ᴛʜᴇ ʜᴏSᴘɪᴛᴀʟ || ᴊᴊᴋ✔

By lyubimyy_

74.5K 8.5K 14.5K

Köprücük kemiğini öpüp uzaklaşırken aramızdaki mesafeyi kapatıp "Şu işin adını koyalım. " dediğinde beni kend... More

ᴘʀᴏʟᴏɢᴜᴇ
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4

3.7

625 79 243
By lyubimyy_

"Allah vermiş pırasa hiç yenir mi yarasa ; 

zıkkımın kökünü yiyesiciler bak nasıl çöktü piyasa"

ay o değil de tam kapandık falan şimdi de e aç kapa aç kapa nolucak halimiz bilmiyom valla , kitabı taa korona başlayınca yazdım biter de o zaman final yaparım diye sldklsd anaa kitabı bitiremiyom he

bol yorum yapın ayol , hadi bakim iyi okumalar :3

Odadan çıktığımda ortalıkta kimse yoktu. 

"Jiminshii!!" diye bağırdığımda koşarak merdivenlere yöneldiğim sırada Jin hyung kapüşonumdan tutup beni kendine çekmişti. "Jiminle vakit kaybedemeyiz." dediğinde ciddi gözüküyordu. Arkamızdan gelen ablama yaklaşarak 

"Videodan bir şey çıktı mı?" derken sesimin titremesi üzerine Jin elini omzuma atmıştı.

"Seslerden yardım edenin Jimin olduğunu anlıyoruz ama kaçıranı anlayamadık." , "Tamam! O zaten belliydi , gönderi attı." dediğimde derin nefes aldıktan sonra Jin hyung beni kendine çevirip "Gönderiyi kaydedemeden sildiler." dediğinde dişlerimi sıkmıştım. Derin nefes aldıktan sonra "Ben aramaya çıkıyorum." dediğimde kolumdan tutmuşlardı. "Polisler yola çıktı zaten. Burada kal!" deseler de bunu mantığıma nasıl yedirebilirdim ki? Tamam hasta olabilirdim ama.. Elim kolum bağlı kalmak mantıksız geliyordu. 

Yunseo

Issız sokakta sevdiğim adamın gönderdiğini düşündüğüm biriyle aynı adımları atmak ne kadar huzursuz etse de beni , en sonunda güvendeymişim gibi hissetmek rahatlatıyordu içimi.

Ortamdaki sessizliği bozmak için "Adın Taehyung, değil mi?" diye atıldığımda glümseyerek başını sallamıştı. Eğilip eline kaykayını aldıktan sonra adımlarını benimle özleştirmişti. "Senin adın?" diyerek bakışlarını bana çevirip kaşlarını kaldırmıştı. "Yunseo." dediğimde önüne dönmüştü. Aynı anda birbirimize "Nasıl tanıştınız?" sorusunu yöneltince histerik şekilde gülmüştü. "Önce sen başla, benimki çok uzun." dediğinde içimi huzursuz eden bir enerji hissetmiştim ondan bana geçen. "Hastanede." dediğimde sokak değiştirmiştik. Küçük sığınak gibi bir yere geçtiğimizde benden önce geçip ışıkları yaktıktan sonra kapıdan konuşmuştu.

"Jungkook ile sığınma yerimiz burası , buraya gelen yani benim getirdiğim ilk kız sensin." samimiyetsizce gülüp arkasını dönmüştü. İçeri girmekte tereddüt ederken omzuma birinin çarpmasıyla sarsılmıştım. Doğrudan içeri geçerken yalpalayan vücuduna ve elindeki içki şişilerine bakakalmıştım. 

"Taehyung!" diye içeri bağırdığında sesli şekilde konuşmaya devam etmişti. "Ne o ?! Jungkook itinden bir haber var mı?" dediğinde Taehyung bana bakıp yanıma doğru yürümüştü.

"Ona hep takılır, gelsene hadi.." derken yaralı bileğime elini atmıştı. Sızlayarak geri çekerken bileğime bakarak "Pansuman yapalım." diyerek zorla içeri çekmişti. 

Rutubetten nefes alamadığım ortamda üzeri kirden sararmış ikili koltuk , küçük bir televizyon ve yer halısı köşede de bir kaç sandalye vardı. Koltuğa doğru itip televizyonu çalıştırmıştı. Sandalyelerden birini alıp diğer odaya geçtiğinde az önce bana çarpan kişi ortama girip bana bakakalmıştı. "Jungkook'u nereden tanıyorsun?" dediğinde "H-hastaneden." demiştim. Sırıtarak diğer odaya geçmişti. Birden televizyon çalışınca korkup fazla ses çıkarınca Taehyung yanıma pansuman malzemeleri ile gelmişti.

"Her şey yolunda mı?" dediğinde yutkunarak başımı sallamıştım. Bileğimi alıp sargısını çözmüştü. Sildikten sonra bekleme süresinde televizyonda bir tuşa basıp tekrar bileğimi eline almıştı. Cızırtılı gösteren televizyonu düzeltmek için içerideki donuk ifadeli kişi gelip arkasına vurduktan sonra sandalyeye oturmuştu.

Gözlerimi ondan çektiğim sırada televizyonda pek de net olmayan video başlamıştı. Bar kapısı açıldıktan sonra bir kaç içki sesini duymuştum. Kahkahalar havada uçuştu sırada Jungkook'a çevrilmişti kamera. Kızlarla samimi duruşu beni ne kadar rahatsız etse de balık gibi bakan gözlerini kamera yaklaştırıp kızlardan uzaklaşmıştı. 

"Hey Jungkook kız arkadaşını neden aldatıyorsun?" arkadan gelen sese gülebilmişti sadece. Daha sonra kamerayı eline Taehyung alıp onu göstererek "Dün gece bi kızı taciz ettikten sonra hala burada içki içebilecek durumda." dediğinde yanaklarım kızarmıştı bile. Kamerayı ona çevirmişlerdi tekrar. "İtiraf et.." dediklerinde başını sallamıştı. Başını tezgaha yaslayıp öylece durduğu sırada her yeri dağıtmaya başlamıştı. Sürekli titreyen kameradan sadece "Ben yaptım! Yaptım!" dediğini duyduğumda bileğimi acıttığını yeni fark ederek kendimi çekip ayağa kalkmıştım. 

"Kimsiniz siz?!" diye bağırdığımda "Şşş.." diyerek Taehyung üzerime gelince köşeye bıraktıkları boş içki şişelerinden birini alıp kırmıştım. Sandalyeden kalktığı gibi gelen donuk ifadeli adam sandalyelerden birine sürükleyip beni oturtturduktan sonra kollarımı bağlamıştı. 

"Bileğim acıyor!" diye çıkışsam da umrunda değildi. Odanın sadece bir tarafı tam ışık alırken diğer tarafı loş kalıyordu. Gördüğüm videonun gerçek olmadığına inanmak istiyordum çünkü bana dokunmaya kıyamayan birinin başkasına tacizde bulunabileceğini aklım almıyordu. Televizyonu bana çevirip video izletmeye devam etmeye çalışmaları kadar saçma bir şey yoktu. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmuştum. Videonun sesini bastırmaya çalışarak 

"Bunları neden bana izletiyorsunuz?!" diye bağırırken gözlerim kapalıydı. Yüzüme su vurup gözlerimi açmaya çalışmışlardı. Taehyung başımı kaldırıp videoya bakmamı sağlamaya çalışırken yüzüne tükürmüştüm. Başımı sertçe ittiğinden sandalye ile birlikte yan düşmüştüm. 

Tekmelenen kapı üzerine Taehyung önüme gerilirken odadaki diğer adam üstlerine yürümüştü.
"Yunseo!" diye öksürerek bağıran Jungkook 'a seslenmek isterken hala önümde oynayan videoya dikkat kesilmiştim. Ortamda sessizlik olduğunda
"Kabul ediyor musun suçlamaları?", "Evet.." iç içe geçen kahkaha sesleri sonrası "Ah Jungkook tam bir pisliksin." dediklerinde "Kapat şu videoyu!" diyerek Taehyung'un yakasına yapıştığında yerde yatan bana dikkat kesilmişti. 

Yakasından ellerini çekerek bana doğru eğildiğinde  Taehyung kendine çekmişti.
"Hala pislik misin Jungkook?" yumruk atıp onu yere serdikten sonra hızla kollarımı çözmüştü. Odadaki diğer adam neden ona saldırmıyordu? Yerde yatan Taehyung ona dönerek 
"Suga Hyung! Bir şey yapmayacak mısın?!" dediğinde ellerini cebine sokup omuz silkmişti. Sandalyenin üzerinde duran bira şişesini alıp televizyonun arkasına dökmüştüm. CD playerın içindeki tüm verileri alıp pantolonuma sıkıştırırken istemsizce ağlamaya başlamıştım. Her ne kadar buğulansa da gözlerim hadi bitirelim şu işi diyip devam etmeye çalışıyordum.

Taehyung bacaklarımdan tutup aşağı çekerken Jungkook onu tekmelemişti. Jungkook bileğimden tutarken sargımı nazikçe tutmuştu.
"Sana yemin ederim CD de edit var. Tüm ses kaydı olay akışı düzenlenmişti. Yemin ederim.." derken gözlerinin içine bakamıyordum. Hatta dokunması bile midemi bulandırmaya başlamıştı.
Tepki vermeyince ellerini çekip "Suga Hyung öyle değil mi, ha? Her şeyi biliyorsun.." dediğinde o da tepki vermemişti.
Jimin, Taehyung, Suga, Namjoon, Jungkook.. Hepsinin bir bağlantısı vardı. Hepsinin Jungkook la ilgili kapanmadığı bir yarası vardı..
Kapıyı ayağı ile tekmeleyip sallanarak içeri giren Jin'e bakmıştım.
" Ay! O nası gözümden düşmek aminakoyim öldün demişti sonra" diyip kahkaha atarken herkes ona bakıyordu. Jungkook 'a yaklaşıp elini omzuna atmıştı.
"Sana hikaye anlatıyordum kayboldun hemen.." diyerek dışarı çıkmalarını izlerken Suga ikisini de kapıda tutmuştu.
"Hay Allah sen burda mıydın kedi suratlı!" dediğinde Suga' nın diş gösterdiğini görmüştüm. Jin gülerek olayları yumuşatmaya çalışıyordu ama tek başına bunu üstlenmesi işe yaramıyordu.

 Suga Jini tutup Taeye doğru iterken Jungkook'un yakasından tutup duvara çarpmıştı.
Tae, Jin 'i tutarken elimi arkaya atıp yerdeki bira şişesini alıp geri kalkmıştım. 

Jungkook Suga ile karşılıklı dururken
"Edit olduğunu sen de biliyorsun! Hyung! Yapmayacağımı biliyorsun.." dediğinde yakasını bırakıp arkasını döndükten sonra hızla kolunu çevirip tokat atmıştı. Jungkook'un ona karşı hiçbir şey yapmaması sinirimi bozarken Jin de Taehyung'un kolları arasında çırpınıp duruyordu. Jin'in hiçbir şeyi ciddiye almaması bu durumda bile gülmeme sebep olabilirdi. Tae'nin önüne geçip
"Bak sen şehriyesin ben pirinç, bırak gideyim.." derken göz göze gelmiştik. Elimdeki bira şişesini fark edip Tae'nin sırtını bana doğru çevirmişti. Onu konuşarak oyalarken şişeyi birden başına vurduğum sıra yere yığılmıştı.

 
Suga sinirle durdurmaya gelirken Jin önüme gerilmişti. Benim üzerime yürüdüğünü görünce boş sandalyeyi alıp kafasına vurmuştu. Suga'nın gözlerinin kapandığını görmüştüm. Hepimiz dışarı çıkmaya çalışırken Jungkook devrilen televizyonu kaldırıp içinde başka kayıt olup olmadığına bakıyordu.

"İçine zaten bira döktüm! Hala yanmamış mı?" dediğimde beni takmamıştı.

 Hızlı olmasını söylerken bizi dinlemeden gerimizde kalmıştı. Kapının önünde onu beklerken hızlıca kapanan kapıya karşılık donakalmıştık. Bir şeyler yere duvara çarpıyordu ve Jungkook'un inlemesini duyuyorduk. Jin kapıyı kırmak için gerilip hızla koşup çarpsa da işe yaramamıştı. Onun dövülmeye devam ettiği sırada Jin elini bana uzatıp

"Kayıtları bana ver." demişti. Çıkarıp ona verdikten sonra polis sirenlerini duyunca geri çekilmiştik. Kapıyı hızlıca açıp içeri girdiklerinde duvarın köşesinde yığılı kalan Jungkook'u görünce hızlıca yanlarına koşmaya çalışmıştım. Gözleri morarıp patlayana kadar dövülmüştü.

"Jungkook!" diye bağırdığımda sadece başını sese doğru hafif çevirmişti. Taehyung'u tutup götürürlerken ağlayarak yakasına yapışmıştım.

"Neden bu kadar zalimce dövdünüz onu?!" dediğimde polis eliyle beni uzaklaştırmaya çalışarak "Uyuşturucu kaçakçılarından insanca davranışlar bekleyemezsin." dediğinde donup kalmıştım. Etrafıma baktığımda Suga dedikleri kişi yoktu. Polisin kolundan tutup 

"Biri daha vardı!" dediğimde etrafa bakarken dikkati dağılmış gibiydi. Tae'nin bir kolunu kurtarıp belinden çıkardığı bıçağı bana saplamaya çalışırken birden birinin beni kendine çektiğini fark ettiğimde Jinle göz göze geldik. Polisin olduğunu umursamadan yüzüne tükürmüştü.

Jin beni kendine çevirip bir şeyim olup olmadığını kontrol ederken polis Sugayı da bulup odadan çıkarmışlardı. Sızlanarak karnımı kontrol etmiştim.

"Sanırım sıyırdı sadece.." dediğimde kan artmaya başlamıştı. Acımı belli etmeden yanına oturduğumda yüzüne bakamıyordum. Yavaşça parmaklarımı yüzüne uzatırken zorla hareket ettirdiği başını çevirmişti. Yutkunduktan sonra hafif öne eğilip

"Bakma bana.." demişti. Jin kolumdan tutup kaldıracakken zorla gözleriyle temas kurmaya çalışıyordum. Sağlık çalışanları gelip beni kenara çektiklerinde Jungkook'u sedyeye yatırmışlardı. Jin karnımı tuttuğumu görünce elimi çekip beni de almaları gerektiğini söylemişti.

Biz o gün bu odadan hem güvenimiz sarsılmış hem de yaralı çıkmıştık. 

Aynı ambulans arabasına bindirildiğimizde o sandalyede seruma bağlıyken ben oturur vaziyette onun yanından almasınlar diye ağrımı görmezden geliyordum. 

Yanıma oturan hemşire bir süre sonra yere damlayan kana dikkat etmişti. 

"Bir yeriniz.." derken Jungkook gözlerini açamaz vaziyette başını bana çevirmişti. Hemşire öne doğru eğilip beni diğer arabaya sevk edeceğini söylerken Jungkook'un elini tutmak için yeltendiğimde kendini çekmişti. 

"Neden.." dediğimde başını çevirip gözlerini kapatmıştı. Hemşire kolumdan tutup diğer arabaya geçirirken Jungkook'un tepkisizliğine anlam verememiştim.

Güven.. Sarsılması ne kolay şeydi öyle.. Diğer ambulansa geçerken yağmur yağdığını fark edip elimi başıma kaldırmıştım. Gözüm yol kenarına kaymıştı.





ben içimdeki sevgiyi tutamazken

sen beni başkasıyla bir tutamazsın

herkesin yaptığını yaparsın

ama herkes olamazsın benim bedenimde

sen uçmayı seversin ben kaçmayı

uçanla kaçanı aynı kefeye koyamazsın

biz aynı yerde duramayız

sen beni başkasıyla hiç bir tutamazsın

bir değiliz zihnimin nezninde

avuçlarının köşesi yırtar kenarlarımı

ne aynı kaba sığar nefes alırız

ne ellerin çıkarır beni boğulduğum yerden

sen beni başkasıyla bir tutamazsın

ne içine akan bir yağmur ne göğsünden aşağı inen bir buz olurum

alevlenmez bedenin , gezmez parmakların yüzümde

yani ne sen bana tutku ne ben öpüşmelere karşılık olurum

sen beni başkasıyla bir tutamazsın

daha iyisini hak ettiğimi söylerken yahut açıklama yapmadan giderken

göz pınarından kıvrılan kirpiğini dahi göremeden

ne sen bana gelen ne ben adım atan olurum

hakkımda iyi düşünüp kötü bir şey yapmadım diyerek vicdanını rahatlatırken

sen beni başkasıyla bir tutamazsın

ben her şeyi göze alıp seni kabul ederken sen dil ve mesafeyi sorun ederken

ümit veren gelgitlerin varken

ben seni başkasıyla bir tutmadım, sen ısrarla düşünmeden beni yaralarken

tam unuttum derken aklımı karıştırmaktan çekinmezken

böyle düşüncesizce beni düşürürken

sen beni başkasıyla bir tuttuğun için geri dönmüş olamazsın





şiir bana aittir , alıntılamayınız , şahsi blog sayfamda paylaşımı mevcuttur.

yorumlar ve düşüncelerinizi belirtirseniz daha çok memnun olurum, boş yorum atmanızdansa :3

sağlıcakla kalın , sizleri seviyorum..❤

oy : 56+

yorum : 162+

Continue Reading

You'll Also Like

87.3K 5.5K 34
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
152K 13.7K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
168K 6.9K 35
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
396K 32.9K 27
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...