Planet Motorcycle

Start from the beginning
                                    

Hırlamayı umursamadan, "SEN KENDİNİ NE SANIYORSUN!" diye gürleyip, sıktığı yumruğunu hızla adamın burnuna geçirdi. Dwijen acı içinde burnunu tutup geriye doğru sendelerken, Louis birden ayak bileğini onun kasıklarına gömdü. Bu kez dizleri birbirine değen adam, tiz inlemesiyle dizleri üzerine çöküp yaşlı gözleriyle Louis'ye baktı. Louis acımadan, o tiksindirici gözlere bakmaya dayanamayıp tokadını hızla yanağına çarptı. Dwijen boylu boyunca yerde uzanıyordu...

"Bir daha SAKIN! Ama sakın bana yaklaşma!"

Adam bir iki saniye sonra horlamaya başlayınca gözlerini devirdi, eve çıktı. Teyzesi çocukların curcunası yüzünden bağırıp çağırıyor, televizyon sesi Louis'nin beynini uyuşturuyordu.

"Raj! Babana söyleyeceğim seni, in oradan!"

Raj bileğini duvara gösterip "Fiçuvv!" diye bağırdı. Çıktığı sandalyeden yere atlayıp, henüz bez eğitimi alamadığından paytak adımlarla koşup yüzüstü duvara yapıştı. "Ben ÖBÜMCEK ADAMIM!"

Louis deri çantasını çıkarıp vestiyere astı. Az önceki olay yüzünden hâlâ elleri titriyordu. "Kuzenler nerede?" diye seslendi teyzesine.

"Gezmeye gittiler!" dedi sinirle. "Louis ve sen varsın dediler, yine bıraktılar çocukları!"

"Zaten onlar yerine ben doğurdum çocukları." Louis öfkeyle soludu. "Şuraya bak, Raj dört yaşına geliyor ama hâlâ bezini çıkarmadı! Geçen sene bunun çoktan halledilmiş olması gerekiyordu, of..."

Ramin biraz utanmış ve alınmıştı. "Ben nasıl eğitim vereyim oğlum, anca bakıyorum dördüne zaten."

"Sana kızmıyorum ki teyze. Kuzenlerimin ve eşlerinin çocuklarına vakit ayırmamalarına kızıyorum! Eğer sen televizyon izlemesen oyun oynamayı bile unutacak çocuklar! Ya televizyona bakıyorlar ya da anne babalarının telefonuna çünkü. Raj bez takıyor diye anaokuluna alınmadı, neden bunu umursamadılar? Evde olunca telefona daldıkları ve çocuklarıyla ilgilenmedikleri için olabilir mi?"

"Söylüyorum ama dinlemiyorlar. Louis ve sen iyi bakıyorsun deyip gidiyorlar. Cinnet geçireceğim ben de!"

"Ben olmasam bırakmazlar, biliyorum! İki tane bakıcı tutmuşlar ne de olsa, başka kime, neye ihtiyaçları var ki?" Burnundan soluyup odaya geçtiğinde, yeğenleri peşinden gelip bağırmaya başladılar.

"Louis daaayı! Louis daaayı!"

Çocuklar her zamanki oyunlarını devam ettirirken Louis ağlamak üzereydi. Bıkmıştı. Her şeyden.

Doğru düzgün bir tatili yoktu ve işi gerçekten yorucuydu. İki aydır peşine takılmış, yüzüne bakmaktan iğrendiği bir adamla uğraşıyordu. İşi olmadığı dönemlerde bile zamanı iş aramakla veya çocuklara bakmakla geçmişti.

Yeğenlerini seviyordu ama anne ve babalarının sözünü dinlemeyen çocukları koordine etmekte güçlük çekiyordu. Çünkü bir durum olduğunda kuzenlerine söylese "Gerek yok, düzelirler." diyerek Louis'yi geri çeviriyorlardı. Böyle olunca ailenin dediğiyle Louis'nin yaptırmak istedikleri çakışıyor, çocuklar da bir otorite benimsemediği için söz dinlemiyor ve bu durum ister istemez hem Louis'yi, hem de Ramin Teyzeyi yoruyordu.

Kendi ailesi ise yoktu, onları gerçekten özlüyor ve ihtiyaç duyuyordu.

"Louis daaayı! Louis daaayı!"

Yaşlı gözlerini yumup, başını hafifçe kaldırarak derin bir nefes aldı. Ciğerleri tıkalı gibiydi. Daralıyordu. Saçındaki üç beş beyaz telin nasıl sızladığını hissetti. Yakında otuz, sonra kırk olacaktı. Umuyordu. En son ne zaman kendine gerçekten vakit ayırabilmişti? Biraz olsun nefes almak istiyordu. Yıllardır yaptığı tek şey nefesini tutmaktı çünkü.

In India | Larry ✔Where stories live. Discover now