3. Bölüm: Arkadaşlığın Dolaylı Faydaları

Start from the beginning
                                    

"Senin yanına arkadaşım olduğun için mi oturduğumu zannediyorsun Potter?" dedi Draco, sonra hafifçe gülüp başını salladı, "Sen benim arkadaşım olamazsın, o teklifi yıllar önce reddettin."

Harry boğazına kötü bir yumru oturmuş gibi hissetti, buna cevap veremediği için sessizce önüne döndü. Draco'yu kovma çabasından da vazgeçmişti, sadece yemeğe odaklandı. Bu sessizliği öylece izleyen Ron ve Hermonie de bir şey söylememeye karar verdi. Yemekte arada bir kolları çarpıyordu Harry'le Draco'nun, aynı yere uzandıklarında, ya da aynı anda geri çekildiklerinde. Yine de bir şey demeden öylece sessiz kalmaya devam ettiler, bunun akşamının da olduğunu düşünüyordu Draco, sonuçta aynı odadaydılar.

"Evet, gençler, şimdi dikkatinizi biraz bana vermenizi istiyorum."

Dumbledore'un konuşmasıyla dört masadaki tüm öğrencilerin bakışları ona döndü, konuk öğrenciler de hallerinden gayet memnun gibi duruyorlardı. Onlar da geleli çok olmamıştı, odalarına yerleşip yemeğe inmişler ve onlar için boşaltılan masalara yerleşmişlerdi. Bir tarafta Durmstrang, diğer tarafta Beauxbatons öğrencileri vardı, kendi aralarında konuşuyor, bazen ingilizce konuşmayı bıraktıkları için ne dedikleri anlaşılmıyordu.

"Hepimiz burada olup karnımızı doyurduğumuza göre, her şey yolunda demektir, değil mi?" dedi Dumbledore, tatlı tatlı gülümsüyordu. "O zaman size oldukça eğlenceli bir haberi vermekten onur duyarım. Bu sene, üç büyük okulun böyle bir dostluğu adına, büyük bir balo düzenlenecek."

Salonda yükselen uğultularla yeni bir cümleye başlayamadı, eliyle kalabalığı biraz susturunca devam etti, "Balo yaklaşık 2 hafta sonra yapılacaktır, biraz eğlenceli olması için de en sonunda balonun en iyi çiftini seçmeyi düşündük." diye açıkladı, "Siz de eşlerinizi bulmaya başlayabilirsiniz, sizin açınızdan oldukça çekişmeli olacak."

Öğrencilerden biri "Balonun prens ve prensesi çıksın bakalım!" diye seslenince gülüşmeler oldu, Dumbledore yüzündeki tatlı ifadesiyle cevap verdi, "Sadece prens ve prenses olmak zorunda değil, Colin."

Aynı şekilde uğultular devam etmiş, öğrenciler kendi aralarında ne yapmaları gerektiğini tartışmaya başlamışlardı. Dumbledore bu güzel ortamı bozmadı, "Bu önemli haberi de duyduğunuzda göre, karınlarınızı tıka basa doldurmaya devam edin."

Bu konuşmadan sonra masalarındaki sessizlik bozuldu, Draco her ne kadar yine konuşmamaya devam etse de Harry, Ron ve Hermonie balo hakkında tartışmaya başlamışlardı. Ron şimdiden hangi kızı götüreceğini düşünüyor, Hermonie saçlarına nasıl şekil vereceğini planlıyor ve kimler davet ederse gideceğini, kimlerin davetini reddedeceğini anlatıyordu. Harry konuşmalarına ortak oldu fakat kendisi hakkında bir şey sunmadı, kimi götürebileceği hakkında hiçbir fikri yoktu.

"Beauxbatons'dan birine teklif etsem ne olur?" diye sordu Ron, "Çok fazla güzel kız var, birisi kabul eder herhalde."

"Bilmem." deyip omuz silkti Harry, "İçinden gelene sor işte, kabul etmezse de başkasına sorarsın."

"Sen kimi düşünüyorsun, Harry?" diye sordu Hermonie aniden, bu soruyla Draco'nun başı da çatalıyla oyandığı yemeğinden hafifçe Harry'ye doğru dönmüştü, ne söyleyeceğini o da merak etmişti.

"Hiçbir fikrim yok." diye mırıldanınca tekrardan önüne döndü, nedense o an Harry'nin ağzından herhangi bir isim çıkmaması hoşuna gitmişti, birini söyleseydi de içten içe kötü hissedecek gibiydi.

"Ee... Ya sen, Malfoy?"

Draco muhabbete dahil edildiği için şaşırmıştı, ilk başta kendisine denildiğini düşünmemiş olsa da buradaki tek Malfoy kendisiydi ve başını kaldırdığında Hermonie'nin gerçekten de ona sorduğunu bakışlarından anladı. Oturduğu yerde biraz dikleşip "Benim de bir fikrim yok henüz." diye cevap verdi, "Hem daha iki hafta var, zamanla bakarım herhalde."

shampain | drarryWhere stories live. Discover now