☼BÖLÜM 19☼

9.1K 376 58
                                    

Elini hala sıkıyordum. Bırakırsam gidecek diye korkuyordum. Bırakırsam yine gidecek. Gitmesinden korkuyordum yada bunların sadece beynimin bir oyunu olmasından. Kanlı canlı karşımda dikilen o adama baktım. Sevdiğim adama! Üç sene boyunca hasret kaldığım, inim inim inlediğim adama baktım. Ben onun aşkıyla ayakta kalıyorken o başkasının aşkına tutunuyormuş. Benim tutunacak tek bir dalım bile yokken, o birileriyle gülüyormuş.

Gözlerine derin derin bakmaya devam ettim. Bir umut vardı içimde. Anlar diyordum anlar. Anlamadı. Neden dedim... Neden? Seven insan anlardı değil mi? Benim aşık olduğum adam, bana aşık olan adam anlardı.

"Pusat! Bu sensin" deyip sıkıca sarılmalıydım ona. Yaptığım tek şey bir yabancı gibi elini tutmak olmuştu. Canım yanıyordu.

"Sen yaşıyorsun Pusat. Sen yaşıyorsun. Seni o kadar çok özledim ki... O kadar çok bekledim, hayal ettim ki bu anı... Hadi ne olur sarıl bana. Sımsıkı sarıl. Geçti de bana... Geçti bir tanem de. Ben seni unutamam de. Ne bileyim yine sevdiğini söyle bana, ne olursun. Ne olursun bir kere sarıl. Sarıl ki dinsin onca senenin acısı. Yemin ederim diner, ama ne olursun unuttum deme bana. Hatırlamıyorum deme. Beni nasıl unutursun sen? Bak ben verdiğim sözleri tuttum. Seni bekledim, hep seni sevdim. Hani sende böyle yapacaktın! Şimdi nasıl olurda hatırlamazsın Azra'nı! Seninim ben. Benim senin olan, o değil. Senelerce yaşadığını hayal ettim. Sonunda gerçek oldu ve sen başkasını mı seviyorsun? Yalan de ne olursun. Sarıl bana sadece. Sımsıkı sarıl Pusat" Bunları içimden demek ne kadar da acı veriyordu bana. Yüzüne bunları söyleyip sarılmalıydım ona. Nasıl dayanacaktım ben!

Elimi bıraktı ve oturmamız için yerlerimizi gösterdi. Ondan gözlerimi alamıyordum. Ellerim, bacaklarım ve vücudumun her yeri titriyordu. Gözümden akan bir damlayı çaktırmadan sildim. Gözüm Pusat'tan başka kimseyi görmüyordu.

"Sizinle tanışmadık. Aylin ben" dedi Pusat'ın yanına geçen kız. Ona kısa bir bakış atıp, bir ona bir de uzattığı eline baktım.

"Bende Azra" dedim elini sıkarak. Sarı saçları hafif dalgalı ve bakımlıydı. Güzel gözüküyordu. Teni güzeldi, benimkiler gibi mor ve jilet izi yoktu. Pürüzsüzdü. Kollarıma bakıp, burun kıvırdım. Gözlerim Aylin'in tırnaklarına kaydı. Yeni bakım yapıldığı belliydi. Birde benimkilere baktım. Kesinlikle iğrençti.

"Güzelsin" dedi Çağan kulağıma eğilerek. Çağan'a baktım. Gülümsedi.

"Ona bak birde bana bak Çağan" deyince, burnumu sıktı ve bir kez daha gülümsedi.

"Aşk ve sevgi, dış görünüşe mi bakıyor Maymun? Öyle olsaydı senin yanında işim olmazdı" dedi. Dirseğimi karnına geçirdim. Pusat'ın bakışları beni bulduğunda, tekrar kendimi kaybettim.

"Siz ne zamandır birlikteniz?" dedi bana bakarak.

"2 sene oldu" dedi Çağan.

"Ne güzel. Bende 2 sene önce tanıştım. Şuna bakın! Sevilmeyecek biri değil ki" deyip ona içtenlikle gülümsedi. Pusat bir tek bana gülerdi. Bir tek bana! Onu öpmek için eğilirken, kafamı dışarıya çevirip yutkundum. Kesinlikle dayanamıyordum. Akan bir damlayı hızla silip, bakışlarımı Eren'e çevirdim. Bana acı bir şekilde gülümsedi.

"Ne yiyoruz?" dedi Çilek.

Herkes istediği şeyden söylerken, ben sadece su istemiştim.

"Neden bir şey yemiyorsun Azra?" dedi Aylin.

"Canım bu aralar bir şey istemiyor" dedim samimiyetsiz bir şekilde. Anladım der gibi kafasını sallayınca, bakışlarım her zaman ki gibi Pusat'ı buldu. Çağan ve Eren'le muhabbet ediyordu. Aylin'de bizimle muhabbet kurmaya çalışıyordu ama, Çilek ve ben sürekli mesafe koyuyorduk.

SERSERİNİN CENNETİ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now