Falling

789 97 57
                                    


13 Aralık 2019 part 1

Enfyre
***
Standing now,
Calling all the people here to see the show.
Calling from my dealers now to let me go.
I need something, give me something wonderful.

Plaktan çalan Love&Hate şarkısının melodisi salonumun duvarlarına çarparak dönüp dururken elimdeki çın çınlayan topu bir kez daha karşı duvara fırlattım ve Atlas'ı bu aptal oyuncağın peşinden 12.kere koşturdum.

Kedimi de kendim gibi aptal etmiştim sonunda.

Kendi kendimle olan kavgama evde ne varsa dahil ediyordum. Düşünmemek için her şeyi yapmıştım ama yine de olmuyordu, onu düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Albümü gerçekten de yarım bırakıp bu şehri terk etmiştim. Benden sonra tamamlanan ve benim hala dinlemediğim tam 4 şarkı vardı. Dinlememiştim çünkü kendimden bir şey hem bulmaktan hem de bulamamaktan eşit derecede korkmuştum.

Tüm bu süre boyunca hem vardım hem yoktum işte. Ara ara Harry mesaj atıyordu. Bu çoğunlukla o sarhoşken oluyordu ve böylece konuşmuş oluyorduk. Fakat birbirimizi 7 aydır görmemiştik. Albüm ne zaman revize yese son fiziksel kopyası bana da ısrarla gönderilip duruyordu ve bunun da Harry'nin işi olduğundan emindim, yine de ben de ısrar ediyor ve kontrol etmiyordum işte. Hem, bu artık benim işim değildi ki? Dijital revizeleri bile benim mailimin diğer kutusuna düşüyordu artık.

Tüm bu yaşananlar hala sürreal bir rüya gibi geliyordu. Sanki her şey 7 ayda olup bitmemişti de sadece 7 saniyelik bir rüyaydı. Keşke, keşke üçer beşer melotininleri yutup hiç uyanmasaydım bu rüyadan.

Böyle de hiç mutlu değildim ki.

Albümü bırakmıştım, Los Angeles'ı bırakmıştım ama Harry'i bırakamamıştım. Hiçbir sosyal medya hesabımdan ben onu silmemiş veya engellememiştim. Onun bana böyle bir şeyi yapmayacağını bilsem de ara ara kontrol ediyordum, bu bile ayakta tutuyordu beni.

Başlarda haklıydım, çok ama çok haklıydım ama sanki kendimi haklıyken haksız konuma düşürmüşüm gibi hissediyordum. Bu şehire geri dönerken çok düşünmüştüm. Yaptığı çok adiceydi ama ben de ona çok adice şeyler yapmıştım. Hiçbirine ağzına açmamıştı. Sürekli, sürekli onun suratına ne kadar kötü bir sevgili olduğunu vurup durmuştum ve bunun birine bile itiraz etmemişti.

İşte böyle haksız duruma düşmüştüm. Onun hamlesiyle ona cevap vermeye çalışmıştım.

Kaybetmiştim. Bu hissi ilk kez yaşamıyordum fakat ilk kez bir şeyin kendi ellerimin avuçlarında kar taneleri gibi erimesini izlediğim için ellerimi kızgın ateşe basmak istedim.

Çünkü siktiğimin yedi ayı olmuştu ve bu sürede elbette Harry de boş durmamıştı. Ya da belki Jeff'ti. Ya da gerçekten Harry'di ben nereden bilebilirim ki?

Her neyse, özenle kesip gözümün önünde tutmak için kahve altlığı yaptığım haber küpürüne tekrar göz ucuyla baktım.

"Harry Styles ve yeni sevgilisi Downtown La'de ilk kez görüntülendi."

Boğuluyordum artık. Bunları düşünüp durmak beni iyiden iyiye delirtiyordu.

Evimi değiştirmiştim, eşyalarımı bile almadan taşınmıştım. Saçlarımı kahverengiye boyatmıştım. Şarkı listelerimi numaralandırmayı bırakmıştım ve artık vişne esansından midem bulanıyordu. Enfyre olmaktan vazgeçmiştim ama içimdeki hisler hala Enfyre'a aitti.

Bir tek bu hislerden kurtulamamıştım.

"Atlas!" Koltukta doğrulup kedime doğru seslendiğimde çın çınlı topunu patisiyle bana doğru ittirdi.

Between The Fine LinesWhere stories live. Discover now