23. Bölüm
__ Neden suratın asık hala? Sana aldırdığım elbiseyi beğenmedin değil mi? Çok baskı yaptım galiba alman için.
__ Yok, hayır. Elbise çok güzel…
__ Hah, işte ben de onu diyorum! Şarap rengi kesinlikle senin rengin, ateşli bir peri gibi görünüyorsun.
Selen bir an gülümsemeye çalıştı ona, içi boğuluyordu. Her şey o kadar saçmaydı ki… Her şey yolundaymış gibi yapılan alışverişten sonra kuaför de oturuyorlardı şimdi de. Ama sesini çıkarmıyordu Selen, Çağla nereye sürüklüyorsa oraya gitmişti bütün gün.
__ Selen… Sorun Korhan’la mı ilgili?
__ Gerçekten bu davete katılmamı istediğini bile bilmiyorum, dedi Selen sonunda.
Üstelik ben de gitmek istediğimden emin değilim. Kalabalığın ortasında durup gülücük mü saçacağım etrafa?
__ Senden beklenen bu değil ki… Sadece doğal ol, biz zaten seni hiç yalnız bırakmayacağız. Belki bu gece kötü şeyleri aklından silersin ve bizimle, Korhan’la güzel bir gece geçirirsin.
Bu o kadar uzak bir ihtimaldi ki alaylı bir ifadeyle gülümsedi Selen kendini tutamayarak ama bu gülümseme çok kısa sürmüştü. Kalbinde ki bu baskıya, geçmek bilmez sızıya katlanması her geçen gün daha da zor oluyordu.
__ Korhan dün gece başka bir yer de kaldı.
Çağla Selen’in parmaklarıyla oynayarak fısıldarcasına söyledikleri karşısında donup kalmıştı yanında. Hiçbir tepki verememesi üzerine Selen bir an baktı ona.
__ Gerçekten biri var değil mi hayatında?
__ İlgileniyor musun?
__ Ne saçma bir soru bu!
__ Eğer daha önceden yaşadıklarınızı bilseydin… Saçma gelmezdi.
__ Biz evliyiz Çağla, üstelik bir kızımız var. Yani… Yani biz bir aileyiz ve bağlılıklarımız, sorumluluklarımız olmalı.
__ Bu konuyu görev olarak gördüğünü tahmin etmeliydim.
Selen sesini yükseltmemek için zor tutarken Çağla’nın son sözleri onu hayrete düşürmüş, çileden çıkarmıştı. Her an titremeye başlayabilirdi.
__ Görev mi? Delireceğim! Seni de Korhan’ı da anlamıyorum. O sevmek kelimesinin “s” sini bile duymaya katlanamıyor. Sürekli ona oyun oynayacakmışım gibi tetikte, güvenmiyor bana. Geçmişte onu sırtından birkaç kez bıçaklamışım gibi! Çoğu zaman benden nefret ettiğini hissediyorum ama neden? Bu kadar ne yapmış olabilirim ki!
Çağla bir an etraflarında ki insanlara baktıktan sonra üzgün bir şekilde elini tuttu Selen’in, karşısında ne kadar dürüst olduğunu görebiliyordu. Eski Selen nereye gitmişti bilmiyordu. Hafıza kaybı böyle bir şey miydi? İnsanı tamamen değiştirip bambaşka bir karakter yaratabiliyor muydu yoksa Selen çift kişilikli miydi?
__ İkiniz arasında zor şeyler yaşandı, biliyorum, dedi Çağla yanlış bir şeyler söylemekten kaçınmaya çalışırken.
Ayrıntıları bilmiyorum sadece… Korhan’a yakın olduğum için onu tanıyorum.
__ Yani?
Bir gün Selen’in kendisinden medet umacağını düşünmezdi asla ama öyleydi, Selen gözleri dolu dolu yardım istiyordu kendisinden ve Çağla yardım etmeyi çok istiyordu.
__ O katı halinin ardında kırılgan çok güzel bir kalp taşıyor. Evet, Korhan biraz zordur ama… Onu sevebilsen… Korhan tapar sana, gözü senden başkasını görmez biliyorum! … Ve hala geç değil.
Selen ona bakarken ne diyeceğini bilemiyordu artık. “Sevebilsen…” Onu sevmediğinden nasıl da emindi. Herkese nasıl böyle bir intiba verebildiğini bilmiyordu. Yoksa haklı olan onlar mıydı, hiç sevmemiş miydi Korhan’ı? Buna bile inanabilirdi.
Eğer kalbi hala atmıyor olsaydı, onu düşündüğü an da nefes alışları değişmeseydi böyle… İçi ısınmasaydı, gördüğünde kollarına atılmak istemeseydi inanabilirdi.
__ Neyse! Güya bu gün bu ciddi konulara girmeyecektik. Hadi Selen, bu gece yüzümüz de hep bir gülümseme olacak ve gülmek içimizden gelecek. Çünkü çok eğleneceğiz, her şeyi unutacağız tamam mı?
__ Yine mi unutacağım yani?
Çağla bir an pot kırmışçasına durdu ama sonra Selen’in gülmeye başladığını görünce rahatlayarak eşlik etti ona.
__ Korhan geldi mi?
__ Evet efendim, Ecem’in odasında…
Bu sözler üzerine Selen küçük bir gülümseyişin ardından hemen merdivenlere yöneldi. Bir eliyle şöyle bir saçlarını kontrol ederken bir taraftan da derin nefesler almaya çalışıyordu. Her zaman ki gibi sonu berbat bir şekilde biten o konuşmalarının ardından ilk kez görecekti onu. Aptalca da olsa… Ecem’in odasına yaklaşırken Korhan’ın kendisini fark edince gülümseyeceğini hayal ediyordu. Gülümseseydi… Sonra kollarını açsaydı… Koşup nasıl girerdi kollarının arasına. Öyle bir ihtiyaçtı ki bu, ona bir kez sarılırsa ayrılamazdı, bırakamazdı onu. Küçük bir kız çocuğu gibi gözleriyle aşkını nasıl istediğini anlatırdı. İnanırdı o da, kalbine inanırdı!
Selen içten içe kurduğu bu hayallerden onu görünce ayrılmıştı.
Korhan… Ecem’i kucağına almış odanın ortasında onunla konuşuyordu. Üzerinde siyah, üzerine tam oturan takım elbisesiyle birlikte bir güç ve çekicilik timsaliyken kucağında küçücük bir bebeği sevecenlikle tutuyor olması öyle hoş bir tezattı ki iç geçirdi Selen ve kapıya yaslandı yavaşça.
__ Canım benim, tatlı kızım… Yine ne güzel kokuyorsun. Ohh… Mis gibi!
Ecem’in sevimli gülüşünü daha da hızlandıracak bir şekilde onu kucağına yatırıp öperken o da gülüyordu.
__ Şştt. Ağır ol bakalım Ecem Hanım. Benim kızım biraz ağır başlı olmalı. Hele bir büyü seni koluma takıp gideceğim davetlere. Ama benden başka erkekle dans edemezsin baştan söyleyeyim.
Ecem bu sözlere karşılık verircesine çığlık atınca Korhan kaşlarını çattı yarı ciddi bir şekilde.
__ Ne o, hoşuna gitmedi mi tatlı cadı?
__ Hoşuna gittiğine eminim.
Selen’in sesiyle irkilerek ona doğru döndü Korhan ama bir saniyeliğine hazırlıksız yakalanmıştı. Selen o güzel boynunu gözler önüne serecek şekilde gür saçlarını toplamış, böylece kusursuz, masum yüzünü; her erkeği baştan çıkarabilecek güzel gözlerini daha da ortaya çıkmıştı. Karşısında öylesine güzeldi ki Korhan’ın bakışlarını ondan çekmesi biraz zaman almıştı. Hızlı bir şekilde kendisini toplayarak Selen’e arkasına döndü ve Ecem’i yatağına bırakarak soğuk bir şekilde konuştu.
__ Gitmeye hazırsın galiba.
Selen bu sözlere cevap vermeye gerek görmeden yaklaştı ona ve doğal davranmaya gayret ederek kızına doğru eğildi. Ecem’e iyi geceler öpücüğünü vererek gülümsedi hafifçe. Onu nasılda unutabilmişti, bazen vicdan azabı duyuyordu. Ama o an hissettiği bu değildi. Ecem’in melek yüzüne, güzel kocaman mavi gözlerine bakarken… Kolu hafifçe Korhan’ın koluna değiyordu, onu özlemişti. Çok hem de!
Yanında olamasa bile onu hissetmek, sıcaklığını duymak her şeyin üzerinde bir duyguydu. Aynı anlarda Korhan’ın nasıl tüm bünyesini alt üst ettiğinin farkında değildi Selen. Bunu sadece kızını öpmek için yanında eğilerek yapmıştı hem de.
Korhan sade denilebilecek elbisesinin sırt dekoltesini gördüğünde bir anlığına da olsa nefesini tutmak zorunda kalmıştı.
Aslında aşırı bir dekolte değildi bu ama… Sırtı öyle pürüzsüz ve güzeldi ki Korhan yine ona dokunmak istiyordu, eskiden yapabildiği gibi. Bir taraftan da biliyordu ki bir bahaneydi bu. Her gün giderek artan bu duygu karşısında Selen’in sadece dudaklarına bakmak bile yetebilirdi o ateşin alevlenmesine ve Korhan bu acizlikten nefret ediyordu.
O hayatına girdiğinden beri başkalarıyla birlikte olmak hiçbir anlam ifade etmiyordu, Korhan onu istiyordu. Sadece onu!
Araba dururken Selen yolun sonunda ışıklandırılmış gösterişli binaya ve etrafında ki kalabalık basın gurubuna şaşkınlıkla bakıyordu. Stres ve panik duygusu içini sararken konuştu yavaşça.
__ Bu kadarını beklemiyordum. Çok kalabalık olacak ve… Tanrım, rol yapamıyorum hala anlamadın mı bunu? Neden geldim ki ben!
Korhan hafif bir iç çekerek baktı Selen’e, Selen küçük bir kız gibi dudaklarını büzmüş oldukça isteksiz duruyordu.
__ Eğer başına gelen kazayı söylersek, dedi Korhan yumuşak bir sesle onun anlamasını sağlamaya çalışırken.
Bu gecenin sonunda tek konuşulan konu bu olur ve… İnsanlar tahminler yürüterek o kadar çok dedikodu yapar ki söylentiler kulağımıza geldiğinde tanıyamayız. Gerçi ben şaşırmam. Benim seni merdivenlerden ittiğimi söyleseler bile…
__ Ne? Bu çok saçma!
__ Onları tanımıyorsun.
__ Tanımakta istemiyorum doğrusu. Dostum dediğiniz insanlar bunlar mı?
__ Dost değil… Katlanmak zorunda olduklarımız sadece.
Selen gözlerini yavaşça onun güzel, koyu mavi bakışlarına çevirirken onlar da küçük bir hüzün gördüğüne yemin edebilirdi. Selen’in içi sızlarken Korhan devam etti gözlerini hiç ondan çekmeden…
__ Ne yazık ki gerçek hayat böyle… İnsan bu dünya da iki tane gerçek dost bulabilirse çok şanslı demektir.
__ Hele aşk, o daha da zor. Bulunca bırakmamak gerek…
Korhan imadan çok beklentilerle dolu bu kelimelerin kalbine işlediğini hissediyordu. Nasıl böyle güzel, sevgi dolu parıltılarla bakabiliyordu sevmeden? Neden geçmişte kendisine hiç âşık olmadığını kabul etmiyor, kazanamayacağı bir savaşın içine giriyordu? Üstelik öyle de bir savaş tekniği vardı ki… Çok zorlamadan, sıcacık bakışları ve yumuşacık sesiyle hep aynı şeyi gösteriyordu kendisine.
Eğilip o an onu öpmeye başlasa hiç direnmeyecekti, daha önceden olduğu gibi karşılık verecek ve isteyecekti biliyordu. Tabii sonra her şeyi hatırladığında… Tüm o tozpembe bulutları dağılacaktı birden. O acıyı bir kez yaşamıştı ve bir daha yaşamayacaktı.
Bu düşünceyle bakışlarını zorla Selen’in çekici dudaklarından kopardı, nefes alışlarının değiştiğini yeni fark ediyordu.
__ Her neyse, dedi Korhan hemen hâkimiyetini yeniden sağlayarak…
Endişelenmene gerek yok, orada seni yalnız bırakmayacağım. Zaten tanıdığın herkes de orada olacak. Hazır mısın?
__ Sanırım artık olmam gerekiyor.
Korhan anlayışlı, ufak gülümseyişiyle beraber arabasını çalıştırdı yeniden ve kameramanların arasından geçerek durdurdu arabasını. Selen kendinden emin görünmeye çalışarak Korhan’ın açtığı kapıdan yavaşça indi. Etraftan Korhan’a yönelen sorular kulağına boğuk olarak geliyordu. Tek istediği bayılmadan, rezil olmadan öncelikli olarak o binadan içeri girebilmekti. Ki… O sırada Korhan’ın kendisine uzanan elini gördü. Midesinde bir karıncalanma hissederken derin bir sıcaklık kapladı sanki tenini. Belki de… Çağla haklıydı, belki de o gece her şeyi unutup sadece o gecenin keyfini çıkarabilirdi. Sevdiği adamla beraber…
Canlarımm, keyfli okumalarrr:)
Yorumlarınızı bekliyorum...