Katil'in Oğlu

By _gamzeniz9703

21 7 11

Sen hiç katiline aşık oldun mu? Ben oldum... "Seni seviyorum Alev' 'Seni seviyorum Ateş" More

1. Bölüm: Külkedisi
2. Bölüm: Dünya'm
YAZAR
İLHAMLARIM

3. Bölüm: 19 YIL

3 1 0
By _gamzeniz9703

*Ömrümü sorsanız 19 yılmış derim.*

Gözüme değen hafif güneş ışığıyla gözlerimi sıkıtım. Sonra da açtım. O an karşım da hatta yanım da burnumun  ucunda. Rüzgar yatıyor du o kadar masumdu ki yüzünün her tarafını öpesim geliyor.
Öpsem mi? Acaba. Sağ elimi yavaşca kaldırdım saçına dokundum. Yüzne yanaklarına. O sıra da konuşmaya başladı.

"Eğer beni uyurken sevmek hoşuna gidiyorsa heykelimi yapsınlar. Yatağında yatıtırsın. Ama namusumu kirletmemek şartıyla."

Dedi. Gözleri kapalı bir şekilde kahkaha attım bir anda dayanamayıp. Namusum diyor yaa tipe bak başını kaldırıp bana baktı tatlı bir tebessümle o an gaza gelip gülmelerimin içinde konuşmaya başladım. 

"Gerçeği olmadan heykeline zarar vermem eğer heykelin namusunu kirleteceksem. İlk önce gerçeğine yaparım. Merak etme."

Hayran ve şaşkın gözlere bana bakarken konuşmamı bitirir bitirmez gülmeye başladı.

"Namusum da gözün mü var yoksa? Dedi. Ardında bana yaklaştı. Nefesini dudaklarımda hissediyordum. Geri çekilmesi için konuşmaya başladım.

"Hayır tabi kii ben kendi namusumu koruyayım bana yeter. O yüzden şimdi uzaklaş. PLEASE...

Bir anda kahkaha atmaya başladı. Heyecanlanmıştım. Benim heyecanlanmam onu eğlendiriyordu... sonra beklemediğim bir şey yaptı. Gülerken kafasını boynuma gömdü. Sonra küçük küçük bir kaç tane tane öpücük bıraktı. Başını kaldırıp anlını anlıma yasladı. Konuşmaya başladı.

"Herkezden koruyabilirsin ama benden değil. KÜLKEDİSİ."dedi bastıra bastıra. Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırınca kapıdan bir çocuk sesi geldi.
'Anne baba hadi parka lütfennn" o an her şey geri geldi. Her anın salisesine kadar hatırladım.

"Rüzgar annem babam nerede?"dedim dolu gözlerle sorarcasına. Bana hiç görmediğim bir bakış attı. Üzgün, acı dolu bir bakış hayatta kopmuş bir bakış. O an herşey yerine oturdu. Bütün yapboz parçaları yerine yerleşti. Gözlerimden yaşlar süzülürken konuşmaya çalıştım.

"Rüzgar beni onlara götür hadi." O sırada kalkmaya çalışıyordum.

"Bekle onları şimdi göremezsin." Dedi ama ben dinlemedim tabi ki kalkmaya çalıştım. Ama beni o kadar sıkı tutuyordu ki kalkamıyordum. Doktorlar odaya hızlı bir şekilde girdiler. Serumuma sakinleştirci iğne ile bıraktılar yavaş yavaş yorulan bedenimi yatağa bıraktım. Rüzgar'da ellerini omuzlarımdan yavaş yavaş çekti. Sonra ben uykuya dalarken konuşmaya başladı.

"Alev lütfen sakin ol. Göreceksin ama ö-" zorla çıkan sesimle sözünü kestim.

"Neyi göreceğim ölülerini mi? Cansız heykel gibi duran, kalbi atmayan, nefes almayan,gözlerini açamayan
bedenlerini mi? Onları mı bana göstereceksin? ha cevap versene...
Konuşsana bir şey desene had-" yediğim sakinleştirici beni o kadar yormuştu ki konuşamıyordum. Konuşmam bitmeden gücüm tükendi. Yavaş yavaş gözlerim kapandı.

      (11 saat sonra)
Ne kadar uyudum,kaç saat uyudum bilmiyorum. Ama akşam olmuştu. Karşı koltukta uyun üç kişi gördüm. Rüzgar,Alp ve Merve
Üçüde benim uyanmamı beklerken uyumuşlar. O sırada doktor içeri girdi.

"Küçük hanım uyanmışsınız." Dedi

"Hı hı evet uyandım. Daha yeni."

"Güzel. Arkadaşların senin başından hiç ayrılmadı özellike şu kahverengi saçlı olan ortada uyuyan senin elini bile bırakmadı."
Rüzgar'dan bahsediyordu. Doktora tebessüm edebildim sadece çünkü gülecek ne halim, ne tâkātim vardı.

"Şey benim annem ve babam" cümlemi tamamlıyamadan gözlerim dolu bir şekilde başımı önüme çevirdim. Gözlerim o kadar dolmuştu ki her yeri bulanık görüyordu. Doktorun konuşmasıyla birlikte kafamı ona çevirdim.

"Annen ve babanı malesef kaybettik getirildiğinde kalbi durmuştu. Kalbine kurşun yemiş ikiside elimizden geleni yaptık. Ama olmadı."

Doktor konuşmasını bitirene kadar yüzüne baktım. Gözlerimden akan yaşlarla konuşması bittikten sonra başımı Tamam anlamında sallayarak tekrar önüme çevirdim. Doktora bakmadan konuşmaya başladım.

"Peki onlar şu an morgdalar mı?"

"Evet"

"Onları ölmüş olsalar da göre bilir miyim?"
doktor ilk önce yüzüme baktı. Sonra mecburen başını salladı.

"Tamam ama sadece beş dakika. Tamam mı?"

"Tamam sadece beş dakika hadi." O sırada doktor bana yardım etti. Sandalyeye oturttu. Sürmeye başladı. Asansörle aşşağı indik. Morg kapısının önüne geldiğimizde doktor bana sorar gözlerle baktı. Ama be emindim. Kapıyı açtım. Doktor beni içeri alıp ölülerin olduğu dolaptan ikisini açtı ve kendine doğru çekti. İçinden annem ve babamın cenazesi çıktı. Gözlerimden durduramayacağım kadar yaşlar akarken, hıçkırıklarımı dindirmek için elimle ağzımı kapattım. Ciğerlerim çıkarcasına ağlıyordum. Şu an bana
'Ömrmü sorsalar ondokuz yılmış' derim.
Doktor beni geri yatağıma götürdü. Odaya geldiğimde bir tek Rüzgar vardı. Delirmiş gibi odada dönüyordu. Beni görünce rahatladı ama yüzünde öfke vardı,kızgınlık ve korku vardı. Doktor odadan çıkınca bağırmaya başladı.

"Neredesin sen?"

"Anne ve babamın yanına gittim de niye bu kadar panik oldunuz?"
dedim rahatsız olmuşcasına. Sonra bana yaklaşıp bir eli belime diğer eli dizlerimin altına geçti. Beni kucaklayıp yatağa yatırdı. Gözlerini gözşerimde ayırmadan baktı ve konuşmaya başladı.

"Niye haber vermedin."

Uyuyordunuz. Rahatsız etmek istemedim ayrıca doktor beş dakika tek görebilirsin diyince gidip görüp gelim dedim."

Rüzgar bana iyice yaklaştı. Boynuma sarıldı, sanki bütün Dünya'daki oksijeni çeker gibi kokumu içine çekti.

"Özür dilerim."dedi.

Şaşkın gözlerle ona baktım. Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı. Öpmedi sade birbirine değdi dakikalarca dudağı dudağımın üstündeydi. Hiç bir şey demedim. Sonra daha da bastırdı. Yavaş yavaş çekildi anlını anlıma koydu.

"Çok korktum birşey oldu sandım."

"Neden" dedim. Çünkü ben onun hiç bir şeyi değildim.

"Ne,neden" dedi.

"Neden korktun ben senin neyinim ki korkuyorsun."dedim düz bir sesle. Cevap vermedi. Dakikalarca gözlerime baktı. Nefes aldı konuşmaya başladı.

"Sen...'dedi. Nefes alarak." Sen benim için çok değerlisin. Çünkü seni seviyorum. Bir açıklaması olmasımı lazım."dedi. Derin bir iç çektim.

"Evet. Saatler önce tanıdığın birine aşık olabilecek kadar ne yaptım." Gözlerini gözlerimden ayırmadan konuştu.

"Baktın, güldün. Beni benden aldın. Fazla güzelsin fazla iyisin bu dünya için fazlasın. Yetmez mi?"
O an sadece onu dinliyordum. Sanki Dünya ayaklarımın altında süraatle dönüyordu. Yaklaşabildiği kadar yaklaştı bana.

"Sen.'dedi. "Benden...Hoşlanmadın mı?" Dona kaldım. zar zor konuşmaya başladım

"Şey...ben... ben-"cümlemi tamamlayamadan  konuşmaya başladı.

"Evet. Sen de beni seviyorsun. Biliyorum ama söyleyemiyorsun..." Şok içinde gözerini gözlerimde ayırmadan saniyelerce baktı. Sonra yurkundu. Gözleri yüzümün her miliminde gezdi. Gözlerimde, boynumda,
dudaklarımda. En son tekrar dudaklarıma kaydı. Alt dudağını ısırdı. Sanki öpmemek için kendini zor tutuyormuş gibi. Dudaklarıma bakarken derin bir çekti. Bebeklerin anne sütü istermiş gibi masum bakıyordu. Dayanamadım. Evet ben dayanamadım. Ellerimi yanaklarına tuttum, kendime çektim öptüm ama bu seferki farklıydı. Dudaklarımızı birleştirmemiştik sadece dudaklarımı susuz kalmış ve sonunda suyunu bulmuş gibi öpüyordu. Hatta yiyordu. Bir an dudaklarını aralıyıp teşekkür etti. Sonra öpmeye devam ederen bir ara nasıl hoşuna gidiyorsa inleme sesi geldi. Neredeyse beş dakika boyunca bırakmadı. Ben de istemiyordum açıkcası bilmiyorum. Duyguşarımdan emin değilim ama yinede bırakmadım, bırakamadım yada artık nefes alamayınca kendimi geri çektim. Ama o hiç yorulmamış gibiydi. Alnını anlıma yasladı.

"Seni seviyorum Alev seni seviyorum."

"Seni seviyorum Rüzgar." Dedim.
Yanıma uzandı. Başını göğsümün üstüne koydu. Gözlerini kapattı. Ben de elimi yanağına koydum. Yanağını okşadım. O sırda konuşmaya başladı.

"Namusum da hâla gözün var mı?"
sorusuyla gülmeye başladım. Kafamı evet anlamında salladım.

"Evet heykelini mi vereceksin?" Boynuma ufak bir öpücük koyup konuştu.

"Yok gerçeğini verecektim."şoka uğradım resmen.

"Ha nasıl?"

"Hahah ne oldu. Korktun mu? Ama korkma söylerken korkmuyordun ne oldu.? Heyecanlanmıştım. Kalbim deliler gibi atarken konuşmaya devam etti.
"Seni heyecanlandırıyorum.? Dedi. Evet diyemedim.

"Hadi uyu yaa off" bir anda kahkaha atmaya başladı. Utancımdan yerin dibine giriyordum. Ama belli etmedim saatlerce uyuduk. Beraber uyuduk rüya gibi. Dakikalar geçti, saatler geçti. Uyandığım da Rüzgar yanım da yoktu. Bende tuvalete gitmek için kalktım tuvalletten çıkınca yatağıma geri uzandım. Suyu görünce susadığımı hissetim, içmek için bardağı elime aldım içerken Rüzgar içeri girdi. "Namus düşmanı uyanmış. Günaydın"
dedi. Rüzgar'ın öyle konuşmasıyla su boğazım da kaldı. Öksürük krizi tuttu. Rüzgar panikle yanıma geldi. Belime vurmaya başladı.
"Alev! Helal helal dikkatli içsene içmeyi mi bilmiyorsun!?" Dedi panik halinde korktuğu gözlerinden belliydi. Yanım da oturdu. Bana kızgın ve korkmuş gibi bir ruh hali vardı gözlerinde sonra gözlerinde ki ifade acı dolu bir ifade aldı. Ve konuştu.

"Alev"dedi. Sesi o kadar masumdu ki ben korkmaya başlamıştım... sonra devam etti...

"Annen ve babanın cenaze işlemlerini yapmak için seni bekliyorlar kimseniz yok galiba o yüzden seni de...'dedi ve derin bir nefes alarak devam etti. 'Senin de daha on sekiz yaşına girmen bir ay var. O yüzde seni de sosyal hizmetler tam on sekiz yaşına girene kadar alacaklarmış."

O an her şey durdu sanki  Rüzgar'ın bile gözlerini dolduğunu bile gördüm. İşte o an benim için her şey bitti. Sanki dünya dönmeyi bıraktı. Herkez yürümeyi,konuşmayı hatta nefes almayı bıraktı.   
      * HAYATIM...*

'Hayatım gözlerimin önünde kayarken,ben sadece izliyordum...'

Continue Reading

You'll Also Like

1M 71.7K 55
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
61.2K 4K 21
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
854K 28.1K 56
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
917K 52.6K 34
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...