MAHKUM

By yamurylmz25

1.7M 96.5K 43.8K

Azılı bir suçlu. Masum bir doktor. Ve bu onların aşka düşüş hikâyesi. (01.08.2019) More

1. Bölüm: "Yeni Mahkûm"
2. Bölüm: "Ceza"
3. Bölüm: "Hücre"
4. Bölüm: "Tehdit"
5. Bölüm: "Anlaşma"
6. Bölüm: "Kalp"
8. Bölüm: "Basketbol"
9. Bölüm: "Para"
10. Bölüm: "Plan"
11. Bölüm: "Fotoğraf"
12. Bölüm: "Eren"
13. Bölüm: "Yemekhane"
14. Bölüm: "Kedi"
15. Bölüm: "Aşık"
16. Bölüm: "Hırsız"
17. Bölüm: "Suçlu"
18. Bölüm: "İtiraf"
19. Bölüm: "Öpüşme"
20. Bölüm Part 1: "İsyan"
20. Bölüm Part 2: "İsyan"
21. Bölüm: "Acı"
22. Bölüm: "Sevgilim"
23. Bölüm: "Zaman"
24. Bölüm: "Katil"
25. Bölüm: "İntikam"
26. Bölüm: "Kimlik"
27. Bölüm: "Plan"
28. Bölüm: "Kadeh"
29. Bölüm: "Balo"
30. Bölüm; "Final"

7. Bölüm: "Telefon"

62.3K 3.6K 670
By yamurylmz25

Nf; Oh Lord

“Herkes ölecek, her ne kadar herkes yaşamasa da.”

🕯️

Tabiri caizse elim ayağım birbirine dolanmıştı. Utanmıştım.

Ne diye benim yüzümden kalbi hızlı atacaktı ki, saçmaydı. Hele ki senin yüzünden dedikten sonra benim kalbiminde aynı şekilde hızlı atması daha da saçmaydı.

Ve beni bu saçma durumdan kurtaran telefonumun zil sesiydi.

Ateşe dokunmuş gibi aniden gözlerimi mavi gözlerden, ellerimi teninden ayırdım. Steteskopu çıkararak masama bıraktım ardından masamın üzerinde ki çalan telefonumu elime aldım.

Ayaz arıyor...

Gördüğüm isim sertçe yutkunmama neden oldu. Sedyede oturan mahkuma kısaca bakıp derin bir nefes aldım. Ardından aramayı yanıtlayarak telefonu kulağıma yasladım.

"Efendim?" Sesim kısık ve gergindi. İçinde bulunduğum durum beni geriyordu çünkü.

"Senden haber bekliyoruz doktor." Diye konuştu telefonun diğer ucundan.

Haber bekleme nedenleri tam yanımdaydı duruyordu. Gözlerim kısaca ona kaydığında, mavi gözlerinin üzerinde ki kara kaşlarını çatmış beni izliyor olduğunu gördüm.

Gözlerimi mahkumdan çekip, "Yaşıyor," diye mırıldandım kısaca.

Telefonun diğer ucunda kısa bir sesszilik oldu. En sonunda konuştuğunda, "bunu bize kanıtla," diye mırıldandı. Telefonda konuşan kişinin ardından gelen başka seslerde vardı ama net duyulmadığı için ne denildiğini anlayamıyordum.

"Şuan karşımda duruyor." Diye konuştum. Tabi bu konuşmamı sedyede oturan mahkum da duyuyordu. Üzerimde yoğunlaşan bakışlarını hissetsemde ondan tarafa tekrar bakmadım. Yerde ki beton zemini izlemek şuan için daha iyiydi. 

Bir kaç hışırtı geldi. "Telefonu ona ver." Diye farklı bir ses duyunca duraksadım.

"Yaşıy-"

"Sana telefonu ona ver dedim!" Aniden yükselen ses olduğum yerde irkilmeme neden oldu.

Kaşlarım usulca çatıldı. Biri bağırarak benden bir şey isteyince asla yapmak istemiyordum ve bu durum beni oldukça sinirlendiriyordu.

"Bana bağırma." Diye tısladım telefonun diğer ucunda ki kişiye, artık her kimse.

"Dostum sakin ol. Yaşıyormuş işte.." diye biri konuştu ama sesi geriden geliyordu. Sanırım benimle konuşan öfkeli kişiyi sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Ona inanmıyorum..." Diye cevap verdi, bana sesini yükselten kişi. Hala kaşlarımı çatmış öylece beklerken bana hitaben, "...sana güvenmiyorum telefonu ona ver." Dedi yavaşça konuşmaya çalışarak. Daha sakin çıkarmaya çalıştığı sesi hala gergin ve sinirliydi.

Bir süre duraksasam da en sonunda, "Tamam.." diye mırıldandım isteksizce. Sonuçta onlarla bir anlaşma yapmıştım istediklerimi almak için mecburen isteklerini yapacaktım.

Telefonu kulağımdan çektim ve kaşlarını çatmış beni izleyen adama baktım. Bir şeyler döndüğünü anlamış, ama tam olarak ne olduğunu kavrayamamış gibiydi.

Elimde tuttuğum telefonu ona doğru uzattığımda, yüzümde dolanan mavi gözleri telefona düştü. Anlamsızca telefona ardından tekrar yüzüme baktı. "Sana," diye mırıldandım. Kaşları sanki mümkünmüş gibi daha da çatıldı ve bir kaç saniye bir telefona bir yüzüme baktı.

En sonunda sedyeye yasladığı elini kaldırarak ona uzattığım telefonu aldı, ardından gözlerini bir saniye gözlerimden çekmeden telefonu kulağına yasladı.

Herhangi bir şey söylemedi ama telefonun diğer ucundan bir ses yükseldiğinde duraksadı ve,  "Muhammed?" Dedi sorarcasına

Alt dudağımı dişleyerek tedirginlik içinde mahkuma baktım. Eğer olur da biri mahkuma telefon verdiğimi görürse beni direkt Akif müdüre söylerdi. Akif müdürde kesinlikle bu yaptığımın bedelini bana fazlasıyla ödetirdi. Kısaca kapıya doğru baktım ardından tekrar mahkuma döndüm.

Adı Talha olan mahkum karşı tarafı dinlerken yüzünde ki şaşkın ifade yerini artık her ne duyuyorsa yavaşça öfkeye bıraktı. "Siz kafayımı yediniz ulan!" Diye tısladı. "Başka insan mı yoktu!"

Karşı tarafta ki ne söylüyordu bilmiyordum ama söyledikleri Talha'nın tuttuğu telefonumu parmak boğumları beyazlayacak kadar sıkmasına neden oldu.

"Söyle o Ayaza belasını sikerim. Adam olsun!" Diye bağırdığında telaşla revirin kapısına baktım ardından ona döndüm.

"Sessiz ol." Diye uyardığım da öfkeyle parlayan mavi gözleri beni buldu. Gözlerini gözlerime diktiğinde, mavi gözlerinin karardığını gördüm. Gözlerini gözlerimden çekmeden telefonda ki kişiyi dinlemeye başladığında elimde olmadan onun bakışlarına karşılık verdim.

"Şimdi harekete geçemem, bugün koğuşa geçeceğim. Biraz etrafı incelemem lazım ardından size haber veririm öyle harekete geçeriz..." gözleri gözlerimdeyken sesi daha sakin çıkmıştı sanki.

Bir süre onun gözlerinin içine bakarak, sessizlik aktığın da kalbimin göğüs kafesime vuruş ritimlerinin değiştiğini fark ettim. Bu beni hem korkuttu, hem de heyecanlandırdı. Daha fazla aynı hissetmemek için gözlerimi gözlerinden kaçırdım.

"Ne kadar?" Diye sorduğunu duydum artık sesi öfkeli değil daha durgundu.

"Tamam. Anlaştığınızın iki katını verin." Dediğinde zeminde dolanan gözlerimi tekrar ona çevirdim. Neyden bahsediyordu bu adam? "Muhammed sana o akşam dediklerimi unutma. Batunun da haberi olmayacak. Tamam mı?... Şimdi kapatıyorum, dediğim gibi benden haber beklemeden harekete geçmeyin sakın."

Konuşması bittiğinde telefonu kulağından çekerek eline aldı. Tam ona doğru telefonumu almak için bir adım atmıştım ki, parmaklarını ekran da hareket ettirerek bir kaç şey yapınca kaşlarımı çattım. Yanına yaklaşıp ne yaptığına baktığım ise, anlaşmayı yaptığım Ayaz'ın numarasını sildiğini gördüm.

"Ne yapıyorsun?" Diye sordum şaşırarak. Sonuçta o adam buradan onu çıkartmak için benimle anlaşma yapmıştı ve onunla iletişim kuracaktım.

"Ayazla iletişim kurmayacaksın..." Diye konuştu bana bakmadan. Ardından tekrar parmakları ekranda hareket ettiğinde telefonuma yeni bir numara kaydettiğini gördüm. "... Muhammed seninle gerektiğinde iletişime geçer. Sadece onun dediklerini yap."

"Ne?" Diye sordum afallayarak. "Neden?" Neden böyle dediğini anlamamıştım, neticede ikiside onu buradan kurtarmaya çalışan arkadaşları değil miydi?

"Çünkü ben öyle istiyorum." Sesinde ki umursamaz ton kaşlarımı çatmama neden oldu.

"Ben seninle değil Ayazla anlaşma yaptım." Diye cevap verdim.

"Kiminle ne yaptığını umursamıyorum..." Mavi gözlerinde ki ifade hırçındı. "...eğer bu işteysen benim kurallarım geçerli olacak."

Demek ki telefonda konuştuğu arkadaşı ona her şeyi anlatmıştı. Derin bir nefes alıp verdim sakin kalmak için. İçine girdiğim bu işin karmakarışık olduğunu o an anladım. Sonucu ne olacaktı bilmiyordum. Bildiğim tek şey karşılığında elde edeceğimdi

Gözlerime diktiği hırçın bakışlarına aynı ifadeyle karşılık verdim. Avuçlarında tuttuğu telefonumu bana doğru uzattığında sertçe telefonumu elinden çekip aldım. Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyordum ama gözleri yüzümü incelerken, bakışlarında ki hırçınlık yerini farklı bir ifadeye bıraktı. Dudağının sol köşesi yukarı doğru kıvrıldı. Öfke dolu bakışlarım gözlerinden dudaklarına düştüğünde duraksadım.

Dudakları bana bir şey söylemek için aralandığın da revirin kapısı aniden açıldı. Olduğum yerde irkildim. Kapıya döndüğümde ise eli kapı kulpun da bize bakan Ali'yi gördüm.

"E hadi ama bitmedi mi kontrol?"

"Bitti." Diye mırıldandım. Bu sırada sedyede üstü çıplak bir şekilde oturan mahkum yavaşça ayağa kalktı. Bakışlarım benden bağımsız ona döndüğünde görüş hizam da olan, dövmeli ve kaslı göğüs bir an için beni afallattı. Sertçe yutkunarak, kaslı göğüsten aşağıya doğru kaymak isteyen bakışlarımı kontrol etmeye çalıştım. Başımı geriye doğru yatırdığım da bana tepeden alayla sırıtan mahkumla göz göze geldim.

Tanrım! Bu adamın boyu kaçtı?

Kendimi kaplanın önünde dikilen kedi gibi hissediyordum.

Bakışlarını benden çekmeden sedyenin üzerinde duran üstünü aldı ve üzerine geçirdi. O bunu yaparken dut yemiş bülbül gibi öylece karşısında durmuş onu izlemiştim. Tamam, yakışıklı bir adamdı ve ona baktığınız da etkilenmemeniz imkansızdı. Hele ki esmer tenine zıt mavi gözleri, insanı hipnoz edebilecek kadar güzeldi.

Ama bu adam da bana aşırı gıcık giden bir şeyler vardı.

Bu yüzden Ali onu revirden çıkarırken, içimden geçenlere rağmen sert olduğunu düşündüğüm bir şekilde ona bakmıştım.

O ise bu ifademe karşılık, dudaklarında serseri bir ifadeyle bana bakarak revirden çıkmıştı.

🕯️

Kontrol etmeden atıyorum bir yanlışlık varsa görmezden gelin lütfen, daha sonra gelip kontrol edeceğim bölümü...

Bu ara da bölüm günü yok ama en geç 10 günde bir bölüm atıyorum! 

Continue Reading

You'll Also Like

8.8K 890 48
İki paralel evreni birbirine bağlayan tek varlık benim. Varoluşumun sebep olduğu kıyamet, yıllar sonra müsebbibini buldu. Sevdiğim adamın da içinde b...
ELIYS (+18) By Duru

Mystery / Thriller

153K 9.1K 52
Asırların içerisinde daha kaç kez öldürecekti kendisini? Kaç yüzyıl daha acı çekecekti? Bir yandan ölesiye nefret ettiği, öte yandan da, yüzyıllarca...
4.9K 186 10
Gonca hatun ve Alaaddin beyin zorlu yollardan geçen sevdası
286K 16.4K 152
Tolga hırkasını giyerken Aybüke gülümseyerek bakıyordu ona. Tolga da gülerek gelip banka, yanına oturdu. "Üşüdüm ben ya. Bu akşam biraz serin mi?" A...