mauvais genre de papillons.

By Athencae

104 24 79

Genç bir psikiyatrist,hastalarının notlarını tutar. ©Athencae,2021. More

bölüm iki,bir sinesteziğin gözünden

bölüm bir,bir şizofrenin gözünden.

74 14 45
By Athencae

Ruelle • Monsters

"Anlat."

Yüzü içine doğru çökmüş,gittikçe kafatasının şeklini almaya başlamıştı. Gözleri normalden büyük,daha yuvarlak ve patlak görünüyordu. Dudakları kuru ve aşınmıştı-büyük ihtimalle sürekli dudaklarını kemiriyordu.

Bir şeyden kurtulmak isteyip başaramayınca yetersiz olduğunu düşünüp kendini suçluyordu ve bu duygunun dışa vurumu da yetersiz gördüğü bedeninden parçalar koparmasıydı. Örnek,dudak kemirme.

Odamdaki aynaya bakmamaya çalıştı, gözü istemeden de olsa aynaya ilişince parmaklarını büküyordu.

Eisoptrofobisi olabilirdi.

"Neden aynaya bakmıyorsun?Saçın bozulmuş olabilir."dedim.

"Hayır,aynaya bakarsam bana küçük, tatlı çillerden bahsedecek ve tekrar beni zorlayacak. O aynalara ve ruhun arasındaki boşluklara girebiliyor,ve aynalardan beni izliyor."dedi.

"Anlat."dedim tekrar.

"Ne anlatabilirim?"dedi bana bakarak.

"Neyden kurtulmak için geldin buraya?"

"Benim yanımda o...Kafamız yanımızdadır değil mi?"dedi sandalyesinde öne eğilerek.

Başımı hafifçe salladım. Şizofren olmalıydı.

"O benim kafamda."dedi.

"Ne zamandan beri?"

"Sanırım seslere cevap vermeyi öğrendiğimden beri var,ama benimle bu kadar uzun konuşmuyordu hiç."dedi.

Buradan sonrasını kendisi anlatacaktı, benim konuşmama gerek kalmayacaktı.

"Ben,"dedi. "okula uyum sağlayamıyordum."

Liseli gibi duruyordu. Büyük ihtimalle on beş yaşlarındaydı.

"Liseye yeni başlamıştım ve gitti,o gitti.." dedi,ileri geri sallanmaya başlamıştı, duygusal nöbet geçirmek üzereydi. Yerimden kalkıp yanına gittim,elini tuttum,soğuk ve incecikti derisi.

"Kim gitti?"dedim.

"Annem."dedi.

Ne kadar büyük olursanız olun,annesini kaybetmiş bir çocuk sizden daha büyüktür.

"Ben artık asla konuşamayacaktım onunla,yoktu sesi,yoktu,yoktu. Anlıyor musun?Sessizdi o artık,ama böyle birini dinlerkenki sessizlik değil,uyurkenki sessizlik. Hani dürtersin de uyanmaz ya, uyanmıyor işte,uyanmıyor,duymuyor beni. Ben hep annemle konuşurdum,bak büyük kadın olacağım varsa da olamam ki artık. Şimdi o gitti ya toprağa,gitti ya..."

Dudakları titremeye başladı. Büyük gözleri dolmuştu,büyük ihtimalle boğazı da düğümlenmişti. Hemen ellerine baktım,eğer elleri etraftaki şeylere zarar veriyorsa,mesela sandalye döşemesine batırmışsa tırnaklarını,henüz kimseyle rahatça konuşamamıştı.

Parmaklarını birbirine kenetlemişti, neredeyse farkında olmadan birkaç parmağını bükecekti. Ellerini birbirinden ayırdım ve yüzüme bakmasını sağladım.

"Seslerden bahset."dedim.

"Annem gittikten sonra,"dedi gözlerini silip. "Kalbimde ve kafamda bazı sesler duymaya başladım. Ama çok tanıdıktı sesler,böyle sanki annem toprağın altından konuşuyor gibiydi. Başta hepsi benim kararlarımı destekleyip bana güç veriyordu...

Ama sonra,bilmiyorum,epey uzun bir zaman geçmişti,benden bağımsız konuşmaya başladılar,bazen rüyalarımda sesleri geldi,iki kişiydiler. Biri sürekli yaptığım şeylerin yanlışını buluyordu,diğeri ne yapmaya çalışıyordu bilmiyorum. Boğuluyormuş gibi sesler çıkarıyordu ikincisi çoğu zaman,beni rahatsız etmek için. Ha bir de hikayeler anlatıyordu bana,çoğunun sonunu anlatmıyordu da.

Artık sürekli konuşmaları beni rahatsız etmeye başladı,bazen ben dersteyken bile konuşuyorlardı. Kafamı tutuyordum, kulaklarımı kapatıyordum ama sesleri geçmiyordu,çünkü kulaklarım dışarıda olan sesleri duyuyor ama onlar kulaklarımın duyduğu sesler değiller, onlar kafamdaki sesler,kafamın içindeki sesler.

Yani onlar,o ikisi,benim kafama sıkışmış canavarlardı.
(monsters,stuck in your head)

Bir gün birincisi,sanırım o tiz sesiyle bencil bir şeytan olmalı,bana aynanın karşısına geçmemi söyledi. Ben de geçtim ve bana yüzüme bakmamı söyledi.

'Bak,biliyor musun sen gerçekten de biraz çirkinsin. Ama bu güzel olmana engel değil.'

'Bunları neden bana söylüyorsun?'

'Çünkü diğerleri beni kafalarına almayacak kadar aptallar. Onların yanına da gidiyorum ama beni duymazdan geliyorlar.'

'Ben seninle konuştuğun için akıllı mıyım yani?'

'Elbette. Şimdi sus ve kendi yüzünü güzelleştirmeye çalış. Mesela ona çiller ekleyebilirsin.'

'Nasıl?'

'Çiller minik tatlı yaralardır. Kaleminin ucunu yüzüne batır.'

'Hayır,sen şeytansın. Seni dinlemeyeceğim. Kendime zarar vermemi söylüyorsun.'

'Tamam,öyleyse bir daha gelmem. Aptal olmadığını bir kez daha düşünüp söylemeliydim,yanıldım.'

'Dur,nereye gidiyorsun?Hani diğerleri seni almıyordu?'

'Dünyadaki tek akıllı sen değilsin ya. İlla bulurum kendine birilerini.'

'Tamam,gitme dur. Yapacağım,ama sadece üç tane.'

'Neden üç?'

'Çünkü annem öldüğü zaman on üç yaşındaydım.'

'Öyleyse on üç tane yapman gerekir.'

'Hayır,o zaman canım çok acır. On üç'ün üç'ü,kabullen yoksa hiç yapmam.'

'Pekâlâ,ama ben pazarlık yapmam,bunu bil.'

'Tamam,kalemimi aldım ve bak birincisini yaptım bile. O kadar da acıtmıyor,ama söylesene benim bunu yapmam sana ne katacak ki?'

'Kafana daha rahat girebilmem için bu, ben ancak senin acılarından geçebilirim.'

'Yani hiç acım olmazsa benimle konuşmaz mısın?'

'Hayır,konuşmam. O zaman ruhunun etrafında mutluluk duvarı olur. Ama acı çektiğin zaman ruhun parçalanır ve ben aradaki boşluklardan sızabilirim.'

'Öyleyse sana çok alışmamam lazım,hep acı çekmeyeceğim ya!'

'İyi de,benden başka konuşacağın kimse yok ki. Bence ne yap biliyor musun?Canını kendin acıt,böylece hep benimle konuşabilirsin!'

'Kendi kendimi mi üzeyim?'

'Hayır,sadece ruhsal acı olmasına gerek yok ki. Mesela kolunu ısırabilirsin. Veya dizinin üzerindeki deriyi kesersin,deri acımaz biliyor musun!'

'Ama kendi kendimi yaralamamı istiyorsun. Bu sağlıklı bir davranış değil.'

'Sağlık algısı her insana göre değişir ama!'

'Haklı olabilirsin. Ama yine de kendine zarar vermek hoş değil.'

'Hiç de bile. Bir kere acıyı hissettiğinde yaşadığını anlıyorsun,ayrıca endorfin salgılamanı ve diğer tüm düşüncelerini unutmanı sağlıyor bu. Bir nevi sarhoş oluyorsun.'

'Ben sarhoş olmak istemiyorum. İçki kötü bir şey. Düzgün düşünemiyorsun.'

'Tamam,bu kötü bir örnek oldu. İlaç gibi bir şey diyeyim öyleyse acı çekmek,tüm hastalıklarını geçiriyor. Tabii bir süreliğine.'

'O süre bitince ne yapacağım?'

'Tekrar acı çekeceksin.'

'Biliyor musun,belki de böylece annemi unutabilirim. Evdeki bıçakların yerini biliyor musun?'

***

Schizophrenia:
Düşünce, duygu ve davranışlarda bozukluk, gerçeklerden uzaklaşma, çeşitli tipte hallüsinasyonlar,zaman zaman tutarsız konuşma,çevreye kayıtsızlık, çalışma ve iş görme yeteneğinin kaybı, bireysel ilişkilerde anormallik ve kişilik parçalanmasıyla belirgin, sebebi bilinmemekle beraber oluşmasında genetik faktörlerin rol oynadığı bir psikoz şekli,şizofreni.

Eisoptrophobia:
İnsanda aynaya baktığı zaman izlenme, sürekli incelenme,takip edilme hissi yaratan bir fobi. Sadece aynalar için değil, kişinin özellikle yüz ifadesini yansıtan cisimlere karşı tedirginlik yaratan fobi. Aynada gördüğü kişinin fiziki olarak onlara benzediği ama ruhen başka birini yansıttıklarını da düşünmekte olabilirler.

Continue Reading

You'll Also Like

21.3K 1.1K 20
-Gerçek Ailem kurgusudur. (TAMAMLANDI) Yetimhane her zaman soğuktu.Çünkü hiçbirimiz aile sıcaklığını tatmamıştık.Hiçbirimiz hiçbir zaman tam anlamıyl...
621K 933 5
Lütfen +18 yaş altı isen okuma, okursan olacaklardan sorumlu değilim. Burada işler biraz edepsizleşecek🙈
6K 425 27
Lucifer odasından asla dışarı çıkmazken bir gün çıkmıştı. Ama hotel sessizdi, biraz yürüdü alastor'ı gördü ve onla konuştu. Charlie ve diğerleri dışa...
905K 53.7K 40
"Demez mi anası, topallığına bakmadan benim kızıma göz koymuş diye? Der. Bu konuyu bir daha açma anne." ****** "Seni yaktım, kül ettim ruhumda; ama y...