I-YEİS

2K 151 412
                                    


GEÇMİŞİN PORTRESİ

Yeis
"Umutsuzluktan doğan karamsarlık."

"Tutunacak tek şey var; intikam."

5.1.22

Kutudan en son çıkan şey umuttu. Böylece dünyada yaşam her ne kadar bir daha asla eskisi kadar kolay olmadıysa da, insanlar tüm bu korkunç sıkıntılar karşısında umutlarını asla kaybetmediler.

Pandora'nın kutusu



Dünya üzerinde en güçlü silah, ateşlenmiş insan ruhudur.

Marshall Foch


I

Ankara' ya gidecek olan otobüs çok erken bir saatte kalkacağı için neredeyse hava daha aydınlanmadan bavullarımızı sırtlanıp soluğu burada almıştık. Hazel geziye gideceğimiz için bizde yatıya kalmıştı, güzel bir kahvaltı eşliğinde midelerimizi iyice doldurduktan sonra annem işe gitmek üzere hazırlanırken bizi de okula bırakma teklifini sunmuştu bize, bunun üzerine son kez yanımıza alınacakları kontrol edip bir an önce yola koyulmuştuk.

Annem yol boyunca kendimize dikkat etmemizi sık sık tembihlemiş tanımadığımız insanlarla muhatap olmamamız konusunda bizi kesin bir dille uyarmıştı. Onun bu halleriyle kendimi küçücük bir kız çocuğu gibi hissetsem de buna aldırmadım.

Bilmediğimiz bir şehir ve her türden kötü niyetli olabilecek insanlar doluydu etraf, endişelenmesi de gayet doğaldı.

Onun içini rahatlatmak için ona sürekli telefon edip asla merakta bırakmayacağımı söyledikten sonraysa epey bir rahatlamıştı. Gezinin tadını çıkarmamız konusunda da telkinlerde bulunurken gezdiğimiz yerleri fotoğraf atmamı istemeyi de ihmal etmemişti benden. O da bizim için bu tatilin iyi geleceğini düşünüyor olmalıydı ki bir hayli pozitif ruh halinde olduğunu fark etmiştim.

Hazel başta geziye katılmak istememişti fakat yoğun ısrarlarım sonucu dayanamayıp teklifimi kabul etmek durumunda kalmıştı.

Kabul ediyorum fazla ısrarcı birisiyim!

Fakat şimdi dikkat ediyordum da Hazel' in olumsuz düşünceleri yavaş yavaşlar kaybolmuş olmalı ki onun daha bir istekli ve hevesli olduğunu fark etmediğimi inkar edebilmem mümkün değildi.

Deminden beri cırcır böceği misali durmadan konuşan arkadaşımın şimdi neden böyle sus pus olduğunu merak ettiğim için tüm ilgimi bir süredir vermiş olduğum telefondan çekip telefonu montumun cebine yerleştirirken bakışlarımı Hazel' e diktim. Pür dikkat vererek bakışlarını bir noktaya odaklamış olduğunu fark edince ilgiyle ben de onun baktığı tarafa bakmaya başlarken merakla sordum.

''Hey, neye bakıyorsun sen öyle?"

''Şunlara bak!'' diye çenesiyle tam karşıyı işaret edince kimden bahsettiğini anlamıştım. ''Çağla nasıl da içine kadar girmiş çocuğun baksana! Tam bir yılışık.'' Diye ekleyerek burnunu kırıştırdı.

Çağla' dan ne kadar nefret ettiği tekrardan zihnime süzülmüştü. Bu kişisel değildi, yalnızca aşk uğruna duyulan saf bir kıskançlık hissiydi. Tuna' ya o kadar değer veriyordu ki yanındaki kızları resmen bakışları ile öldürmek ister gibi bir hali vardı. Bazen fark ettiğim zamansa Hazel' in Tuna' ya olan bağlılığı sevgiyi geçmişti artık. Onu takıntı haline getirme evresine doğru ilerlediği için zaman zaman arkadaşım için oldukça endişeleniyordum.

Geçmişin PortresiWhere stories live. Discover now