22. Bölüm
Korhan’ın odasından çıkmasını beklediğini biliyordu ama Selen inatçıydı. Konuya nasıl gireceğini bilemese de masasına dizleri değene kadar yaklaştı. Kendisine bakmaması cesaretini kırmıyordu artık, elinde ki kitabı dik bir şekilde masanın kenarına yaslarken Korhan gözlerini kaldırdı sonunda. Kitaba bakarken yüzünde alaylı bir gülümseme belirmişti.
__ Ne zamandır ekonomiyle ilgileniyorsun?
__ Sanırım ben bir şeyler hatırladım!
İşte konuya en dürüst giriş buydu. Korhan’ın gülümsemesi hızlı bir şekilde silinirken arkasına yaslanmış, gözlerini ayıramıyordu gözlerinden.
__ Gerçekten mi?
Selen onu başını sallayarak onaylarken derin bir nefes almaya çalıştı önce.
__ Rüya demiştim ya… Orada sen de vardın ve o bir anıydı. Anıydı biliyorum!
__ Rüyan, dedi yavaşça Korhan kendiliğinden sertleşerek ruh halini ortaya koyan ses tonuyla.
Ama sen masal gibi demiştin… Dalga mı geçiyorsun benimle?
__ H-hayır. Tabii ki hayır!
__ Ee o zaman ne? Yatmadan önce o aptal romantik filmlerinden birini mi seyrettin?
O mavi gözler öyle bir öfkeyle alevlenmişti ki Selen neredeyse geriye doğru gidecekti ama hayır, kaçmayacaktı. Kendisini teskin ederken bakışları meydan okuyordu Korhan’a.
__ Bizim bir kızımız var Korhan, bu durumda bir zamanlar gerçek bir evlilik yaşamış olmalıyız. Neden buna inanmak bu kadar zor, neden en olmayacak şeylerden öfkeleniyorsun?
Korhan bir an gülerken masada ki kalemini almış tempolu bir şekilde masaya vurmaya başlamıştı.
__ Gerçekmiş! Senin gerçek sandığın o üç günlük evlilik sahteydi, o kadar sahteydi ki sadece üç gün sürdü. Bizim aramızda ki tek gerçek Ecem!
__ Kesinlikle bundan fazlası var.
__ Yok!
__ Başından beri hiç açık olmadın, dürüst olmadın bana. Yine değilsin!
__ Selen, yeter!
Selen hızla masanın yanından uzanarak hala kalemi masaya vuran eli yakaladı hafifçe titremesine engel olamayarak. Korhan onun cesaretini bilmesine rağmen şaşırmıştı Selen’in bu hareketine. Ama onu etkileyen şey bu değildi… O bal rengi gözler dolu dolu kendisine bakarken umduğu, hayal ettiği bir şeyler vardı! Korhan yavaşça Selen’in çıldırtıcı kokusunu duyarken Selen artık içinde hiçbir şey tutamıyordu. Kısık sesiyle her kelimenin üstüne basarak konuşmaya başlamıştı.
__ Benim gördüklerim gerçekti! Beni sevdiğini söylediğini duydum. Bakışlarını gördüm. Onlar sahte olamayacak kadar güzeldi. Tıpkı benim o an hissettiklerim gibi…
Daha devam edecekti Selen ama Korhan elini ondan çekip kolunu öyle sert bir şekilde tutmuştu ki bir an yüzünü buruşturdu kendine engel olamayarak. Korhan ayağa kalkarken bırakmamıştı Selen’i ama Selen bir adım gerilemek zorunda kalmıştı.
__ Canımı yakıyorsun!
Korhan Selen’i hiç zorlanmadan bir an da kendisine doğru çekip belini masaya yasladı ama kolunda duran elini gevşetmişti. Selen bu hareketlerin hızıyla şaşırırken kalp atışları yolundan çıkmış kendini köşeye sıkışmış hissediyordu ama onu sıkıştıran şey Korhan’ın bakışlarıydı. O duygusuzca gözlerine yakınından bakarken Selen ağlamak istiyordu.
__ Ne istediğini söyle bana…
__ N-ne?
__ Bana beni istediğini söyle, dedi Korhan yumuşacık sesine rağmen tehdit eden bir ifadeyle.
Kendini iyi hissedene kadar geçici bir evlilik istediğini, kendini yalnız hissettiğini söyle ama sevgi deme… Bu kelimeden nefret ediyorum!
Selen’in gözyaşları yavaşça yanaklarından süzülmeye başlamıştı. Dudakları aralıktı hafifçe… Korhan ona bakarken bir an dudaklarına dudaklarını bastırıp onu canını yakana kadar öpmek geçti içinden. Belinden tutup o yumuşacık tenini tüm vücudunda hissetmek, hatta geceliği yırtıp üzerinden çıkarmak ve…
Selen’in titrek nefesi dudaklarına değene kadar ona yaklaştığının farkında değildi. Tüm vücudunda hissettiği ürpertilerle hızla geri çekti yüzünü ondan. O da yetmedi…
Ona olan zaafından korkuyormuşçasına bir iki adım gerilerken Selen’in aralanan gözlerine başını salladı yavaşça.
__ Öfke ve nefretle sarsılırken bile beni baştan çıkarabilecek tek kadınsın sen!
Bu bir suçlama gibiydi. Selen tutunduğu masayı parmaklarının arasında sıkarken Korhan kendini toparlayacağına dağılıyordu, içinde tutmaktan yorulmuştu belki de. Hesap etmiyordu artık söylediklerini!
__ Ama yine de yenilmeyeceğim sana… Beni acıtmak için bir başkasını sevdiğini söyledin ya, asla öpmeyeceğim dudaklarını! Gerçi sen sevmeyi bilemezsin ama olsun!
Hülya sabahlığının önünü iyice kapatırken yaklaştı yavaşça kapıya.
__ Kim o?
__ Korhan…
Küçük bir şaşkınlığın ardından geç kalmışçasına hemen açtı kapıyı, Korhan bir elini kapının yanına yaslamış kısılmış gözleriyle bakıyordu.
__ Yalnız mısın?
__ Bu ne saçma bir soru, girsene… İyi misin?
Hülya yana çekilirken onun ruh halini çözmeye çalışıyordu ama Korhan’ın buna izin vermeye niyeti yoktu. Sorusuna cevap vermeye gerek görmeden hızla onu kollarına alarak dudaklarını bastırdı dudaklarına. Neredeyse canını acıtarak büyük bir arzuyla nefes almasına izin vermeden öperken sertçe Hülya’nın sırtını duvara çarpmıştı. Bir eli çoktan sabahlığının eteğini sıyırmıştı yukarıya doğru.
Korhan o kadar aceleci davranıyordu ki Hülya bir anlığına da olsa zorla kopardı dudaklarını ondan. Zorlanarak nefes almaya çalışırken Korhan deli ateşiyle boynunu öpmeye başlamıştı çoktan. Hülya içi bir garip olarak güldü bir an.
__ Dur, dur! K-korhan…
__ Ne, dedi Korhan boğuk sesiyle onu sıkıca kendine bastırırken.
Beni istemiyor musun?
__ Deli misin, seni çok özledim!
__ Önemli olan tek şey bu işte…
Hülya gülümsedi o zaman ve onu kimin o hale getirdiğini önemsemeden arzuyla dolu öpüşlerine boynuna sarılarak karşılık vermeye başladı. Bir saniye sonra ayakları yerden kesilmiş onunla beraber yatak odasına gidiyordu.
Korhan’sa o gece uzun zamandır yapmamaya gayret ettiği şeyi bu sefer “bilerek” yapıyordu. Hülya’yla sevişmek için gitmemişti oraya. Öptüğü, dokunduğu, kokusunu duyduğu kadın Selen’di. Sadece Selen…
__ Hoş geldiniz Ilgaz Bey.
__ Günaydın, sizi rahatsız etmedim değil mi?
__ Hayır, dedi Selen tüm içtenliğiyle gülümseyerek Ilgaz Beyin elini sıkarken…
Kızımı yeniden tanımaya başlıyordum da.
__ Çok güzel, o iyi mi, aranız nasıl?
Selen Ilgaz Beyin yanına oturdu hafif bir iç çekerek, kendini yorgun ama güçlü hissediyordu. Ecem’le zaman geçirmek ona farklı bir yaşama gücü vermişti, sıcacık bir şeyler dolaşıyordu içinde.
__ Çok iyi, sanki dün gece ateşlenen o değilmiş gibi hareketli. Sonra beni tanıdığı için de çok sıcak bana karşı. Tanrım, o kadar şeker bir bebek ki insanın içinden alıp içine sokmak geliyor. Sürekli gülen, mutlu bir bebek… Gülüşü de çok güzel, gamzesi bile var.
Ilgaz Bey yumuşayan bakışlarla Selen’in sevecen haline gülümserken Selen’in bakışları değişmişti yavaşça.
__ Evet, babasına çekmiş…
__ İkinize de benziyor bence ve bu yüzden çok güzel bir bebek. Bu arada… Ben başınızda ki şişliğe bakabilir miyim?
Selen başını sallayarak şişliğe bakabilmesi için arkasını dönmüştü doktora. Ilgaz Bey küçük bir incelemenin ardından memnun bir şekilde konuştu.
__ İyileşmesi çok uzun sürmeyecek. İlaçlarınızı düzenli alıyorsunuz değil mi?
__ Merve Hanım düzenli olarak getiriyor.
__ Güzel. Ama sizi çok dinlenmiş bulmadım Selen Hanım. Kendinize pekiyi davranmıyorsunuz öyle değil mi?
__ Gece… Uyuyamadım pek, yarına bir şeyim kalmaz.
__ Buna şüphem yok, her zaman ki gibi bu gece ki davette de eminim herkesi büyüleyeceksiniz.
__ Ne daveti?
Ilgaz Bey bir an afallarken pot kırdığını düşünerek gülümsemeye çalıştı hemen.
__ Acarlar şirketinin yıl dönümü yarın… Ama eşiniz size söyleyememiştir tabii, son zamanlar da çok şey yaşadınız. Eminim size bu akşam söylemeyi planlıyordur. Yıllardır özellikle yöneticilerin aileleriyle davete katılmaları bir gelenektir. Eminim size de hoş bir değişiklik olur.
İşte Selen bundan pek emin değildi. Hele ki çok kalabalık olacaksa… Gerçi bunu düşünmesine gerek yoktu, Korhan bunu kendisine söylemezse şaşırmazdı.
Selen içinde ince bir sızı hissederken Ilgaz Beyin ayağa kalkmasıyla kendine geldi.
__ Neyse, ben gideyim artık… Yine uğrayacağım.
Zoraki bir gülümsemeyle kalkmıştı ayağa Selen.
__ Ben sizi geçireyim.
Beraber sessizce kapıya gittikten sonra Ilgaz Bey içinden kendine kızarak açtı kapıyı ve aynı an da Çağla zilden çekti elini.
__ Merhaba! Selen… İyi mi? Her şey yolunda mı?
__ O gayet iyi, Ecem de öyle. İzninizle. İyi günler…
__ Size de… Çağla, girsene içeri.
Çağla en son kötü ayrıldıkları için biraz çekingendi ama Selen her şeyi unutmuş görünüyordu. Gerçi yaşananların kendisiyle ilgisi yoktu, yine de onun kendisine tepkili olmadığını görünce rahatlamıştı.
__ Biz olayları pek takip edemediğimiz için hep böyle geç kalıyoruz. Tanrım, ne patavatsızım. Umarım bundan sonra böyle şeyler yaşamazsınız hiç.
__ Evet, biraz ara vermek fena olmazdı…
Çağla Selen’in yorgun gülümseyişine karşılık verirken dostça elini koluna götürmüştü.
__ Biraz şu kara bulutları dağıtalım beraber bu gün ne dersin?
__ Nasıl?
__ Tabii ki alışverişe çıkarak! Hem yarın davete katılıyoruz, dolayısıyla İstanbul’da ki en güzel iki elbiseye ihtiyacımız var.
Korhan'a kızacağımız bölüm...
Her suçun günahın bir bedeli vardır...
Keyifli okumalar canlarım, yorumlarınızı bekliyorummm