Durum çubuğunda beliren farklı ismin mesajları ile 2 gözüm de ardına kadar açıldığında hızla doğrulup mesaja tıkladım.

Sarp: Bütün belgeler, kalıcı olarak geri getirilememek üzere silindi. Hem bilgisayardan, hem de telefondan. |20.18|

Sarp: Ayrıca e-postalarına ve sosyal medya hesaplarına, başka birine postalamış mı diye baktım. |20.19|

Sarp: Başka birine atmamış.|20.20|

Sarp: Gözlerin kırmızı kırmızıyken gezmezsin artık ortalıkta. |20.22|

Mesajları okumayı bitirdiğimde rüya görüp, görmediğimi anlamak için bacağıma tırnağımı geçirdim. Acıdı.

"Sonunda bitti."

Yatağın üzerine çıkıp olduğum yerde zıplarken sevinç çığlıkları atıyordum. Artık kurtulmuştum. Hayalimdeki üniversite için, sevdiğim çocuk için tehdit edilemeyecektim.

Sarp bu işlerde, birikimliydi. Hâttâ üyesi olduğu bir tim bile vardı. Bana yine yardım etmişti.

Nefes nefese yatağa düştüğümde bu sefer de kahkaha atıyordum. Artık sıra bendeydi.

Önce Bade'yi halledecektim. Birilerinin namusuna iftira atmak ile tehdit etmek ayaklarına girmemesi gerektiğini öğrenmeliydi.

Sonra Yiğit... En kötüsünü Yiğit'e yapacaktım. Sürekli birileri ile öpüşmek ne demek, görürdü o.

☆☆☆

Edis ile beraber zıplaya zıplaya çıktığımız okul merdivenlerinde karşıma çıkan Bade ile durmuştum.

Edis'e döndüğümde bana mutlu bir ifade ile bakıyordu.

"Ee, kraliçem? İftiracı birini şah mat etmeye ne dersiniz?"

Edis'e gülümseyip, karşımda duran gıcık insan müsveddesi olan Bade'ye yaklaştım.

Elimle çenesini tutup, alayla suratına baktığım sırada, onun bana kurduğu cümleyi kurdum ona.

"Ahh, pardon. Düşünemedim. Senin için üzücü olmalı Bade. Baya üzücü bir durum hatta. Yazık."

Eliyle elimi itip, geri çekildiğinde yüzümdeki alaylı ifadeyi genişletip ona doğru bir adım attım.

"Sen yaptın, değil mi? Elimdeki belgeleri sen sildirdin!"

Yüksek sesle konuşması etraftaki bir kaç bakışı üzerimize çekerken alaycı gülümsememi bozmadan ona bakıyordum.

"Ben, Duygu. Tehditlere asla gelemem, biri bana istemediğim bir şeyi asla yaptıramaz. Aslında kimse kimseye istemediği bir şey yaptırmamalı. En önemlisi de gerçekleri bile bile bir gencin namusuna hiç bir aşağılık varlık laf edemez."

Çoğu kişi ne hakkında konuştuğumuzu bile bilmezken, bazıları tahmin yürütmeye bile başlamıştı.

Yavaşça kulağına eğilip fısıldadım.

"Okulun müdürü, benim kuzenim. Tanıdığım, beni çok seven bir Komiser Bey de var. Okulda beni her zaman koruyan, hep arkamda olan arkadaşlarım da var. Ayrıca o gece eve gelen, Yiğit'in annesi ve babası da var."

Ondan uzaklaşıp bozulan suratına baktım.

"Kısacası Bade ve soyadı herneyse olan şahıs, benim kaybettiğim savaş yok. Ben her türlü kazananım. O fotoğraf ortaya çıksa da çıkmasa da, benim şahitlerim illa ki olacaktı."

Elimle saçının bir tutamını parmağıma dolayıp konuştum. Onun bana yaptığı gibi.

"Sadece sen fazla aptalsın, o kadar."

Koşar adımlarla arkasını dönüp giden Bade ile bakışlarım yere düştüğünde gülümsedim. Normalde kötü biri değildim ama, şu an kötü biri gibi hissediyordum.

Arkamı döndüğümde bana gülümseyerek bakan Edis, Mavi ve Çağatay ile bende gülümsedim.

"Gerçekten hukuk okuyup, yargı dağıtman gerek senin Duygu. Fakülteler önüne serilsin."

Çağatay'ın neşeli ses tonu ile söylediği şeyler beni onurlandırırken aklımdaki kötü bir insan olduğum düşüncesini süpürüp, kaybetmiştim. En azında şimdilik kötü bir insan olduğumu düşünmek istemiyordum.

☆☆☆

Elimdeki çikolatayı sinirle ısırıp, az önce bana °Bade'nin elindeki okuldan atılmamıza sebep olabilecek kadar önemli olan fotoğrafı ortadan kaldırdığım için° teşekkür edip giden Yiğit'e bakıyordum.

Son dersin teneffüsündeydik. Mükemmel günün yarısından çoğu geçip gitmişti.

Ve ben, bu mükemmel günün Yiğit JENNET'ı tavlamadan bitmesine izin vermeyecektim.

Bu gece ben, Yiğit Bey'imizin aklını başından almadan bitmeyecekti.

●●●

30. Bölümde size mükemmel bir bölüm sunmak için burada olacağım.
Sevgilerle💚💎

𝘿Ö𝙑𝙈𝙀𝙇𝙞 & 𝙑.𝙄.𝙋. / 𝙩𝙚𝙭𝙩𝙞𝙣𝙜☣Where stories live. Discover now