10

42 7 0
                                    

"Ba-Baz?"

Baz kafasını son hızla Simon'ın yatağında yasladığı yerden kaldırdı. Gri gözleri onun çarpıcı mavi gözleriyle buluştu. Ağzından ağlamayla karışık gülme sesi çıktı.

"Simon?"

"Neredeyim? Ben neden- Bunlar da ne- Nasıl-"  Simon kollarında ve yüzünde bulunan tüpleri çıkarmaya çalıştı.

"Hey, hayır. Kes şunu, onlara ihtiyacın var." Baz sandalyesinden kalktı ve yanına gelip Simon'ın elini tuttu. Simon'ın tekrardan tüpleri çıkarmayı denemeyeceğinden emin olunca dudaklarını Simon'ınkilerin üstüne örttü. Kapı açılana kadar.

"O uyandı! Neden hemşirelerden birini çağırmadın! Aman Tanrım!" Hemşire hızla odadan çıktı ve tekrar tıklatarak içeri girene kadar Baz, Simon'ın yanından uzaklaştı.

Bir buçuk saat sonra, tüm hemşire ve doktorlar Simon'ın odasından çıktıktan sonra Baz sonunda Simon'ın yanına oturabildi.

"İyi misin?"

"Ben... Ben bilmiyorum. Ne... Ne oldu?" Simon kaşlarını çattı. Düşünmek ve cümleleri toplamak zordu. Beyni bir alfabe çorbası gibiydi. Her şey yumuş yumuş ve karışıktı.

Baz, Simon'ın ifadesine baktı. Erkek arkadaşının elini yavaşça tuttu.
"Goblinler. Onlar- O- Onlar denedi- Yapmam gerekirdi-" Baz sinirlendiğini belli eden sesler çıkardı, dudağını dişledi.

"Goblinler mi? Ne? Onlar... Beni öldürmeye mi çalıştı?"

Baz kafasını salladı, Simon'la gözleri buluştu. Simon'ın bu halde olması tamamen onun suçuydu. Simon neden böyle olduğunu hatırlayamasa bile.

"Baz?"

Baz ona baktı ama gözleri yerine yanağındaki benlere odaklanmıştı.

"Sen... Sen iyi misin?"

"Benimle dalga mı geçiyorsun? Daha yeni kahrolası bir komadan uyandın ve bana iyi miyim diye mi soruyorsun? İsa, Snow, sen-"

"Baz."

"Şimdi iyiyim."

"Neden hemşireler bunu yaptı... Neden onlar... Ben uyurken?"

"Sen komadaydın, Simon. Bir buçuk aydır."

Bir süre sessizce oturdular. Simon bir buçuk aydır komadaydı. Bir buçuk ay. Ve bunu bilmiyordu bile.

"Baz? Sen- Gelebilir misin- Yanıma uzanır mısın?" Simon birden sordu, Baz'ı şaşırttı ve ürküttü.

"Canını yakabilirim. Yatak küçük."

"Lütfen?"

"Ama yanlışlıkla-"

"Baz bunu biliyorum- Sen- yapmayacağını biliyorum. Lütfen... gel."

Baz istedi. Tabii ki istiyordu. Ama Simon'ın canını yakmak istemiyordu. Yanlışlıkla kafasına çarpabilirdi yada tüplerden birinin çıkmasına neden olabilirdi yada kırık kaburgasına çarpabilirdi  - Goblinlerden bir başka hediye - yada daha kötüsü.

Öbür yandan Simon'ın isteğini reddemezdi. Simon, Baz'ın hastane yatağında yanına yatmasını mı istiyordu? Peki. Simon, Baz'ın tüm dünyayı onun önüne sermesini mi istiyordu? Peki. Simon, Baz'ın bir binadan atlamasını mı istiyordu? Peki. Baz bunu yapardı. Baz, Simon için her şeyi yapardı.

Bu yüzden ayakkabılarını çıkardı ve yavaşça hastane yatağına çıktı. Simon başka bir pozisyona geçmeye çalıştı, yüzünü acıyla buruşturdu. "Benim... Benim sorunum ne?"

"Kırık kaburga. Daha birçok şey var ama onlar iyileşti."

Simon kafa salladı, sonunda canını çok da acıtmayacak bir pozisyon buldu. Baz'ın bacakları arasındaydı şimdi. Sırtı da vampirin göğsüne dayalıydı. Baz dikkatle kollarını  erkek arkadaşına sardı. Bacağının üzerine bırakmış olduğu, orta boy, ellerini tuttu. Simon da Baz'ın ellerinden birini kendine aldı ve dalgınca onun uzun parmaklarıyla oynamaya başladı.

"Seni özledim. Geri gelmeyeceğini düşündüm," Baz dudaklarını Simon'ın başına bastırırken fısıldadı.

"Ben döndüm."

"Ve bunun için Merlin'e minnettarım."

i'm a wreck // snowbaz (çeviri) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin