"Ne yapacaksın onunla?" diye sordum. Elindeki kemeri yere bırakacağı esnada bacağımı tekrardan kasıklarına vurmak için kaldırmıştım ki sol eliyle bacağımı kavrayıp beni yere savurdu. Kanaması durmuş olan dudağım zemini boyladığında tekrardan kanamaya başladı. Arkamı döneceğim sırada sırtıma ayağıyla bastırdı. Bedenim boylu boyunca eskimiş olan halının üzerindeydi. 

Güldüm. "Vurmanı bekliyorum. Biliyorsun, canım acımıyor benim." 

"Senin canını öyle bir yakacağım ki beni öldür diye inleyeceksin." Sırtımdaki ayağının baskını azalttı. Daha sonra ayağını sırtımdan çekip enseme koyduğunda dişlerimi sıktım. Gücünü vermiyordu. 

Dişlerimi sıkmayı bırakıp sahte bir kahkaha attım. "Güzel şarkıymış. Kim söylüyor?" 

Güldü. "Melodisini duymak ister misin?" 

Elindeki kemeri birbirine vurduğunda bedenim ürperdi. "Bu şarkının giriş kısmıydı." 

"Güzel bir giriş." dedim nefes almaya çalışarak. Nefeslerim kesik kesikti. 

Ellerini üzerimde ki bordo kazak da hissettiğimde ağlamamak için dudaklarımı kemirmeye başladım. Elim kolum bağlıydı. Ayaklarım ise uyuşmuştu ve korkudan bedenim titremeye başlamıştı. Ne yapacağımı bilmiyorum. 

"Bordo, sevmem." dediği gibi üzerimdeki kazağı yırtmıştı. Sırtım açıkta kaldığında gözlerimden yaşlar birer birer boşalmaya başlamıştı. Sadece sırtımı görüyordu. Sütyenimin kopçasını bile görmesi beni huzursuz etmişti. 

Kemerin tokasını sırtıma değdirdiğinde gözlerimi yumdum. Kemerin tokasının soğukluğu etlerimi diken diken etmeye yetmişti. 

"Şarkının en güzel yerine geldik."

Kemeri sırtımdan çekip var gücüyle bir darbe indirdiğinde dudaklarımdan bir inilti kaçmıştı. Kemerin tokasını sırtımda gezdirmeye başladığında derin derin nefesler alıp bırakıyordum. Sırtıma bir darbe daha indirdiğinde dişlerimi dudaklarıma geçirdiğim için boğuk bir inilti nüksetmişti. Kaç kere daha tekrarladı, bilmiyorum. Fakat sırtımda kemer izleri çoğalmıştı. Canım yanıyordu. 

"Şarkıyı beğendin mi?" 

"Çok," dedim zorlukla. 

"Ecmel," dedi, adım onun ağzına hiç yakışmamıştı. "Sen onları kurtardın. Peki, onlar seni kurtarabilecekler mi?" 

"Kurtaracaklar," dedim güçlükle. "Ne ölümü ne de dirimi sizin ellerinize bırakmazlar."

Nefes alışverişlerimi düzene koymam gerekiyordu. O kadar hızlı nefes alıyordum ki canımın acıdığını anlamasından korktum. 

"Bizden ölünü alacaklar." dedi. Sırtıma bir kemer darbesi daha indirdiğinde dayanamayıp çığlık attım. Ağlamaya başladığımda kemeri bir yere fırlatıp dibime çöktü. Pis nefesini kulağımın içine üfledi. "Ya da alamayacaklar. Başımızda kurt olmasa seni direk öldürürüm, beklemezdim." 

Gözlerimden yaşlar akmaya devam ederken kapıya doğru yürüdü. Kapının kilidini açtığında derin bir nefes aldım. "Asaf'a da bu kadar güvenme, senin yaptığını yapmaz." 

Saatler önce 

İnsan keşke daha öncesinden ne yaşayabileceğini bilebilseydi, bazı şeyler bizim için daha kolay olmaz mıydı? Mesela otel odasına ilk girdigim de bazı şeyleri biliyor olsaydım. Şu an aklımda takılan karamel rengindeki peruğun Yeşim'e mi ait olup olmadığını bilmiş olacaktım. Ne yapmışlardı? Yeşim'i öldürüp, saçlarını kesip onunla peruk mu yapmışlardı?

DİLHUNWhere stories live. Discover now