3.0

2.6K 326 388
                                    

"yani şimdi seni aylardır kandırıyormuş, öyle mi?" atsumu elindeki sıcak çikolata dolu bardaklardan birini hinata'ya doğru uzatırken, hinata'nın neredeyse saatlerdir anlattığı konuyu tek cümleyle özet geçmişti.

hinata başını evet anlamında sallarken, sıcak çikolatasına uzanmış ve onu iki eliyle kavrayarak yanaklarının içini ısırmaya başlamıştı.

miyagi'ye döneli üç gün olmuştu ve üçüncü günün sonunda en sonunda eski arkadaşları kapısının önünde belirmişti.

her ne kadar kageyama'ya, eve döndüğü ilk gün atsumu'nun yanında olduğunu söylese bile bu sadece bir yalandı. günlerdir evde tek başınaydı ve dışarı dahi çıkmamıştı, kötü hissediyordu ve neden bu kadar kalbinin kırıldığına bile anlam veremiyordu.

"vay şerefsiz." atsumu kendi kendine gülerek, ikizi osamu'nun yanına oturduğunda osamu gözlerini devirdi.

"peki ne yapacaksın?" ikizlerden en aklı başında olanı, dakikalarca kageyama'yı suçlamak yerine çözüm aramaya çalıştığında hinata dolu olan gözleriyle omuz silkmişti.

açıkçası bir şey yapmak istemiyordu.

gözlerini elindeki sıcak çikolata bardağına çevirdiğinde, kageyama ile ilk defa dışarı çıktıkları gün beyninden film şeridi gibi geçmişti.

ona yalnız hissettirmemeye çalıştığı o günler... hepsini kendi dili ile kageyama'ya anlatmıştı.

onu yarı çıplak gördüğü zaman, kötü hissettiği zaman, ilk defa ona yakın hissettiği zaman, ilk defa onu öptüğü zaman... bir aptak gibi tüm hislerini başkasıyla paylaşmak isterken bile hepsini bilmeden kageyama'ya anlatmıştı...

kandırılmış gibi hissediyordu; sanki kageyama hiçbir şeyi kendi isteği ile yapmamıştı, sanki hinata o aptal uygulamadan her şeyi ona anlatmıştı ve kageyama ona göre hareket etmiş gibi hissediyordu.

tüm bu düşüncelerinin arasında, günlerdir yeteri kadar ağlamıyormuş gibi, yanaklarından tekrar gözyaşları süzülmeye başladığında burnunu çekmişti.

"gidip onu pataklamalı mıyım?" atsumu dalga geçercesine, hinata'nın kasvetli bulutlarını dağıtmak için konuştuğunda hinata istemeden dudaklarındaki gülümsemeyle başını iki yana salladı.

"eğer minik shoyo'mun kalbini kıracaklarını bilsem onu asla göndermezdim." atsumu iç çekerek hinata'nın yanına oturduğunda hinata kendini aniden atsumu'nun kollarının arasında bulmuştu.

atsumu onun için sadece eski sevgili değildi... birlikte büyümüştüler, bu küçük şehirde günlerinin çoğu birlikte geçmişti ve atsumu, hinata'yı mutlu etme konusunda daima başarılı olmuştu.

"sen çok sinsisin." osamu gözlerini kısarak, atsumu'nun bu haline baktığında hinata gözyaşları arasından iki çocukluk arkadaşına gülmüştü.

"hinata." osamu aniden gözlerini hinata'ya çevirdi.

"efendim?" turuncu saçlı çocuk, merakla osamu'ya baktığında osamu boğazını temizledi.

birazdan söyleyecekleri akşam kaşının veya dudağının patlamasına neden olabilirdi. fakat yine de hinata'nın dikkatini dağıtmak ve başka konu açmak için bu riski göze alıyordu.

"atsumu'ya, sakusa'nın kim olduğunu sorsana." osamu sırıtarak, atsumu'ya baktığında atsumu ona inanamışcasına bakmıştı.

hinata ise kafası karışmış bir şekilde önce osamu'ya, ardından atsumu'ya döndü.

"bir şeyler mi kaçırdım?" mırıldanırken, atsumu boğazını temizledi ve bakışlarını ondan kaçırdı.

hinata ile çocukluk arkadaşı olabilirdiler fakat az da olsa sevgili süreçleri olduğu için biraz gerilmişti bu konuda. fakat ikisi de artık başkalarını düşünüyorken, çekinmenin bir anlamı olmadığı kanısına varmıştı.

"biri işte... konuşuyoruz." çakma sarışın detaya girmeden kaçmaya çalıştığında, hinata'nın bu konu yüzünden üzüleceği fikrine kapılmasına gerek kalmadan hinata kocaman gülümsemişti.

"çok sevindim." hinata gülümseyerek, atsumu'nun sarı saçlarına uzandı ve onları bir çocukmuşcasına karıştırdı. "ben de ömrünün sonuna kadar bana aşık olmandan korkmuştum."

"asıl ben hep bana aşık olacaksın diye korkmuştum, neyse ki kageyama denen çocuk beni kurtardı." atsumu ikisi de çocukmuş gibi laf dalaşına girmiş bir biçimde bu sefer turuncu saçları karıştıran taraf olduğunda hinata öylece durdu.

az önce atsumu'nun ima ettiği şey...

hinata, aniden bu kahkahaların havada uçuştuğu ortamda tekrar gözyaşlarını yanağında hissettiğinde öylece kala kaldı.

kageyama'ya aşık mıyım?

kendi kendine sorduğu sorunun cevabını, kalbindeki ağrı ve yanaklarındaki yaşlar cevaplamıştı bile.

asla depresif hinata yazamam😩 bu konuda destek olduğunuz için teşekkürler miyalarım...

ATSUMUYA O KADAR LAF SÖYLEDİNİZ, DEĞDİ Mİ ÇOCUĞUMUN GÜNAHINI ALMAYA? 😭😡

stepbrother? shit! | kagehinaWhere stories live. Discover now