KIVIRCIK | Tamamlandı

By zahidewys

2.1M 118K 40.4K

Acıları henüz çok yeniydi. Asla eskimezdi ki zaten. Hep yenileri açılırdı yerine. Bir anda her şeyin boşa old... More

•GİRİŞ
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM| Final
Kıvırcık | playlist

25. BÖLÜM

40.2K 2.4K 1K
By zahidewys

Titriyordum. Korku bedenimi ele geçiriyordu.

Ağzımdan çıkan çığlık ile çenemi sıkan el hafiflemişti. Bir süre sonra silahta kafamdan indi.

Işık açıldı.

"Ceylan!"

Diye aşağıya gelmişti Baran ağabeyimler. Baran ağabeyimin çatık kaşları düzeldi. Arkamdaki kişi kimdi bilmiyorum ama umrumda da değildi. Hızla Baran ağabeyimin yanına koştum. Bir yandan ağlıyor, bir yandan titriyordum.

Ege konuştu karşıdaki adama bakıp.

"Semih ağabey! Sen miydin, ya!"

Semih ağabey mi? Babam bahsetmişti bir ağabeyim daha olduğundan.

Karşımdaki adam benim iki katım kadardı. Kaşları çatıktı. Saçları kumral renklerinde ve dağınık duruyordu.

Çok korkunçtu.

Elindeki silahı pantolonuna yerleştirdi. Ben Baran ağabeyin arkasına girmiş onu süzerken aynı zamanda da hıçkırmamak için dudağımı ısırıyordum. Baran ağabeyim diz çöktü. Yüzümü elleri içerisine alarak konuşmaya başladı;

"Korkma küçüğüm. Bak en büyük ağabeyimiz bu. Biz yanındayken kimse zarar veremez sana."

Kafamı sallayıp daha çok sarıldım ona. Daha sonra da gözlerim kapandı. Tatlı uyku, yaralı ruhumu içine çekti.....

••••••••••••

Korkuyla yerimden sıçradım. Dünkü olay aklımdan çıkmıyordu. Saate baktığımda gözlerim açıldı.

12:47

Bu kadar uyumuşmuydum gerçekten?

Yanımda kimse yoktu. Oldukçada terlemiştim. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım.

Saçlarımı arkamdan gevşek bir şekilde topladım.  Üzerimi giymek için dışarı baktım.
Hava güneşliydi. Beyaz yarım kol, üzerinde ince çiçek detayları olan bir tişört, altına da mavi kot pantolon giydim. ( Medya )

Daha sonra aşağı inmeye başladım. Merdivenlerdeyken gülme sesleri duyuyordum. Ayak seslerim ile hepsi bir anda bana döndü.

Hepsi buradaydı. Hatta Gökay'lar bile yine buraydı. Bu çocuk bizim evde mi yaşıyordu, anlamıyorum ki?

"Aaa, bülbülaşkım uyanmış."

Gökay kollarını bana sarmak için gelirken, Kaner ağabey onu ensesinden tuttu.

"Nereden aşkın oluyor lan senin?"

"Tamam Kanermişciğim kızma."

"Ulan" diyip Kaner tam Gökay'a vuracakken, Gökay benim arkama saklandı.

Fakat ben suratım donuk bir şekilde etrafı süzüyordum. Baran ağabey yoktu. En büyükleri olan Semih'te yoktu. Hâlâ uykulu olduğum için sağ elimle, sağ gözümü ovdum.

Daha sonra Ege'nin yanına geçtim.

"Abla biz de daha kahvaltı yapmadık. Bir kafe var oraya gideceğiz."

Tamam anlamında başımı salladığımda, diğer tarafımda duran Buğra ağabey elini anlıma koydu. Ne yapıyorsun dermişçesine ona baktığımda;

"Çok solgun görünüyorsun bir şey mi oldu?" Diye sordu.

Hayır anlamında başımı salladım ama ne yazık ki doğru değildi. Ne olduğunu sormaları çok saçmaydı.

Bunca yıl boşuna şiddet gördüğümü öğrenmiştim sadece bir hafta önce. Tam tamına 6 ağabeyim ve 1 kardeşim olduğunu öğrenmiştim daha sonra. Yetmedi kaçırılmış, koluma kurşun yemiştim. 'Ne oldu' diye sormaları işte bu yüzden çok saçmaydı.

Başımı Ege'nin omzuna koydum. Ege gülümseyerek bana bakmıştı. Benim ise ne gülümseyecek hâlim, ne de, yaşamak için umudum vardı.......

Yaklaşık 15 dakika gibi bir civardan sonra ayaklanmıştık. Ben üzerimi değiştirmeye gerek duymamıştım.

Arabalara dağıldık. Tahmin ettiğiniz üzere Gökay'lar da bizimleydi. Kutay ağabey yoktu yanlarında. Gökay nedensiz bir şekilde ben bülbülümden ayrılmam diye tutturmuştu.

Bu nedenle benim olduğum arabada Gökay, Ege, Buğra ağabey vardı.

Diğer arabada ise, Berkay, Esat, Can ve Kaner vardı.





Yazarın ağzından

Ceylan arabada, kulaklıklarını kulağına takmış ve geriye doğru yaslanmış başını sağa çevirmişti. Eğer başını cama koysa, cam titrer ve midesi bulanırdı.

Ceylan yandan gelen Gökay'ın sesini umursamıyor, sadece kulağındaki sözlere odaklanıyordu.

İnan ki ellerim boş,
Gözlerim dolu dolu da
Yağmurum sağanak
Benim kapüşonum yok.

Berkay Altunyay bazı şeyleri çok güzel anlatmıştı gerçekten. Araba durduğuna, kapalı gözlerini araladı Ceylan. Kulağındaki kulaklığı çıkartıp, yanında getirdiği küçük sırt çantasına koydu.

Arabanın kapısını açarak aşağıya indi. Küçük bir kafeye gelmişlerdi. Büyük bir masa tutarak oraya geçtiler. Kahvaltı hazırlanana kadar herkes koyu bir sohbete dalmıştı. Ceylan ise sohbete dahil olmak istemediği için çantasındaki, eli büyüklüğünde olan çizim defterini çıkardı.

İki katlı olan kafenin, üst tarafına oturtmuşlardı. Elektrik direği, yandaki büyük camdan oldukça yakın duruyordu. Lacivert ve siyah tükenmez kalemlerini eline aldı ve ne görüyorsa karalamaya başladı.

Ceylan'ın çizdiği resim

Gökay yandan yandan Ceylan'a ve onun çizimine bakıyordu. Bir süre sonra kahvaltı yapmaya başladılar.

Sofradaki herkes Ceylan'a bir şeyler olduğunun farkındaydı. Ceylan ise önündeki tabağı eşeliyordu. Tabağındaki kuymaktan biraz ekmeğine sürdü ve ağzına attı.

Bu kadardı işte onun sabah kahvaltısı. Kimsede bir şey diyemiyordu ki daha fazla ye diye. Herkesin kahvaltısı bittikten sonra Gökay, Ceylan hiç birşey yemediği için ona kek almaya karar verdi.

Aldığı kekleri hâlâ masada duran Ceylan'a verdi. "Ağzını aç" deyip hızla Ceylan'ın ağzına tıkadı keki.

Ceylan ağzında çiğnedi ve yuttu keki.

Fakat Gökay'ın bilmediği bir şey vardı.

Ceylan'ın tarçına alerjisi olduğu....

Ceylan boğazını tuttu önce. Dilinin ucunun şişmeye başladığını hissetti. Sonra teni beyazladı.

Buğra hızla ayağa kalktı, diğerleri de öyle.

"Ceylan! Ceylan, ağabeyciğim iyi misin? Ne verdin lan kıza!!"

Gökay olduğu yere kesilmişti. Onun yüzünden Ceylan'a bir şey olmazdı değil mi?

Kaner, aralarında en mantıklı düşünen oldu.

"Buranın bir kez bile birini zehirlediğini görmedik. Zehirlenmiş olamaz bence."

O bunları söylerken Buğra kucağında baygın yatan Ceylan'ı arabaya götürüyordu.

"Ne oldu lan o zaman benim kardeşime!"

Diye bağırdı Esat.

Kaner gözlerini kocaman açarak Gökay'a döndü.

"Gökay kekin içinde tarçın varmıydı!?"

"E-evet."

Bütün Mutlu ailesinin aklına geldi Ceylan'ın tarçına alerjisi olduğu.

"Kahretsin!" Diyerek anlına vurdu Esat.

Bir süre sonra araba, en yakında duran hastanenin önünde durdu. Buğra hızla sedyeye yatırdı kardeşini. Doktor daha sormadan yanıtladı onu.

"Tarçına alerjisi vardı fa-

Doktor kesti hızla Buğra'nın sözünü;

"Sadece alerji yüzünden bu hâle gelemez başka bir şeyde olmadığına emin misiniz beyefendi?"

Buğra düşündü fakat aklına başka bir şey gelmedi......




Sınır 290 oy 400 yorum
Derslerim artmaya başladı. Zar zor yetiştirdim kuzular.

Yarın pazar olduğu için bir bölüm daha atarım belki fakat bölüm geliş hızı biraz yavaşlar gibi geliyor bana.

Neyse. Bölüm nasıldı?

Bağaayyy

Instagram - weepingpie

Continue Reading

You'll Also Like

740K 40.3K 60
ALARA DEVRİM ÜSTEĞMEN'in hayatı Bu kitapta kız Zengin ve aile normal gelirli ayrıca kitapta ağlak anne yok, ayrıca biolojik babası bile ön yargılı...
206K 12.8K 34
Genç kız elini uzattı. "Ben Ela . Ela Karabela" Bu esmer tatlı kız kesinlikle soyadının hakkını veriyordu.
1.2K 65 12
ikizin ile Hogwarts'ın 5. senesine başlarsın. fakat potter ailesine göre farkın Slytherin olmandır.İkizinin büyük düşmanı olan Draco senin Potter soy...
ASYA By Su

ChickLit

662K 38.7K 58
Abi kitapları kıtlığı çekiyorsanız doğru yerdesiniz. Sizden istediğim ana karakter olan kız ile empati kurmanız. Babasına olan düşkünlüğünü anlamanız...