(Muhteşem üçlüyle olan bölümün amacı, tanıtım yazmadım, karakterleri böyle böyle tanıyacaksınız. Aklınıza başka şeyler gelmesin :D )
"O kitaplık çok ağırdı sen onu nasıl tuttun?" dedi tek kaşını kaldırıp bi adım yaklaşarak.
"Ben güçlüyüm. Hadi çabuk işe başlayalım" düşürdüğü malzemeleri toplayıp kitaplığın yanına koydum.
"Birimiz kitapları silerken diğeri yerleştirecek. Silmek mi istersin dizmek mi?" kibar olayım da fazla soru sormasın
"Ben yerleştiririm, senden uzunum" dedi
"Ay götüüümmm.."
"Ne dedin?"
"Diyorum ki al şurdan bi bez, ilk kitaplığı silcez.(kafiye yapmışım lan asbfms) Sen üstleri sil malum uzunsun ya dfghjklş" sınıftaki kızlar favorileriyle dalga geçtiğimi görse beni ne yapar acaba?
Kitaplığı sildikten sonra sıra kitapları yerleştirmeye kalmıştı.
"Çık hadi sandalyeye" dedim
"Vaz geçtim sen yerleştir." Deli eder insanı!
"İyi bekle" çantamı alıp dışarı yöneldim
"Kaçıyor musun? Daha yarım saat var" ay ne mal bi çocuk bu ya
"Hıı kameralarda beni çekmiyo zaten hayaletim ben. Salak.s.s" asıl salak benim. Az önceki olayı gören birine ben hayaletim desem bile inanırdı
"İyi çabuk gel!" tuvalete girip belime hırka bağlayıp geri döndüm. Baştan aşağı süzdü
"O ne?" dedi hırkayı gösterip
"Senin gibi sapıklardan korunma kalkanı" diyip sandalyeye çıktım
"İlginçsin" cevap vermedim. İşimiz bitince öğretmenler odasına uğrayıp Bay Choi'ye haber verdik.
"Yarın aynı saatte kütüphanede olun!" dedikten sonra kapıyı yüzümüze kapattı
"Deli herif!" aynı anda söyledik. Ortamın garipliği Jongin'in telefonu çalınca bozuldu
"Evet Chanyeol?" o önde ben arkada koridorda ilerledik. Okulda sadece biz kaldığımız için sesi koridorda yankılanıyordu ve ister istemez kulak misafiri oluyordum.
"Ha evet.. İnsan bi sürpriz doğum günü partisi hazırlar! Arayıp 'Hey Jongin, takvimime baktım da yarın doğum gününmüş. Partiyi nerde yapıyoruz?' demez." Benim doğum günümü abim hayatta kaçırmaz mesela. Ben her ne kadar istemesem de muhteşem 3lü toplanır ve beni de yanlarına alırlar. İtiraf edeyim Chen'in aldığı hediyeler pahallı ve kaliteli oluyor.
"Bi saniye! Sen az önce ne dedin?" dedi sonradan bir şey hatırlayarak
"...."
"Yeol, ben 18 yaşıma giriyorum!" benden büyükmüş. De insan 18 yaşına giriyo diye bu kadar heyecanlanır mı? (insan?)
"..."
"Yeol ben bittim. Gerçekten bittiği-bi sn" diyip arkasını dönüp bana baktı. Sonra aklındaki düşünceyi kovmak ister gibi kafasını salladı.
"Tamam. Sen bi kız aramaya başla, ben de başlayacağım." Ne kızından bahsediyo bu-haaa..!! Iyy iğrençler.. O tür adetleri mi var? (doğum günü partisinde kız adetinden bahsediyo. hani şu oynaşmalık kızlardan fghj anlayın işte) Sonra hızlı hızlı okuldan çıktı. Ben de durağa gidip beklemeye başladım.
Önümde siyah camlı bi araba durdu.
"Hey V.I.P!" içindeki kişi kafasını çıkarıp söyledi. Chen!
"Ne oldu ezik?" abim arkadaşlarına böyle seslenmemem için beni çoğu kez patakladı
"Ezik? Bunu evde konuşcaz. Şimdi bin arabaya gidiyoruz" al işte, abim arkadan kafasını uzatıp söyledi.
"Ben eve gidiyorum hyung. Size iyi eğlencelerrrr.. Ahh bak otobüsüm de geldi. Bayyy" otobüs falan gelmemişti. Sadece onlardan kaçmaya çalışıyodum.
Üçü birden arkadan yetişip beni zorla arabaya soktular. İmdat çağrılarımı duyan kızlar da hayranlıkla The Witches'a bakıyodu.
"Evet konu ne?" muhteşem üçlü karşıma oturmuş sırıtıyodu.
"Sevgilim olacaksın!" dedi Sehun.
"Üzgünüm hyung tipim değilsin" diyip burnumu kıvırdım. Arkamızdaki şoförün bizi dinlemediğinden emin olmak için Sehun cam paneli açtı (ses geçmemesini sağlıyo asjdls Zengin arabası olum)
"Babağımın ortağının kızı benimle çıkmak istiyomuş. Sürekli babama söyleyip duruyomuş. Adamı hayattan bezdirmiş, o da sonunda 'Onun sevgilisi var zaten' demiş ve şimdi de bana gelip 'Git kendine bu gecelik bi sevgili bul gel' dedi. Cidden çılgın adam ya. Şimdi bi aile yemeğine gitcez ve sen benim sevgilim olduğunu söyleyeceksin" moron bi ifadeyle arkama yaslandım
"İstemiyorum"
"İstediğin bi oyuncunun imzasını alırım?" Sehun beni tanıyamamışın bebeğim
"İlgilenmiyorum"
"İstediğin kıyafeti alırım?" Chen'in teklifi birazcık gözüme yattı ama istediğim bir şeyi babama da aldırabilirdim zaten
"Tamam parfümümü vereceğim" dedi Suho nasıl da tanıyo beni abicikim
"Vallah mı?" gözlerim parlayarak söyledim. O parfümü özel olarak getirtmişti ve cidden hoş kokuyodu. Ne kadar istediysem vermemişti
"Kabul ediyo musun?" dedi Sehun. Tabi kabul ediyorum
"Evet nerde o sürtük. Ona benim erkeğime göz koymanın ne demek olduğunu göstereyim" 3ü de fangirllük yapmaya başladı.
"Heyy.. Sen en iyisisin" dedi Chen. Bi de bunlar benden 1 yaş büyük olacak
"Biliyorum biliyorum. Da ailen gerçekten sevgilin olmadığımın farkında dimi?" dedim, Sehun kafasını salladı
"Tabi ki"
Sonuç olarak beni alladılar pulladılar beyefendi bi hale getirdiler.
"Unutmayın! Görüntüm kibar olabilir ama ağzımı açtığım zaman kibar biri çıkmaz ona göre"
"Biliyoruz. Zaten o yüzden seni seçtik ya mal." Dedi abim. Bu çocuğa bu hakaretleri öğreten de bendim
"Pki ndn bn anltsnz brz.s.s" t-shirt'ümün eteğiyle oynayıp gözlerimi kırpıştırıp şirin şirin söyledim
"Dıştan bakınca tatlı biri gibi görünüyosun. Bu Sehun'un seni seçme sebebi" dedi Chen. Sesli bi kahkaha attım
"Sehun doğru insanı seçtin bebek! veee..?"
"Ve içinde aslında cadının teki yatıyo. Ona dişli bi rakibinin olduğunu göstercez ki bi daha Sehun'u aklından bile geçirmesin" çok akıllısınız siz ya
"Hadi bakalım"
Restorana Sehun ve ben girdik. Herkes gelmişti. Hepsini selamlayıp oturduk. Kız arada bi Sehun'a yavşıyodu ben de ona tip tip bakıyodum ghjkfghjk bu kadar eğlenceli olduğunu bilseydim hemen kabul ederdim. Evet sonuç olarak kız sonunda tükenip bir daha Sehun'a bakmadı ve "Ommaaağğ uykum geldi hadi eve gidelim" dedi. This is Kyungsoo's power, bitch!
Yemekten sonra eve gidip abimden parfümünü aldım. Sonra da odama gidip uyudum.
~~~
"Kyungsoo!!"
"Uyuyon mu lan hala?"
"Hıaaağğğğ uyan artık" abim sonunda üstümde tepinmeye başlamıştı.
"Noluyo yaaağğğ" evet sabah rutinlerimiz başlamış bulunmakta
1-Suho Kyungsoo'yu uyandırmaya çalışır
2-Uyandıramaz
3-Suho Kyungsoo'nun üstünde tepinmeye başlar
4-Kyungsoo uyanır
5-Raund 1
6-Raund 2
7-Champions Kyungsoo
8-Nakavt olmuş Suho
9- "Bıktım sizin kavgalarınızdan. Büyüyemediniz bi türlü" diye yakınan anne
10- Hiçbir şeye şahit olmamış gibi yapıp uslu uslu işine giden baba
Sonuç; Kyungsoo yine okul yolunda.
Otobüsü beklerken telefonumu çantamdan alıp BaekHyun'u aradım.
"Nolduğğğğ" iğrenç ama sevimli arkadaş ~.~
"İnsan efendim diye açar, ya da ne bileyim günaydın falan. İyileştin mi geliyon mu?"
"Hıaağğğ" dıştan bakan da kibar falan sanar. Ayı "Gelemiycem galiba"
"Döverim"
"Hastayımmmmm"
"Ben de yediiimmmm.." o arada otobüs geldi tabi "... hasta falan değilsin. Sen gelmezsen ben gelip seni alırım"
"Geliyorum" güne 2 zaferle başlamak.. Bugünün şarkısını 'I'm the champions' ilan ediyorum. Aslında orjinali 'We are the champions' ama burada tek şampiyon var o da benim.
****
Jongin siyah göz halkalarıyla zombi edasıyla camdan dışarısını izliyordu. Tek boş yer onun yanı olduğu için ayakta kalmayı tercih ettim."Cadı! Ayakta dikilmek yasak, boş bi yer bul otur" bu ahjussinin benle uğraşmayınca sabahları hayırlı geçmiyo sanırım.
"Şşş sen pelikli!" kız etrafına baktıktan sonra kendini işaret etti
"Şükür anladın. Sen geç buraya ben oturmam bunun yanına"
"Geçmek isterdim dee.." Jongin kıza tehtid dolu bi bakış attı
"Ne bakıyon kıza öyle! Tch tch. Tapulu malın mı?" dedim ahjussi o arada bi kere dönüp bana baktı. Bu çocuk ne zamandır otobüste gidiyo ya?
omzunu silkti
"Aissshh" yumruğumu tam yüzüne yapıştırcakken kolumu tutup yanına oturttu "İnsan biraz kibar olur be" sabah huysuzluklarım fazla aldırış etmeyin. Biraz böyle sessiz sessiz gittikten sonra dayanamayıp omzunu dürttüm. Dönüp baktı.
"Ne o ayıdan pandaya dönmüşsün" dedim gülerek. Anlamadı tabiî ki. "Diyorum ki gözlerinnn" ellerimle kendi gözlerimi işaret ettim.
"Bugün benim doğum günüm" diyip tekrar cama döndü.
"Ne o heyecandan uyuyamadın mı fghjklş bi tane de benim için mum üfle tamam mı?" cevap alamadım. Zaten okula da gelmiştik. Hızlı hızlı sınıfa girdim. 2. bi cezayı kaldıramazdım. Baek benden önce gelmişti.
"Yahh domuz gibisin, niye beni yalnız bıraktın dün!" çantamı sıraya koyup oturdum.
"Safti! Dün hastaydım zaten"
"Bugün?"
"Hihi bugün uyanmak istemedim ^^" elimi yumruk yapıp kafasına hafifçe vurdum.
~~~
Öğlen arasına kadar zaman nasıl yavaş geçti nasıl yavaş geçti anlamadım. Tabi sabah kahvaltı yapamayınca. Yemeğimizi yiyip bahçeye çıktıktan sonra Baekhyun kantinde unuttuğu telefonunu almaya gitti. Ben de bahçede onu bekliyordum. Jongin ortalıkta deli dana gibi geziyodu. Arada bir de saatine bakıyordu. Kimi arıyo bu? OMG bana mı bakıyo yoksa bana mı öyle geliyo? Bana doğru gelmeye başladı, Bay Choi bir şey mi dedi acaba? Önüme gelip durdu. Bütün okul durmuş bizi izliyodu. Kötü şeyler hissediyorum.
"Ne olur cadı ol!" diyip dudaklarıma yapıştı. Tam 'napıyosun sen be?' diyip itecekken bir şey bana engel oldu. TILSIM!