Steve kıza bir anda kahkaha atarken böyle demesi hoşuna gitmişti.

Steve : Tamam ! Dans etmeyi bilmiyor olabilirim ama benim suçum değil ! Üstelik.. Onunla hiç dans edemedim.

Alina son duyduğu ile gülmeyi kesip ciddiyetle adamı izlerken Steve konuşmaya devam etti.

Steve : O buzun içine girmeden önce ona bir dans sözü vermiştim ama.. çıktığımda dans edeceğimiz yer bile gitmişti. Onun nerede olduğunu bilmiyorum , yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum.. aslında aramaya korkuyorum. Öğreneceklerimden korkuyorum. Bilmiyorum , geçmiş korkutuyor.. bilmemek korkutuyor.

Alina duyduğu ile yutkunup hızla yatakta doğruldu. Oturuşunu düzeltip mavi gözlerini adamın gözlerine çevirdi ve odadaki kısa sessizliği bir süre dinledi.

Alina : Steve..

Steve : Efendim.. ?

Alina : Onu hala seviyor musun ?

Steve duyduğu ile donarken Alina merakla sorusunun cevabını bekliyordu.

Steve : N-ne ?

Alina : Peggy ' ı hala seviyor musun ?

Steve : B-ben.. onu sevmedim.

Alina sıkıntılı bir nefes verip adama biraz daha yaklaştı ve yalan söylememesi için adamın göz bebeklerini izleyerek yeniden konuştu.

Alina : Peggy ' ı hala seviyor musun ?

Steve değişen kalbinin atışına ayak uyduramazken kulaklarının bile kızardığına emindi. Kızın parlak mavi gözlerine bakarken konuşmak çok zordu.

Steve : Be-ben..- Hayır. Hayır , onu sevmiyorum.

Steve sözünü olabildiğince düzgün bitirip kendine oldukça yakın duran kızın nefesini hissederken Alina bir anda dudaklarını adamın dudaklarına bastırdı. Steve şok içinde kaskatı kesilirken Alina kollarını adamın boynuna doladı. Steve durumu fark edip elinde olmadan kendini kıza bırakırken kalbinden içindeki boşluğa bir kıvılcım düşmüştü. İçindeki tüm kelebeklerinin kanatları yanıp oradan oraya uçarken Steve hiç birini düşünmedi. Evet.. Steve ilk defa hayatında düşünmedi.

Red Room || Steve Rogers Место, где живут истории. Откройте их для себя