Gözlerim Yiğit'e doğru döndüğünde Ege, Yiğit'i kolundan tutuyordu.

"Hâlâ Sarp mı, Duygu? Seni sevmiyor, aldatıyor ve sen o şerefsiz ile tekrar sevgili oluyorsun. Hâlâ Sarp diyorsun..."

Sinirle konuşup, dişlerini birbirine bastıran Yiğit bana çökmüş bir hâlde bakıyordu.

"Sen kime şerefsiz diyorsun lan?"

Sarp'ın, Yiğit'in karnına attığı yumruk ile kavga yine fitili ateşlenmiş bir bomba hâline girmişti. Üst üste yığılan hamleleri takip edemiyordum bile.

Acaba onları dövüş kafesine sokup, bahis yoluyla kolay yoldan para kazanma şansımı arttırabilir miydim? Ne, oha! Bunu mu düşündüm şu an?!

Edis, Sarp'ı kollarından yakalayıp sakinleştirmek için onunla konuşurken, Ege de Yiğit'i tutmaya çalışıyordu.

Sarp, dudağı patlamış, alnı şişmeye başlayan hâliyle tezat sakinleşmiş suratı ile bana döndüğünde, Ege engelinden kurtulan Yiğit, Sarp'a doğru yürürken bu sefer, ben Yiğit'i kolundan tutmuştum.

"Sinirini insanlardan çıkarma. Benimle bir derdin varsa benimle konuş. Sarp ile değil."

Korkan gözlerle Yiğit'e bakarken elimin altındaki kol kasları kasılmaya başlamıştı.
Bakmaya korktuğum yüzünde kızarmış izler vardı.

"Yiğit ile konuşmak zorunda değilsin Duygu."

Gözlerimizin temasını bozan şey, Sarp'ın cümlesi olmuştu.

"Benimle konuşmak zorunda değil öyle mi?"

Kolunu elimden kurtarmak için beni iterek uzaklaştıran Yiğit, Edis'in tuttuğu Sarp'a bir kafa daha indirdiğinde sırtım kalenin demirlerine denk gelmiş ve canım acımıştı.

Dudaklarımdan kaçan minik iniltiyi sadece Ege duymuştu.

"İyi misin?"

Kendi küçük acımı bir kenara bırakıp, yere düşmüş Sarp'a bakan gözlerim Ege'nin suratına çıktığında ona sinirle baktım.

"Doğru düzgün engel olamadın bile Ege, asıl Sarp'a iyi misin diye sorman gerek. Bana değil!"

Kale direğine yaslı bedenimi çekince hissettiğim ağrıyı es geçip, Sarp'ı kaldırıp revire götüren arkadaşlarına baktım.

Çok güzel, bir bu eksikti. Hayatımda ilk kez erkek kavgasının sorumlusu ben olmuştum. Bundan daha utanç verici çok az şey var, cidden.

Bütün sinirim ve duyduğum acı ile Yiğit'e bakıp, bağırdım.

"Sen var ya, delirmişsin. Çıldırmışsın! Dağ ayısına dönmüşsün. Kalas, odun, mağara adamı, ilkel insan falan mı oldun anlamıyorum ki! Ama pardon! Doğru, sen hep böyleydin. Sen hep böyle kaba saba bir insandın. Yiğit, mal mısın?"

Nefes almadan, sinirle konuşup Yiğit'in üzerine yürüdüm.

"Yiğit, Duygu'yu neden itiyorsun mal?"

Ege'nin sorusunu benden gözlerini ayırmadan dinleyip, cümlenin sonunda Ege'ye bakan Yiğit tekrar bana döndü.

"Canını yaktım yine, değil mi?!"

Eliyle koluma dokunduğunda ondan uzaklaşıp, temasının kaybolmasını sağladım.

"Bana bir daha dokunma Yiğit. Ne bedenim, ne de ruhum yaptıklarını kaldıracak kadar iyi değil artık."

Gözlerinde oluşan hayal kırıklığı, kalbimden birkaç parça sökerken bana doğru bir adım attı.

O üzülürken ben de üzülüyorum, ama ben üzülürken o gülüyordu. Hayat cidden adaletsiz.

"Yapma, sana garip bir duygu ile güçlü bir çekim hissederken senden uzak durmamı isteme benden."

Yiğit'in acıyla dudaklarından dökülen kelimelerin artık bir önemi yoktu. Çünkü biz iyi değildik. Ne birbirimize karşı, ne de çevremize...

"İstersen benden uzak durma Yiğit. Ama ben senden duracağım. Eski hâlimize dönelim. Birbirimiz ile konuşmadığımız zamanlar daha iyiydik biz."

Gözlerindeki acıya daha fazla bakmaya dayanamayıp, başımı eğip konuşmaya devam ettim.

"Birbirimiz ile konuşmayalım, birbirimize selam vermeyelim, evlerimize girmeyelim. Ve daha nicesi. Birbirimizi yok saymamız lazım çünkü yılan gibi birbirimizi zehirlemekten başka yaptığımız bir halt yok. Sen Yiğit'sin, ben Duygu. Biz düşmanız."

Soluklandım. Sıkıntılı bir nefes verip devam ettim.

"Biz birbirinden nefret eden iki minik çocuğun kalbini taşıyan büyümüş insanlarız."

Gözlerim, tekrar Yiğit'in güzel gözlerini buldu.

Nefes aldı, nefes aldım.

"Biz birbirimizi zehirliyoruz. Uzak duralım."

Gözlerim bakarken, beni onaylamak istercesine konuştu.

Yanımdan çekip giderken, burnuma dolan kokusu ile gözlerimi kapattım. Hem ölümüm, hem de yaşamam onun elindendi. Bu aşk yaşıma bile fazlaydı.

●●●

Daha birleşemeden, ayrılan bir YılKer var bir de bizim çift.

*YılKer: Yasak Elma, Yıldız-Kerim çifti*
mcnmcnccn

Aceleci bir insanımdır. Ve bundan
memnun değilim. Geçen bölüm sevgili okuyucularımdan bir leydi
"Aceleye getirilmiş." benzeri bir şey yazmıştı.
ÇOK HAKLI BİR YORUM.
Bunu göz önüne alıp, kendimi frenlemeye çalışıyorum. Yorum için teşekkürler;)

Bir okuyucum da "Yiğit ve Duygu zehirli bir ilişki yaşıyorlar." benzeri bir yorum yapmıştı.
O DA ÇOK HAKLI BİR YORUM,
Bu yüzden bunu da düşünüyorum. Ve bölüm boyunca kullandığım zehirli kelimesi bundan sebep. Çünkü aşırı haklı bir yorumdu mcbmcnc. Bunun için de teşekkürler:)

Neyse, yakında yeni bölümde
görüşürüz. Bb!💚:)

Bölüm, nasıldı efendim?

𝘿Ö𝙑𝙈𝙀𝙇𝙞 & 𝙑.𝙄.𝙋. / 𝙩𝙚𝙭𝙩𝙞𝙣𝙜☣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin