10. Bölüm

3K 249 200
                                    

Gözlerini açmayı zar zor başarıp, yataktan kalkmadan, elini komidinin üzerine uzatarak gözlüğü aramaya başladı el yordamıyla. Bulunca gözüne takıp Ron'a uyanması için seslendi. "Ron uyan."

Aynı zamanda beyaz gömleğini üstüne geçirip kravatını da takmıştı. Cübbesini de giyince hazırdı. Ron'a seslenmesine rağmen uyanmayınca gözlerini devirdi. "Örümcek var Ron; kafanın üstünde, uyan!" Dehşete kapılmış gibi bir abartmayla bağırınca sıçrayarak uyandı kızıl olan. "Hani nerede? Kurtar beni Harry." dedi Ron hızla yataktan kalkıp yerinde tepinirken. Harry gülmeye başlayınca anlamıştı bilerek yaptığını. Ona kötü kötü bakıp giyinmeye başladı.

Kahvaltı için beraber Gryffindor masasında Hermione'nin yanında yer aldılar hemen. Harry'nin bakışları Slytherin masasına kaydı direkt. Oradaydı işte, her zamanki asaletiyle duruyordu. Pansy ve Blaise yanında gülerek bir şeyler anlatırken sadece küçük bir gülümseme ile karşılıyordu Draco onları. Elindeki yeşil elmadan kocaman bir ısırık aldığı sırada Pansy bir şeyler fısıldadı Draco'nun kulağına doğru. Draco öksürmeye başlayınca yeşil elması elinden kayıp yere düştü. Öksürüğü bittikten sonra ise hala sırıtıyordu, Pansy her ne söylediyse memnun kaldığı belliydi. Bakışları yerdeki elmasına kayınca gülümsemesi silindi, hüzünlü bir bakış attı elmaya.

"Harry ağzının suyu akacakmış gibi duruyor." dedi Ron iğrenircesine. Hipnozdan çıkmış gibi arkadaşlarına döndü hızla. Peçeteyi alıp, dişlemekten hafifçe ıslanan, dudağını sildi. Ron haber vermeseydi her an ağzının suyu akabilirdi gerçekten.

Utandığı için bir şey demeyip kahvaltısına odaklandı. Ne olmuştu ona böyle? Sene başında Draco bir şeyler karıştırıyor diye başlayıp göz hapsine almıştı onu. Sonradan Ölüm Yiyen olduğuna karar vermişti kendince ama Draco'nun ne yaptığını anlamak için sürekli onu izlemekten hoşlandığını fark etmişti sonradan. Anlayamıyordu, Ölüm Yiyen olduğunu kanıtlamak için başladığı yolda ondan hoşlanmıştı. Hani aptal böyle bir hataya düşebilirdi ki?

Kahvaltıdan sonra Biçim Değiştirme dersi için yola koyuldular. Sınıfa geçip yerlerini aldılar. Çok geçmeden Profesör Mcgonagall geldi. Profesör nasıl yapılacağını anlattıktan sonra herkes kaşlarının rengini büyüyle değiştirmeye çalıştı. Birkaç denemeden sonra Hermione kaşlarının rengini ustalıkla değiştirmeyi başarmıştı. Ron birkaç siyah tel dışında ilerleme kaydedememişti. Harry ise fazlasıyla deneme yaptıktan sonra sadece yarısını sarı yapabilmişti.

Dersten sonra Hermione basit bir büyüyle hepsinin kaşlarını düzeltmişti. Kütüphanenin önünden geçerken Draco'nun kütüphanede olduğunu görünce Hermione ve Ron'a döndü hızla. "Benim kütüphaneye uğramam gerek. Siz gidin, dönerim birazdan."

"Sen ve kütüphane? Ne yapacaksın ki orada?" dedi Hermione inanmadığını belli eden bakışlarını Harry'nin üstünde dolaştırırken. "Kitap. Kitap alacağım, şey kitabı, şey..." derken kütüphaneye doğru hızla yürümeye başlamıştı bile.

Kütüphaneye girince Draco'yu buldu gözleri direkt. Daha sonra onu görebileceği bir masaya geçti. Çantasından, sadece çalışıyormuş gibi durması için, Melez Prens'in kitabını çıkartıp önüne koydu. Rastgele bir sayfa açtıktan sonra Draco'ya baktı yeniden. Harry'nin kütüphaneden aldığını tahmin ettiği bir kitabı açmıştı önüne, o kitabı okuyup gri defterine de notlar alıyordu ara ara. Gri gözleri sayfalarda dolaşırken kaşları çatılmıştı. Sayfayı değiştirirken sol elindeki yeşil elmayı dudaklarına götürüp ufak bir ısırık alıp okumaya devam etti.

Her ne çalışıyorsa öyle bir dalmıştı ki önünde birini öldürseler fark etmeyecek gibiydi. Bir buçuk saat kadar Draco kitabı okuyup, gri defterine notlar alırken Harry de onu izledi. Draco kitabı da gri defteri de kapatınca direk önündeki kitaba odaklandı Harry. Draco'nun elinde gri defterle ona doğru geldiğini fark etmemişti. Draco gelip Harry'yi bileğinden kavrayıp hızla ayağa kaldırıp, kimsenin onları göremeyeceği, kitapların arasına doğru sürüklemeye başladı. "Ne yapıyorsun Malfoy?"

Flowers On My Skin | DrarryWhere stories live. Discover now