Kızıl Tutku

By tayahikayeleri

841K 12.1K 2.5K

DÜZENLENİYOR / YENİDEN YAZILIYOR. İş görüşmesi için gittiğiniz yerde çantanızdan geceliğiniz düşse ne olurdu... More

༆T A N I T I M༆
BİR
İKİ
ÜÇ
BEŞ
ALTI
YEDİ
SEKİZ
DOKUZ
ON
ONBİR
ONİKİ
ONÜÇ
ONDÖRT

DÖRT

43.9K 916 210
By tayahikayeleri

***Düzenlenmiş bölümdür. Diğer bölümler de düzenlenecektir.***

Elindeki sucuklu tosttan koca bir ısırık alan genç kız hafta sonu olmasının ve işe gitmemesinin verdiği mutlulukla oturuyordu yemek masasında.

Patronuyla arşiv odasındaki bulunduğu durumdan sonra fazla yüz yüze gelememişlerdi çünkü patronu sürekli meşgul oluyordu ve şirket dışında toplantılara katılmıştı fakat hiçbirinde de Riva'yı götürmemişti. Bu duruma bozulsa da genç kız belli etmeyip rahatlığının keyfine varmıştı.

"Alezya sana bir şey soracağım ama yanlış anlamak ve yükselmek yok hemen sadece biraz senden bir şeyler öğrenmek istiyorum."

Arkadaşı heyecanla masada eğilerek karşısındaki kızıl arkadaşına ilgiyle bakarken elindeki tosttan ısırarak meyve suyunu yudumladı.

"Sence ilk görüşte aşk denen şey gerçek mi? Bir insan başka birine ilk görüşte aşık olabilir mi?"

Alezya şaşkınlık içinde arkadaşına bakarken, Riva ise arkadaşının başka anlamlar yüklemiş olacağı düşüncesine kapılarak gözlerini devirdi ve tostundan büyükçe ısırdı.

"Yoksa sen aşık mı oldun? Kime?!"

Buruşturduğu peçeteyi arkadaşına atıp gözlerini devirdi genç kız. "Bak işte bu yüzden anlatmıyorum sana bir şey. Sonra da niye anlatmıyorsun diye trip atıyorsun."

"Tamam tamam sustum küsme hemen. Sende hiç şakaya gelmiyorsun ha Riva. Neyse," diyerek iç çekti gururla Alezya, arkadaşının aşık olduğu ihtimaline inanırken. "Devam et sen."

"Peki sen hiç birine ilk görüşte aşık oldun mu?"

Arkadaşı sanki bilmiyorsun dercesine bir bakış atarak tekrar bir ısırık aldı tostundan.

"Bana biraz öyle şeyleri anlatsana merak ediyorum. "

Kahverengi gözleri şaşkınlıkla açılan genç kız karşısında oturan kızıl saçlı arkadaşının ciddi olup olmadığını teyit edercesine yüzüne bakarken hiç de şaka yapıyor gibi durmadığını fark etti.

"Kız bana doğruyu söyle yoksa sen aşık oldun da ondan mı bana böyle şeyler soruyorsun? Kime?! Dökül hemen!"

"Al işte Alezya! Sana böyle şeyleri niye dillendirmediğimi şimdi anlıyor musun? Hep böyle yapıyorsun sanki ben kız değilmişim gibi tepki veriyorsun?"

"Tamam hayatım sakin ol sende hemen sinirleniyorsun ama. Mesela ne öğrenmek istiyorsun ona göre anlatayım?"

"Sordum ya işte Alezya, nerenle dinliyorsun beni?!"

"Tamam tamam,"diyerek arkadaşının elini okşadı. "Çok gerginsin biraz yumuşa diye yapıyorum."

"Senin alaycı tavırların geriyor beni. Düzgünce soruyorum ama sen imalı imalı bakıyorsun bana. Utangaç bir yapım olduğunu biliyorsun Alezya. Neyse...seni dinliyorum."

"Yani... Bir insan başka birine tabii ki ilk görüşte aşık olabilir ama bu ne kadar samimidir bilemiyorum çünkü ilk görüşte aşık olduğun birinin beğendiğin şeyi sadece dış görünüşüdür. Onu tanımazsın, bilmezsin bu yüzden ilk görüşte aşk bana samimi ve içten gelmiyor nedense. İki insan karşılıklı konuşup vakit geçirmedikçe gerçek aşkın temellerinin atılamayacağı kanaatindeyim."

"Peki dış görünüşünü beğenmediğin birine aşık olabilir misin ki?"

"Haklısın dış görünüş de çok önemli tabi ki ama ilk görüşte aşkta da öyle körü körüne bağlanamazsın birine. Tamam, o an ondan başka bir şey düşünemez olursun ama aşkından da yataklara düşmezsin mesela. Şahsen bende böyle çalışıyor aşk denen mekanizma."

Riva içli ve sert solukla göğüs kafesini şişirip hemen ardından da aldığı nefesi bırakırken gözlerini kaçırdı kendisine şüpheyle bakan arkadaşından.

"Var sen de bir şeyler ama çıkar kokusu yakında. Neyse... Ben Kutay'ın yanına gideceğim hazırlanmam gerek."

"Hafta sonu ve sen beni bırakıp sevgilinin yanına mı gideceksin gerçekten? Zaten haftanın dört beş günü görüşüyorsunuz, bu günü bana ayıramaz mıydın?"

"Sevgilim değil kocam, canım. Söz veriyorum akşam seninle vakit geçireceğim ama biliyorsun özel günümdeyim ve Kutay'ın ilgilenmesini istiyorum." Yerinden kalkıp birkaç adımda arkadaşının yanına vardığında yanaklarını tutarak hoyratça sıktı. Acıyla inleyen Riva, kendisine saatler geçmiş gibi gelen saniyeler sonunda yanaklarını kurtarabilmişti. Acı içindeki yanaklarını ovuşturan genç kız karşısındaki arkadaşına küsgünce bakarak masayı toplamaya başladı. Yanaklarının acısından gözleri dolmuştu ama ağlamak da istemiyordu. Zaten bütün dengesi son zamanlarda alt üst olmuştu ve bu durumda patronunun payı çok büyüktü.

Titreyen alt dudağını ve sızlayan burnunu umursamayarak elindeki bulaşıkları tezgâhın içine bırakarak açtığı musluktan akan su ile yüzünü yıkayıp tişörtünün eteğini kaldırarak yüzünü sildi.

Evde yankılanan müzik sesiyle arkadaşının hazırlanmaya başladığını anlayan genç kız ayaklarını koltuğun biraz uzağındaki orta sehpaya uzatarak eline aldığı kumandayla televizyondan kanal gezerek ilgi çekici bir şeyler bulmaya çalışıyordu.

Dakikalar sonra karşısında tüm güzelliğiyle duran arkadaşına baktı genç kız. Havadan bağladığı sarı uzun saçları omuzlarına dökülen arkadaşının giydiği pembe kalın askılı büstiyer ve bacaklarını büsbütün saran beyaz kot pantolon onu hem sportif hem de şık gösteriyordu.

"Nasıl olmuşum bebeğim? Özellikle solgun bir makyaj yaptım halsizliğimi yansıtmak için."

"Çok güzel duruyorsun ama regliyken beyaz giymekle çok risk almışsın. Bir de, eve geç gelme sakın canım sıkılıyor zaten."

Genç kızın yakınmasına gülümseyerek tanıklık eden arkadaşı beyaz kol çantasını omzuna yerleştirip koltukta oturan genç kızı onaylayarak evden çıktı.

Gözleri televizyondaki çizgi filmde aklı ise bambaşka yerlerde olan genç kız oflayarak televizyonu kapatıp oturduğu yerden kalkarak mutfağa geçti.

Arkadaşının yapmış olduğu çikolatalı kurabiyelerden birkaç tane tabağa koyarak dolaptan çıkardığı soğuk limonatadan büyükçe bir bardak doldurarak oturma odasına geçti.

Arkadaşının saatler geçmesine rağmen eve gelmemesine şaşırmamıştı çünkü hep böyle yapıyordu. Sıkıntılı bir nefesi dışarı bırakan genç kız saatlerdir tabakta bekleyen kurabiyelerden birini eline alıp yarısını ısırarak çiğnerken zihnine çöreklenen düşünceler aklını allak bullak ediyordu.

İçindeki sesler bir şekilde adama güvenmesine engel oluyordu çünkü sözleriyle davranışları tutarsız geliyordu kendince. Neden mesela asansörde ilk gördüğünde söylememişti de geceliği gördükten sonra söylemişti aşık olduğunu? Kendince yaptığı muhakemelerde yine kendisi davacı, adam ise sanık olmuştu ve her defasında adamın beraatine karar vermişti. Neden?

Yine patronunu düşünmek kalbinde çarpıntıya neden olurken bu denli çabuk etkilendiği için kendisine kızmıştı içten içe. Buzları eriyen çoktan soğukluğu geçmiş olan limonatadan uzunca bir yudum içti ve elindeki yarım kurabiyeyi ısırmak için ağzına götürdüğü sırada çalan kapı ile yerinden kalktı genç kız. Sonunda arkadaşı gelebilmişti diye düşünürken söylene söylene kapıyı açmak için gitti.

"Sonunda gelebildin yani bir an hiç gelmeyeceksin sandım."diyerek kapıyı açan genç kız karşısında gördüğü patronuyla küçük dilini yutmuştu adeta. Şaşkınlıkla aralanan gözleri karşısında tüm şıklığıyla duran yeşil gözlü adama saplanırken öylece kalakalmıştı.

"Sen... Yani sizin ne işiniz var burada Aral Bey?"

Kendisine şaşkınca bakmaya devam genç kızın kendisini ne zaman içeri davet edeceğini merakla bekliyordu genç adam.

"Yakın arkadaşımın olduğu eve istediğim gibi gelemeyecek miyim Riva? Şimdi müsaade edersen içeri gireceğim."

"Kusura bakmayın lütfen Aral Bey şaşırdım bir an sizi görmeyi beklemiyordum. Buyurun geçin hoşgeldiniz."

Şimdi ne diye gelmişti bu adam? Yine aklını bulandırıcaktı sanki çok berrakmış gibi.

"Alezya nerede?"

"Dışarı çıkmıştı. İsterseniz geldiğinizi haber vereyim?"

"Gerek yok böyle iyi. "

Karşısındaki adama şaşkınca bakmaya devam ederken hâlâ amacının ne olduğunu çözememişti genç kız. Arkadaşımı görmeye gelmişken böyle iyi demek de neyin nesiydi?

"Aral Bey siz zaten Alezya için gelmediniz mi?"

"Öyle demeseydim bir saat kapıda laf söyleyecektin bana Riva. Yalan mı?"

"Yalan değil hatta eve almazdım sizi."

Kendisine öfkeyle diklenen genç kıza doğru bir adım attı genç adam. Bu hareketi genç kızı daha da çileden çıkarırken karşısındaki adamın bir çocuktan farksız olduğunu düşünmeden edemedi. Hiçbir yetişkin insan böyle laftan anlamamazlık yapmazdı çünkü.

"Dün seni kucaklamamı söyleyen sen iken şimdi ne değişti söyler misin?"

"Hiçbir şey değişmedi Aral Bey ben gördüğüm rüyanın etkisiyle öyle dedim ama artık ne istediğimi de ne istemediğimi de biliyorum."

"Ne istemiyormuşsun bakalım?"

"Sizin tutarsızlıklarınız yüzünden kendimi yiyip bitirmek, üzülmek ve stres içinde olmak istemiyorum."

"Bir öyle bir böyle davrandığın için olabilir mi Riva? Bir diyorsun ki sizinle böyle yakınlaşmak istemiyorum sonra bir bakıyorum kucağıma gelmek istiyorsun. Söyler misin bana derdin ne senin?"

"Derdim ne mi? Derdim şu, beni geçici hevesleriniz için kullanmayın Aral Bey! İki gün öpüp koklayacaksınız ondan sonra elinizin kiri gibi kenara atıp hayatınıza devam edeceksiniz ve ben bunu yapmanıza izin vermeyeceğim!"

"Sende benimle olmak istiyorsun ama Alezya'nın vereceği tepkiden korkuyorsun Riva! Yalan mı?! Bundan da niye korkuyorsun hâlâ anlamış değilim orası ayrı mesele."

"Değil! Çünkü o benim ailem oldu ve ben onu üzecek bir şey yapmak istemiyorum anladınız mı? O benim üzerime titrerken ben ona böyle bir şeyi yapamam!"

"Riva!" Sesini biraz yükselten adam sonrasında pişmanlıkla gözlerini yumarken ellerini yumruk yaptı. Hem bu kadar yakınında olup hem de kilometrelerce uzak hissetmek çok zoruna gidiyordu. "Bizim birlikteliğimiz neden Alezya'yı üzecek onu anlamıyorum? Alezya bana aşık da benim mi haberim yok."

"Ne alakası var Aral Bey?!"

"Ne mi alakası var? Çünkü sadece böyle bir durumda Alezya üzülür birlikteliğimize. Alezya da bana aşık olmadığına göre üzüleceği bir durum yok."

Riva'ya doğru adımlayan adam, yanaklarına ellerini koyduğu kadının gözlerine kendinden emin bir şekilde bakmaya başladığında karşısındaki yüzde ve gözde bariz bir endişe vardı. Bunu görebiliyordu. "Lütfen Riva... Akışına bırak ve bize bir şans var."

Genç kadının sessiz kalışıyla sıkıntılı bir iç çekti ve ellerini iki yanına indirdi.
Gücü tükenen bedenine rağmen dik duruşunu bozmayan genç kız elleriyle omuzlarından iteklediği adamın gözlerine baktı.

"Bence siz gitseniz iyi olacak Aral Bey." Ellerini nereye koyacağını bilemeyen Riva, arkasına alarak kalçasının altında sıkıca birleştirdiğinde gözlerini patronundan kaçırdı.

"Gerçekten bunu istiyor musun?"

Riva sıkıntıyla iç çekerek kafasını arkasındaki duvara bastırdığında kendisine bir adım daha yaklaşan adamın ellerini kollarında hissetti.

"Beni çok sıkıştırıyorsunuz bu konuda. Biraz olsun beni kendi halime bırakamaz mısınız? Belki zamanla değişecek olan duygularımı böyle yaparak daha da güçleştiriyorsunuz her şeyi. Belki zamanla siz de duygularınızın bir heves olduğunu anlayacaksınız ve benden vazgeçeceksiniz. Bilemeyiz..."

Aral oflayarak geri çekildiğinde ellerini saçlarının arasına daldırıp karıştırdı. "Sana olan hislerim heves olsaydı bir an bile aklıma gelmezdin ama Riva... Sen bir an olsun aklımdan çıkmıyorsun. Gördüğüm ilk andan beri."

"Madem öyle olduğunu iddia ediyorsunuz o zaman neden bunu anlamam için bana zaman tanımıyorsunuz? Zira siz böyle yaptıkça ben sizin yaklaşımlarınızın sadece birkaç gecelik birliktelik için olduğunu düşünüyorum hem de o gecelik yüzünden."

"Şu aptal gecelik yüzünden kafanda senaryolar kurup kendini üzmeyi bırak Riva!" Genç adamı sert çıkışına şaşırmamıştı genç kadın çünkü adam belli bir zamandır sinirlenmiş görünüyordu. "Seni asansörde gördüğümde üzerinde bir gecelik yoktu ya da çantandan bir gecelik düşmemişti. Cidden bunu anlamak senin için neden bu kadar zor?"

"Çünkü başka bir düşünce aklıma gelmiyor bu sıkboğaz halleriniz yüzünden. Size diyorum ki biraz beni kendi halime bırakın belki sizi seveceğim, size aşık olacağım. Belki de siz bu süreçte benden artık hoşlanmayacaksınız. Sizin için de bunu anlamak neden bu kadar zor bende bunu anlamıyorum."

"Peki Riva, öyle olsun." Genç kadın omuzlarını düşürüp ofladığında kapıdan çıkıp gitti adam. Sert adamlarını birkaç saniye işiten genç kadın sonrasında derin bir sessizliğe gömülürken bu işe hiç girmemiş olmayı diledi. Alezya'yı bahane etmesinin sebebinin mantıksızlığı tokat gibi yüzüne çarpsa da bu inada baş kaldırmaktan geri durmuyordu ancak üzülen sadece kendisi olmuyordu.

...

Genç kadın, akşam yemeği vakti geçmiş olmasına rağmen gelmeyen arkadaşına içli bir kızgınlıkla dolup taşarken yaptığı yemeğin bulaşıklarını makineye yerleştirdi. Birkaç kurabiye ve bir bardak soğuk sütü içtikten sonra dişlerini fırçalayarak yatağına geçti. Uykusu olmasa bile yatağına girip çıkmak istemiyordu. En fazla bu şekilde belli edeceğini düşünüyordu arkadaşına olan kızgınlığını. Biraz telefonuyla uğraştıktan sonra kapıdan gelen sesle arkadaşının geldiğini anlamış ve telefonunu hızlıca kapatarak gözlerini yumdu.

"Riva!" Arkadaşının seslenişine aldırmadan gözlerini kapalı tutmaya devam ettiği sırada odasının kapısı tıklatıldı ve hemen ardından açıldı. "Ah, uyumuşsun tatlım."

Biraz sonra arkadaşı odadan çıkıp kapıyı tekrar kapattığında iç çekerek araladı gözlerini. Sabah da arkadaşı uyanmadan evden çıkmayı planlıyordu.

Saat geceyi bulduğunda gözleri uyku ihtiyacıyla kıvranan kadın daha fazla direnmeden rahat bir pozisyon alarak uyumaya başladı.

Sabahın ışıkları odaya vurduğunda genç kadın huzursuz bir uykudan alarmından önce uyanmayı başarmıştı.

Bir saate yakın bir süre içinde hazırlandığında evden çıkmadan önce son kez boy aynasından üzerini düzeltti. Beyaz ve kumaş bir şort ile şeker pembesi tonlarındaki degaje yaka olan ince askılı büstiyer giymişti. Beyaz bir çanta ve aynı renk topuklu sandalet ile sessizce evden çıktı Riva.

Pastaneden poğaça alıp şirkete geçtiğinde patronunun gelmesine biraz daha vakit olduğundan bir bardak kahveyle birlikte kahvaltısını yapmaya koyuldu. İştahsızca yaptığı birkaç dakikalık kahvaltının ardından arkadaşından gelen birkaç mesajı yanıtsız bıraktı ve gelmek üzere olan patronunun odasına yöneldi. Elindeki not defterinden bugünün notlarına göz attığı sırada açılan asansör kapılarından çıkan patronuyla göz göze geldiğinde yarım ağız tebessüm etti. "Günaydın Aral Bey."

"Günaydın Riva," diyerek karşılık veren patronunun ardından odaya girdiğinde ceketini çıkarıp yerine geçen patronuna günün programını söylemeye başladı.

"Saat 13:30'da Shinin Group ile bir toplantınız var. Ardından 15:00'te bir telefon görüşmeniz var. Bir de geçen günlerde toplantı yaptığınız Amber Holding'in tasarımcısıyla çizim toplantısı var."

"Sadece bu kadar mı?" Patronunun sorusunu olumlu bir mırıltıyla yanıtladığında not defterini kapattı.

"O zaman bugünün planına bir şey daha ekle. Saat 20:30 Riva ile randevu, yaz."

Genç kadın ciddiyetle yazmaya koyulduğu notu kendi adını duymasıyla duraksarken şaşkın bakışlarını patronuna çevirdi. "Anlamadım?"

"Ne dediysem o işte."

"Aral Bey -"

"Dün yanından ayrıldıktan sonra söylediklerini iyice düşündüm ve haklı olduğunu anladım. Bu yüzden seninle ilk defa tanışıyormuşuz gibi bir yemeğe çıkalım ve ondan sonra senin istediğin gibi zamana bırakarak ilerleyelim. Ne dersin?"

Genç kadın duyduklarının şokunu atlatamadan yerinden kalkıp karşısına dikilen patronuna alık alık bakmaya başladı. Elini kaldırıp yanağına koyduğu kadının tenini okşayarak gülümsedi.

"Ama-" İşaret parmağını genç kadının simli ve parlak bir rujla kaplanan dudaklarına yerleştirdi Aral.

"İstemediğin hiçbir şeyi yapmayacağım Riva, söz veriyorum. Sadece yemek yiyeceğiz ve birlikte vakit geçireceğiz."

Genç kadın kararsızlıkla geri çekildiğinde dudaklarının üzerindeki baskı boşa düştü ve gözleri yeşil harelere tırmandı. "Peki ya Alezya?"

"Bir iş yemeğine katılacağını söyleyebilirsin. Lütfen Riva, bu konuda kendinden ve kalbinden başka kimseyi umursamayı bırakır mısın? Bir ilişkiyi Alezya ile yaşamayacaksın o yüzden onu düşünmeyi bırak. Bize odaklan. Sana ve bana..."

Sana ve bana...

Genç kadın belli belirsiz kafa salladığında Aral'ın dudaklarında memnuniyet dolu bir gülümseme belirdi.

"O zaman," diyerek kendisinden bir adım uzaklaşmış olan kadına yeni bir adım daha atarak yaklaştı yeşil gözlü adam. Riva'nın yanağına süzülen kızıl saç tutamını kulağının arkasına yerleştirerek saçlarını geriye itti. "İş çıkışı, şirketin önünde buluşuyoruz."

"Evet, şirketin önünde."

"Teşekkür ederim," dedi Aral ve hafifçe eğilerek Riva'nın yanağına dudaklarını dokundurdu.

Atılan bu adım ikisini de yeni bir yola çıkarıyordu. Genç kadın yürüyeceği bu yolda ayaklarına dikenlerin batmasından korkarken, onun aksine genç adam ise yürüyecekleri yolun çiçekli olacağını düşünüyordu.

Bazen dikenler olsa da yollarda,
Yürümeye değer çiçekler uğruna.

Continue Reading

You'll Also Like

330K 5.5K 20
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
3.3M 121K 67
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...
Haz By 🍀

Romance

257K 3.4K 19
Çocukluktan beri Karan Avcıoğlu'na karşı hisleri olan Efsun Alakurt'un hikayesidir. Sevdiği adamla birlikte olduklarından sonra her şeyin farklı ola...
65.8K 1.5K 22
"Tatlı amında onu zorlaya zorlaya genişletmem için hazır bekliyor." diye konuştu yoğun sesiyle. Tek yapabildiğim başımı koltuğa yaslayıp bana yapacak...