Bir°

306K 6.5K 3.7K
                                    

Sonradan eklenen not*

Öncelikle kitabı okuyan herkese çok teşekkür ederim, yeni başlayanlar da umarım beğenirler fakat biraz okuduktan sonra baktınız hoşunuza gitmedi, karakterlerime ve bana hakaret etmeden sessizce kitabı bırakıp kütüphanenizden çıkarabilirsiniz. Ela'ya inanılmaz küfürler edildi ve bu bir süre sonra gerçekten kim daha yaratıcı küfür ediyor olayına döndü, haddini aşarak bana hakaret edenler oldu.

Cinayet kurgusu yazan insan katil değildir, filmlerdeki kötü insanlar gerçek hayatta kötü değildir, ben de Ela değilim.

Dediğim gibi beğenmeyen sakince bıraksın, birbirimizi incitmemize gerek yok.

Anlayışınız için teşekkür ederim, kendinize iyi bakın ♡

Keyifli okumalar!

"O zaman görüşürüz kızlar, benim biraz işim var."

"Ne işin var?"

"Şey ya, spor salonuna çağırmıştı hoca voleybol seçmeleri için. Onunla görüşeceğim."

"Seçmeler bu öğlen bitmişti, emin misin işinin bu olduğuna?"

Hızlıca "Evet," dedim. "Görüşürüz."

Daha fazla sorgulamalarına izin vermeyererek hızla okulun bahçesine geri girip spor salonunun önüne geçtim. Eski sevgilimle görüşeceğim için kızlara söylememiştim çünkü beni yargılayacaklardı ve bu, şu an hiç istemediğim şeylerden biriydi. Eski sevgilim gelecekti ve barışacaktık, kimsenin vereceği akla ihtiyacım yoktu. Ne olursa olsun barışmak istiyordum.

Şu an ne kadar soğukkanlı dursam da içten içe kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu çünkü onu hala ilk gördüğüm andaki gibi seviyordum. Şu an barışmak istese, kendime olan saygımı unutup boynuna atlayacak kadar çok seviyordum. Kalbim sadece onun için atıyor gibiydi, başka birini gözüm görmüyordu. Yeni biriyle bir şeyler yaşama düşüncesi bile midemi bulandırıyordu. Benim için sadece o vardı ve o olacaktı.

Hiçbir neden yokken, sıkıldım diyerek benden ayrılmış olmasına rağmen.

Buraya yaklaştığını gördüğümde belli etmeden saçımı düzelterek derin bir nefes verdim. Tek istediğim özür dilemeseydi, eskisi gibi beni sevmesiydi. Gerisi umrumda değildi, onu üçüncü kez affedebilirdim.

Yanıma geldiğinde "Selam." diyerek gülümsedim. Uzun zaman sonra onunla bu kadar yakın olmak nefes alış verişimin düzenini bile değiştirmişti. Elimi uzatıp saçlarına dokunmamak için zor duruyordum. Boynuna atlamak istiyordum, kokusunu özlemiştim.

"Selam." dedi ama benim aksime gülmemişti. Buz gibi suratıyla bana bakıyordu. Bu hâlimden taviz vermeyerek "Neymiş bu konuşmak istediğin önemli mesele?" diye sordum.

Barışmak istediğini biliyordum ama kendi ağzından da duymak istiyordum. Barışalım desin istiyordum, seni çok özledim ve hatta sensiz yapamıyorum...

"Peşimi bırakmanı isteyecektim."

"Ne?" diyebildim şaşkınlığa uğrarken. Ben onun peşinde değildim ki.

"Peşimi bırak Ela, izleme artık sürekli beni. Rahatsız ediyorsun, ben başkasını seviyorum."

"Biz ayrılalı bir hafta oldu," dedim sıkıntıyla. "Ne ara başkasını sevmeye başladın, hadi bana saygın yok ama bir yılımız? Sana ayırdığım koskoca bir yıl!"

"Biz ikinci ayımızda ayrıldık zaten, sen gelip dayanamadığını söyledin. Altıncı ayımızda yine ayrıldık, canım sıkıldığı için ben yazdım ama bu üç Ela, yeter. Olmayacak daha fazlası."

"Zaten seni sevmiyorum," diye bağırdım suratına karşı. "Zaten üçüncü olmayacak, asıl sen peşimi bırak."

Kalbim diken gibi göğsüme batmaya başlamıştı. Canım çok yanıyordu ve ağlamak üzereydim. Yapamazdım, ağlarsam onu sevdiğimi anlayacaktı. Sanki hiç bilmiyormuş gibi...

"Yapma kızım, gidip İclal ile konuşacağım ama sürekli dibimden çıkıyorsun. Bütün okul eski sevgili olduğumuzu biliyor, hepsi yanlış anlıyor."

"İclal mi?" dedim mırıltıyla. "Hani benimle sevgiliyken güzel kızmış dediğin İclal mi?"

"Evet."

"Git Ozan, seni sevmiyorum. Beni gelip peşimde dolanıyorsun diyerek suçlayamazsın."

"Hâlâ köpek gibi bana aşıksın," diyerek canımı yakacak bir kahkaha attı. "Biriyle kol kola okula gireceğim diye ödün kopuyor, birinin yanına ilerlediğimde aklın çıkıyor. Hadi yalan de, seni çok iyi tanıyorum ben. Kandıramazsın beni."

Gözlerimin sulanmasına engel olamasam da onun gibi kahkaha attım. O sırada spor salonundan hiç tanımadığım biri çıkmıştı. Ozan'a "Emin misin?" diye sordum. "Seni mi seviyorum hâlâ?"

"Şu an barışmak istesem gurur falan demeden evet diyecek kadar çok seviyorsun."

Neden haklısın?

"Yazık kafana."

Spor salonundan çıkan çocuğun yanına giderek hızla koluna girdim. "Ben de seni bekliyordum sevgilim, hadi gidelim."

Ozan bana şaşkınlıkla bakarken çocuk da bana anlamamış bir şekilde bakıyordu. Çocuk dediğim kişi herkesin tanıdığı Akın'dı, onun yüzü değil arkası Ozan'a dönük olduğu için yüzünü göstermemeye çalışarak "Çabuk yürü." dedim ve kolundan çıkışa kadar çekiştirdim.

Okuldan çıkmış, parkların olduğu kısma kadar gelmiştik. Hâlâ tuttuğum kolunu bırakarak "Ben, ben çok özür dilerim." dedim. Resmen ağlamak üzereydim ve hatta ağlıyordum. Hızlı adımlarla yanından uzaklaşarak parktan çıktım.

Arkamda ise şaşkın bir Ozan ve rezil olduğum bir Akın bırakarak...

4 kasım 2017'de yazıp 2018 içerisinde bitirdiğim bir kurgudur. Finali hazırdır. Kafam dağılsın diye paylaşmak istedim.


Sen ve BenWhere stories live. Discover now