AYRILIK-bölüm 1

2.5K 51 15
                                    

Üniversiteden çıkıp eve doğru yol aldım. Eve uğramadan önce marketten 2 tane ekmek alıp eve gittim. Evin kapısı sonuna kadar açıktı, '' Baba'' dedim korkarak. Çıt bile çıkmadı, yavaş adımlarla salona doğru ilerledim. Babamın başın da bekleyen yaklaşık 5-6 tane takım elbiseli adam duruyordu. Babam bana bakıp '' Beni affet kızım, bunu yapmak zorundaydım.'' Dedi. Hiçbir şey anlamıyordum, '' Ne yaptın baba?'' Dedim, titreyen sesimle. Sonra içlerinden en gösterişli 40' lı yaşlar da bir adam konuşmaya başladı. '' Babanın bana, 40.00 lira borcu vardı, altı ay için de ödeyeceğini söyledi. Altı ay sonra yani bugün parayı denkleştiremediğini söylüyor. Ben tam silahı mı çektim babanı vuracaktım ki... Baban bana seni satabileceğini söyledi. Benim de senden yaklaşık üç yaş büyük bir oğlum var. Seni alıp onunla evlendireceğim.'' Dedi. Kan beynime sıçramıştı resmen, babam nasıl böyle bir şey yapardı! Adama bağırmaya başladım.'' Ne saçmalıyorsun sen! Böyle şey mi olur? Bakın beyefendi, ben çalışır size o parayı getiririm. Lütfen bana bunu yapmayın, yalvarırım!'' Adam olumsuz anlam da başını sağa sola salladı.

~

Sonra elinde ki silahı babamın utançtan eğdiği başının üzerine dayadı. '' Tamam! Dur yapma, tamam...'' Dedim. Beni para karşılığı satan bir adamı koruyordum... Ama ne yapabilirdim? Annemi koruyamamıştım, en azından babamı koruyabilirdim. Adam sırıtarak elinde ki silahı beline koydu. Gözyaşlarım sonun da özgürlüğüne kavuşurken korumalardan biri beni kolumdan tutup götürüyordu. O sıra 2 saniyeliğine de olsa babama dönüp ondan tiksinircesine bir bakış attım. Büyük siyah bir arabaya bindik ben arka koltukta bir korumayla beraber otururken, Evleneceğim kişinin babası sürücü koltuğunun yanın da oturuyordu. Şoför yanında ki adama '' Direkt İstanbul'a mı gidiyoruz Sedat Bey?'' dediğinde o adamın isminin Sedat olduğunu öğrendim.

~

Bana aynadan bakıp '' Kızım, senin istediğin bir şey var mı? Yol üstünde durup alalım.'' Bir anda bana öyle şefkatli bir şekilde soru sorunca açıkçası şaşırmıştım. Yüzüm de sahte bir sırıtışla konuşmaya başladım. '' Yok, apar topar hayatım da hiç görmediğim biriyle evlenmeye gidiyorum, daha ne isteyebilirim ki?'' Dedim. Sonra Sedat Bey gözlerini benden kaçırıp yola bakmaya devam etti. Yaklaşık 5 saat süren İzmir'den İstanbul'a olan yolculuğun sonun da acayip lüks, 3 katlı beyaz bir villanın önünde durdu araba. Uzun taşlı yoldan ilerledikten sonra Sedat Bey kapıyı çaldı. Yaklaşık 10 saniye sonun da kapı açıldı. Evde ki herkes bir anda kapının önüne toplandı. Evin içine girdiğimiz de içlerinden yaklaşık 9-10 yaşların da bir kız çocuğu Sedat Bey'e  '' Baba!'' diye sarıldı.

~

Onlar birbirlerine sarılırlarken herkes bana ve, ağlamaktan şişip kızarmış gözlerime bakıyordu. Salona geçip oturduğumuz da Sedat Bey eşi olduğunu düşündüğüm kadına '' Onur nerede?'' dedi. Arkamdan yaklaşan sert ve öfkeli adımlarla başımı arkaya çevirdim. Tepemde dikilmiş  öfkeli gözlerle bana bakan yaklaşık 24 yaşlarında olan  bir çocukla  karşılaştım. yaklaşık 10 saniye boyunca beni süzdükten sonra Sedat Bey'e dönüp '' Baba bu kim?'' dedi , sert bir ses tonuyla. Sedat Bey ise sırıtarak bir oğluna bir bana baktı... '' Müstakbel eşin.'' Deyiverdi. Sonrasın da odaya büyük bir sessizlik hakim oldu. Sessizliği bozan ise Onur'du, alaycı bir kahkaha attı ve bana dönüp konuşmaya başladı. '' Bu mu benim karım? Kim bilir kendini kaç liraya sattı, 1.000 lira mı? yoksa-'' Derken sözünü kestim ve bağırmaya başladım.'' Doğru konuş benimle! Ben kendimi satmadım. Benim aşağılık... Babam, beni sattı.'' Dediğimi de gözlerimden yaş akmasını engelleyemiyordum. Sonra Sedat Bey araya girdi, '' Yarın bu iş bitecek ve siz evleneceksiniz anladın mı beni Onur!'' dedi.

~

Onur sadece bana tehditkar bir bakış atıp merdivenlerden çıktı ve gitti. Sonra Sedat bey 1 saat sonra bana Onur'un odasının yerini tarif etti. '' Odasına git de kaynaşın kızım. Onur bazen çok sinirlenebiliyor, ben senin anlayışlı olacağını düşünüyorum.'' Başımı olumlu anlamda sallayıp tarif edilen yere gittim. Kapıyı bir kaç defa tıklattıktan sonra içerden ses gelmeyince kapıyı yavaşça açıp içeri girdim. Onur elinde ki telefona odaklanmış bir şeyler yapıyordu. Beni fark edince telefonu kapatıp '' Ne var!'' dedi. '' Sedat Bey buraya gelmemi söyledi...'' Hızlı adımlarla açık olan kapıyı arkamdan kapatıp, boynuma yapıştı ve beni duvara itti. Boynumu öldürürcesine sıkarken nefes alamıyordum. Konuşmaya başladı. ''Madem ki benim karım olacaksın, sana istediğimi yapabilirim değil mi... Sana bu evi ve hayatı dar edeceğim.''Dedi ve boynumu bıraktı sanki yıllardır nefes almıyormuşum gibi derin bir nefes alıp elimi kıpkırmızı olmuş boynumda gezdirdim. Ben bu adamla evlenirsem emindim ki beni öldürürdü... Hiçbir şey olmamış gibi gidip yatağına oturdu ve telefonla uğraşmaya devam etti. Saatler ilerledikçe daha fazla uykum geliyordu.

~

Telefonuyla uğraşan Onur'a dönüp '' Ben nerede yatacağım dedim.'' Gözlerini telefondan ayırmadan ''yerde'' dedi. O an ağızımdan '' ne'' diye bir şey çıktı. '' Ama şurada koltukta kıvrılır uyurum ben, eğer sorun olmazsa...'' Hiç beklemediğim bir şekilde '' Hayır, yerde uyuyacaksın'' Dedi. Onu onaylayıp dolaptan bulduğum bir yastığı yere koydum, dolapta yorgan veya çarşaf var mı diye bakındım. Kahretsin ki yoktu, üstümde ki kıyafetlerle yerde duran yastığa başımı koydum. Mevsimlerden kıştı, ve ben donuyordum. Sonunda yüzüm ona dönük bir şekilde uyudum. Sabah olduğunda yüzüme dökülen buz gibi suyla uyandım. Onur benim halime gülerken ben donuyordum ve her tarafım ağırıyordu.





EĞER HİKAYEYİ BEĞENDİYSENİZ, LÜTFEN OYLAMAYI VE GÜZEL YORUMLAR YAPMAYI UNUTMAYIN...

•ZORAKİ EVLİLİK• (Tamamlandı)Where stories live. Discover now