"Noel baba, eğer oradaysan söyle bana
Eğer önümüzdeki yıl burada olmayacaksa beni tekrar aşık etme."

Şarkı ona karşı hissettiklerinin bir özeti gibiydi. Çoğu söz onu anlatıyordu. Yılbaşında ona aşık olmasından, Jaehyun'un ökseotlarını görmekten sakınmasına kadar.

"Noel'i her yerde hissediyorum.
Ve sakin olmaya çalışıyorum ama onu odada yürürken gördüğümde odaklanmakta zorlanıyorum."

Ve yolculuk boyunca aynı kaseti dinlemeye devam etmişti. Yola çığ düştüğü için birkaç saat geç gidecek olmasına rağmen bunu sorun etmemişti. Yanına fazladan pil almayı unutmadığı için mutluydu sadece. Hem ailesi bu Noel'e tüm kasaba halkıyla birlikte girmeyi düşünüyordu. Jaehyun çok kalabalık ortamlardan pek hoşlanmazdı. Bu yüzden otobüsün geç varacak olması onun için oldukça iyi bir şeydi bile. Tek sorun otobüsün benzinini idareli kullanmak için ısıtıcıları çok çalıştırmamasıydı. Biraz üşümüştü ama bu küçük şeyi sorun etmeyecekti. Kalabalık bir ortam olduğu için soğuk çok fazla da etki edemiyordu.

Otobüs herkesin beklediği saatten geç hareket etmişti. İnsanlar Noel'e otobüste girmek istemediği için endişeliydi. Daha geçmeleri gereken dağlık alanlar vardı ve yine aynı sorunun olmasından korkuyorlardı. Yine de bir şey olmamıştı. Kişi sayısı yavaşça azalmaya başlamıştı. Saatte gece yarısına yaklaşıyordu.

Yaklaşık olarak beş dakikadan az kalmışken kasabanın girişine gelmişlerdi. Şoför girişteki büyük kapının orada arabayı durdurmuştu. Yerinden kalkarak küçük çantasını almıştı ilk önce. Karda zarar görmemesi için kaset çalarını da kapatıp kaldırmak zorunda kalmıştı daha öncesinde. Yukarı kısımdan da valizini alarak otobüsün kapısına doğru ilerlemişti. Basamaktan son adımını atıp inmeden önce şoföre 'Mutlu Noeller' demeyi unutmamıştı.

Buradan itibaren eve kadar yürüyecekti. Çok uzak değildi ve yavaşça etrafın tadını çıkararak gidecekti. Kar sakince yağıyordu. Çok huzurlu bir görüntüyü. Sokak lambalarının ışıltısı altında düşüşlerini izlemek istiyordu bir süre. Bunu çantasını eve bıraktıktan sonra yapmaya karar vererek yürümeye başlamıştı. O sırada görüş açısına atari salonu girdiğinde kalbinde bir sıkışma hissediyordu. Gerçekten biri kalbini elleri arasında sıkıyor ve onun nefes almasına da engel oluyor gibiydi. İstemeden gözünden bir yaş düşmüştü. Kaybedilen bir oyuna bağımlı olduğunu düşünüyordu hala.

Tam gözlerini oradan çekip yürümeye devam edeceğinde, atari salonunun kapısından çıkan tanıdık bir bedeni fark etmişti. Ona doğru koşuyordu, yerlerin kaygan olduğunu umursamayacak kadar hızlı bir şekilde. Kendini azarlayacağını falan düşünerek yüzünü düşürmüştü Jaehyun. Valiz ve çantası ise elinden kayarak yere düşmüştü hafifçe.

Ama bu sefer hiçbir şey düşündüğü gibi olmamıştı. Kendine sarılan bedenle şok olmuş bir biçimde gözleri açılmış ve kalbinin atışı hızlanmıştı. Bu yaşananın Noel babanın onun için hazırladığı bir hediye olduğunu düşünmüştü bir an. Oysa Noel baba gerçekçi hayaller hediye edemezdi insanlara.

Bedenleri ayrıldığında, vücudunun donduğunu hissetmişti Jaehyun. Kas katı olmuş gibiydi. Buna rağmen başını kaldırarak karşısında duran bedenin gözlerine bakmıştı. O ise gülümseyerek bakıyordu ve birkaç kelime mırıldanmıştı.

"Ailen geleceğini söylemişti ama çok fazla geç kaldın. Bir an gelmeyeceğini düşünmek çok korkunçtu." Bunları kendinden uzun olan bedenden duyduğuna şaşkındı. Parmaklarını saran parmakların sıcaklığını hissettiğinde de daha çok şaşırmıştı. Jaehyun'u hafifçe çekeren bedenlerini kasabanın girişindeki büyük taştan kapının tam altına getirmişti.

Geri yüz yüze gelmelerini sağlayarak şu cünleleri mırıldanmıştı.

"Her şey için çok üzgünüm ama bunun zamanı geri alamayacağını biliyorum. Yinede bir şeyleri telafi etmek istiyorum. Seni seviyorum, Jung Jaehyun." Olaylar tamamen kendiliğinden gelişiyordu. Jaehyun tek kelime edebilecek durumda bile değildi. Dudaklarına kapanan dudaklarda zaten konuşmasına engeldi.

Dudaklarını birleştiğinde de çığlık sesleri duymuştu. Noel'e girmiş olmalılardı. Ve farkında olmasa da tam üstlerinde bir ökse otu vardı. Johnny onu bilerek buraya çekmişti.

Johnny'nin elleri onun bellerine dolanırken, Jaehyun'un elleri de boynuna dolanmıştı. Anın tadını çıkarırcasına yavaşça öpüyorlardı birbirlerini. Bazen onlara birkaç kar taneside eşlik etmeyi ihmal etmiyordu. Saçlarına bile konmuştu o küçük beyazlıklar. Bir süre sonra nefesleri kesildiğinde ayrılmak zorunda kalmışlardı. Uzun beden ise birkaç derin nefesten sonra bir soru yöneltmişti karşısındaki bedene.

"Bu nasıl hissettirdi?" Gülümseyen bedenin ise cevabı gecikmemişti.

"Tıpkı Noel gibi."

arcade; johnjae Donde viven las historias. Descúbrelo ahora