40| Huzurlu Uykum..

Mulai dari awal
                                    

"Güzelim bütün enerjini burada harcama yani.."

"Neden ki sevgilim ?"

Kocaman sırıtıp göz kırpıyor. "E güzelim daha bu düğünün sonrası da var.."

Ahh! Salak Zeynep sende sor neden ki diye zaten, hıh sonra da böyle kızar.. Domates gibi kızar!

Yapılan bir duyuru ile oynayan kişiler pistten sandalyelerine yerleşirken içeriye seçtiğimiz düğün pastamız giriyor.

Kerem'le müzik ve misafirlerin alkışları eşliğinde pastamızı kestikten sonra görevlilerin kesip koyduğu tabaktan birbimize aynı anda yediriyoruz. Tabi bu sırada yalnızca bize odaklanmış olan kameramana da uyuz olmuyor değilim. Hayır gel içime gir istersen ..Gel gel çekinme ! Ağzıma falan da gir bak bakalım güzel çiğneyebiliyor muyum ?!

Pasta kesim işlemi bittikten sonra tekrardan konuklar çıkıp oynamaya devam ediyorlar.

Yağmur'un çekeleştirmesiyle tekrardan piste geçip ,bizimkilerin olduğu alana ilerliyorum ve Kerem ile Can'ın karşılıklı oynayışlarına alkışlayarak eşlik ediyorum. Bir süre sonra Can kenara, beni de Kerem'in karşısına geçirtiyor. Kerem'e cilveli cilveli , kıvırta kıvırta oynayıp kahkaha atıyorum Kerem'in de hoşuna gitmiş olmalı ki bir süre sonra arkamdan sarılıp ,başını boyun girintime koyup , yanağımdan öpüyor.

Bizim olduğumuz alana tontişim, annemler, Ahmet babamlar ve teyzemler de geldiğinde hep birlikte karşılıklı oynamaya başlıyoruz.

Düğünümüzün sonlarına yaklaştığımızda Kerem'le birlikte son dansımızı ederken, Kerem'e en sıcak şekilde gülümseyip iyice sarılıyorum. Şarkı sonrasında birbirimizden ayrılıyoruz ve  bizimkilerle birlikte bir kaç fotoğraf çekiniyoruz.. 

"Zeyneep! Hadi gelin çiçeğini at.." diye seslendi doktor arkadaşlarımızdan olan Hale.

"Sarı yelloz! Yüzsüz bekleyemiyor ki iki dakika , neymiş çiçeğini atacakmışsın yok yaa! Bak Zeynep, gelin çiçeğini o Hale midir nedir ona doğru atarsan ve o çiçeği Hale kaparsa, sana kuzenlik hakkımı helal etmem bak ona göre.." diyor Melis anlamlandıramadığım bir yüz ifadesiyle.

Kuzenlik hakkı ne ya? Annelik hakkı , babalık hakkı biliyorum da kuzenlik hakkını ilk defa duydum. "Tamam Melis.. Hadi geç sende."

Karşıdan gelen biricik eşim Kerem'e gülümseyip yanıma gelişini izliyorum.. "Fazla bekletme istersen kızları çünkü şuan hepsi üzerine atlayacakmış gibi duruyorlar."

"Hazır mısınız atıyorum.. Biiiirrr, ikiiiii,üüüçç!" Çiçeği kızlara doğru atar atmaz bende dönüp kimin kapacağını izliyorum. Veee ;

"Kaptım.. Vallahi de billahi de kaptım. Ayy Zey, seni nasıl çok seviyorum biliyor musun kuzenim.. Sayende evde kalmayacağım inşallah.."

Bu kız tam anlamıyla... FİNGİRDEK !

♦♥♦♥♦♥♦♥♦

Düğün sonunda herkes evlerine dağılmışken ailelerimizde ki herkese tek tek sarılıyoruz sonrasında da Kerem'in elini tutup ilerlerken geriye dönüp hepsine el sallıyoruz. Boşta kalan elimle annemlere hayali öpücük gönderip arabaya biniyoruz.

Açtığım bir şarkıya birlikte eşlik etmeye başlıyoruz. Eğlenceli geçen yolculuğumuz sonunda eve geldiğimizde kapımı açıp aşağıya iniyorum ve Kerem'in elinden tutup kapıya ilerliyoruz. Kerem anahtarla kapıyı açtığında tam içeriye girecekken havalanmamla ufak bir çığlık atmam bir oluyor. "Hii! Kerem.." gülmeye başlıyorum. "Korkuttun beni."

"Bu kasları boşuna yapmadık güzelim.."

Kerem SAYER havayolları ile merdivenlerden yukarıya çıktığımızda dirseği ile oda kapımızı açıp beni yere indiriyor. "Güzelim sen baya ağırlaşmışsın ya.." diyor sanki zorlanmış gibi şakadan bir yüz ifadesi yaparken.

"Hödük ! Hiçte bile.."

Kerem cümlem karşısında gülümsediğinde ortam biranda sessizleşiyor. "Ben o zaman bir lavobaya gideyim."

Kerem banyoya geçtiğinde aynanın karşısına geçip duvağımı çıkarıyorum ve sonrasında kuaförün yapmak için saatlerce uğraşıp bir sürü takıştırdığı tel tokaları çıkartıyorum.

Odaya geldiğimizden beri içimde tuhaf bir heyecan var. Bu gece ne yapmalıyım, nasıl davranmalıyım hiçbir fikrim yok! Neyse endişelenmeme gerek yok, sonuçta bu geceden dolayı hiç ölen insan yok dimi? Ama hadi bu geceyi atlattım diyelim, ben yarın utançtan yerin dibine girerim..

Kerem banyodan çıkıp yanıma geldiğinde ne yapacağımı bilmediğimden elim ayağıma dolaşıyor en sonunda yatağın üstüne oturup tüm gece ayağıma vurup rahatsız eden topuklu ayakkabılarımı çıkartmaya çalışıyorum.

Ben ayakkabılarımı çıkarmakla uğraşırken sağ yanımda hissettiğim alçalmayla Kerem'in de yanıma oturduğunu anlıyorum. Ayakkabılarımı çıkartıp, Kerem'e döndüğümde o güzel gözlerinin en koyu rengiyle karşı karşıya kalıyorum... Yüzünü yavaşça yüzüme yaklaştırıyor ve yine yavaş bir şekilde dudaklarımızı birleştiriyoruz.

İlk başta her ne kadar karşılık vermesem de daha doğrusu heyecandan karşılık vermeyi unutsam da kısa sürede toparlanıyorum ve ellerimi Kerem'in kollarında dolaştırmaya başlayarak öpüşmemizin hızlanmasını sağlıyorum.

"Fermuarımı açmama yardımcı olur musun?"

Kerem hiç bir şey söylemeden nazik tavırlarıyla fermuarı açıp, sırtımın boşta kalan kısımlarına boynumdan başlayarak öpücüklerini bırakmaya başlıyor... Bir süre öptükten sonra sırtıma nefesini vermesiyle tüm vücudumun gerildiğini hissediyorum.

Kerem beni kendisine döndürüp ellerimden tutarak ayağa kaldırdığında tekrardan dudaklarımızı birleştiriyoruz. Nefes almak için ayrıldığımızda hafif titremeye başlayan ellerimle Kerem'in gömleğinin düğmelerini açmaya başlıyorum. Tüm düğmeleri açtığımda Kerem'in yardımıyla çıkartıp odanın bir köşesine atıyorum. Kerem'in de gelinliğimi dikkatli ve kibar bir şekilde omuzlarımdan aşağıya indirmesiyle, karşısında tamamen iç çamaşırlarımla kalıyorum.

Gecenin geç saatlerinde tamamen birbirimizin oluyoruz.. Her şeyimiz ile..

Kerem beni omzunun altına alarak kendisine iyice yaklaştırıp saçlarımın arasına öpücüğünü bırakıyor. Kapanmaya başlayan göz kapaklarıma daha fazla direnemeyerek en huzurlu uykuma dalıyorum...

İŞ ARKADAŞIM (Tamamlandı)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang