4.Seul'de İlk Gün

390 51 37
                                    

İyi okumalar ✨

''Şu lanet bacağını çeker misin? Tüm yerimi kaplıyorsun.''

''O zaman sen de şu kolunu benim dirsekliğimden çekmeye ne dersin?''

Uçağın Seul için havalanmasıyla birlikte Yibo ve Zhan arasındaki çekişme de çoktan başlamıştı.

Sadece bir dakika önce ayrılmışlardı ama çoktan uçağa binme kararından pişman olmuştu.

Zaten şu magazin görüşmesine gidip tüm gün yaptıkları birbirlerinin ağzına bakmak olan bir avuç manyak züppe ile buluşmak yeterince kötüydü. Fakat bu haftasonunu görmeye dayanamadığı bir adamla geçirmek zorunda olduğu gerçeği daha da kötüydü.

Zhan, gözleri dinlenme moduna geçmiş olan Yibo'ya sinsice bir bakış attı. Sakin bir durumdaymış gibi yavaşça kalkıp inen göğsünü izledi. Bakışları; dudaklarında, burnunda ve sonra da kapalı gözlerinde gezindi.

'Uyurken bile hala yakışıklı görünüyor... ne sıkıcı.'

Büyük olanın bakışlarını üzerinde hissettiği gibi taktığı kulaklığının tekini çıkardı ve konuştu, ''Dikkatli ol. Eğer bana bu şekilde bakmaya devam ederse sonunda bana aşık olabilirsin.''

Zhan'ın suratındaki şaşkın bakış, görünür görünmez kayboldu ve yerini tiksinti dolu bakışlar aldı. Diğerinin, dudaklarından çıkardığı alaycı ses tonunu duymasını sağladı.

''Ağzın tamamen pisliklerle dolu.''

Zhan, daha rahat bir oturma şekli bulmaya çalışarak koltuğunda hareket etmeye başladı.

Gerçekten, uçakla uçmanın hiçbir zaman hayranı olmamıştı ve uçtuğunda, bundan nefret etmişti.

Business kısmına yerleştirilmişlerdi ve şimdi bile sessiz ve rahat bir şekilde oturabilmenin bir yolunu bulmaya çalışmak gibi problemler yaşıyordu.

''Etrafta kıpırdanmayı kes.''

Genç olana bir bakış attı ve tısladı, ''Kes sesini.'' Ağzından çıkan diğer bir iç çekişinin, Yibo'nun ne kadar sinirli olduğunu anlamasını sağlayacak kadar yüksek sesli olduğundan emin oldu.

''Bizi yan yana koyduklarına bile inanamıyorum.''

Yibo'nun gözleri açıldı ve tüm dikkatini yanındaki mızmızlanan adama verdi. ''Başka bir koltuk bulmakta ve gitmekte özgürsün.''

Bu fikir, diğerini koltuğundan kaldırdı. ''Belki yaparım.''

''Belki de yapmalısın.''

Uçağın orta kısmında oturan bir adamın derin ve alçak sesi, ikilinin konuşmasını böldü.

''Benim yanıma oturabilirsin. Senin gibi güzel görünümlü bir adamın bana eşlik etmesini sorun etmem.'' Ürkütücü bir gülümsemeyle birlikte göz kırptı. Adam muhtemelen 50'lerindeydi, kel, iri ve kısaydı. Ayrıca geceleri sokakta dolaşıp gençleri rahatsız eden ürkütücü bir tipi vardı.

Zhan normalde ağzını açar, bir şeyler söylerdi ancak, daha önce kendini böyle bir durumda bulmamıştı. Erkekler genellikle böyle şeyleri kadınlar üzerinde denerdi ama şimdi aniden kendisine yapılıyordu. Birazcık rahatsız hissetmeye başlamıştı. Ama ürkütücü bir yaşlı adam ona dört çeşit yemekmiş gibi baktığında nasıl hissetmezdi?

Yibo adamın dediklerini duymuştu ve Zhan'ın suratında rahatsız olduğunu belli eden bir ifade olduğunu kavramıştı. Kel adamın, dikkatini Xiao'nun kalçasına verdiğini görünce içindeki öfke biraz daha büyüdü. Adamın sorunu neydi?

I Dare You || YiZhan (Türkçe Çeviri)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora