Teneffüs zili çaldığında yan sıradan bir bağrışma koptu.
O yana baktığımda Ekin kafasını sıraya gömmüş isyan ediyordu.
"Oğlum bu nasıl hoca? Kadın yetmişine dayanmış, gitsin evinde ölümü beklesin. Hayır, birde yaşlı başlı kadınsın. Bu ses neresinden çıkıyor?" diye sordu Ceylin.
"Ben bu kadını kaç senedir çekiyorum. Siz düşünün." dedim.
"Aslında konuyu anlayınca her şey çok kolay." diyen Orkun'a ters bir bakış attım.
"Fotoelektrik olayını anlamak zor değil aslında." dedi Berkin.
"Nah zor değil." dedim sinirle.
Zümra'dan ses çıkmayınca ona baktım. Defterine gömülmüş bir şeyler yazıyordu.
"Zümra ne yapıyorsun?" diye sordum merakla.
Defterini gösterdi ve "Dersin notlarını gözden geçiriyorum." dedi.
"Oğlum sen inek öğrenci misin? Zaten senin için bunlar önemli değil." dedim.
"Şey öyle miydi?" diye soran Zümra'ya gülerek "Öyleydi." dedim.
Zümra defterini bana uzattı ve "O zaman bu notları sen al, işine yarar." dedi.
Defteri aldım ve "Sağ ol." dedim.
Deftere baktığımda her detayı düzgünce yazdığını gördüm.
"Arkadaşlar şu an beynimden duman çıkıyor. Lütfen dışarı çıkıp bir hava alalım." dedi Ceylin.
Ayağa kalkmıştım ki içeri nöbetçi öğrenci girdi ve "Minal seni müdür yardımcısı çağırıyor." dedi.
"Hangisi?" diye sordum.
"Ayşen Hoca." deyince "Sağ ol. Gidiyorum şimdi." dedim.
"Ben de seninle geleyim mi?" diye soran Berkin'e "Zaten bu katta odası. Gerek yok. Siz bahçeye çıkın." dedim.
"Ben sınıfta bekliyorum öyleyse. Müdür yardımcısının odasından çıktıktan sonra sınıfa gel, beraber çıkarız bahçeye." diyen Berkin'e "Tamam." dedim ve sınıftan çıktım.
Ayşen Hoca'nın odasına geldiğimde kapıyı tıktıkladım ve kapıyı araladım.
"Hocam beni çağırmışsınız." dememin üzerine gördüğüm sahne ile olduğum yerde kalakaldım.
Odanın içine çekilince korkuyla çıkmak için geri kapıya asıldım.
"Kapıyı açamayacaksın. Boşuna uğraşma."