2.İsteme...

59.6K 3K 321
                                    

Dudaklarından dökülen kelimeler beynimde dönüp duruyordu...

Nasıl baktığımı anlamış mıydı?

Ona muhtaç gibi baktığımı hissetmişmiydi?

Acizc olduğumu...?

Ben gönül terazimde kendimi yargılarken ağabeyim Ali ile bişeyler konuşuyordu...

Dikkat etmeye çalıştım.

Beynim sulanmıştı adeta...

Son kelimeyi yakaladım...

"Yarın beraber gideceğiz zaten. Boşuna onca yolu tekrar gelme..." Ağabeyimin itiraz istemez ses tonu yüreğimi oynattı. Bugün onlarda kalacağımı bilmiyor muydu? Neden bana eziyet ediyordu?

"Ağabey ben eve gideyim. Rahatsızlık vermeyeyim..."

"Olur mu öyle şey Ali? Kalbimi kırıyorsun ama..." Yengem hafif kırgın ses tonuyla Ali'nin can elinden vuruyordu...

Ali bir kadının ağlamasına tahammül edemezdi. Özellikle hamile bir kadının...

"Peki yenge peki... Sen yeter ki şöyle konuşma..."

Ağabeyim eğlendiğini belli eden bir kahkaha attı...

"Benim yapamadığımı bizim hatun yapıyor. Valla bravo gülüm..."

Yengem o melankolik havasından hemen sıyrılmıştı...

"Ne sandın..."

Onların kahkasıyla tamamlamıştık yolu. Ellerimi öyle çok birbirine kenetlemiştim ki eklemlerim ağrıyordu.

Onunla aynı evde kalmak mı?

Bir keresinde dağ evinde Demir ağabeylerimle kalmıştık.

Onun orda olduğunu bilmek yetmiyormuş gibi, ikimizde sabahın köründe kalkmıştık...

Erva ile sabah namazını kılmıştık... Sonra o uyumuştu...

Bana zehirdi o gün uyku...

Salonda varlığını hissettiğim çocuk yüzünden öylesine huzursuzdum ki...

Sessizce montumu giyip çıkmıştım dışarı...

Karın soğuğu belki aklımı başıma getirir diye düşünmüştüm. Soğuk yüzüme, ellerime vurmuştu. Ayaklarım buz kesmişti.

Ama içim halen yanıyordu...

Sonra bu da yetmezmiş gibi onu gördüm...

Erkekleri rahatsız etmemek için kapıdan çıkarken kafam yerde çıkmıştım. Kim uyuyor kim uyumuyor kontrol etmemiştim...

Ona bakamamak için binbir türlü bahane bulmuştum...

Ama işte orada karşımdaydı...

Sigara içmiyordu ama dudaklarının arasında mutlaka bişeyler taşırdı...

Kürdan, şeker, yaprak, kıymık vs... Bu onun takıntısıydı...

O gün dudaklarının arasında kürdan vardı. Dişlerinin arasında yukarı aşağı oynatıyor, kafasını gökyüzüne kaldırıyordu...

Bıkkın bir hali vardı.

Sanki dünya yükü üstüne binmiş gibi...

Sonra beni o karların içinde maviliğini haykıran gözleri bana çevrildi...

Öylece onu seyrettiğimi farketti...

Kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı...

Sonra çenesi kasıldı. Kaç dakika buluştu gözlerimiz bilmiyordum. Onun elleri ceplerinde ben kollarım birbirine bağlıydı. Aramızda uçurumlar kadar boşluk vardı...

"Kitap Oluyor" Bana Öyle Bakma!(Umut serisi-3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin