Killer Love | Hyunlix

By DyShawVin

395K 25.6K 58.6K

Prens gibisin, benim prensim. [Angst] More

Yeni Çocuk
Yeni komşular
Karşı oda
Biyolojik olarak öpüştük
Büyülü ortam
Gitme
İntikam
Lucas?
Ben zaten ölüyüm
Sadece ne istiyorsam onu yapıyorum Felix
Böyle gidemez
İyi günler efendim
Hoşuma gidiyorsun
Nesin sen?
Hiç ayılmasak olur mu?
Senin yüzünden
Çok tatlısın
Uzun bir süre sonra
Seninle ilgili her şeyi seviyorum
Belki ay ışığı seviyorumdur
Sonunda baş başayız Hwang Hyunjin
Aşığım sana
Her halinle kusursuzsun
Ömrümün sonuna kadar
Onsuz yaşayamam
Şimdi ne oldu Hyunjin?
Seni çok özledim
Son birkaç gün
Huzuruma açılan kapı
Asla ayrı düşmeyelim
Zaman doldu
Her şeyin başladığı yer
Final
Özel bölüm
Özel Bölüm

Cehennemin seni bekliyor

7.6K 603 2.5K
By DyShawVin

"Ne yani iki hafta bu tapılası yüzü göremeyecek miyim?" Bagajı kapatıp arabaya sırtını yaslayan  Hyunjin'in elini tuttum ve parmaklarıyla oynamaya başladım.

Hyunjin derin bir iç çektikten sonra beni kendisine çekip başımı öptü. "Seni şimdiden özlüyorum." Başımı göğüsünden çekip  yüzlerimizi eşitledikten sonra boynuna kısa bir öpücük bıraktım. "Neyse ki sadece iki hafta."

Chris sürücü  koltuğundan başını çıkartarak Hyunjin'e seslenince somurttum. O normalde gitmeyecekti ama son anda aile özlemi tuttu.

Kollarımı Hyunjin'in boynuna dolayıp boyuna yetişmek için parmak uçlarımın üzerinde durdum. O da ellerini sıkıca belime sarınca içimi  huzur kaplaması gerekirken derin bir huzursuzluk kaplamıştı.

Neden bu kadar huzursuz hissediyorum? Sadece iki hafta onu göremeyecektim ama sanki apayrı bir ülkeye gidecekmiş ve uzun süre olmayacakmış gibi...

Chris kornaya basınca birbirimizden ayrıldık. Yüzümü ellerinin arasına alıp dudaklarıma  uzun bir öpücük bıraktıktan sonra arabaya bindi.

"Çabuk gelin o beş akılsızla siz  olmadan uğraşamam." İkisi de güldüğünde benim de yüzüme gülümseme yayıldı. "Merak etme çok kalma niyetinde değiliz."

İyi haber öyle olmalı zaten. Chris arabayı çalıştırdığında birbirimize son kez el salladık  ve arkalarında araba lastiklerinin dönmesiyle havaya uçan tozların arasındaki beni bıraktılar.

Ellerimi cebime sokup yerdeki taşları tekmeleyerek evimin sokağından ayrıldım. Benim tatilde yanına gidebileceğim tek ailem ablam ve çocuklarıdı. Çocukları her zaman görebildiğim için ablamın yanına gitmeye karar vermiştim.

Her şey yolundaydı ama içimdeki tuhaf huzursuzluğa engel olamıyordum. Sanırım bünyem huzursuzluğa alışmıştı her şeyin yolunda olmasını fazla kaldıramıyordu.

Götüm titremeye başlayınca arka cebimdeki telefonu çıkarttım ve arayanın kim olduğuna bakmadan yanıtladım.

"Felix nasılsın hayatım?" Ablamın neşeli çıkan sesi gülümsememe sebep oldu. "İyiyim sen?"

"Ben de iyiyim. Tatile girdiniz ya hani istersen bende kal senin için de farklılık olur." Aslında kalmayı düşünmüyordum sadece uğrayacaktım ama dediği gibi farklılık olurdu hem ablamın yanında kafamı toparlardım.

"Tamamdır geliyorum." Telefonu kapattıktan sonra adımlarımın yönünü birkaç parça kıyafet almak için kendi evime çevirdim. Bu kız beni yoruyor.

***

"Babam neden sadece senin girmene izin vermiş peki?" Ablamın tek kaşını kaldırarak sorduğu soruya dudaklarımı büzerek cevap verdim.

Kahve bardağı elimi yaktığında yüzümü buruşturarak hızlıca diğer elime aldım. "Hyunjinle nasıl gidiyor?"

Adını duyunca gülümsememe engel olamadım. "İyi. Yani fazla iyi." Elindeki kahveyi sehpanın üzerine bırakıp gülümsedi ve bana daha çok yaklaştı. "Nasıl tanıştınız? Nasıl anladın onu sevdiğini? Anlat işte bir şeyler merak ediyorum. Daha önce hiç detaylı konuşmadık bu konuyu."

Merakı neredeyse yüzünden okunuyordu. Kimsenin hayatını bu kadar merak etmediğim için bu bana biraz garip gelmişti.

"Okuduğum okula geldiler Chris le yani kuzeniyle sonra baktım karşımdaki eve taşınmışlar. Bir şekilde iletişim halinde olduk veya olmak zorunda kaldık bilemiyorum... Onu nasıl sevmeye başladım, Ne zaman ona karşı bir şeyler hissetmeye başladım bunun gibi sorulara kesinlikle cevap veremem çünkü ben de bilmiyorum."

Ablam'ın yüzündeki merak ifadesinin daha fazla artması aptal gibi görünmesini sağlıyordu içimdeki gülme istediğini bastırmakta zorlanıyordum. "Nasıl yani? "

Derin bir nefes alıp kahveden bir yudum aldım. Bu kahve şekerliydi. Kusacaktım galiba. Bir yudum daha almaya cesaret edemediğim kahveyi sehpaya koydum.

"Onu kendimden fazla sevmeye başladığım, yanından ayrılmak istemediğim, her an ne yapıyor acaba diye düşündüğüm, saçının teline zarar geldiğinde delicesine canımın yandığı ve yolda yanından geçtiği insandan bile kıskandığımı fark ettiğim an aslında onu sevdiğimi fark ettim."

Dile getirince aslında hayatımın merkezine aldığım bu adamı ne kadar sevdiğimi ve görmediğim her saniye ne kadar çok özlediğimi fark etmiştim. Gece onu muhakkak arayacaktım.

"Ne aşklar var bee." Egoist bir gülüş atıp omuz silktim.

Koltukta duran ablamın telefonu çalmaya başlayınca göz ucuyla kim olduğuna baktım. "Aşkımm" diye kaydedip kırmızı kalp koymuş. Şimdi şuraya bir yere kusacağım.

"Lucas mı?" Gergin bir şekilde başını onaylar anlamda salladı ve telefonu alıp hızlıca mutfağa gitti.

Alt tarafi kıçı kırık Lucas arıyordu neden bu kadar heyecan yaptıysa.

Telefonumu alıp Minho'nun numarasını tuşladım. Kaç gündür kendisini Jisung'a affettirmeye çalışıyordu şerefsiz.

Eski sevgilisi onu bir anda tutup çekmiş ve Minho'nun ayrılmasına izin vermemiş çok sıkı tutmuş çekilememiş falan büyük ihtimalle doğru söylüyordur çünkü Minho Jisung'u ölümüne seviyor bunu hepimiz biliyoruz ama Jisung da haklı kendisine yediremiyor evladım yazık.

Telefonu cevapladığı anda çektiği burnuyla birlikte az kalsın ben de telefonla Minho'nun burnuna kaçacaktım. O nasıl burun çekiştir tüm evreni burnuna sığdırdı resmen.

"Felix affetmiyor napıcam napıcam napıcaaamm?" Hal hatır sorsaydın bari kardeşim demek isterdim ama aşk acısı çekiyor çocuk bir şey demiyorum o yüzden. "Hak ettin sen kardeşim. Tanrı sana o kasları sadece görsel olsun diye vermemiş biraz daha uğraşsaydın çocuğu itmek için."

Ardı ardına gelen hıçkırıklar kulağımı sağır etmesin diye telefonu hafif uzaklaştırdım. "K-kanka bak 1 saniye şaşırma süreci 4-5 saniye de itme süreci  çocuk  hayvan gibi kaslı elinden kurtulamadım ki."

"Sen git kendini Jisung'a açıkla. Üstelik neredesin sen araba sesleri geliyor."
Arkadan gelen Jisung'un sesiyle ardı ardına gelen kahkahalarıma engel olamadım.

"Minho siktir git diyorum sana SİKTİR GİT!"

"Hayatım bir kere dinle bak lütfen."

"Komşular şikayet ediyor evinin önünde sapık var diye defol git evine hasta olacaksın."

"Yaa bebeğim sen beni mi düşünü- AHHH!!"

Duyduğum telefon kapanma sesiyle karnımı tutup gülmemi bastırmaya çalıştım ama olmuyordu. Yere çöküp  yaklaşık bir dakika daha kahkaha attıktan sonra derin nefesler alarak kendime gelmeye çalıştım.

"Nefesin kesildi gülmekten sakin ol." Ablam koltuğa kurulduğunda sakinleşme çabam sonunda bitmişti.

Barışacakları belliydi zaten de bu biraz uzun sürebilir Jisung kendine yediremezdi bunu. "Ben duşa giriyorum sen de takıl buralarda."

Ablamı onayladıktan sonra yeni oturduğu koltuktan tekrar kalktı ve banyoya ilerledi. Ben de televizyondan rastgele bir film açıp izlemeye başladım.

Sehpada duran ablamın telefonunun ışığı yanıp sönmeye başladığında uzanıp telefonu aldım. Sessize aldığı için telefonun çaldığı duyulmuyordu. Yine Lucas arıyordu bu çocuk neden rahat bırakmıyor kızı anlamadım.

İsimin altına yazan telefon numarasına daha dikkatli baktığımda Lucas'ın numarası olmadığını fark ettim. Nasıl yani Lucas değilse bu aşkım diye kaydettiği kişi kimdi?

Hafızam iyi olduğu için ezberlemeye çalışmasam bile numara aklımda kalırdı bu numara Lucas'ın numarası değildi.

Çok fazla kurcalamadan telefonu yerine geri bırakıp televizyona döndüm.

Belki arkadaşıdır. Arkadaşıysa neden bana arayanın Lucas olduğunu söyledi? Her neyse bana ne değil mi.

Ablam duştan kısa bir süre sonra çıktığında havluya sarılı olan saçlarıyla yanıma gelip oturdu. "Lucas... Biraz önce aradığında hiç Busan'daki ev hakkında bir şeyler söyledi mi?"

Sadece ne söyleyeceğini merak ettiğim için sormuştum. Doğruyu mu söyleyecekti yoksa yalan söylemeye devam mı edecekti?

"Hayır bir şey demedi ama biz yakın zamanda gidip bakalım bence. Hem ben o evin içini de çok merak ediyorum girmemi sağlayamaz mısın?"

En masum halini yüzüne yerleştirince tek kaşımı kaldırdım. "Maalesef mümkün değil." Dudaklarını büzüp bir süre halı desenini inceledi.

Gerçekten garip olan bir şeyler mi vardı yoksa ben mi paranoyaktım?  Hyunjin'in sesini duymaya ihtiyacım olduğunu hissedince ablama yatacağımı söyleyip benim kalacağım odaya çıktım.

Zaten üzerimde eşofman olduğu için bir daha üzerimi değiştirme gereği  duymadan kendimi yatağa attım ve telefonumu cebimden çıkarıp Hyunjin'in numarasını tuşladım.

İkinci çalışta açması ve sesini duymamla gülümsedim.

"Efendim bebeğim."

"Neredesiniz? Vardınız mı?"

"Evet şimdi Chris'in eski bir arkadaşı bizi bara çağırdı oraya gitmek için hazırlanıyoruz. Sen ne yapıyorsun yalnız mısın? İstersen geri dönebilirim."

"Hayır hayır ablamlayım sen tatilinin keyfini çıkar. Gideceğiniz yerde de herhangi bir gözün üzerinde olmasına izin verme kötü olur."

Sahte bir sinirle söylediğim şeye kıkırdadı. Tabiki ona güveniyordum kısıtlayacak falan değildim şükür ki o tür saçmalıkları yapacak insanlar değiliz. Kıskançlıklarımız tabi oluyordu ama normal seviyede herhangi bir yere gitmesini kısıtlamazdım.

"Merak etme hayatım eğer bakan olursa gözlerini oyarım."

"Seni özledim."

Ani bir durgunlukla kurduğum cümleden sonra duraksadı.

"Ben de. Çok fazla özledim. FELİX GERİ DÖNEYİM Mİ?"

"Hayır aptal git ve eğlenmene bak şimdi kapatıyorum eğer kulağıma  eğlenmediğin hakkında bir şeyler gelirse büyük dayak yersin."

"Tamam bebeğim sen nasıl istersen. Seni seviyorum."

"Seni seviyorum."

Telefonumu kapattığımızda yüzümdeki aptal sırıtışla birlikte duvarı izledim. Çok seviyordum beee.

Yüzümdeki kocaman gülümsemeyle birlikte yumuşacık yorgana sarıldım. Hyunjin'in fotoğrafını açıp göğüsüme koydum ve yanımda varlığını hissederek huzurlu bir uykuya teslim oldum.

Mafya

"Hala varmadılar mı bara?"

"Hayır efendim hemen arkalarından takip ediyoruz beş dakikaya orada olurlar."

"Plan kusursuz işleyecek anlaşıldı mı?"

"Elbette efendim."

Telefonu kapatıp deri koltuğa fırlattım. Bu iş bitince Hyunjin ve Felix ne yazık ki artık birlikte olmayacak. Aman ne üzücü.

Hyunjin ve Felix'in ayrılması beni ilgilendirmez işim onların boktan ilişkileri değildi tabiki de. Sadece elimde fırsat varken Felix'in biraz canının yanması iyi olurdu. Hyunjini ne kadar çok seviyorsa çekeceği acı da o kadar büyük olur.

Ah Lee Felix üzgünüm ama ne bu dünyada huzur bulacaksın ne de seni göndereceğim diğer dünyada. Cehennemin seni bekliyor.

~~~~~~

Selam aşklar umarım begenmişsinizdir. Vote ve yorum atmayı unutmayın lütfen söylediğim gibi okumaya göre Vote ve yorum oldukça düşük bunu sürekli tekrar etmicem artık emek karşılığını verirseniz sevinirim sadece. Kendinize iyi bakın sizi loveee 💋💋💖💖

Hyunlix⤵

Continue Reading

You'll Also Like

1.4K 160 15
Bir çocuk... Hayır hayır bir yetişkin... Yoksa çocuk mu? Belki de o çocuğu Han Jisung büyütüyordur. Akıl hastahanesi, bir kişilik bozukluğuna sahip b...
704 115 21
Pankreas kanseri hastası Han Jisung, onu iyileştirmeye yemin etmiş doktor Lee Minho... "Kötülük gelmekte olan ateş gibi yayıldı." *** "we're all gon...
3.5M 130K 72
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
1.3M 55.4K 46
~TAMAMLANDI~ 0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kate...