18.Bölüm: TANRININ CİLVESİ

Mulai dari awal
                                    

"Aşkın, çok korkuttun beni." Dedi endişeyle. Gözlerinde korkuya sebep olmak berbat bir duyguydu.

"İyiyim." Saçlarımı okşadı.

"Dedim sana çok içtin diye, alkol zehirlenmesi yaşamışsın." Demek Alanguva beynini kullanarak ablama gerçeği söylememeyi akıl etmişti. "İyi misin şimdi?"

"İyiyim."

"Lütfen artık daha dikkatli ol kuzum."

"Olurum." Saçından gelen şampuan kokusu, yatmadan önce duş aldığını gösteriyordu. Sırtını yatak başlığına yasladı, kendine geliyordu.

"Patronun çok iyi bir adam." Dedi altında yatan imayı sezdirerek. "Sen bayıldığında hemen kucaklayıp doktorun yanına getirdi. Eğer Bahar'ın doktoru gerek olduğunu söyleseydi uçağı farklı bir ülkeye indirecekti. Hatta baya indiriyordu, doktor değerlerinin normal olduğunu söyleyince zar zor vazgeçti." Oğlunu öven anneler gibi bakmaya başlamıştı.

"Sağ olsun iyi biri." Dedim yarım ağız.

"He o kadar yani?" Dedi inanamaz gibi. "Güray da iyi çocuk ama sanki ondan pek haz etmiyorsun. Ateş'e bakışlarınsa çok daha anlamlı, kaçamak kaçamak bakışmalar gözlerini kaçırmalar. Aynı şekilde Ateş'te sana çok güzel bakıyor, emin misin sen aranızda bir şey olmadığına?" Ben gözlerimi falan kaçırmıyordum o puşttan.

"Sana öyle gelmiş, aramızda bir şey yok." Bana inanmadı, sadece güldü ve yanağımı öptü. "Bahar'a bakayım ben, sonra kahvaltı yaparız." Ayağa kalktığımda hala arkamdan imalı imalı bakıyordu.

"Abla!" Kahkaha attı. Söylenerek odadan çıktım. Üst katta olmadığında emindim odasının, birkaç oda gezdim. En son birinden sesler geliyordu, kapı hafif aralıktı.

"Ya çok lezzetli bu. Çok tatlı hoşuma gitti." Bahar'ın sesiydi.

"Senden tatlı olmasın." Bu da Pusat'tı!  Resmen uzak duramıyordu kızdan.

"Ya sen çok tatlısın ama Pusat."

"Yaa..." Pusat, bir miyavlamadığın kalmıştı koçum.

"Yanımda otursana, kokun çok hoşuma gidiyor." Bahar!

"Y-yanına mı?" Dedi Pusat hayretle. "Yatağa yanına?" Bahar'ın yanına oturmayı çok istedi, belki de son zamanlarda istediği her şeyden çok ama oturmadı. Onun için ondan uzak kalıyordu. Kısa sürede Bahar'a nasıl bu kadar tutulduğuna anlam veremesem de, ona içi gittiği halde uzak durmasını takdir ediyordum içten içe.

"Ne olacak ki? Zaten göremiyorum bari hissedeyim seni." Pusat zorlukla derin bir nefes almıştı.

Sinirlendim, Pusat'ın bu odaya bile gelmemesi gerekirdi. Bahar'ı ürkütmemek için kapıyı tıklattım. Hemen ardından da sabırsızca kapıyı biraz daha açtım.

Bahar pembe pijamalarıyla yatağında yatıyordu, saçlarında da dünkü örgü duruyordu. Küçük sevimli bir çocuk gibi duruyordu. Pusat'sa ona süt getirmiş, başında duruyordu. Pusat beni gördüğünde söylenerek yüzünü buruşturdu. Nasıl oluyormuş Pusat Bey?

"Bahar nasıl oldun güzelim?"

"Ben iyiyim de dün çok korktum asıl sen nasılsın?"

"Ben iyiyim de Pusat'ın sabahın köründe bu odada işi ne?" Bahar gülümsedi yanakları kızarırken. Koca gülümsemesi çıkık elmacık kemiklerini ortaya çıkardı.

"Ya bana ballı süt getirmiş, kızma ona." Dedi şirince.

Shrek bir kez daha iç çekti Bahar'ı izlerken.

ATEŞPARE (+18)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang