#1

115 6 6
                                    

"scorpius dikkatli olmalısın o elinde tuttuğun şey çok değerli ve tehlikeli. O bir zaman döndürücü" scorpius daha önce zaman döndürücüler hakkında birkaç kitap okumuştu ama şekilleri hakkında hatırladığı pek birşey yoktu. O yüzden zaman döndürücüyle oynamayı bırakıp onu rose'ye geri vermeyi düşündü.

Elini rose'nin yetişemediği yerden indirdi, zaman döndürücüyü rose'ye uzattı fakat tam eline verecekken yere düştü ve kırıldı.

"Scorp sen naptın?! Tanrım işte şimdi bit-
Ve bam. Başka bir zamana ışınlandılar.

Hogwarts'ın bahçesindeydiler. Onlar dışında kimse yoktu. Bu çok garipti. Hogwarts'ın bahçesi hiç boş olmazdı. Rose kol saatine baktı. Ders saati değildi ama akşam yemeği saatiydi. Normal olarak herkes orada olmalıydı.

"Gerizekalı mısın scorp!? Ona dokunmamanı söylemiştim sana. Şimdi kim bilşr hangi yıldayız. Biz mahvolduk scorpius draco malfoy!"

" Bence gidip Dumbledore'ye haber verelim... Eğer buradaysa tabi."

"Dua et de burda olsun" dedi rose ve scorpius'un bileğinden tutarak peşinden sürüklemeye başladı. Rose çektikçe scorpius başka taraflara bakmaya çalışıyordu.

"Tanrım! Scorpius ben seni gizlemeye çalışıyorum sen resmen görünmek için direniyorsun. Bak eğer görünürsek tarihi değiştirebiliriz. Hatta bunu Dumbledore'ye söylemek bile hem bizi hem de tarihi riske atar." Dedi rose ve cevap alamadan hemen yoluna devam etti. Scorpius şaşırmıştı ve bir yandan da çok korkuyordu. Bunu yanında heyecanlıydı çünkü yıllardır aşık olduğu kız şimdi onun elini tutuyordu. Bu onun için çok çılgıncaydı. En yakın arkadaşı olan albus ona hep rose'ye açılmasını söylerdi ama scorpius buna hiç cesaret edemezdi.

Sonunda gizli saklı dumbledore'nin odasına ulaştılar ve yemeğin bitmesini beklediler. Scorpius beklerken önünde duran gelecek postasını okumaya başladı. Orada tarih de yazıyordu.

"Rose! Sa- sanırım ebeveynlerimizin hogwarts'ta okuduğu dönemdeyiz! İşte şimdi gerçekten sıçtık" dedi Scorpius. Rose dehşet içinde baktı ona ve sessizce "gerçekten sıçtık" diyebildi. "Sanıım üçüncü sınıflar" diye devam etti" scorp şaşırmıştı.

"İyi bari. Belki arkadaş oluruz."

"Kes sesini scorpi-" ve bi anda içeri dumbledore girdi. Karşısında hiç tanımadığı çocukları görünce tepkisi aynen ciğer görmüş kedi gibiydi. Scorpius gülmemek için kendini zor tuttu. Rose ona yandan bir dirsek atınca susmaya karar verdi. "Siz de kimsiniz böyle?"

"Bakın bay dumbledore biz gelecekten geliyoruz. Buraya zaman döndürücüyle geldik. Fakat burada güvenebileceğimiz kişş sayısı fazlasıyla az. Şimdilik size verebileceğim bilgiler sayılı. Eğer daha fazlasını verirsem hiç bir şey iyi gitmez. Bu arada ben judie phola ve bu da thom macron" Diye açıkladı rose

"Tabii ama size neden inanayım? Bana bunun hakkında bir kanıt göstermenizi istiyorum."

"Tabii ki. Bakın bu, buraya gelirken yanlışlıkla kırdığımız zaman döndürücü. Bize zihnefend yapın demek isterdim ama bu sefer tüm geleceği öğrenirsiniz." Diye soruyu yanıtladı scorpius.

"Peki tamam. Sizin gelecekte üçüncü sınıf olduğunuzu tahmin ediyorum. Eğer isterseniz buradaki üçüncü sınıflarla eğitiminize devam edebilirsiniz?" Diye bir soru daha yöneltti dumbledore.

"Ol-olur profesör, çok iyi olur. Teşekkürler"

"Akşam yemeği bitmeden sizi seçmen şapkaya götürebilirim ve binalarınız seçilir. Zaten eskiden daha doğrusu geçmişte neyseniz şimdi de o binada olursunuz. Gelin benimle" dedi dumbledore ve onları da odadan çıkartarak büyük salona doğru yürümeye başladı.

~💎

Dumbledore büyük salona büyük bir ihtişamla girdi ve arkasından da iki yabancı çocuk. Sanki herkes onları tanıyor gibiydi ama kimse onları tanımıyordu.

"Hey rose! Tanrım annemle babama bak ne kadar da küçük ve sevimliler." Scorpius içindeki kahkaha atma dürtüsünü zor engellemişti.

"Evet scorp şunlara bak ne kadar küçükler... Tanrım onları bu halde göreceğimiz aklımın ucundan bile geçmezdi. Hele şu draco amcanın egoistce bakışı... Tanrım, tanrım, tanrım her neyse bina seçimleri başlıyor. Nedense çok heyecanlandım"

Dumbledore, minerva mcgonagall' ın kulağına birkaç kelime fısıldadı ve minerva arka taraftaki bir odadan bir tabure ve yanında seçmen şapkayı getirdi.

"Öncelikle phola, judie!" Rose yavaşça tabureye oturdu ve mcgonagall'ın seçmen şapkayı kafasına koymasını bekledi. Sonunda kafasında seçmen şapkayı hissettiğinde seçmen şapka konuşmaya başlamıştı bile.

"Hmmm, çok cesursun, tam bir gryffindor gibi. Ama çok dost canlısısın ve doğru sözlüsün de. Bir yanın ise Slytherin diye bağırıyor. Zekan çok gelişmiş fakat bir ravenclaw değilsin. Oh sanırım buldum. Sen tam bir GRYFFİNDOR' sun!" Rose sevinçle ayağa kalktı ve hızlı adımlarla gidip scorpius'a sarıldı. Bunu neden yapmıştı ki şimdi?! Utanarak hızla gryffindor masasına ilerledi. Oturacak bir yer bakınırken ron'un ona el salldığını gördü. Rose içinden fısıldadı; "tanrım babamın mini versiyonu beni onunla oturmam için yanına çağırıyor". Rose hızla ron'un yanına geçti ve herkesle el sıkıştı. O sırada scorpius tabureye oturmuştu.

Seçmen şapka kafasına koyuldu.
"Tanrım seni düşünmeme bile gerek yok, senin damarlarında akan o slytherin kanını iliklerime kadar hissediyorum. Her ne kadar iliklerim olmasa da seni SLYTHERİN' e uğurluyorum." Birkaç gülüşmeyle birlikte scorpius da rose'ye güzel bir gülümseme yolladı ve Slytherin masasına doğru yürüdü. Babasını orada görünce hemen yanına gimişti. Draco'nun da ona ilgiyle baktığı belliydi. Sonuçta ikisi de koyu Slytherinlilerdi. Hemen sohbete başlamışlardı. Scorpius da rose de kendilerini safkan olarak tanıtmışlardı. Rose, hermione teyzesiyle çok iyi anlaşmıştı. İkisi de derslere meraklıydı.

Rose, babasının oburluğunu gördüğünde içindeki kahkaha atma dürtüsünü zor tutmuştu. Bu şekilde bir akşam yemeği bitmişti...


Ayyy nasıl olmuş yaaa😍 eleştiriye her zaman açığım ve eğer beğenmediğiniz bir şey olursa hemen yazabilirsiniz. Sizi çok çok çok seviyorum. Öptüm canlarım❤️😘 bu arada her bölüme soru koymaya karar verdim, isteyen cevaplayabilir.

~Hogwartstaki eviniz hangisi?

Yazar: GRYFFİNDOR

822 kelime

zamanla oynamak ~scoroseWhere stories live. Discover now