Kemal' diyişleri adamı heyecanlandırıyordu. Adını Elis söyleyince o kadar seviyordu ki. Yüzünde hep bir gülümseme beliriyordu.

"Efendim?"

Elis biraz tedirginlikle geçip adamın yanına oturdu. Araya biraz mesafe koymuştu.

"Mustafa Abi markete gidemiyor ya, biz akşam için onun istediği şeyleri öğrensek? Sonra da birlikte gidip alsak olur mu?"

Adam gülümsedi ve kafasını salladı. Zaten ne dese kabul edecekti. Beni fizana götür dese diğer gün orada olurlardı.

"Hatta görüntülü ararız! Hem öyle yanımızda gibi olur hı?"

Keleş, kızın heyecanlı hallerine gülmeden edemedi. Nasıl bu kadar aşık etmişti bu kız kendine? Gerçekten merak ediyordu.

"Sen nasıl istersen öyle yaparız güzelim."

Elis 'güzelim' kelimesini duyunca bir anda duraksadı. Elleri mi terlemişti? Kalbi de hızlı atmaya başlamıştı sanki.

Birden ayağa fırladı.

"B-ben su içeyim."

Koşup salonla birleşik mutfağa gitti. Bir bardak su alıp sırtını salona dönüp yüzünü gizledi. Neden böyle olmuştu ki? Normalde 'ben senin nereden güzelin oluyorum?!' Diyip adamın kafasına ne gelirse fırlatması gerekiyordu. Ama şimdi öyle olmamıştı.

"Elis! Kemal! Geldiniz mi?"

Mustafa verandadan gelip ikisine heyecanla bakmaya başladı.

"Geldik Mustafa Abi."

"Hadi verandaya geçelim. Sana bir şey göstereceğim Elis."

Elis ne olduğunu anlamamıştı. Dönüp Keleş'e baktı. Keleş çoktan yanlarına gelmişti bile.

Mustafa önden ilerlerken hemen arkasından Elis de yürüdü. Keleş de onun bir adım arkasından geliyordu.

Verandaya çıktıklarında Mustafa heyecanla elindeki saksıyı kıza uzattı.

"Bu senin için."

Kız bir çiçeğe bir Mustafa'ya baktı. Bu çiçeğin ne olduğunu biliyordu. Elis çiçeğiydi bu. Şaşkınlıkla hâlâ çiçeğe bakmaya devam ediyordu. Farkında olmadan gözünden bir damla yaş düştü.

"Elis? Sevmedin mi yoksa?"

Mustafa kızın gözyaşını görüp sevmediğini düşünmüştü. Halbuki tam tersi... Kız o kadar mutlu olmuştu ki.

Elis elindeki saksıyı kenara koyup Mustafa'ya sarıldı. Gözlerinden hâlâ yaşlar akıyordu.

"Çok... Çok sevindim. Ben ne diyeceğimi bilmiyorum."

Kızın ağzından küçük bir hıçkırık kaçtı. Mustafa ise kızın sırtını sıvazladı.

Bir süre sonra ayrıldılar. Kızın gözyaşları durmamıştı fakat hıçkırmıyordu da artık. Sadece gözlerinden yaşlar akıyordu.

"Ama bu teşekkürü en çok Kemal hakediyor."

Kız şaşkınlıkla Kemal'e döndü. Kemal gülümseyerek izliyordu ikisini.

"N-nasıl yani?"

"O bulmuş bu çiçeği. Biliyorsun ender bulunur normalde. Ama Kemal bulmuş. Ne iyi etmiş!"

Kız kalbinde bir şeyler hissetmeye başlamıştı. Bir an heyecan olduğunu düşündü.

"Ah nasıl unutkanım! İlacımı içmeyi unuttum. Hemen geleceğim!"

Mustafa verandadan çıktığında ikisi yalnız kalmışlardı. Elis ne yapacağını bilemedi. Bir kaç adım atıp adamın karşısına geçti.

Teşekkür mü etmeliydi? Yoksa sadece susmalı mıydı bilmiyordu.

Sağ eliyle saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp boğazını temizledi.

Keleş kızın bu davranışına gülümsedi. Ne zaman utansa saçını kulağına sıkıştırıyordu. Kızdan bir teşekkür beklemiyordu. Tek istediği onun mutlu olmasıydı.

"Bir şey söylemene gerek yok. Sen bunu hakediyorsun."

Kızın kalbi biraz daha hızlandı. Bu da neydi böyle?! Bu hissi daha önce tatmış mıydı bilmiyordu. 'Evimin yakılmasını da haketmiyordum.' Dedi içinden. Ama bunu dışına vurmayacaktı. Sonuçta adam, onun mutlu olması için elinden geleni yapıyordu.

Kız gülümseyip zaten kulağının arkasında olan saçı bir kez daha sıkıştırdı.

"Gözünden akan her damlanın sebebi sadece mutluluk olsun."

'Aksi halde o göz yaşının düşüşüne sebep olan herkese dünyayı dar ederim' devamını içinden söylemişti. Bunu kızın bilmesine gerek yoktu.

~

"Bunu da alın bunu da!"

"Hangisi? Sarı olan mı?"

"Evet şu fındıklı sarı olan."

Elinde market arabasıyla, sevdiği kadının ve telefondaki abisinin heyecanlı alışverişini izliyordu Keleş. Elis kamerayı raflara çevirmiş, Mustafa da hangilerini istediğini söylüyordu.

En sonunda telefonu kapattıklarında Elis telefonu Keleş'e uzattı.

"İstediği her şeyi aldık sanırım. Sen bir şey ister misin? Ay keşke sana da alsaydık uyku tulumundan. Ama sen giymezsin şimdi. Ne anlarsın ki zaten eğlenceden! Biz Mustafa Abiyle birlikte çok eğleneceğin. Tabi istersen belki katılabilirsin aramıza. Ama düşünmem gerek önce!"

Adam kızın tavırlarına gülmekten alıkoyamıyordu kendini. O kadar güzel konuşuyordu ki! Sarılıp saklayası geliyordu.

"Siz eğlenin yeterli benim için. Ben zaten evde olamayacağım."

Nereye diye sormak istedi ama ona neydi ki? Nereye giderse gitsin dedi içinden.

"Elis?"

"Tolga?"

Continue Reading

You'll Also Like

1.8M 66.8K 58
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
1.8K 355 11
Genç bir kadının yeniden varoluş hikayesine hazır mısınız? !! Yaş farkı içerir!!
1.1M 49.1K 68
0543***: Seni sen yapan her zerrene aşığım. [Text ağırlıklı düz yazı] Başlama Tarihi: 04.09.21 Bitiş Tarihi: 10.06.22
TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.9M 33.4K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...