Montana / Vmin

De ArielleParker

74.1K 6.8K 3.9K

Fransa'dan, Güney Kore'ye. Vmin *ArielleParker/2020 Mais

Coma White
One Step Closer
Telepathic
Higher Higher
Arabella
Swing Lynn
Moonsun(2020)
w.d.w.f.m.
Midnight Sky
Pillowtalk
Jealous
Papaoutai
Colors
A Thousand Years
Blinding Lights
We Don't Talk Anymore
High For This
Dusk Till Dawn
You're Mine
Birthday
House Of Balloons/ Glass Table Girls
Mistletoe
To Build A Home
As Long As You Love Me
Die For You
I Need You
Disfruto
Prisoner
Montana (F)
Teşekkürler
Dandelions (Special Chapter)

Je Vais T'aimer

2.2K 226 176
De ArielleParker

Busandaki son gecemdi. Bir yandan üzgün olsam da bir yanım okulumu, yurt odamı ve Yixing'i özlediği için mutluydu. Yarın dönüyorduk ve ben de bu yüzden on gecemi ailemle geçirmeye karar vermiştim. Abimin yardımlarıyla güzel bir akşam yemeği hazırlamıştık. Abim, babamın şarap koleksiyonundan yıllanmış olanlardan birisini getirmişti. Masa aşırı güzel gözüküyordu ve babamları bekleyemeyecek kadar açtım.

''Babamları beklemezsek ne olur?'' kınarcasına baktı bana abim.

''Biliyor musun, bu hiç fena bir fikir değil.''

''Keşke bakışlarınla ağzından çıkan bir olsa.'' omuz silkti ve masaya oturdu. Tam da o sırada kapı çaldı.

''İşte zamanlama diye buna derim.'' koşar adımlarla gidip kapıyı açtım hemen. Annem imalı imalı bakıyordu.

''Güzel kokular evin dışına kadar geliyor?'' güldüm ona ve içeri geçmesi için kenara çekildim.

''Hadi ellerinizi yıkayın ve gelin.'' koşarak yemek masasına gittiğimde abim çoktan servise başlamıştı bile. Hızlıca masanın bir kaç fotoğrafını çekip Taehyung'a gönderdim. Altına özlemişsindir belki yazmıştım. Telefonu tekrardan cebime koydum ve şarabı açıp kadehlere koymaya başladım. O sırada annemle babam da içeri girdi.

''Galiba ağlıyorum. Oğullarım bizim için yemek hazırlamış.'' annemin yalancı göz yaşlarına abimle aynı anda göz devirdik.

''Uğraşma çocuklarımla! Her şey harika gözüküyor. '' bu sefer abimle ikimizin yüzünde gururlu bir ifade vardı. Yemeğe başladığımızda ikimizi de baya övmüşlerdi.

''Bu yemeği neye borçluyuz, çocuklar?''

''Biliyorsunuz, yarın gidiyorum. Gitmeden önce birlikte güzel bir yemek yiyelim diye düşündüm. Abim de yardımcı oldu bana.'' annemin bakışları yine üzüntüyle kaplanmıştı. Hiç istemiyordu başka şehirde okumamı. İç çektim ve elini tuttum.

''Annecim. Kabul etmen gerekiyor artık bunu.''

''Elimde değil. Bebeklerimin benden uzakta olması beni mutsuz ediyor.''

''Hayatım, birisi 20 yaşında diğeri 22. İstersen ellerinden tutup gezdirelim?'' kahkaha attık abimle. Ortamdaki bütün duygusal hava yok olmuştu bile. Biz böyleydik işte. Anında ortamı yumuşatabiliyorduk. Birlikte yemek yedikten sonra abimle bulaşıkları topladık ve kahve yapıp içeri geçtik. İkisi de televizyonu izliyordu zorla da olsa yanlarına kıvrıldık. En huzurlu olduğum anlardan birisi şüphesiz buydu.

--

Annemler uyuduktan sonra odama geçmiş ılık bir duş almıştım. Üst üste içtiğim kahvelerden sonra uykum yoktu. Taehyung'un müsait olduğunu bildiğim için görüntülü aradım onu. Anında açtı.

''Hazırda mı bekliyordun?'' güldü bu cümleme.

''Senin için her zaman hazırda beklerim, mon beau papillion.'' ciddi anlamda hoşlanıyordum bu çocuktan ve bunun boyutu beni endişelendiriyordu.

''Saçlarını neden kurutmuyorsun?''

''Seninle hemen konuşmak için aradım?'' aptalca gülümsedi bana. Bu adamın gülümsemesi beni çok fena yapıyordu.

''Beş dakika sonra da konuşabilirdik, papillion. Hadi kurut gel, ben beklerim.''

--

Buna inanamıyordu Victor Kim Taehyung. Kamera karşısında Jimin'in saçlarını kurutmasını bekliyordu resmen. Güldü bu haline. Aylardır konuştuğu, yüzünü ve sesini sadece kameradan görebildiği bir çocuktan hoşlanıyordu. Nasıl koktuğunu bilmiyordu, uyandığında nasıl göründüğünü bilmiyordu, ellerini tutmanın ya da ona sarılmanın vereceği hissiyatı bilmiyordu. Tek bildiği şey ise bu çocuğun aklından çıkmaması ve ona iyi gelmesiydi.

''Hey, geldim.'' Jimin, kuruttuğu saçlarıyla kamera karşısına geçtiğinde gülümsedi Taehyung.

''Böylesi daha iyi, hasta olmanı istemiyorum.'' Jimin ayağa kalkınca kaşları merakla havalandı Taehyung'un.

''Yarın Seul'e dönüyorum biliyorsun. Valizimi hazırlamam gerek.'' yatağın altından çıkardı valizini Jimin.

''Seul'e döneceğim için hem mutluyum hem de mutsuzum?''

''Neden?''

''Ailem, çevrem orda hep. Onları bırakmak istemiyorum. Aynı zamanda ise Seul'ü ve okulumu sevdim, Yixing'i özledim.''

''Yixing?'' tek takıldığı noktanın bu olması Taehyung'u germişti aslında.

''Oda arkadaşım. Bahsetmiştim ya?''

''Hatırladım, evet. Hatırlıyor musun konuştuğumuz ilk zamanlarda Namjoon'la sürekli internette takıldığın için kavga etmiştin. Şimdi ise oda arkadaşını özlüyorsun.'' ufak bir gülümseme verdi Jimin.

''Evet. Eskisi gibi internette takılmıyorum artık. Hatta sadece seninle konuşmak için telefonu elime alıyorum.''

''Bu harika bir şey, mon beau papillon. Dans les deux cas. Buna tanık olmak beni çok mutlu ediyor.'' kıyafetlerini bırakıp kameraya yaklaştı Jimin. Kaşları çatılmış, minik burnu kırışmıştı.

''Sırf arada ne dediğini öğrenmek için Fransızca öğreneceğim.'' kahkaha atmıştı Taehyung.

''İşin eğlencesi de bu, papillion.''

''Harika bir aksanın var. Sabaha kadar konuşsan sıkılmadan dinlerim seni,'' diye mırıldandı Jimin. Alayla tek kaşını kaldırdı Taehyung.

''Uyuyakalmazsan eğer, tamam.''

''Ya!'' Jimin'in bağırmasıyla güldü Taehyung. Gözleri kocaman olmuştu.

''Elimde değil, ama bir gün söz istediğin saate kadar uyanık kalacağım. Gerekirse kafein krizine girerim.''

''Saçmalama istersen. Uyuyakalman benim için sorun değil. Uykusuz kalman sorun.'' bu adamdan hoşlanmak dünyanın en güzel şeyiydi Jimin'e göre. Aşırı düşünceli birisiydi.

''Keşke burda olsaydın. Sana sarılmayı o kadar çok istiyorum ki.'' sesimdeki üzüntü herkes tarafından fark ediliyordu.

''Benim kadar isteyemezsin, Papillion.'' dolan gözlerini saklamak için kafasını eğdi Taehyung. Gerilen atmosferi dağıtmak istedi Jimin.

''Yoongi hyung nerede? Onunla da tanışmak isterdim.'' sevindi Taehyung konunun değişmesine.

''Lyon'da o. Gitmeden önce babamı görmek istedi. Okulumdan dolayı gidemedim ben.''

''Seul'a dönünce onunla tanışmak istiyorum.'' kaşları merakla çatıldı Taehyung'un.

''Neden?'' derin bir nefes aldı Jimin.

''Senin hayal olmadığına inanabilmek için. Hem, kokun sinmiştir ona. Sana sarılmak nasıl hissettirir merak ediyorum. Kokunu alırsam bir nebze dayanabilirim belki.'' tokat etkisi yaratmıştı bu cümle. İkisinin de gözleri dolmuştu. Jimin, gözlerini havaya dikiyordu Taehyung ise hızla kırpıştırıyordu.

''Mon beau papillion, sana uyuman için söylediğim şarkıyı hatırlıyor musun?'' başını hayır anlamında salladı Jimin. Gülümsedi Taehyung.

''Konuşma bitmeden önce söyleyeceğim sana o şarkıyı. Lütfen anlamına bakarak dinle, olur mu?'' küçük bir çocuk gibi onayladı onu Jimin. O sırada Jimin'in odasının kapısı çalındı ve içeri Seokjin girdi. Jimin'in başı oraya çevrilmişti bile.

''Sen uyumadın mı hala?'' eliyle 'bir saniye' işareti yaptı ve Taehyung'a döndü.

''Bir dakika, Taehyungie. Sessize almam gerekiyor.'' başıyla onayladı onu Taehyung. Jimin sessize almak için fareyi oynattı ve sonra abisine döndü fakat unuttuğu bir şey vardı. Sessize alamamıştı. Bozuntuya vermedi Taehyung bir miktar suçlu hissetse de.

''Taehyung'la mı konuşuyordun?'' abisinin onu bilmesi Taehyung'u aşırı mutlu etmişti.

''Evet hyung. Valiz hazırlıyorum bi de.'' Taehyung ise o sırada yan dönmüş, telefonuna bakıyordu.

''Taehyung'a ne zaman açılacaksın?'' sesi muziplikle doluydu Seokjin'in. Bu cümleyi duyunca kaşları havalanarak ufak bir gülümsemeyle döndü Taehyung.

''Daha değil, hyung. Hadi git sen.'' bir şey demeden çıktı odadan Seokjin.

''Taehyungie. orda mısın? Neden sessizde de-'' fark ettiği gerçekle kelimesi yarıda kalmıştı Jimin'in. Taehyung'a baktığında ise bilmiş bir şekilde gülümsediğini ve kaşlarını kaldırdığını fark etti. Jimin'in anında yanakları utançla kızarırken Taehyung ise arkasını dönmüştü. O da fena bir şekilde utanmıştı. İkisi de yaşanan anın gerçekliğine inanamıyordu aslında. Jimin kesinlikle bunu planlamamıştı ve bu yüzden abisine kızdı.

''Taehyungie?'' en sonunda dayanamamış, seslenmişti ona. Elleri yüzündeydi ve sadece gözleri açıktı. Taehyung en sonunda ona döndüğünde ikisi de pembeleşmiş yanaklarıyla birbirine bakıyordu. Bir süre birbirlerini izlediler.

''Bu, böyle olmamalıydı,'' diye mırıldandı Jimin. Sesi oldukça kısıktı ama duymuştu Taehyung.

''Haklısın,'' dedi Taehyung ve Jimin'in yüz ifadesi istemsizce değişmişti.

''Bu cümleden sonra seni direkt öpmem gerekirdi, aptal gibi ekrandan izlemem değil.'' pekala. Park Jimin an itibarıyla kafayı yiyebilirdi.

''Bu hiç adil değil, papillion. Bu konuşmayı ekran üzerinde değil, yüz yüzeyken yapmalıydık.'' sesi çaresizdi Taehyung'un. İç çekti Jimin.

''Bu hiç adil değil.'' diyebilecek başka bir şeyi yoktu. İç çekti ve dudaklarını araladı Taehyung. Geçen gece söylediği şarkıyı tekrardan söylemeye başladı. İkisi de ağlamamak için savaş veriyordu resmen. Şarkı bitince ikisi de bir kaç göz yaşını feda etti. Ardından Taehyung, şarkının bir kısmının çevirisini yaptı.

''seni seveceğimhiç kimsenin seni sevmeye cesaret edemediği kadarseni seveceğimöylesine çok seveceğim kadar sevmekseni seveceğim,seni seveceğim

geceleri beyazlatmaya ve yaşamaya
sabaha kadar ateşi yakmaya
delice ve çılgınca
seni seveceğim,seni seveceğim''


--

Merhabalarr

Erken mi oldu emin değilim ama bence tam kararında oldu hehhe

Şarkının bir kısmın öğrendik ve bu kısım kilit nokta bence

Umarım beğenmişsinizdir tam emin değilim çünküü

Son olarak itiraf kısmını voibts 'in instgram hesabı olan Catvmin'den gördüğüm videodan esinlendim. O editi görür görmez direkt Montana, diye mırıldandım ve aylardır bu bölümü bekliyordumm

Sınır +35 oy +40 yorum

Sevgilerle, Arielle!

Continue lendo

Você também vai gostar

10.1K 780 28
Yan çiftler: SoPe, NamJin Yayımlanma tarihi:11.07.2017
1.3K 140 5
jimin zamanda yolculuk yapan kahraman bir alfaydı, jungkook ise yıldızları sayarak onun gelmesini bekleyen çaresiz bir omega. jikook minific. 2.1221
94.2K 3.8K 31
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
255K 18.1K 30
"Merhaba, Bay Kim." Vmin *ArielleParker/2018