Elinde değildi.. Hiçbir şey elinde olmamıştı , şimdi de elinde olamıyordu.

Alina uzandığı yerde doğrulup yeniden gökyüzüne baktığında duyduğu ayak sesleriyle hızla arkasını döndü. Kendine doğru gelen Steve ile istemsizce gülümserken Steve ellerini cebinden çıkarıp kızın yanına oturdu.

Steve : Yine manzarayı mı izliyorsun ?

Alina : Bir de..-

Steve : Sessizliği dinliyorsun , evet biliyorum.

Alina adamın dediği ile gülüp başını omzuna koyarken Steve duruma alışık olduğu için sadece gülümsedi ve mavi gözlerini , ısıtan güneşe döndü.

Ortamda kısa bir sessizlik hakim olurken ikisi de oldukça huzurluydu. Bu sadece dışarıdaki bir insana göre sessizlik sayılabilirdi çünkü bu huzurun sesiydi. Huzur... sessizlik demekti ve eğer huzuru duymak istiyorsanız.. sadece sessizliği dinlemeniz yeterlidir. Hem de her zaman.

Alina : Ultron ' dan hala bir haber yok mu ?

Steve : Hayır , hala bir haber yok.

Alina : Umarım yok olmuştur.

Steve : Yok olduğunu düşünmüyorum ama umarım yok olmuştur.

Alina : Eğer yok olmadıysa sence bir şey yapar mı ?

Steve : Kesinlikle yapar.

Steve sıkıntılı bir nefes verip bakışlarını kıza kaydırırken Alina hala açık olduğunu fark ettiği şarkıyı kapatmak için adamın omzunda olan başını kaldırdı. Steve kızın ne yaptığına bakıp telefonda gördüğü şarkıyla sırıtırken hızla konuştu.

Steve : " It had to be you " mu dinliyorsun ?

Alina : Mhmhm..

Steve : Bu şarkıyı bu kadar sevdiğini bilmiyordum.

Alina adamın sırıtan ifadesini görüp birkaç saniye donarken parlayan mavi gözlere artık cevap vermesi gerektiğini bildiği için cümlelerini düşünmeden konuştu.

Alina : Ş-şey.. ben severim. Yani seviyorum. Bu şarkı hoşuma gidiyor.

Steve : Ne zamandan beri ?

Steve sorduğu sorudan sonra gülümsememek için dudaklarını birbirine bastırırken Alina istemsizce içine derin bir nefes çekti ve kendi içinde bir konuşmaya girdi. Bunu fark eden Steve dayanamayıp gülerken yeniden konuştu.

Red Room || Steve Rogers Where stories live. Discover now