KOLEJ

By sevdanasay

2.8M 124K 103K

Gamzelerinin müptelasıyım!!! Birbirini sevmeyen iki grup daha sonra düşmanlıktan doğan aşklar. Kitap tarfımca... More

-KARAKTER TANITIMI-
-1.Bölüm-
-2.Bölüm-
-3.Bölüm-
-4.Bölüm-
-5.Bölüm-
-6.Bölüm-
-7.Bölüm-
-8.Bölüm-
-9.Bölüm-
İNSTAGRAM
-10.Bölüm-
-11.Bölüm-
-12.Bölüm-
-13.Bölüm-
-14.Bölüm-
-15.Bölüm-
-16.Bölüm-
-17.Bölüm-
-18.Bölüm-
-19.Bölüm-
-20.Bölüm-
-21.Bölüm-
-22.Bölüm-
-23.Bölüm-
-24.Bölüm-
-25.Bölüm-
ÖNEMLİ!
-26.Bölüm-
İNSTAGRAM HESABIMIZ!
-27.Bölüm-
-28.Bölüm-
-29.Bölüm-
-30.Bölüm-
-31.Bölüm-
-32.Bölüm-
-33.Bölüm-
-KARAKTER TANITIMI 2-
-34.Bölüm-
-35.Bölüm-
-36.Bölüm-
-37.Bölüm-
-38.Bölüm-
İNSTAGRAM
-39.Bölüm-
-40.Bölüm-
-41.Bölüm-
-42.Bölüm-
-43.Bölüm-
-44.Bölüm-
-45.Bölüm-
-46.Bölüm-
-47.Bölüm-
-48.Bölüm-
-49.Bölüm-
İNSTAGRAM
1 MİLYON!
-50.Bölüm-
-51.Bölüm-
-52.Bölüm-
-54.Bölüm-
-55.Bölüm-
-56.Bölüm-
-57.Bölüm-

-53.Bölüm-

21.9K 1.4K 1.8K
By sevdanasay

Beeeeen geldiiiim

Nasılsınız bakalım?

Kendinize çok çok iyi bakın🤍

Oy sayıları çok düşük okunmaya göre yaa o yıldıza dokunmak bu kadar zor olamaz⭐

Bu bölümü gamzelibirpapatya arkadaşımıza ithaf ediyorum. Beğenmen dileklerimle kuzum🤍

Yazım hatalari falan görürseniz söyleyin ballarım❤️

İnstagram: sevdanasayy

Küçük bir bilgilendirme yapayım birde

Karakterterlerimiz için açılan parodi hesaplarımız var onları da takip ederseniz çok mutlu olurum🤍

Kekinerbora.pd
Aryakilic.pd

Diğerlerine de yukarıdaki hesaplardan ulaşabilirsiniz✨

Daha fazla uzatmadan bölüme geçin bakalım

*****
-Hatırlatma!-

"Verebilecek başka biri var mı?" Dedi hemşire elinde ki karta not tutarken. Bulabilirdik. Arda ve Merte bakarken onlar ne demek istediğimi anlamışlardı bile. Hızla ellerine telefonlarını alarak yanımızdan uzaklaştılar. Onlara baktıktan sonra önüme döndüm.

Tam şu an bulamadığımızı söylecektim ki birisi konuştu.

Tanıdık bir ses.

"Ben verebilirim."

Sinem?

*****

Sinem?

Onun burda ne işi vardı?

En son yurt dışına gitmişti ve şu an karşımızdaydı.

"Sende kimsin?" Diye sordu hiç bir şeyden haberi olmayan Aryanın babası Ünal amca.

Sinem bize kısa bir bakış attıktan sonra saçını kulağının arkasına yerleştirerek konuştu. "Şey ben Sinem. Aryanın okuldan arkadaşıyım."

Pek arkadaş olmasalar da gideceği zaman bizimle konuşmuştu ve küs ayrılmamıştık. Hatta Arya bazen Instagram fotoğraflarına yorum yapıyordu.

"Kan grubunuz nedir?" Hemşire kimseyi umursamadan direkt olarak Sineme sormuştu. Verebileceğini söylediğine göre uyuyordu.

"O Rh-"

*A Rh negatif kan grubu O Rh- ve A Rh- gruplardan kan alabilmektedir*

Hemşire başını salladıktan sonra Sinemin ve Aryanın babasının imzalaması gerektiği belgeler olduğunu ardından hızla kan alınacağını söyledi.

Ünal amca ve Sinem onaylarken Sinemin arkasından gelen bizim yaşlarımızda ki çocuğa gözüm takıldı. Hepimize kısa bir bakış attıktan sonra Sinem'in yanına giderek elini tuttu.

Beraber hemşire ile giderlerken şaşırmıştım açıkçası. Erkek arkadaşının olmasını beklemiyordum.

Yine eski yerlerimize geçerek geldiğimizden beri yaptığımız şeyi yapmaya devam ettik. Çaresizce beklemek..

"Kantine ineceğiz bir şey isteyen var mı?"

Mert Ece ile birlikte hareketlenmişlerdi. Bu durumda boğazımdan bir şey geçeceğini düşünmüyordum. Başımı sağa sola sallayarak hayır dedim.

Diğerleri de cevap verdikten sonra Mert ve Ece gitti.

Derin bir nefes alarak kafamı duvara yasladım ve gözlerimi kapattım.

Kan bulunmuştu. Biraz olsun rahatlatmış hissediyordum.

Cidden zordu, hemde çok zordu. İnsan sevdiği bir insanı bu şekilde görmeye dayanamıyordu.

Sevdiklerinizin kıymetini bilmeliydiniz.

Belki geç olacak ama sevdiklerinizin değerini bilin.

*****

Dünya da yaşamak için çok sebebimiz vardı. Severek yaptığımız iş vardı mesela, arkadaşlarımız vardı, çevremiz vardı, ailemiz vardı. En önemlisi ise kalbimizin sahibi vardı. Bazen yalnız hissederdi insan kendini. Ama hiç ummadığı bir yerde biri çıka gelirdi ve seni yalnızlıktan kurtarırdı.

Benimde ailem vardı, Arda ve Mert vardı ama her zaman bir şeylerin eksik olduğunu hissederdim. Bazen onlara bile anlatamayacağım şeyler oluyordu. Kendimi her ne kadar kötü hissetsem de böyle olması gerektiğini düşünürdüm.

O eksik Arya ile tamamlanmıştı işte. Ondan önce sayısız kez ilişkilerim olmuştu. Tek gecelik ve ya uzun olmuştu işte. Arya'dan önce en uzun ilişkim İlayda ile olmuştu. Onu gerçekten sevdiğimi düşünmüştüm bir zamanlar. Ama yanılmışım. Ben sevmeyi Arya ile öğrenmiştim. Bana öyle güzel bir şekilde öğretmişti ki..

Bütün zerrem ile seviyordum onu. Sesi ile kalbim bin kat hızını arttıyor, kokusunu bir kilometre öteden bile hissedebiliyordum.

Aşıktım ben o güzel kıza.

Ben güzelime aşıktım.

Sinem kanı vermiş yanımıza gelmişti. Koluna yapıştırılan bantı yüzü buruş buruş tutuyor yanında duran erkek arkadaşı ise onun elini tutuyordu.

Hemşire şu an için Sinemin kanının yettiğini ama her ihtimale karşı kan alabileceğimiz bir kişinin daha olması gerektiğini söylemişti.

Elbette bunu halletmiştik. Okuldan bulmuştuk birini. Arda ve Mert sayesinde.

Leyla abla da vardı tabi ama onun ne zaman geleceği belli değildi. Bu yüzden bizde işimizi garantiye almıştık.

"Bora?" babamın sesi ile ona döndüm. "Efendim baba?"

"Biraz konuşalım mı oğlum?"

Derince yutkunarak ameliyathanenin kapısına baktım. Buradan ayrılmak istemiyordum. Güzelime ne kadar yakın olabilirsem o kadar iyiydi. Belki bir işe yaramıyordu ona yakın olmam ama olsun. Yinede uzak kalmak istemiyordum.

Annem farketmiş olacak ki oturduğu yerden kalkarak yanıma geldi. Elini koluma koyarak gülümsedi ya da gülümsemeye çalıştı. "Biz buradayız bebeğim. Bir şey olursa çağıracağız seni."

İçim rahat etmese de başımla onaylayarak babama baktım. Her ne konuşacaksak ciddi bir şey olmalıydı.

Babam önde ben arkada dışarıya doğru yürümeye başladık. Arya ile ilgili olma ihtimali kaçtı? Fazlası ile büyük bir ihtimal olduğunu düşünmüyordum. En fazla ne olabilirdi ki?

Dışarı çıkınca temiz havayı derin derin içime çektim. Hastane havası fazlası ile boğmuştu.

"Ne konuşacağız?" Dedim tek kaşımı kaldırıp babama bakarak. Banka falan geçmemiştik. Hastane kapısından biraz uzaklaşmış, yan tarafa geçmiştik.

"Arya'nın merdivenlerden düşüş anı kamera kayıtlarında yok."

Gözlerimi sıkıca yumarak bu sözleri duymamayı diledim. Nasıl yoktu? Neden yoktu? Çok saçmaydı.

"N-nasıl yok?" Dedim kekeleyerek. Bu bir tesadüf olamazdı.

"Baktırdım Bora. Ama o tarafı çeken kameralar o an devre dışı bırakılmış." Dedi Babam.

"Böyle bir şey nasıl olabilir? Tesadüf falan olamaz bu." Dedim sinirle ellerimi saçlarımdan geçirerek.

"Tesadüf olduğunu bende söylemedim Bora. Ama kimseyi kanıtsız olarak suçlayamayız."

"Nasıl suçlayamayız baba. Cinayete teşebbüs resmen bu. Aramızdan kime sorsan aynı isimleri verir."

Bu isimler İlayda ve Emreden başkası olamazdı. Bu kadar ileriye gidebilirler miydi? Bir insanı öldürebilecek kadar mı gözleri dönmüştü?

"Sizin isim vermeniz ile olacak bir şey değil bu Bora." Dedi ve devam etti. "Hukuken kimseyi bu şekilde suçlaymayız elimizde bir kanıt olmalı."

"Allah'ın cezası kanıtı nasıl bulacağız!?" Sesim yükselirken derin derin nefesler almaya çalıştım. Nerdeyse emindim kimin yaptığından ama babamın da dediği gibi bu şekilde olmazdı. Bir şeyler yapmam gerekiyordu.

"Arya'nın uyanmasını bekleyeceğiz." Dedi babam benim aksime sakin bir sesle.

Arya'nın uyanmasını bekleyeceğiz.. Ne zaman uyanacaktı peki? Ya uyanma-

Kafamı sağa sola sallayarak olumsuz düşüncelerden arınmaya çalıştım. Bu şekil de düşünmemem gerekiyordu. O uyanacaktı.

"Baba.." dedim çaresiz bir sesle. Ne yapacağımı, nasıl dayanacağımı bilmiyorum..

"Sen çok güçlüsün Bora." Dedi babam elini omzuma koyup sıkarken. "Arya için güçlü olmak zorundasın."

Arya için güçlü olmak zorundayım.

Derin bir nefes alarak "Olacağım." Dedim. "Arya için güçlü olacağım."

"Seni şimdiden uyarıyorum, kafana göre iş yapmanı istemiyorum Bora. Biz haklıyken haksız duruma düşmemeliyiz."

Sakin olmaya çalışarak konuştum. "Bunun haklı olmak ya da olmamakla ilgisi yok baba. Kimin parmağı varsa bu işte bulacağım."

Sözlerimden sonra babamın kaşları çatıldı. "Bulacağız. Arya uyandıktan sonra."

Başımla onaylayarak şimdilik kabul etmiş oldum. Arya uyandıktan sonra halledecektik. Belki de biraz daha erken, bunu da bilmiyordum.

"Ben hastaneye giriyorum gelecek misin?"

"Hayır biraz burda kalmak istiyorum." Dedim babamın sorusuna. Az önce güzelinden ayrılmak istemeyen tarafım babamın sözleri ile uçup gitmişti. "Arya'nın merdivenlerden düşüş anı kamera kayıtlarında yok." sadece o anın olmaması zaten her şeyi belli ediyorken, kanıtsız elim kolum bağlı oturuyordum.

Tekrar omzumu sıkarak güçlü ol dercesine gözlerime baktı ve ardından arkasına dönerek hastaneye girdi.

Durduğumuz yere en yakın olan banka geçip oturdum.

Yanımda beni rahatlatacak sigara yoktu. Temiz hava ile idare edecektim.

Daha bu sabah erkenden sigara içtiğim için kızmıştı bana. Sigara içmemi istemiyordu biliyordum ama pek dile getirmiyordu. Bende onun yanında içmezdim zaten. Hem astımı vardı hem de sevmiyordu.

Şimdi o ameliyat masasında olmak yerine burda olsan, kokunu doya doya içime çeksem nasıl olur güzelim?

Düşüncelere dalmış öylece kaldırımı izlerken birinin ismimi seslenmesi ile sesin geldiği yöne doğru döndüm.

Sinem elinde iki tane bardakla buraya doğru geliyordu.

Onu farkettiğimi görmüş olacak ki sessiz bir şekilde yanıma geldi ve elinde ki bardağı uzattı. Kahve kokusu burnuma gelirken bardağa uzanıp aldım.

Sinem ayakta durmaya devam ederken yüzüne baktım otur dercesine.

Göz devirerek "Bankın tam ortasına oturmuşsun bir tarafa kay da bende oturayım." Dedi.

Haklıydı. Bir şey demeden sağa doğru kaydım.

Yanıma oturarak benim gibi susmayı tercih ederek, yeri izlemeye başladı. Kahveden ilk yudumu alarak saatler sonra boğazımdan bir şeyler geçmesini sağladım. Biraz olsun iyi gelmişti.

"Nasıl oldu bunlar?"

Sessizliği bozan taraf o olmuştu.

"Bilmiyorum." Dedim omuz silkerek. "Midesi bulandığı için lavaboya gidecekti sonrasında olanları da biliyorsun."

Ona bakmadığım için ne yaptığını göremiyordum. Kahveden biraz daha içtim.

"Peki sence nasıl düştü? Yani tahminin var mı?" Dedi sorgulayıcı bir sesle.

Hafifçe ona doğru döndüm. " Nasıl düştüğünü bilmiyorum ama babamın dediğine göre düşüş anında kamera kaydı yok. Bu bir tesa-"

Cümlemi tamamlamama izin vermeden kendisi tamamladı. "Tesadüf olamaz."

Başımı sallayarak tekrardan önüme döndüm.

"Mide bulantısının da bir tesadüf olduğunu düşünmüyorum."

"Bende ama ne olmuş olabilir ki?" Dedim düşüncelerimi söyleyerek. Bunu da en ince ayrıntısına kadar araştıracaktım.

"Aryanın yediği ve ya içtiği şeye bir şey konulmuş olabilir?"

"Bilmiyorum."

Bilmiyordum ama öğrenecektim. Sadece şu an Arya'nın uyanması gerekiyordu.

Aklıma gelen şeyle kahveden son yudumumu alarak bardağı banka bıraktım. Kan vererek resmen Arya'nın hayatını kurtarmıştı. Teşekkürü hak ediyordu. Belki de daha fazlasını.

"Kan verdiğin için teşekkür ederim. Nasıl haberin oldu?"

O da benim gibi bardağı banka bırakarak bana döndü. Karşılıklı şekilde bir birimize bakıyorduk.

Değişmişti. Eskiden tanıdığım sinem ile arasında fazlası ile fark vardı. Saçlarını uzatmıştı, biraz olsun kilo almıştı ve en önemlisi hal ve hareketleri değişmişti. Kısacık sürede fazlası ile belli etmişti.

"Rica ederim. Aslında bugün normalde de dönüyordum Türkiyeye. Okula hem sizi ziyaret etmek için hem de erkek arkadaşım ve kendi kaydımı yaptırmak için geldim. Tüm okul olanları konuşuyordu. Öğrenip geldim."

"Yeniden dönmen güzel. Erkek arkadaşın yabancı mı?" Bunu neden merak etmiştim bende bilmiyordum.

"Annesi yabancı, babası ise Türk ismi Polo."

Bilmem kaçıncı kez başımla onaylayarak elimi saçlarımdan geçirdim. "Hastaneye girelim mi?"

O da başını sallayıp ayaklandı. Güzelimden daha fazla uzak kalmak istemiyordum. Bende bir öyle bir böyle yaşamaya çalışıyordum işte.

Beraber hastaneye girerken Sinem'in söyledikleri ile umudum biraz daha artmıştı.

"Arya çok güçlü bir kız. Eminim ki bunu da atlatacak."

Evet güçlüydü.

Evet atlatacaktı.

*****

"Anne?"

Buğra abinin sesini duyarken başımı hızla sesin geldiği yöne yani koridorun başına baktım. Buğra abi önden koşarak buraya doğru gelirken, Leyla abla da onun kadar hızlı olmasa da arkasından geliyordu.

Buğra abi hızla gelip Özlem teyzeye sarılıdı. Özlem teyzenın ağlayarak sarsılmasını burdan görebiliyordum.

Belki de aramızda en çok kötü olan Özlem teyze olmuştu. Durmadan ağlıyordu.

"Prensesim iyi mi anne?"

Buğra abinin titrek sesini duyarken böyle güçlü bir adamın bu duruma düşmesi cidden tuhaftı. Arya anlatırdı abisini bazen. Gözünde mükemmel, asla yıkılmayan biriydi.

Abin ne halde baksana güzelim. Senin için bu halde. Lütfen uyan.

Buğra abi Özlem teyzeden ayrılıp elleri ile yüzünü avuçlayıp gözyaşlarını sildi. Bir şeyler dediğini duysam da tam olarak ne dediğini anlamamıştım.

Özlem teyzeden sonra Ünal amcaya da sarılarak ona da bir şeyler söyledi. Buğra abi Özlem teyzeden ayrılınca bu sefer Leyla abla girmişti kolları arasına. İkisi beraber ağlıyordu bu sefer.

Derince yutkundum. Yine ve yine farketmiştim ki sevdiklerimiz bizim için çok değerliydi.

Buğra abi Ünal amcadan ayrılıp etrafına bakındı. Göz göze gelirken kaşlarını olduğunca derin çatarak bana doğru yöneldi. Ne yaptığını anlamaya çalışırken yüzümde hissettim yumruk ile geriye doğru sendeledim. Canımın acısı sonradan kendini belli ederken elimi gözüme doğru götürdüm.

"Kardeşimi sana emanet etmiştim." Buğra abi bağırıp tekrar yumruğunu yüzümü geçirecekti ki Mert ve Arda onu kollarından tutarak geri çektiler.

"Beyefendi hastanede olduğunuzu unutmayın!" Ne zaman geldiğini bile görmediğim hemşire Buğra abiye hitaben konuşmuştu. Buğra abi hemşireye kısa bir bakış atarak Arda ve Mert'in kollarından kurtuldu.

Haklıydı. Sözlerine ve ya hareketlerine gıkım dahi çıkmazdı. Arya bana emanetti ama şu an bu haldeydik. Güzelime iyi bakamamıştım.

Gözümü kapatınca hissettiğim ağrı ile yüzümü buruşturdum. Eli de ağırdı mübarek.

"Gözün için buz bulmamız gerekiyor." Dedi Mert biraz yanıma yaklaşarak.

"Gerek yok." Diyerek omuz siktim. Buz gözümde ki ağrıyı götürürdü tamam da peki ya kalbim de ki sızı ne olacaktı? O sızı Aryanın uyanıp benimle konuşması, sarılması, öpmesi, trip atması ile geçecekti.

Hemşire yanımızdan ayrılırken kötü kötü bakmayı da ihmal etmemişti.

"Buğra!"

Ünal amcanın sert sesi ile tüm gözler ona dönerken şahsen bir gözüm ona dönememişti. Deli gibi ağrıyordu çünkü .

"Tatsızlık çıkarmaya mı geldin buraya kendine gel!" Dedi Ünal amca sert tavrından taviz vermeden.

Buğra abi beni göz hapsinden çıkarmadan "Ben biraz hava alacağım." Dedi ve arkasını dönerek çıkışa doğru yöneldi.

Suçlamıyordum onu. Şurada ağzıma sıçsa bir şey diyemezdim. Koruyamamıştım Aryayı. Belki kendisi düşmüştü ama buna asla inanmıyordum. Kamera kayıtlarının olmaması ise her şeyi daha karışık hale getiriyordu. Bu konuyu bizimkiler ile de konuşmam gerekiyordu.

"Gözün şişecek bir krem falan sürdürelim Bora." Annem yanıma gelip gözümü yavaşça okşadı.

"Sorun yok. Burdan ayrılamam." Dedim ciddi bir şekilde.

Annemin gözleri gözümün önünde dolarken kollarını sıkıca bana sardı. "İyileşecek."

Bende kollarımı boynuna dolayarak tekrarladım. "İyileşecek."

O sırada Leyla abla "Kan vermem gerekiyor mu?" Diye sordu.

"Şimdilik hayır." Dedim kollarımı annemin boynundan çekerek.

Başını sallayarak Özlem teyzenin yanına oturdu.

Annemde yerine otururken beni yanına çekti. El mecbur yanına otururken gözüm sızlamaya devam ediyordu.

Arya uyanınca karşısında mor gözlü bir Bora görecekti. Umarım kızmazdı.

Ya da istediği kadar kızabilir, hatta ağzıma sıçabilirdi.

Yeter ki uyansın..

*****

Yazardan...

Ameliyathaneden çıkan doktorla herkes toplanıp ayaklanırken korku ile doktorun ağzından çıkacaklarını bekliyorlardı.

Bora morarmış gözüne tuttuğu buzu elleri arasına almış, stresle buzu sıkıyordu.

Doktorun ağzından çıkacak olan bir kelime bile hayat memat meselesiydi.

"Kızım nasıl doktor bey?" Diye sordu Özlem hanım. Dayanacak gücü kalmamıştı. 9 saat olmuştu o ameliyata gireli.

Evlat acısını en derin şekilde hissediyordu kalbinde. Çok zordu, çok çok zordu.

"Fazlası ile zorlayıcı bir ameliyat oldu. Kafa tasında oluşan kırıktan dolayı kranioplasti uygulamak zorunda kaldık. Cerrahi bir işlem olduğu için zorladı. Yoğun bakıma alacağız Arya hanımı. Durumuna göre değişecek uyandırma zamanımız."

Doktor açıklama yaparken şu an için iyi olduğu öğrenilmişti ve hepsi biraz olsun rahatlamıştı.

Bora doktora bakarak "Peki görebilir miyiz?" Diye sordu.

Doktor gözlüklerini düzelttikten sonra karşında duran gözü morarmış çocuğa baktı. "Şu an için böyle bir şeye müsade edemeyiz."

Daha fazla orda durmadı ve baş selamı vererek yanlarından ayrıldı.

"Aryamız iyi çok şükür." Dedi Özlem hanım teker teker herkese sarılırken. O ameliyattan sağ salim çıkması tek mutluluk verici haberdi.

"Kardeşim." Dedi Arda Bora ile erkekçe birbirlerine sarılırken.

Önemli bir aşamayı aşmışlardı şimdi sıra Aryanın uyanmasını beklemekti.

"Hepimiz bu şekilde hastanede kalmaya devam edemeyiz." Diyerek araya girdi Ahmet bey.

12 kişi şeklinde bekliyorlardı. Bir şey denilmemişti ama ilerleyen saatlerde fazlalıktan dolayı uyarılabilirlerdi.

"Çocuklar yurda geçsin biz kalırız." Diyerek fikrini belli etti Ünal bey. Tabiki de böyle bir şeyi kabul etmezdi Bora.

"Ben kalacağım."dedi kararlı sesi ile.

İtiraz etmek için konuşacaktı ki Buğra, Leyla'nın dirseğini karnına geçirmesi ile sustu ve tip tip kız arkadaşına baktı. Resmen gözleri ile uyarıyordu bir şey dememesi ve yapmaması için. Zaten o yumruktan sonra güzel bir azar işitmişti.

Buğra da sonradan farketmişti yaptığı şeyi. Bir anlık sinir ve üzüntü ile saldırmıştı Boraya. Ama iyi olmadı değil diye geçiriyordu içinden. Arya uyanınca belki mor gözü ile beğenmez ve ayrılırlardı.

Düşünceleri ile yüzünde buruk bir tebessüm oluştu. Kardeşi Boranın gözü mor diye ayrılmazdı ki ayrıca Bora mor gözü ile hâlâ çok yakışıklıydı.

"Arda, Mert, Sıla, Ece, Sinem ve birde yanında ki çocuk güzel kızım." Dedi Ünal bey herkesi tek tek işaret ederek. Yanında ki çocuk derken Sinem'in erkek arkadaşı Polo'yu göstermişti.

"Biz de kalsak olmaz mı?" Dedi Sıla dolu gözleri ile bakarken. Aklına Aryanın o hali geldikçe gözleri doluyordu zaten.

"Sevgilim fazla kalabalık olur. Biz gidelim yine geliriz olur mu?" Diyerek yumuşak sesi ile konuştu Arda. Elini Sıla'nın beline atarak kendine çekmişti.

Sıla ağladı ağlayacak şekilde dururken sadece başını salladı.

"Birazdan otel ayarlayacağım. Leyla kızım da oraya geçer." Diye devam etti Ünal bey.

Leyla başını sallarken Sevim hanım eşine baktıktan sonra hızla araya girme gereği duydu. "Ne oteli saçmalamayın lütfen. Bize geçelim."

"Rahatsızlık vermeyelim." Dedi Özlem hanımda.

"Ne rahatsızlığı canım. Onca yol geldiniz birde otel ile uğraşmayın."

Fazlası ile ikna edici bir şekilde konuşuyordu.

El mecbur kabul ederlerken her şey belirlenmişti. Gençler Bora ve Buğra hariç yurda ya da eve dönecek, hastanede Aryanın ailesi, Bora ve Sevim hanım kalacaktı. Ahmet bey de okula geçecekti.

Hepsi tek tek vedalaşarak giderken bir şey olursa hemen aramalarını da defalarca söylemişlerdi.

Sinem'den sonra Bora ile Polo ellerini birleştirdiler. "Geçmiş olsun." Dedi Polo biraz tuhaf aksanı ile. Bunca yıl başka bir ülke de yaşamanın zararlarını görüyordu.

"Eyvallah." Dedi Bora başını sallarken.

(Bana da eyvallah der misin Eren (Bora) aşkım? Yine SEVGİM AĞIR BASTI BEEE)

Onlar giderken kalanlar yerlerine gerisin geri oturdu.

Bora başını yanında oturan Sevim hanımın omzuna yerleştirdi ve gözlerini kapattı. Morarmış gözü sızlarken elin de ki buzu tekrar gözüne tuttu.

Arya iyidi şimdilik. Çok şükür ameliyattan çıkmıştı. 9 saat süren uzun bir ameliyattan sonra.

Derin bir nefes aldı. Güçlüydü Arya çok güçlüydü. Bora bunu tekrardan farketmişti ve güzeli ile gurur duymuştu. Her zaman olacağı gibi..

*****

Bir kaç saat sonra.. (Bora'dan)

Arya yoğun bakıma alınmıştı. Saat akşam 10 olmak üzereydi.

Ameliyathane'nin önünden yoğun bakım ünitesinin olduğu kata gelmiştik. Arya'nın alındığı yer tek oda şeklindeydi. Küçük pencereden görebiliyordum biraz olsun.

Başı nerdeyse tamamen sargıdaydı. Yüzü sararmış el bileği alçıya alınmıştı. Evet bileğinin kırıldığını sonradan öğrenmiştik. Yüzünde hava maskesi vardı. Adını bilmediğim aletlere bağlanmış, kalp atışları monitörden görünüyordu. Geldiğimizden beri nabzı aynı şekildeydi. Stabil bir şekilde atıyordu.

"Bora?"

"Efendim?" Dedim Buğra abiye dönerek.

"Kantine ineceğim gelmek ister misin?"

Aryaya son bir bakış atarak başımı olumlu anlamda salladım. Bir şeyler yemeye ihtiyacım vardı. Güçsüz düştüğümün farkına varmıştım.

Beraber kantine doğru inmeye başladık.

Kantine inince ben bir masaya geçerken Buğra abi kantin sırasına yönelmişti. Elimi saçlarımdan geçirerek arkama yaslandım.

Ben öyle durmaya devam ederken çekilen sandalye sesi ile kapattığım gözlerimi açtım.

Buğra abi elinde ki şeyleri masaya bırakarak önüme tost ve çay bıraktı. "Bu saatte en iyi yenilecek şey değil ama olsun."

Gülümsemeye çalışarak "En doyurucu şey." Dedim.

Çektiği sandalyeye oturarak kendisine de aldığı tostu ve çayı önüne çekti. Yemeye başlarken bende daha fazla beklemeden tostumu açıp yemeye başladım.

"Sana vurduğum için kusura bakma."

Sesi ile bakışlarımı masadan kaldırıp yüzüne çıkardım. "Hak ettim." Dedim omuz silkerek.

"Belki biraz ama olacağı varmış." Dedi ve devam etti. " Öğrendiğim kadarı ile o anı çeken kamera kayıtları yok."

"Evet yokmuş. Ama öğreneceğiz." Dedim kararlılıkla. "Aryanın uyanmasını bekliyorum."

"Kim yapmış olabilir böyle bir şeyi sence?"

"İlayda ve Emre."

"İlayda senin yüzünden kavga ettiği kız mı?"

O anlar aklıma gelirken derince yutkundum. O günden kalan güzel bir anımız vardı. Temizlik odasında sevmiştim biraz güzelimi.

"Evet o."

"Bunu yapacak kadar ileri gitmesi tuhaf değil mi?" Dedi şüpheci bir tavırla.

"Her şey beklenir ondan." Dedim çayımın son yudumunu içerek.

Biraz olsun doymuştum. Kendimi daha iyi hissediyordum.

"Neyse prensesim uyansın da halledeceğiz."

Bu kadar sakin olmamızın sebebi zaten Aryanın uyanmasını beklemekti. Buğra abi de bu yüzden sakince konuşmuştu benimle.

Biraz daha oturup yine aynı şekilde ayaklandık. Aldığımız şeyleri de yanımıza alarak Aryanın olduğu kata tekrardan çıktık.

Bizimkileri bıraktığımız gibi bulurken hepsine aldığımız şeyleri verdik. Özlem teyze yemek istemse de zorla bir şeyler yemişti. Yememeye devam etseydi eminim ki bayılacak duruma bile gelebilirdi.

Onlar yemeğe devam ederken bende yine pencerenin önüne geçtim.

Bir kaç saattir ayrılamıyordum burdan zaten.

Bu duruma rağmen gözüme çok güzel gelirken kendi kendime mırıldandım.

"Ne zaman uyanacaksın güzelim?"

(TEMSİLİ!)

*****

Huh bir bölümün sonuna daha geldik skwmwkwkw

Bölümü çok sevmedim ya ben ejjejeke

Bölüm nasıldı?

En sevdiğiniz yer neresi oldu?

Sizce neler olacak?

Nerede bu kamera kayıtları? Ejnsoakwks

Abi Boranın ağzından yazmak çok zor dksnqkwmsks

Üzülerek söylüyorum finale sayılı bölümler kaldı :(

OY VERDİYSENİZ TAMAMDIR BU İŞ💋

Sizleri seviyorum🤍

Allah'a emanet olun❤️

Continue Reading

You'll Also Like

1.8M 163K 82
Gök Dalaman. Yüksek anksiyete ve epilepsinin mahvettiği hayatında, yeni umutlar ve yeni deneyimlerle hiç tatmadığı bir şefkati tadacaktı. Baba şefka...
164K 11.1K 20
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
1.3M 50.2K 53
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Defne çocuk ruhlu biridir. Bir akşam canının sıkıntısı ile anonim bir uygul...
329K 28.5K 17
Sertçe yutkundum ve kısık çıkan sesimle "Çok acıyor mu?" diye sordum. "Evet ama senin ölmüş olman daha çok acıtıyordu." dedi. Gözlerimin dolmasına en...