Baştan aşağıya siyahlara bürünmüş, beyaz tenini ortaya çıkartmıştı. Bütün gecenin güzelliğine inat parlayan ay gibiydi. Gözleri gözlerimden bir saniye bile ayrılmazken dudağının kenarı hafifçe yukarı doğru kıvrıldı. Tam önümde durduğunda reverans yapıp, hafifçe eğildi. Kolunu bana uzattığında titrek bir nefes alıp, koluna girdim. Yanıma geçerken herkes önümüzden çekilmiş, bize yolu açmıştı.
Birlikye sarayın merdivenlerinden inerken nefesimi tuttum. İçeride kimse yoktu ama dışarıdan gelen müzik sesi net bir şekilde duyuluyordu. Ellerim titrerken Ares'in koluna biraz daha tutundum. Gerginliğimi anlayınca, elini elimin üstüne koyup hafifçe okşadı. Serin bahar havası ferahlatıcı çiçek konularını taşırken derin bir nefes aldım. Mutluydum, sevdiğim adam yanımdaydı. Bebeğimiz olacaktı. Her şey güzel olacaktı.
Bahçede adımlarımızı atarken, görüş açıma giren tören yeriyle yüzümde büyük bir gülümseme oluştu. Her şey o kadar güzel ve kusursuz görünüyordu ki bayılmıştım. Rose nedimem olarak yerini almıştı. Şaşkın bakışlar olacağını düşünsemde kimse şaşırmış bir şekilde bakmıyordu. Ares'e doğru döndüğünde bana göz kırptı. Rose ile benzerliğimizi anlamamak için kör olmak gerekiyordu.
"Onlara Rose için ne söyledin? Sonuçta onunla evlenmek istediğini biliyorlardı." Merakıma yenik düşüp, sessizce fısıldadığımda Ares hafifçe bana doğru eğildi.
"Sen mükemmel bir çözüm sunmuştun bana zaten kayıp Prenses. Rose'un ikizi olduğunu söyledim, gizli kalmak istediğin içinde Rose dışında kimsenin senden haberi yok. Buraya bir Prenses olarak geldin" diyerek açıkladı. Bunu sevmiştim. Mihraba doğru yaklaştığımızda bütün davetliler ayağa kalktı.
"Ares sakın bana nikahı Peder kıyacak deme." Son anda aklıma gelenle sağda solda Peder aradı gözlerim.
"Benden sonra orduda ikinci Komutan olan Robert kıyacak nikahı. Merak etme gelecekteki resmi nikah gibi bir şey."
İçim rahatlarken gerçektende resmi üniforma giymiş birisi bekliyordu bizi mihrabın ucunda. Birkaç adımla yanında yer aldığımızda bizi selâmladı. İki yanındaki muhafızlar Kral ve Kraliçenin tacını tutuyordu. Ares ile birbirimize doğru döndük. Cebinden çıkarttığı kutuyu açtığında kendi yüzünü bana uzattı. Yüzüğü alınca, benim yüzdüğümü de kendini aldı. Kutuyu arkasındaki görevliye verdi.
"Bugün burada Prenses Gül ve Prens Ares'in evlilikleriyle birikte Kral ve Kraliçe olarak yükselişlerine şahit olmak için toplandık. Şimdiyse evlilik yeminlerini dinleyelim." Robert başıyla birlikte işaret verip bize döndüğünde Ares elimi tuttu.
"Ben Ares, Karanlıklar Prensi, Kraliçemin Kralı olarak onu sonsuza dek seveceğime, koruyacağıma, her daim yanında olacağıma ruhum üzerine yemin ederim. Eğer yeminimden dönersem bedenimin kül olmasına kanım üstüne yemin ederim." Parmağıma yüzüğü geçirdiğinde zarifçe eğilip öptü.
"Ben Gül. Kralımın Kraliçesi olacağıma, sonsuza dek aşkla seveceğime, her daim yanında olacağıma, kalbimi tamamıyla ona vereceğime yemin ederim. Eğer yeminimden dönersem bedenimin kül olmasına kanım üstüne yemin ederim." Ares'in gözlerime bakarak yüzyıllardır süren Kraliyet Ailesinin evlilik yeminini etmiştik. Parmağına yüzüğünü geçirdim.
Alkışlar yükselirken Ares belimden tutup dudaklarıma kısa ama tutkulu bir öpücük bıraktı. Geri çekildiğinde siyah irislerindeki alevleri görebiliyordum. Kral tacını Robert, Ares'in başına yerleştirdikten sonra, Ares'te benim başıma Kraliçe tacımı yerleştirdi.
"Kral ve Kraliçeyi selamlayın!"
Robert'ın sesiyle birlikte herkes eğilirken bu görüntü karşısında nefesimi tuttum. Bu anlar bana oldukça garip geliyordu ama devrim yapacak değildim. Bu işleri bebeğime bırakıyordum. Bakalım Ares'in tahtına göz diktiğinde Ares ne yapacaktı?
Yüzümdeki gülümsemeyle misafirlere dönüp zarifçe el salladım. Düğün soylular arasında yapıldığı için yüze yakın davetli vardı sadece. Halk arasında yapılan kutlamalar daha uzun sürecekti. Nikâh merasimi biterken davetlilerle birlikte içeride hazırlanan balo salonuna geçtik. Müzik sesi içeriyi doldururken davetlilerden bazıları dans ediyor bazılarıyla sohbet ediyordu. Rose ve Arel yanımızda yerlerini almıştı. Bir süre sonra dans etmek için onlarda kalkmıştı. Ares'le merdivenlerin olduğu bölmeden yukarıya çıkıp dans edenlere baktım.
"Bir masaldan fırlamış gibi şu sahne. Halen bütün bu olanlar garip geliyor. Sanki sabah uyanıp gözlerimi açacağım ve derse yetişmek için hızlıca hazırlanmaya başlayacağım gibi" dedim geriye doğru yaslanırken. Ares elini belime sarıp, yanağımdan öptü.
"Sana gerçek olduğumu kanıtlayabilirim" diye mırıldandı.
"Ares!" Kızgınca ona baktığımda yaramaz parıltılar geçti gözlerinden.
"Sadece bir öneriydi Kraliçem" diyerek bana o aşık olduğum gülümsemesini gösterdi.
Devam edecek...