2 ❄

995 107 55
                                    

Sweet night kitapçısı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sweet night kitapçısı

Onu tekrar gördüğümde burada olduğuna inanamadım. İşte Kim Taehyung artık deliriyorsun dedim kendime. Gerçekti. Elindeki valizi çekerek yokuşu tırmanıyordu. Aramızda metreler vardı arkası dönüktü. Ama ben onu sırtından bile tanırım, güzel sırtından. Öylece yokuşu çıkışını izledim. Sadece aynı şehirde nefes alıyor olmamız bile mutlu etti beni. Akşam içim içime sığmadı çıkıp yürümek istedim yine karşılaştım. Bana tarlada ne ekili diye sordu. Tıpkı 10 yıl önceki gibi. Sanki aradan yıllar geçmemiş gibi genç görünüyordu zaten. Jungkook hiç değişmemişti. Gözleri yorgun bakıyor olsa da hala parlaktı. Onu öylesine yoran neydi bilmiyorum her ne ise buna engel olmak istedim. Ama yapamazdım yanında olmaya iznim yoktu. Arkadaştan öte değildik ki arkadaş mıyız ondan bile emin değilim.

Gecenin bir yarısı kapıma dayandığında ise beni yine şaşırttı. Islak saçlarıyla öyle güzeldi ki kalbim acıdı. Kapı da öylece baktım bir süre. O da beni görünce şaşırmıştı ki güzel gözleri kocaman olmuştu. Bu hali çok sevimliydi. Zaman dursun istedim. Ama saçları ıslaktı hava da çok soğuktu. Hasta olmasına asla dayanamazdım. Hemen içeri davet ettim. Bana olanları anlattı. Geliş nedeni komikti aslında ama gülmedim aramızda bir gerginlik vardı. İkimizde ne yapacağımızı bilemiyorduk.

Ona kendi hırkalarımdan birini verdim. Bedenlerimiz aynıydı. Üzerine de öyle yakışmıştı ki benden daha iyi taşıyordu Jungkook. Saçları için de bir havlu verdim. Kendi ellerimle kurulamak isterdim güzel saçlarını ama imkânsızdı bu.

O saçlarını kurularken ben hemen ona sıcak bir kahve yaptım.

"Burasının sahibinin sen olduğunu bilmiyordum. Gerçi buranın bir kitapçı olduğunu da düşünmüyordum ama gerçekten kitapçıymış." Diyip arkasındaki kitaplara baktı.

"3 yıl oldu. "

"Anladım." Masadan kalkıp kitaplıkların arasında gezinmeye başladı. Bende önümdeki kitaba bakıyormuş gibi yaptım.

Küçük bir kitapçıydı burası. Hem evim hem de işimdi.

"Eski kitaplar da mı satıyorsun?"

"Hayır."

"O zaman bu ayraçlar ne?"

"Bazı insanlar gelip kitap okuyor burada. Ayraçlarını koyup sonra tekrar okumaya geliyorlar. Ben insanların buraya gelip rahatça kitap okumalarını sağlıyorum." Kafasını salladı anladım der gibi.

"Aslında biraz da kitap kafe gibi burası. Ama masa yok fazla. Ama havasını sevdim. Huzur verici bir yer burası."

"Okumak istediğin kitap varsa sende okuyabilirsin." Gülümseyip kafasını salladı yine ve kahvesinden bir yudum aldı. Masaya geldiğinde fark ettim ki onun görmemesi gereken kağıtlar duruyor hemen kalkıp kaldırdım. Arkamdaki kutuya yerleştirirken konuştu.

Winter's Tale | TaekookWhere stories live. Discover now