"Eren ile Liman birbirlerini çok seviyorlar." dedi elindeki yelpazeyi daha da hızlı sallayarak. "Liman o gün Eren'in ters tarafına denk gelmişti ama merak etme en kısa süre içerisinde Eren onun gönlünü alacaktır. "

Başımla onayladım onu. "Birbirlerini sevdikleri dışarıdan bile belli oluyor."

Kafasını salladı. Bakışlarımı Eren ve Liman'ın üzerinden çekerek Asaf'a yöneldim. "Dün siz birinin peşindeydiniz değil mi?"

Elindeki yelpazeyi sallamayı bırakmış bana dönmüştü.
"Bunu da nereden çıkardın?"

"Sarı kadın," dedim bedenimi tamamiyle ona çevirerek. "Onu mu arıyorsunuz?"

Burun kemerini sıkıp karşıya baktı. "O küçük burnunu işlerime dahil etme, doktor."

Güldüm. "Doktor," dedim kendi mesleğimi tekrarlayarak. "Aynen doktorum ben."

Elimdeki kabı mangalın yanındaki taş betona bırakıp doğruldum.

"O geceyi bir bütün haliyle hatırlıyor musun?" diye sordu gözlerini kısarak. 

"Hayır," diye mırıldandım. "Sadece o sarı kadın ile dans ettiğinizi sonra da senin yanımdaki sandalyeye oturuşunu ve kadının kaçmasını hatırlıyorum. Hafızamda çok silik bir görüntü oynuyor ve ben bunları bile çok zor anlayabildim." 

Bildiğimi söylemedim veya hissettirmedim. Yüzümde mimik oynamaması ve sanki o geceyi hatırlamak istiyormuşçasına bir yere odaklanıp bakmam onun ikna olmasına yeterdi. 

Öyle de olmuştu. O ne kadar asker olsa da ben de doktordum ve o ne kadar zekiyse ben de bir onun kadar zeki olduğumu düşünüyordum.

"Hatırlamıyorsun, anladım."  dedi ve etlerin diğer yüzünün pişmesi için diğer tarafa çevirdi. "Sarı kadın deyip de durma senin yüzünden sarıdan nefret ettim." 

Konuyu değiştirme çabaları... Yükleniyor. 

"İsmini söyle. Ben de çakma sarı kadın demeyeyim." 

"Şimdi de ismi çakma sarı kadın mı oldu?" diye sordu şaşırarak. 

Vücudumun ağırlığını tek bacağıma vererek sıkıntıyla ofladım ve sorduğu soruyu duymazdan geldim. "İsmi ne?" 

Niye zorluyorsun ki Ecmel? Belli ki söyleyemeyeceği kadar önemli bir şey sonuçta o bir Türk Askeri'ydi. Neden söylemesi için darlıyordum ki, adamı rahat bırakmalıydım.  

"Tamam tamam, sormuyorum bir şey." deyip ellerimi hızlı hızlı salladım. 

Kadının adını aşırı merak ediyorum ama yine de susacaktım. Susmalısın da zaten Ecmel. 

Terazi burcu ve yükselenimin ikizler olması bazen beni çok zorluyordu. 

"Bence de sorma." 

Ne yapalım, ben de sarı kadın demeye devam ederim. 

"Konuşmaya daldık." deyip etleri gösterdi. "Yakıyorduk az kalsın." 

Başımla onu onaylayıp betona koymuş olduğum pembe kabın yanındaki diğer kabı elime alarak Asaf'a uzattım. Pişmiş olan etleri alıp diğer kaba koyduğunda gülümsedim. Telin üzerinde kalan diğer etleri de kaba aktardığında burnuma dolan enfes kokuyla beraber karnım zil çalmıştı. 

"Aç bakayım ağzını," dedi ve ağzıma küçücük bir parça uzattı. Dudaklarıma değdirdiğinde sıcak  olduğu için geri kaçtım. "Sıcak mı? Aptal kafam tabi sıcak." 

DİLHUNWhere stories live. Discover now