KIVIRCIK | Tamamlandı

By zahidewys

2.1M 115K 39.6K

Acıları henüz çok yeniydi. Asla eskimezdi ki zaten. Hep yenileri açılırdı yerine. Bir anda her şeyin boşa old... More

•GİRİŞ
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM| Final
Kıvırcık | playlist

42. BÖLÜM

26.4K 2.1K 421
By zahidewys

"Ceylan" Bu kadını öylesine seçmiştim. Adını bile bilmiyordum kskwlzoakz. Kıvırcık değil ama siz Kıvırcık hayal edin ♥.







-Yazardan devam-

Sena Hanım, yaşlı gözlerini kırptı birkaç kez. Karşısında güzeller güzeli Ceylan'ı vardı. Yoksa asla yapmaması gerek bir şeyi yapıp, kendini mi öldürmüştü?

Kızının yanına doğru ilerlerken, Ceylan donmuş bir şekilde karşısında duruyordu. Hoştu ya, Ceylan şu an, bunu annesine bir rüya gibi gösterebilirdi. Fakat o da istiyordu annesinin öğrenmesini.

Sena, kızının yanına yaklaştı. "K-kızım?" Dedi ince sesi ile. Ceylan derin bir nefes aldı.

Sena, ince parmaklarını kızına doğru uzattı ve omzuna dokundu.

"Yaşıyorsun?"

Demesi ile Ceylan kafasını salladı. "Evet anne."

Sena durdu. Anne demişti. Anne... Oğullarının hepsi ayrı ayrı bölünmüştü. Acıları tazeydi. Anne demişti. Sena duyduklarını hazmedemeyip yıkıldı. Evet, evet öylece olduğu yere yıkıldı.

Annesi bayılırken, Ceylan ani bir refleks ile annesini tuttu. Annesinin zayıflığı ve yaptığı kaslara teşekkür etti. Annesini hızla sırtına alıp ilerlemeye başladı.

Evin önünde durduktan sonra, kapıyı çaldı. Aslı, her şeyden habersiz kapıyı açtığında gözlerini kocaman açtı.

Tam konuşacakken, Ceylan sözünü kesti.

"Dur hala dur. Anlatacağım sonra."

Ceylan'dan devam

•••

"Hala ne yapacağız?"

Dedim yanımda oturan halama. Annem hâlâ karşımızda baygın bir şekilde yatıyordu. Muhtemelen birazdan uyanırdı.

"Söyleyeceğiz Ceylan. Büyük bir hata yaptık. Annenin bünyesi düşük, ona her şeyi en başından anlatmalıydık."

Derin bir nefes alarak başımı salladım.

Başımı arkaya yaslayıp, annemin uyanmasını beklemeye başladım.

Buraya ilk geldiğimde güçlü biri olmaktan korkmuştum. Güçlü biri olmayı, duygusuz olmak gibi düşünmüştüm.

Ama olanlar şuydu; Halamla bazen birbirimizin omzunda ağlar olmuştuk. Bazen beraber espriler yaparak gülmüştük. Fakat bana asla duygusuz biri olmayı göstermemiş, öğretmemişti.

Onu seviyordum.

Yaşadıkları kötü şeylerdi.

Yaşadıklarımız kötü şeylerdi.

Onun da en başından dediği gibi, beraber dirilecektik.

Geri döndüğümde neler olacaktı emin değildim. Hayatı akışına bırakmak güzeldi. Daha fazla da uğraşmaya gerek yoktu. Ben çabalayacağım kadar çabalamıştım zaten.

Annem mavi gözlerini araladı.

Güzel kadındı. Altın sarısı saçları, güneş altında parlıyordu. Kafasını kaldırdığında etrafı süzmeye başladı. Ve beni görünce durdu.

İşte şimdi başlıyordu.

"Anne, iyi misin?"

Annemin gözleri doldu. Elini ağzına götürdü. "Kızım, sen..."

"Her şeyi anlatacağım anne. Lütfen sadece telaş yapma."

Telaş yapmamak mı? Aferin Ceylan. Çok normal bir şeymiş gibi davranıyorsun bir de.

Halam lafımı devraldı.

"Sena, sana her şeyi anlatacağız canım. Evet Ceylan yaşıyor. Lütfen derin bir nefes al ve kendine gel."

Yanda ki sürahiden anneme su koydu ve uzattı.

Annem suyu içtikten sonra bütün olayları anlatmaya başladı.

•••

"Hâlâ inanamıyorum. Sen yaşıyorsun yani. Ağabeylerin kahroldu. Peki başka bilenler var mı, bunu?"

Diye sordu annem. Ben de kafamla onu onaylayıp konuşmaya başladım.

"Evet. Babam ve Ege biliyor. Şey bir de..."

Annem kaşlarını 'başka kim' dercesine kaldırdı.

"Kara..."

Annem kimden bahsettiğimi anlamaya çalışıyormuş gibi düşündü. Sonra aklına gelmiş olacak ki gözlerini büyütüp kafasını salladı. Daha sonra da buruk bir tebessüm sundu bana.

Şu an birbirimize sarılmış durumdaydık. Ben onun göğsüne sinmiştim.

Sıkı sıkı sarılabilmek güzel bir şeydi. (Benim annem sarılmaktan nefret ediyor kıskanwak )

"Peki ne zaman açıklayacaksınız ağabeyinlere, hepsi yıkıldı. Onları böyle görmeye dayanamıyorum."

"Birkaç gün sonra anne. Birkaç gün sonra her şeyi açıklayacağız."

"Tamam kızım. Seni çok özlediler. Onları daha fazla bekletme."

Annem derin bir iç çekti. Nefesini dışarı verdikten sonra konuşmaya başladı. "Keşke bana da söyleseydin Aslı kızımın yaşadığını."

Halam burnunu kıvırdı. Kafasını sağa çevirdi.

"Senin bünyen zayıf canım. Kaldıramazdın ki."

Hani şu televizyonlarda falan olan görümce kavgası mı, oluyordu şu an? Üzgünüm ama hiç arada kalamam.

Annemin yanından kalkıp konuşmaya başladım.

"Benim yapacak işlerim varrr."

Hızla orada kaçtım. Arkamdan hâlâ mırıldanmalarını duyuyordum. Ama ikisinin de birbirini sevdiğine adım kadar emindim.



5 gün sonra.

Fazla telaşlıydım. Beni istemeyebilirlerdi. Öylece bir anda karşılarına çıkmayacaktım zaten. Babam büyük görevi üstlenip, onlara biz oraya gitmeden her şeyi açıklayacaktı.

Ben de şu an üstümü giyiyordum. Birazdan çıkacaktık. Kalbim yerinden çıkacakmışcasına atıyordu. Çıkardı hatta belki de?

Üstümü son kez kontrol ettim. Biraz ciddi giyinmek istemiştim. Çünkü, halamın şirketinde benim açacağım yetimhane hakkında bir toplantı olacaktı. Bir türlü erteleyememiştik toplantıyı.

Çok saçmaydı ama bir anda dirilip toplantıya gidecektim.

Bir dakika çok mu, dedim?

Fazlası ile saçmaydı.

Aynadan kendimi kontrol ettiğimde gülümsedim.

Saçlarımı yine salık bırakmıştım. Kısaydı zaten. Uzatmamıştım yine. Kolumda siyah saatim vardı. Zaman benim için son zamanlarda epey değerli bir şeydi zaman. Yüzüme hiç dokunmadan odadan çıktım.

Salona girdikten sonra halamı beklemeye başladım.

Halam da geldikten sonra yola çıkmıştık. Yol boyunca tedirginlik bedenimi kaplıyordu. Nefesimi dışarı saldım. Halam da telaşlı görünüyordu fakat benim kadar değildi. Bir süre sonra telefonum çaldı.

Babamdı.

"Efendim baba?"

Ağlayan birinin sözleri geldi kulağıma.

"Ce-ceylan?"

Semih ağabeyimdi. Çok mutsuzdu.

"E-efendim?"

"Yaşıyorsun. Yaşıyordun ama ben bilmiyordum. Neden? NEDEN YA NEDEN!"

Sona doğru sesi baya yükselmişti. Ağlıyordu. Babamın sesi geldi sonra. Sesler birbirine karışmışken bir anda tamamen yok oldu.

Ben de telefonu kulağımdan çekip, düşüncelerimden uzaklaşmak için yol kenarında ki ağaçları saymaya başladım...

Evin önünde durmuştu araba. Gözlerimi kapatıp kafamı toparlamaya çalıştım.

Hadi Ceylan sakin ol.

Arabadan indikten sonra, bizi bekleyen kapının önünde ki kalabalığa baktım. Gözleri yaşlı koca bir aile tablosu.

Ağabeylerim ve Ege bana doğru geldi hızla. Semih ağabeyim önde diğerleri arkadaydı. Ve bir anda hepsi sarıldı bana.

Aralarında kaybolmuştum.

O kadar sıkı sarılıyorlardı ki, bir daha bırakmak istemiyorlardı sanki.

"Bebeğim, se-sen gerçeksin." Dedi Baran ağabeyim.

"Evet ağabey. Evet gerçeğim. Ve sizi çok özledim."

Dedim ben de, boğuk çıkan sesim ile.

"Biz de seni güzelim."

Beni bırakmayacaklarını farkettiğimde, konuşmaya başladım. "Artık çıkabilir miyim? Nefes alamıyorum."

Bir anda geriye çekildiler. Fakat Buğra ağabeyim beni kucağına aldı.

Ben tepki veremezken o kızarmış gözleri ile konuştu.

"Bir daha gitme diye güzelim. Bir daha bizi bırakma diye."

Halamlar, amcamlar da buradaydı.

Onlarda halam ile konuşuyordu.

Halam ile gözlerimiz kesiştiğinde bana göz kırptı.

Ben de ona bir tebessüm sundum.

•••

Abim bir kez daha boynumu öptüğünde kendimi ondan kurtarmaya çalıştım.

Babam bana karşı bir şey dememelerini söylemiş olacak ki, kimse bir şey sormamıştı. Tek sorun şuydu ki beni bırakmıyorlardı.

Küçük bir çocuk gibi kucaktan kucağa geziyordum.

Şimdide Semih ağabeyimin yanındaydım.

Beni bırakmıyor, sürekli öpüyordu. Toplantıya geç kalacaktım fakat umrunda değildi.

"Ya abi dur artık. Toplantıya geç kalacağım diyorum!"

"Hayır. Bir kere buldum, daha da bırakamam küçük Hanım."

Dedi sert sesi ile. Dudaklarımı büzüp kafamı salladım. Eli ile yanaklarımı yavaşça sıktı. Toplantı işi batacaktı galiba.

Oysa ki ne kararlıydım ben.

Beni kucağına alıp merdivenlerden çıkmaya başladı.

Diğerlerinin sesi geliyordu arkamdan.

Mesela, "ya hep büyük diye Semih ağabeyim alıyor ya!" Demişti Can.

Oyuncak mıydım, ben?

"Ya eğer öyleyse ben de büyüğüm banane!" Demişti Baran ağabeyim.

Semih ağabeyim ise her zamanki gibi hiçbirini tınlamıyordu.

Onlara gülerken, aklıma gelen şey ile bir duraksama oldu ben de.

Kara... Onunla da konuşmam lazımdı.

Semih ağabeyim beni odaya soktuktan sonra yatağa, oturur bir şekilde bıraktı. Benim odamdı... Bazı kıyafetlerim yatağın üstünde duruyordu.

Kullandığım parfüm kutuları yatağın üstünde ve içleri tamamen boştu.

Ağabeyim baktığım yere baktığında, buruk bir tebessüm oluştu gözünde.

"Senin yokluğun çok kötüydü Ceylan'ım. Parfüm kutuları, kıyafetler belki birkaç saç telin... Kokunu onlardan almaya çalıştık. Sen gibi olmadı ama hiçbiri. Bir daha bizi bırakma olur mu? Sensizlik çok kötü be güzelim. Hem de çok..."

Dolan gözlerimi kapatıp hızla ayağa kalkıp ona sarıldım.

"Özür dilerim."

Derince kokumu içine çekti.

"Özür dileme bebeğim. Hadi şimdi üstünü değiştir de, beraber uyuyalım."

Kafamı tamam anlamında salladım. O da odadan çıktı...





Sınır: Eski bölümlerin 600 oyu geçmesi.

Evet sınırımız bu!

Sınırları arttırmayı düşünmüyorum zaten.

Bir önce ki bölümün sınırı geçilmedi fakat yayınladım.

Sona iyice yaklaştık. Çok duygusalım. Arada bir özel bölümler gelir tabii.

Kara'yı bir sonra ki bölüm görmemiz dileği ile ♥

Hâlâ yeni texting kitabıma bakmadıysan, lütfen bir göz at!

Bölüm nasıldı?

Misafirlerimiz olduğu için kısa bir bölüm yazabildim üzgünümm :(

Bir sonra ki bölüm görüşmek üzere bağayyyy!

Muck ♥

Continue Reading

You'll Also Like

578K 24.6K 57
Asena dişi kurt demek . Bağımsız , güçlü ve lider olan demek . Peki Asena kızılarslan ? O masumulara göre bir kurtarıcı her türlü askerin gibi . Düşm...
195K 11.4K 23
"İzlemen bittiyse niye geldiğini söyle" dedim hâlâ ona dik dik bakarken. Sırıttı ve daha da bana yaklaştı. Nefeslerimiz birbirimize karışırken biraz...
106K 5.4K 45
2024 yılından yazar tavsiyesi: 15 yaşında bir anlık gazla yazılmış bir kitaptır. İlk paragraftan anlamazsanız okumanız tavsiye edilmez. Tuhaf bir ail...