SİYAHIN ESİRİ | Orenda

By irem_erduran

304K 60.7K 125K

Tamamlandı ✓ SİYAHIN ESİRİ Serisinin 3. Kitabı 15 Nisan Aksiyon #1 Uzun soluklu ve gizemlerle dolu bir kurgu... More

TANITIM
1. Bölüm | HESAP
2.Bölüm | YIKICI AŞK
3.Bölüm | HAYAL KIRIKLIĞI
4. Bölüm | ZİHİNLE SAVAŞ
5. Bölüm | KIRILGAN KALP
6. Bölüm | KUZEN "YALNIZ DEĞİLSİN"
7. Bölüm | GELEN ARAMA
8. Bölüm | AŞK KRİZİ
9. Bölüm | "GELDİN"
10. Bölüm | "BERABER PİŞMAN OLALIM"
11. Bölüm | "ACİLEN EVLENMEMİZ GEREKİYOR."
12. Bölüm | AİLE
13. Bölüm | "KONUŞ AÇILAY"
14.Bölüm | HİSLER
15.Bölüm | YENİ EV
16.Bölüm | "BARLAS İÇERİDE.."
17.Bölüm | TANIDIK HİS
18.Bölüm | "GERÇEK BİR ABİ GİBİ.."
19.Bölüm | AĞRILAR..
21.Bölüm | BEBEĞE İNAT
22.Bölüm | GELİNLİK
23. Bölüm | "BEBEĞİMİZ VARDI.."
24.Bölüm | "KAÇIRILMAK İSTİYORSUN GALİBA"
25.Bölüm | "HAMİLESİN?"
26.Bölüm | ULTRASON
27.Bölüm | YOK SAYMAK
28.Bölüm | KOZ
29.Bölüm | BULANTILAR
30.Bölüm | "SADECE 5 DAKİKA"
31.Bölüm | DURULMAZ AŞK
32.Bölüm | "BAL GİBİSİN.."
33. Bölüm | SORGULAR
34.Bölüm | "BEBEĞİNİN BABASI"
35.Bölüm | "ESİN OLMASA HİÇSİN.."
36.Bölüm | KAAN HAN KOÇER
37.Bölüm | BİR ERKEĞE İHTİYACIM YOK
38.Bölüm | UYUYAN GÜZEL
39.Bölüm | DÖNÜŞEN DUYGULAR
40.Bölüm | "DESTEĞE İHTİYACIM VAR"
41.Bölüm | YARGILAMAK
42.Bölüm | KEŞKELER
43.Bölüm | "ÖPSEN?"
44.Bölüm | "HAYAL KURDURDUN ÇOK"
45.Bölüm | MİLAD
46.Bölüm | "TORUNUM"
47.Bölüm | ENDİŞE
48.Bölüm | MERMERLER
49.Bölüm | HATIRLAMAK
50.Bölüm | KORKULAR
51.Bölüm | "ÖLDÜRÜLEN ÇOCUK"
52.Bölüm | "BENİM KARIM"
53.Bölüm | "Bebeği Alırlarsa Seni Asla Affetmem"
54.Bölüm | BÜYÜK KORKULAR
55.Bölüm | DOYUMSUZ BAKIŞLAR
56.Bölüm | AŞKA GÜVEN
57.Bölüm | ELLERİ ÖPÜLESİ KADIN
58.Bölüm | ORENDAMIZ
59.Bölüm | KOCA BİR DEVRİN PRENSİ
60.Bölüm | "Tanıdığım Esin.."
61.Bölüm | MİNİK ASLAN
62.Bölüm | KIRIK KALP
63.Bölüm | TELAŞ
64.Bölüm | AİLE
65.Bölüm | TUTKU DOLU AŞK
66.Bölüm | BAŞ ETMEK
67.Bölüm | SEVGİ
68.Bölüm | BOZGUN
69.Bölüm | YETERSİZLİK HİSSİ
70.Bölüm | GEÇMİŞİN KÜLLERİ
71.Bölüm | FIRTINA
72.Bölüm | ANNE OLMAK
73.Bölüm | KAAN'A KARDEŞ?
74.Bölüm | DÜZENE GİDEN HAYAT
75.Bölüm | SESSİZLİĞİN SESİ
76.Bölüm | DEĞİŞİKLİK Mİ, TUTKU MU?
77.Bölüm | MEYİLLİ
78.Bölüm | BAĞLILIK
79.Bölüm | HUZUR VEREN HİSLER
80.Bölüm | PİŞMANLIK
81.Bölüm | DOĞRU ADIMLAR
82.Bölüm | AŞKIN KANUNU
83.Bölüm | ZORU SEVMEK
84.Bölüm | KUSURSUZ ADAM
85.Bölüm | AŞKTAN ÖLMEK
86.Bölüm | "ALDIRMA, ÖZLEDİM"
87.Bölüm | KARARLAR
88.Bölüm | KUVVETLİ BAĞLAR
89.Bölüm | "ŞEKER GİBİ ADAM (!)"
90.Bölüm | ZAAF
91.Bölüm | BİR OLAN BEDENLER
92.Bölüm | "TANIDIK MAVİ GÖZLER"
93.Bölüm | ÇEMBER
94.Bölüm | "YENİ OYUN"
95.Bölüm | BEKLENMEYEN HEDİYE
96.Bölüm | ÖLÜME ANT EDEN NEFİS
97.Bölüm | GÜLÜŞLER VE ÖLÜŞLER
98.Bölüm | İHANETİN ÖDENMİŞ BEDELİ
99.Bölüm | KALPTE Kİ GİZLİ YANGIN
100.Bölüm | DİLHUN
101.Bölüm | DEJAVU
102. Bölüm | "MEYUS"
103.Bölüm | HAYAL Mİ? KABUS MU?
104. Bölüm | "NE ZAMAN İHTİYAÇ DUYSAM SANA GELDİM."
105. Bölüm | KORKU
106. Bölüm | KUSURSUZ ADAM
107. Bölüm | ÖFKENİN KÖLESİ: 18. ARMAĞAN
108. Bölüm | "BİTTİ"
109. Bölüm | BİLİNÇ ALTI
110. Bölüm | "KIZMA BANA"
111. Bölüm | SEZON FİNALİ
SİYAHIN ESİRİ • VİRAHA
VİRAHA YAYINDA

20.Bölüm | TEST

3.1K 625 1K
By irem_erduran

Medya Bölümden Kesitler..💫

❄️

️Yarın ki bölüm için 1K yorum 100 oy sınırı

Raven'im 9.30
Yalnızca iki gün sonra geleceğim. Kendine dikkat et.

Sinirden ellerim dahi titrerken "Hep aynı haltı yiyor!" Diye kendi kendime sesli bir şekilde söylendiğim sırada Barış anlamazca yanıma geldi ve sanki gerçekten de iyi olmadığımı farketmiş gibi kollarımdan tutup benim ona anlatmamı bekledi. Artık içimde ki duygulara hakim olamazken aynen barış gibi kollarını tuttum ve sorarca bir sinirle konuştum. "Savaşın şuanda nerede olduğundan haberin var mı?" Gözlerinde normal bir ifade oluşurken her şeyden habersiz bir şekilde konuştu. "Galeride olması lazım." Kalbimde bir his delice canımı yakarken artık bu belirsizliğe katlanamayan canım ile koltuğa oturdum ve sakin olamayarak konuştum. "Savaş dün gece yine bir şeylerin peşindeydi. Bu sabah da yurt dışına çıkmış. İki güne geleceğim diyor"

Barışın gözlerinde anında büyük bir öfke oluşurken "Ne?" Diye inanamazca sorduğunda karnımda hissettiğim kasılma ve acı ile belli etmemeye çalıştım ve olumlu bir mırıltı çıkarttım. Bir kere olsun yanıma gelmeden gitmiş olma düşüncesi ile iyice kendimi berbat hissederken gözlerim anında doldu ve içimde ki öfkeyi dindirip telefonumu tamamen kapattıktan sonra elimde olmadan ters bir şekilde konuştum. "Boş versene.. O kimi dinler!? Dün de kaç sefer söyledim bunu yapmaması için. Ama dinlemiyor. Dinlemedi de. Gitti yine öyle." Ayağa kalkıp çelimsiz adımlarla odama gitmeye başladığım sırada Barışın telefon sesi duyulurken gözümden akan bir kaç damla yaşı sildim ve kalbimde ki büyük sıkıntı ile derin bir nefes aldım.

Ben onunla hayaller kurdukça o her şeyi daha çok yokuşa sürüyordu. Her şey daha da imkansız oluyordu. Emindim ki pars adam yemiyordu. Bu kadar büyütecek ne vardı aklım almıyordu artık. Onca zaman bu günleri beklemiştik, onca hayal kurmuştuk.. Şimdi bu kaçarca gerçekleştirdiği işlerine anlam veremiyordum.

Midem fazla bulandığı için yan yatarken içeriden gelen Barışın tahminimce Savaşla konuşma sesleri ile gözlerimi sakin olmaya çalışarak kapattım. Onun varlığını hissetmemek kötü hissettiriyordu.

Kapının ani bir şekilde açılıp Barışın ismimi söylemesi ile göz yaşlarımı ani bir şekilde silerken "Hadi kalk" diye mırıldanması ile başımı olumsuzca salladığımda sakince konuştu. "Bize gidelim. İyi de değilsin zaten.." Midem çok kötüydü bir de üstüne üstlük o yolu çekemezdim. "Esin.." Barışın sakince konuşması ile sadece "Dinlenmeye ihtiyacım var" diye mırıldandığımda yere eğildiğini hissettim.

"Savaş işte.. Aklına koyunca yapıyor." Konuşmasına cevap verecek dahi halim yokken telefonumu yanıma koydu ve "Hadi.. Gidelim" diye mırıldandı. Ona omuz silkerek yalnızca cevap verdiğimde "Annem bir şeyler yapar, geçer bir şeyin kalmaz.." diye konuşması bana çekici gelse de o yolu bu mide ile çekemeyeceğim için "Gerek yok.." diye mırıldandığımda aklında bir şey varmış gibi derin bir nefes alarak ayağa kalktı ve uyarıcı bir sesle konuştu. "Telefonunu açık tut."

Ona olumlu anlamda başımı sallayıp telefonumu açtığımda ellerimi karnıma sardım ve sessiz kaldım. Barış bir kaç uyarıyı üsteleye üsteleye yaptığında ona olumlu anlamda başımı salladım ve telefonumun sesini gitmesi ile kapatıp gözlerimi aralık bıraktım. Birden bire bu mide bulantısının nereden çıktığını anlayamazken telefonun ışığının yanması ile savaşın aradığını görmemle ekranı ters çevirdim. Bakmayacaktım hiç bir mesajına. Madem çok merak ediyordu öyle haber dahi vermeden, yanıma dahi gelmeden gitmeyecekti. Şimdi o iki günü nasıl geçireceğini düşünsündü.

****

Vakit iyice geçmiş ve neredeyse saat üçe geliyordu. Midemde ki bu bulantıyı hayra yoramıyordum. Sabahtan beri ne midemde ki bulantı, ne de savaşın aramalarını dikkate alabilmiştim. Yalnızca aklımda bir ihtimal vardı ki bütün her şeyi yerle bir ediyordu. Yatakta ilk defa doğrulup zorlukla ayağa kalktığımda dolabın kapaklarını açtım ve açık mavi eşofmanım ile üzerine takımı olan açık mavi sweat'imi geçirdim. Belinde ki ipleri sıkıp ufak bir kurdele yaptığımda kapüşonunu düzelttim ve aklımdan geçen ihtimalin beni yiyip bitirmesine izin vermeyerek yataktan telefonum ile dolaptan ceketimi aldım.

Ceketimin cebine bir miktar para alıp dışarı çıkmak üzere odamdan çıktığımda anahtarı da yanıma aldım ve saçlarımı at kuyruğu yapıp dışarı çıktım. Temiz hava ciğerlerime dolduğu an kendimi az da olsa iyi hissederken yavaş adımlarla evin merkezde olmasını fırsat bilerek en yakın eczaneye yürümeye başladım.

İçim içimi yiyor bütün bedenim uyuşuyordu. Midem delilerce bulansa bile içimden geçen ihtimal ellerimi karnıma koymama dahi izin vermiyordu. Bütün gün bir şey yememiştim. Belki onun da etkisi vardı, ama bu halsizlik ve vücudumda ki değişikliğin bir açıklaması olması lazımdı. Akmak için hazırda bekleyen göz yaşlarımı geri gönderdiğimde boğazıma oturan koca yumru ile dudaklarımdan ufak bir ses çıktı. İstemiyordum.. Bu çok ani ve erkendi.

Eczane yakında gözüktüğü an dahi ufak bir haraket dahi edemezken insanların içinde öyle durmamak için kenara kaydım ve telefonumdan gelen ses ile telefonumu cebimden çıkarttım. Barışın aradığını gördüğüm an telefonu açarken elimin üstü ile göz yaşımı sildim ve sessiz kaldım. "Evdesin değil mi?" Barışın sorusu ile gerilirken sanki buralardan bir yerden çıkacakmış gibi bakışlarım etrafta gezindi ve bunun boş bir kaygı olduğunu anladığım an sakin bir ara sokağa geçip olumlu bir mırıltı çıkarttım.

"Nasıl oldun peki?" Soruları beni yalan söylemeye ittiği için kötü hissettirirken sadece "Daha iyi" diye mırıldandım ve sessiz kaldım. Kısa ve verdiğim net cevaplar onu şüphelendiriyor olacak ki "Emin misin?" Diye sorduğunda görmese bile olumsuzca başımı sallarken olumlu bir mırıltı çıkarttım.

Boğazımda hakimiyet kuran yumruyu görmezden gelmeye çalışırken onu geçiştirecek bir şeyler söyledim ve telefonu kapattıktan sonra bir kez daha elimin üstü ile göz yaşlarımı silip başım öne eğik bir şekilde ilerlemeye başladım.

Eczanenin kapısının önünde oyalanmadan içeri girdiğimde görevli kadınla aramızda rutin bir konuşma geçti ve her ne kadar bunu söylemek boş bile olsa canımı sıktığı için ifadesizce konuştum. "Test.. Gebelik testi almak istiyorum." Kadın anında arkasına dönüp test çıkartırken cebimden ücreti çıkartıp ona doğru uzattım. Ufak bir poşete koyup elime verdiğinde testi cebime sıkıştırdım ve başım yeniden öne eğik bir şekilde eczaneden çıktım. Telefonum çalıyor, kimi zaman ise mesaj geliyordu. Savaşın aradığını tahmin edebiliyordum. Çünkü sabahtan beri yalnızca sabah yazdığı mesaja görüldü atıp çıkmıştım. O saatten sonra ise ne yazdığına bakmış, ne de aramalarını cevaplamıştım.

Adımlarımı hızlandırıp eve doğru ilerlemeye başlarken parsın erken gelebilme düşüncesi ile parmaklarımı avuç içlerime bastırdım ve evin bahçesine girip cebimde ki anahtarı çıkarttım. Kapıyı açar açmaz arkamdan kapatıp odama girerken üzerimdeki ceketi çıkarttım ve ceketimin cebinden testi alıp kutusunu açtım. Ne olacaktı, ne yapacaktım hiç bir fikrim yoktu. Bacaklarım güçsüzce bedenimi düşürürken sırtımı yatağa yasladım ve ellerimi karnıma koymayı reddedip eğer böyle bir şey gerçek olursa ne olacağını düşünmeye çalıştım. Ben istemiyordum.. Bir bebek çok uzaktı bana, hayallerime ve bedenime..

Telefonların ardı arkası kesilmezken bu durumdan rahatsız olduğum için telefonu kapattım ve banyoya geçtim. Kalp ritmim anında değişirken ellerim dahil bütün bedenimde hissettiğim soğukluk ile gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Şuan her ne olursa olsun yanımda Savaşın olmasını çok isterdim.. Ona söyleyemezdim belki ama o anlardı yine beni..

Testi yapmış ve sonucu bekliyordum. Stresten anlımda oluşan ter damlacıkları ve kalbimi paramparça yapan his ile karnımda oluşan ağrıyı göz ardı edemezken ellerimi yüzüme kapattım ve saçlarımı geri çekerken banyonun kapısını kapatıp kilitledim. Heyecandan kalp atışlarımı kulaklarımda hissederken dudaklarımdan sesli bir nefes kaçtı. Bir bebeğin olmama ihtimali ile kalbimi rahatlatmaya çalışırken aksayan reglim ve bedenimde ki değikliklerin başka bir açıklamasını bulamıyordum.

Bu eziyeti kendime daha fazla yapmamak adına test çubuğunu elime aldığımda bir anlık sıkıca kapanan gözlerimi araladım ve elimin birini kalbimin üzerine koyarken görmeyi beklediğim sonuca baktım. Çift çizgiyi gördüğüm an göz yaşlarım anında yanaklarımı bulurken dudaklarımdan koca hıçkırıklar kaçtı ve içimde ki hisle elimde ki testi banyonun bir köşesine fırlatıp elimde olmadan dudaklarımdan kaçan hıçkırıklarla defalarca kez sessiz olmaya çalışarak mırıldandım. "Lanet olsun.."

İçimde bitik duygularla yere bedenimi bıraktığımda karnımda ki his hoşuma gitmediği için ellerimi sertçe dizlerime indirdim ve zihninden geçen hiç bir şeye engel olmadım. Bu sefer bitirmiştim kendimi. Bitmişti bütün hayatım. Yaşayamadığım onca şeyin üstüne bir de bu çıkmıştı. Yaşayamadıklarımı yaşatma sorumluluğu.. İstemiyordum yaşamakta yaşatmakta. O bencil Esin olarak kalmak istiyordum. Bebek istemiyordum..

Dudaklarımdan kaçan büyük hıçkırıklarla ellerimi kendime zarar verecek kadar çok sıktım ve elimde olmadan bağırdım. "İstemiyorum ben.." Bir tek tek olmak, yalnız kalmak istiyordum. Kendi hayatımı bir bebeğin eline vermek değil, kendi hayatımı ellerimde tutmak için uğraşmak istiyordum. İnsanlar ne der diye değil, insanlar dese bile yaşamak istiyordum. Ben anne olmak değil, ölen annemin nefretini yaşamak istiyordum..

Sırtımı duvara yaslayıp hıçkırıklarımı ve göz yaşlarımı özgür bırakırken ellerim eşofmanımın bacaklarına tutundu ve bu durumdan kurtulmak için, bebekten, savaşın bebeğinden, savaşın canından.. Bunu böyle düşününce bitiyordu işte her şey. Dinmese de yolun sonunu anımsatıyordu. Düşüncelerimin bile devamını getiremiyordum. Onu aldırmak istiyordum.. Ama kıyamıyordum da. Bu böyle bir his olmamalıydı. Bu lanet olasıca his öfke besletmeliydi.

Aldığım sık nefesler ve içimi yiyip bitiren duygularla kasılan bedenimi rahat bırakamazken kalbime düşen ateşin acısı ile baş etmeye çalışıyordum. Yapamazdım ben, baş edemezdim bununla. Bu kadar güçlü değildim. Evlenirken, üzerimde ki gelinlikle bir bebeği taşıyamazdım. Bir bebek taşıyamazdım.. Ben yapamazdım.

Saatler veya dakikalar.. Hiç bir anlam ifade dahi etmezken oturduğum yerde ağrımaya başlayan bedenimle ağlamaktan kısılan sesimle dudaklarımdan güçsüz bir hıçkırık daha kaçtı. Bir bebeğin hayatımın sonunu getiriyor olma düşüncesi ile ayağa kalktığımda ellerimle yüzümü ovuşturdum ve banyodan çıkıp yeniden ceketimi aldıktan sonra telefonumla beraber odadan çıktım. Ne yapacağımı, nereye gideceğimi bilmiyordum.. Ama gitmek istiyordum. Gitmek ve o yokmuş gibi yaşamak istiyordum. Zamansız her şeyin gerçekliğini aklımdan silip kendi zamansız hayatıma ayak uydurmak istiyordum.

Kararan havayı umursamadan, pars geldiğinde aldığım testi ve dağınık yerleri görmesin diye odamın kapısını kilitlediğimde evden dışarı çıktım ve göz yaşlarım yanaklarımı ıslatmayı sonlandırsa da bir ölü gibi olan bakışlarımı yere indirdim ve aralanan dudaklarımdan aldığım solukları kesikleştirdim. Sweat'in kapüşonunu başıma geçirip hayatımda ki son iki saati silmek ister gibi öylece ilerlemeye daha yavaş adımlarla başladığımda caddeden geçen ilk taksiye bindim ve yersiz bir adres söyledim.

Başımı cama yaslayıp telefonumu pars gelirse eve merak etmesin diye açarken savaştan gelen iki yüz kırk sekiz aramayı umursamadım ve attığı mesajlara bakmadan parsa mesaj yazdım.

Pars 20.59
"Akın ve diğer arkadaşlarım çağırdı. Geldiğinde beni bulamazsan merak etme"

Söylediğim yalanı umursamadan bakışlarımı yola çevirdiğimde karnımda ki his psikolojik olarak beni rahatsız ettiği için kaşlarım istemsizce çatıldı ve dizlerimin üstünde ki ellerim eşofmanımın kumaşını kavradı.

Eski günlerde vakit geçirdiğimiz yerlerden birine geldiğimde onların burada olmayacağını biliyordum. Çünkü çok eski zamanlarda burada olurlardı. Ücreti ödeyip direk indiğimde insanların arasından geçtim ve bütün çalışanları değişmiş mekana göz gezdirmeden o bar taburelerinden birine oturdum. Üzerimde ki eşofman takımından olsa gerek bir kaç kadının bakışları bende gezinirken bakışlarımı parmağımda ki yüzüğe çevirdim ve kapüşonumu açıp ifadesizce içimde ki düşüncelere gömüldüm.

Yaklaşık on dakika sonra önüme uzatılan bardağa ufak bir bakış attığımda yine bir tepki vermedim ve dirseğimi masaya yaslayıp elimle başıma destek verdim. Savaşın vereceği tepkiyi hiç kestiremiyordum.. Elleri ile içirmişti o ilacı. Şimdi ona nasıl derdim bunu.. Nasıl söylenirdi ki bu.. İstenmeyen, planmayan bir şeydi bu.. Onu mutlu etmeyecekti, onu pişman edecekti. Bizi pişman edecekti.

Onca olayın içinde bir de onu korumak için uğraşacaktı, yetmiyormuş gibi bir de ben vardım başında.. Her şeyi o kadar çok ve uzun bir süre düşünmüştüm ki sarıyordu her şey başa. Zihnim tekrarlamaktan yorulurken gözlerim bardağı kavrayan elimdeydi. Ne olduğunu bilmediğim sıvıdan bir yudum alırken ne olduğunu önemsemedim ve savaşın attığı mesajları üstten okuyup benim için geçmeyen vakti geçirmeye çalıştım.

Genel olarak telefonu açmamı ve bu durumda benden haber alamayarak ne kadar rahatsız hissettiğini yazıyordu. Ah bir bilseydi karnımda ki bebeği.. Hiç gidebilir miydi? Bu savaşın için her türlü kötü olacaktı. O özgür bir adamdı. Hayatında ki insanlara rağmen hayatını özgürce yaşıyordu. Ve önünde duran bütün engelleri elinin ucu ile itiyordu. Fakat şimdi.. Şimdi elinin ucu ile itmek bir yana dursun o elinin ucu ile dahi dokunamayacaktı. O çok sevdiği özgürlüğü doğmamış bir bebeğin avuçlarının içine bakacaktı. Tabii eğer onun yaşamasını isterseydi. Onu aldırmamı da isteyebilirdi. Sonuçta o sevmezdi özgürlüğü elinden alınsın, kuralları yok edilsin.. İstemezdi. Diyemezdi de bebeği istemediğini, onu aldırmamı, öyle içi içini yer kalbi bin parçaya bölünürdü. O da istemezdi kesin tıpkı benim gibi, istemesi için bir neden yoktu çünkü.

Önümde ki bitmiş bardağın yerini bir yenisi bulurken karşı çıkmadım ve her içişte biraz daha masayı bulan başımı kolumun altına aldım. Bakışlarım telefonun ekranındayken Savaş ve Parsın attığı mesajlarla ikisinin de birbiri ile konuştuğunu anlamıştım. Pars eve varmış olmalıydı. Sonra Savaş bana ulaşmak için onu aradığında onun benim Akınlarla beraber olduğumu söylemesi ile Akını aramış olmalılardı.. Akının yanında olmadığım için de hepsini habersiz bir telaş sarmıştı. Kendimi ölüme layık görmekten bir bebeğin sorumluluğunu dahi göz önünde bulunduramamıştım. Benden her şey olurdu ama anne olmazdı.

****

"Esin sen neredesin!?" Gecenin ilerleyen saatlerinde Barışın sesini duyarken masanın üzerine yatmaktan uyuşan kolumla başımı zorlukla hareket ettirdim. Omzumda hissettiğim eli ile huysuzca omuzumu kendime çekerken bana ilk defa sert ve soğuk davranarak iki eli ile omzumu kavradı ve başımın yattığı masanın üzerinden kaldırmamı sağlayıp büyük bir öfke ile sanki saçma bir şekilde bebekten haberi varmış gibi konuştu. "Sen nasıl olurda bu kadar sorumsuzca davranabilirsin? Yaptığın şeyin farkında mısın? Kim bilir ne kadar içtin!? Zararlı bunlar zararlı. Dua et ki savaş burada değil."

❄️

Selam
Bu gece Instagram da soru-cevap açacağım. Dört beş gündür yazanlar oldu fakat bölüm yazmaktan Instagram ile hiç ilgilenemedim. Bu gün Instagram da soru cevap var. Bütün sorunlarınızı sorabilirsiniz..️🤍🤍

Bölüm gif'leri ve spoiler için
Pinterest: İremErduran
Instagram: iremerduran_

Continue Reading

You'll Also Like

623K 12.2K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
TEHLİKE By habibebsrn

General Fiction

570K 35.8K 94
"Sen bana nefretle bakarken ben seninle ailenden sana kalan en değerli mirasmış gibi sahiplendiğin çayı içmeye can atmaya başladım. Evden nefret eden...
1.2M 52.4K 46
~TAMAMLANDI~ 0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kate...
2M 80.6K 52
Aşk kader gibidir Lina, ondan kaçamazsın!. Unutma... Kalp her zaman imkânsıza âşık olur.