'2

2.9K 322 269
                                    

_
~

İyi okumalar')

"Oppa hadi ama lütfen, geç kaldık zaten!"

Yeseul'un tiz sesinin kulaklarını tırmalaması yetmiyormuş gibi bir yandan da heyecanla Minho'nun kolunu  çekiştiriyordu.

Onunla birkaç aydır çıkıyorlardı. Buna çıkmak denirse tabii. Minho'nun babası yüzündendi. Oğlunun yazılım mühendisi olmasını istemişti ama oğlunun istediği şey hiç değişmemişti, profesyonel bir dansçı olmak istiyordu.  Bu meselelerden dolayı çok tartışıyorlardı. Babası Minho'nun  yurt dışında okumasını ve orada eğitim almasını istemişti.

Her şeyini Kore'de bırakıp onu dinleyerek istediğini yapmıştı Minho. Annesine verdiği söz için bunu yapmıştı.  O 18 yaşındayken vefat eden annesine verdiği söz için..

Ona her ne olursa olsun babasına iyi bakmasını söylemişti..

Avustralya'ya gitmişti gitmesine ama zamanla her şey değişmişti. Babası orada kendi istediği okulu okumasını ayrıca Yeseul ile de sevgili olmasını istemişti. Babaları ortaktı ve böyle uygun görüp anlaşmışlardı. Yeseul'e kalsa dünden razıydı. Minho kendisine ilgi duyduğunu biliyordu, her halinden belliydi.
Avustralya'da tanışıp aynı okulda okumuşlardı. Babası da saygın iş adamlarındandı.

Minho'nun babasıyla arasındaki gerginlik de o zamanlardan sonra iyice artmıştı.

Bu yılda ait olduğunu düşündüğü yere, Kore'ye geri dönme kararı almıştı. Yeseul de onun peşinden gelmiş, bir süre sonra çıkmaya başlamışlardı. Ona aşık değildi.  Yeseul de bunu çok iyi biliyordu. Belki bir gün değişir diye düşünürdü hep. 

Minho'nun aklına hep annesinin sözleri  geliyordu. Zaten babasına karşı çıkıp Kore'ye gelmişti. Aralarının daha daha da kötü olmasını istememiş, sırf bu yüzden kabul etmişti.

Şimdi ise Yeseul, üniversitelerinin 'tanışma' amacıyla düzenlediği konser etkinliğine gitmelerini istiyordu. Minho'ya göre okul başladıktan bir hafta sonra böyle bir etkinlik düzenlemek kesinlikle çok mantıklıydı(!)

"Ahh cidden.. Chaeryoung ile git lütfen." diyerek sızlandı Minho.

"Günler sonra buluşuyoruz ve yine aynı şeyi mi yapacaksın?Ayrıca o da sevgilisiyle gelecek. Yanlarında yalnız kalmak istemiyorum. Oppa lütfenn..
Güzel bir gece olacağından eminim."

Minho'nun başı o kadar çok ağrıyordu ki daha fazla onun sesini işitmemek için kabul etti.  Belki iyi de olabilirdi, uzun süredir konsere gitmiyordu.  En azından kafası dağılırdı. Tekrar isteksizce konuştu. "Umarım fazla kalabalık değildir."

Yeseul duyduğuyla sevinip  boynuna atıldı. Minho ise hiçbir tepki vermedi.

"Merak etme oppa harika olacak! Seveceğine eminim."

"Her neyse hazırsan gidelim."

Konser alanına vardıklarında umduğundan daha az insan görünce sevindi Minho.  Gerçi biraz geç kalmışlardı, sona yaklaştığı için azalmıştı insanlar.

Başı çok ağrıyordu ve yorgundu.  Gözleri etrafta gezinirken Yeseul'un çoktan kalabalığa karışmış olduğunu fark etti. Sonra gözlerini sahneye çevirdi. Biri konuşmak üzereydi.

"Evet millet! Hazır mısınız?"

Sahnedeki gencin yanına iki kişi daha geldi o konuşurken. Sonrasında ise gecenin son şarkısını söylemeye başladılar. Minho seslerini ve danslarını gerçekten güzel bulmuştu ama fikrine göre dans konusunda biraz daha gelişebilirlerdi. 

Hızlı adımlarla Yeseul'un yanına gitti. Sonrasında insanların arasından geçerek zar zor sahne önüne geldiler. Yeseul de diğerleri gibi şarkıya eşlik ediyordu heyecanla.

Bir süre sonra şarkının tam ortasındaken ve öndeki kişi kendi partını söylerken birden durdu. Minho ne olduğunu anlamasa da bulunduğu tarafa baktığını fark etmişti. Donmuş gibiydi sahnedeki. Bir süre kaldı öylece.

Herkes anlam veremeyen bakışlar atarken başta konuşan ve Minho'nun liderleri olduğunu düşündüğü kişi donan genci kolundan tutarak sahneden indirdi. Diğeri de ardından giderken bir adam gelip performansın bittiğini ve hemen ardından da okul hakkında bir şeyler söylemeye başlamıştı.  Minho tam olarak dinlemememişti.

Sahnedeyken bir anda donup kalacak kadar ne olmuş olabilir ki diye düşünüyordu. O sırada Yeseul'un kolunu dürtmesiyle ona döndü.

"Oppa bak oradalar biz de fotoğraf çekilelim hadi!"

Gösterdiği tarafa baktığında bir grup kızın onlarla fotoğraf çektirdiğini gördü. Yeseul onun bir şey demesine  fırsat vermeden kolundan tutarak  gösterdiği yere doğru sürükledi arkasındaki bedeni.

Yeseul sahnede bir anda donan çocuğun yanına gitmişti koşarak. Minho peşinden geldiğindeyse Yeseul  eline anında telefonunu tutuşturdu.

"Bizi çekebilir misin oppa?"

Dediği gibi yaparak ikilinin fotoğrafını çekti Minho. Çekmesine rağmen kamerayı hâlâ onlara doğru tutuyordu, bir süre boyunca tam ona doğru gülümseyerek bakan kişiye takıldı gözleri. Fazla tanıdık gelmişti yüzü.

O bunu düşünürken Chaeryoung yanlarına geldi. "Heyy! Çekemedin mi hâlâ?"

"Ha? Çektim."

Yeseul Minho'nun da kadraja girmesi için ısrar ederken arkadaşı Chaeryoung
birden telefonu elinden alıp Minho'yu onların yanına itti.

"Gülümseyinn!"

Zoraki bir şekilde gülümsedi Minho. Rahatsız hissediyordu.   Yeseul çekilen fotoğrafa bakmak için hemen telefonuna koşarken Minho yanındaki kişiye döndüğünde kendisine baktığını fark etti.

"Nasıl buldun?"

"Neyi?"

"Performansımızı."

"Güzeldi ama dansını biraz daha geliştirsen daha iyi olabilir."

"Hmm öyle mi dersin.. Dansçı mısın?"

"Evet."

Sözlerine devam etmek istese de arkasından birinin itmesiyle karşısındakiyle birlikte yere çakıldı Minho.  Fotoğraf çekilmek için gelen kızlardan biri olmalıydı. Kolunun acısıyla sessizce tısladığında bulundukları konumu yeni fark etti ve birden kafasını kaldırdı.  İsmini bile bilmediği gencin tam olarak üstüne düşmüştü.  Yüz yüze geldiklerinde yine kendisine bakıyor olduğunu fark etti.  Ne kadar oldu bilmiyordu, alttakinin konuşmasıyla bakışlarını ondan çekti.

"Kalkmayı düşünmüyor musun?"

Hemen toparlandı ve elini uzatarak kalkmasına yardım etti Minho.  Ardındam tekrar Yeseul'un tiz sesi duyuldu.

"Ah oppaa! İyi misin?"

"İyiyim, sorun yok."

Diyerek üstünü silkelerken aslında o üstüne düştüğü gence dediğini fark edip göz devirdi Minho.

"İyiyim, teşekkürler." dedi sahnede donakalmış olan çocuk.

Eş zamanlı olarak da Minho'nun lider olduğunu düşündüğü genç onların bulunduğu tarafa doğru seslendi.

"Jisung! Gelmiyor musun?"

Minho, bakışları isminin Jisung olduğunu öğrendiği kişiye döndürdüğünde yine kendisine baktığını fark etti. "Jisung mu?"

Gülümseyerek elini uzattı karşısındaki.

"Han Jisung."

Gülümsemesine karşılık vererek elini sıktı Minho.

"Lee Minho."
-
.
.
.
.
Umarım beğenmişsinizdir görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim')









Kalopsia | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin