Between the corridors

101 16 4
                                    


  Kraliçe çok geçmeden çay bahçesine gelip karşımdaki sandalyeye oturdu. Gözlerimi güzel güllerden ayırıp kraliçeye baktım. Üzerindeki ağırlıklardan kurtulmuş, anlaşılan bugünlük işleri bitmişti. Takılarının hepsini çıkarmıştı tabi evlilik yüzüğü ve diğerlerine kıyasla daha hafif olan taç dışında, üzerindeki ağır işlemeli ve katlardan oluşan elbise ise yerini sade, katları olmasına rağmen ince kumaştan bir elbise almıştı.

"Seninle yeniden bu bahçede buluşabilmek çok güzel Yuta."

"Sizinle de öyle majesteleri. Uzun zaman sonra odamın dışına çıkabilmek güzel, sanırım benimle konuşacağınız konu da tam olarak bu."

  Kraliçe gülümseyip elini saçlarıma uzattı ve yavaşça okşamaya başladı. Uzun süredir kimse ile temasta bulunmadığımdan içimi titretmişti bu temas, özlemle dolmuştum. Başımı hafifçe kaldırıp kraliçeye yönelttim bakışlarımı, aynı benim gibi buruk bir ifade vardı yüzünde.

"Sarayda işler yolunda değil Yuta. Bayan Gothi maalesef hayatını kaybetti ve olaya şahit olanlar bunun bir cinayet olduğundan oldukça eminler. Tüm askerler günlerdir uyumadan nöbet tutuyorlar ve kral da bunu yapan kişinin kim olduğunu bulmak için elinden geleni yapıyor."

  Şaşkınlığı saklayamazken kraliçeye bakmayı sürdürdüm. Asırlardır halkımız huzurun halkı olarak bilinirdi, kavga ve dövüş o kadar nadir olurdu ki asker olmak için eğitilmemiş birinin dövüş bildiğinden bile şüphe ederdiniz. Tarih kitaplarında hep böyle anılırdık, "Savaşlardan ve gürültüden uzak, Cennetin yer yüzüne düşmüş parçası."

Şimdi bunun nasıl değiştiğini ve bunun yaşandığı ise oldukça ilgimi çekmişti, bir yandan da oldukça üzülmüştüm. Bayan Gothi sarayımızdaki tüm kadınlardan sorumluydu ve benimle şu ana kadar ilgilenen kişi o olmuştu, bildiğim ne varsa ondan öğrenmiştim.

"Şimdi ne yapmayı planlıyorlar? Odamdan çıkmama izin verildiğine göre planlarda bir değişiklik oldu?"

"Maalesef bu olay çoktan krallıklar arasında yayıldı. Bir krallık bize asker göndermeyi teklif etti. Biliyorsun bu konuda hep bir açığımız vardı, sanırım baban bu açığı kapatmayı da hiç düşünmedi ama şimdi en erken şekilde kapatmak için gelen teklifi kabul etti. Bu akşam geliyorlar, bir ziyaret olacak."

Kafamı anladığımı belli edercesine salladım. Bir şeyler yanlış geliyordu bu konuda. Önümde duran fincanı dikkatlice tutup dudaklarıma götürdüm ve bir yudum aldım, biraz soğumuş olsa da hâlâ güzeldi tadı. Kraliçede de buna takiben kendi fincanını çayın bir kısmını içmişti.

Bundan sonrasında ne olacağını gözüme kestiremiyordum. Odama kapalı mı kalacaktım yoksa etrafta askerler olacağını için eskisi gibi dışarı çıkabilecek miydim? Odamda kapalı kaldığım sürece beni iyi tutmuşlardı ama ekselansları Gothi olmadığı için beni daha fazla kapalı bir yerde o kadar uzun tutamayacaklarının da farkında olmalıydılar.

Yüzümü bir tebessüm kaplarken merakıma yenik düşüp kraliçeye baktım ve fincanımı konuşacağımı anlaması için masadaki fincan altlığına geri bıraktım, çok geçmeden de dikkati bana yoğunlaşmıştı.

"Peki bundan sonra ne olacak ve benimle ilgili planlarınız neler?"

Yüzünü benimki gibi bir tebessüm alırken çayından son bir yudum aldı, sonrasında çaydanlığa uzanıp boş fincana çayı doldurdu.

"Derslerine eskisi gibi sarayın çeşitli odalarında devam edeceksin, 18 yaşına gelmeden önce mümkünse bu krallıkla alakalı her şeyi öğrenmen gerek. Yanında sana özel birkaç asker olacak, tedbiri elden bırakmayacağız ve Doyoung da bundan sonra sadece senden ve taht odasından sorumlu olacak."

The Mate of Animal Soul | JohnTaWhere stories live. Discover now