22. Bölüm

1.7K 193 134
                                    

 M E R H A B A L A R !

Nasılsınız? İyisinizdir umarım.

Öncelikle bölüm atamadığım için özür dilerim ama duygusal anlamda kötü bir hafta geçirdim. Şu an bile bir boşlukta gibiyim ama daha fazla bekletemem sizi. Hem belki Mahir, Melisa ve siz bana biraz olsun iyi gelirsiniz ha? Öpüyorum hepinizi. 

Yorum yapmayı unutmayın, satır aralarında buluşalım.

Keyifli okumalar. 

__________

Üzerimdeki önlüğü ve boneyi çıkartarak dolabıma tıktıktan sonra çantamı alarak sırtım ataktım. Soyunma odasındakilere ufak bir gülümseme ile baş selamı verdikten sonra odadan çıktım. Kapıyı kapatarak arkamı döndüğümde, duvara yaslanmış ve elleri cebinde bir şekilde bekleyen beden irkilmeme sebep olmuştu. 

Avuç içlerimi üzerimdeki dar paça, siyah pantolona sildikten sonra gülümsemeye çalıştım. Bedenini yaslandığı duvardan ayırdıktan sonra ellerini ceplerinden çıkartmadan aheste aheste bana doğru yürümeye başladı.

Tam karşımda durduğunda dudaklarına yine o büyük gülümsemesinden kondurdu. 

"Melisa, nasılsın görmeyeli?" Stresle çantamın kulplarını çekiştirdiğimde bakışları gözlerimdeydi. Ben de onun gözlerine dikkat kesildiğimde renklerinin kahverengi olduğunu fark ettim. Kahverengi göz ona yakışmıştı. 

"İyiyim Devran, sen nasılsın?" Ellerini ceplerinden çıkarttı ve derin bir nefes çekti içine.

"Ben de iyiyim ama burada mı bekleyeceğiz? Dışarı çıkalım istersen." Dediğinde başımı hızlıca olumlu anlamda salladım. Haklıydı. Soyunma odasının tam önünde bekliyorduk resmen. 

"Haklısın. Çıkalım." Dedikten sonra yavaş adımlarla yürümeye başladım. Devran'da hemen yanımdaydı. Aniden kolunu omuzuma atmasıyla adımlarımı karıştırsam da kendimi toparlayabilmiştim. Gözlerim fal taşı gibi açıldığında bu yakınlığımızı sorguluyordum.

"Ee daha daha nasılsın? Hayat nasıl gidiyor?" Dediğinde fabrikadan çıkmıştık. 

"İ-iyiyim. Yani hayat iyi gidiyor. Normal." 

"Heyecanlandırdım mı seni?" Diyerek kulağıma doğru konuştuğunda sinirle omuzumdakini kolunu ittirdim. 

"Ne heyecanlandırması ya? Ne saçmalıyorsun?" Kaşları çatılırken sesli bir şekilde yutkundu. 

"Sen kekeleyince, ben de kolumu omuzuna atmam seni heyecanlandırdı sandım." Dedi. Gözlerimi devirerek sakin olmak adına içimden telkinler vermeye başladım. 

"Sadece gereksiz samimiyetini sorguluyordum. Ne heyecanlanması? Ne münasebet? Beni heyecanlandırabilen tek bir erkek var, o da sen değilsin." 

"A-anlamadım? Heyecanlandıran erkek mi?" 

"Evet Devran, lütfen peşimde dolanmaktan vazgeç. Birisini ciddi anlamda seviyorum ve onunla aramın bozulması en son isteyeceğim şey bile değil." Dediğimde gözlerini yumdu ve ellerini saçlarından geçirmeye başladı. Sinirlenmişe benziyordu ama umurumda bile değildi. Bunu anlaması gerekiyordu artık.

"Hah, sen kimi sevebilirsin ki? Evden işe, işten eve gidiyordun. Kimi sevebilirsin? Ben daha iyi birisini bulabileceğini mi sanıyorsun?" Diyerek dibime kadar girmesiyle ben de sesimi yükselttim.

"Saçmalıyorsun. Ve senden daha iyi birini bulabileceğimi sanmıyorum, senden daha iyi birini buldum zaten!" Elini aniden çeneme atmasıyla gözlerim kocaman açıldı. Ne yaptığını sanıyordu bu? 

Yara Bandı FabrikalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin