2'

43 9 18
                                    

      took a deep breath and smiled

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

      took a deep breath and smiled

   Güneş,vakitsiz gösteriyordu yüzünü. Parıltısıyla göz kamaştıran, güneş ışınlarının düştüğü sonu görünmeye koyu renkli dalgalar, üzerini gölgeleyen parlaklıkla, gökyüzünde henüz boy göstermeye başlayan renk cümbüşüyle uyum yakalayarak güzel bir manzara sunuyordu.

   Dalgalardan başka, güneşin ışıltısını çalan birisi daha vardı. Güneşi bile kıskandırabilecek bir güzelliğe sahip olan, saçları, güzel yüzü ve tüm benliği ile parıl parıl parlayan Kang Yeosang.

   Kang Yeosang, güzelliği ile herkesi büyüyebilirdi.

   Nazikliği, hoşgörüsü ve zarif davranışları ile insanları kendisine hayran bırakan bir adamdı. Düşüncelerinin büyüsüne kapılmak kaçınılmazdı.

   Kang Yeosang'ın kalbi çok güzeldi.

   Adeta içinin güzelliği dışına da vurmuştu. Bundan olmalı ki kalbi gibi yüzü de çok güzeldi.

   Alnına dökülen yumuşak tutamların gölgesinde kalan, masum bakışların altında derin anlamların gizlendiği bu gözler, bir viyolanın tellerine özenmişçesine kıvrımlı kirpiklerin altında iç çekişleri kucaklıyordu.

   Cazibesine ahenkle karışmış olan keskin yüz hatları nefes kesiciydi.

   Gözlerinden uzanarak burnunun ucundan üst dudağına düşen fark edilmez incecik gölge kadife dudaklarının şarabını perdeliyordu.

   Gülünce, gülüşüne hapsolmuş tohumlar filizlenirdi. Yanaklarında oluşan çizgilerde saklanan parlak yapraklı çiçekler açardı. Kısılan gözlerinin kenarında dans eden kıvılcımlar belirirdi.

   Eğer bir şeyler ters gider gülüşü öfkeyle solarsa; gözlerinin kenarındaki kıvılcımlar acımasızca bir yangın çıkarır ve gözlerinin karanlığında uçuşan külleri yanaklarından süzülürdü.

   İşte o zaman yeşeren tohumlara yazık olur, güzel kokulu çiçekler solardı.

   Fakat gülüşü hayal kırıklığıyla solarsa; inci taneleri yanaklarından aşağıya bir bir süzülür, gözlerinde gökkuşağına ulaşmaya çalışırken, güneşin sırt çevirdiği bulutlarda mahsur kalmış küçük, savunmasız çocuk ortaya çıkardı.

   Kang Yeosang, böyle bir adamdı. Karşısında kelimeler kifayetsiz kalırdı. Onu anlatmaya hiçbir sözcüğün gücü yetmezdi.

   Güneşi kıskandırabilecek kadar güzel olan bu adam şimdi kralın isteğini yerine getirmek için buradaydı.

   Prensin hemen arkasında, biraz çaprazında geride kalan genç kız ise elindeki bavulu ile birlikte nutku tutulmuş gibi şaşkın gözlerle karşısındaki görkemli manzarayı süzüyordu. Karşısında, hayranlık barındıran bakışlarını sahiplenen, gözüne devasa görünen gemiye binecekti.

   Sanıyordu ki bu yaşına kadar daha önce hiç gemiye binme şansını yakalayamamasından olsa gerek bu kadar heyecanlanmıştı.

   Sonunda prens, en önde ilerlemeye başlayınca, Aila'nın yanında prense bu görevde eşlik edecek o küçük grup hiç vakit kaybetmeden prensin peşine takıldı.

   Aila da herkes gibi hareketlenerek ağır bir şekilde, hafif nemli, tahta zeminin üzerinde yürümeye başladı.

    Ayaklarını sürüdüğü bu ıslak tahtalarda onun için hem bir son hem de bir başlangıç saklıydı.

   Aila'nın açacağı yeni kapıların ardındaki silik mum kokusunun sindiği bu odaların sır dolu anahtarları, görünmez bir el tarafından avuçlarının içerisine bırakılmıştı.

   Her şeyden habersiz Aila, hayran kaldığı o görkemli gemiye ilk adımını atmıştı.

   Her şeyden habersiz Aila, hayran kaldığı o görkemli gemiye ilk adımını atmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 07, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

dalgaların nefesi↬kang yeosangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin