Elmas Palamut

60 4 0
                                    

 Uyandığımda akşamüstü, sisli bir havada bir binaya gidiyoruz. Bahçesinde duruyoruz, bahçenin tam ortasında eski bir kuş havuzu, dört bir yanında banklar var. Etrafta yer yer çimenler ve çiçekler var onun dışında bahçenin zemini beton. Okul ormanın ortasında, yüksek ağaçların arasında yer alıyor. Çevresi uzun demir parmaklıklarla çevrili. Bizim çocuklarda buradaymış. Yeni görüyorum onları. Eğitmenimiz bize bir sınavdan geçeceğimizi söyledi. Sınavımız dediğine göre zormuş. Burada yaşayan Bilgeler varmış. Ayrıca bir Elmas Palamut'a sahip olduklarını ve bunun bize lazım olduğundan da bahsetti. Bilgeler bizim dostumuzmuş. Zaten palamutu bize vereceklermiş, sadece bizi yeterlilik testinden geçireceklerini söyledi. Ortamın sessizliği ve bu ''Bilge''ler beni biraz ürküttü. Hele hele Bilgelerin palamutu koruyacak olması gerçekten de zor gibi. Gözüme binadaki açık bir pencere ilişiyor. Bu sisli havada zar zor görebiliyorum. Bu arada eğitmenimiz konuşmaya devam ediyor, Bilgelerin birer ruh olduğunu öğreniyorum. Bilgeler bize saldırdığında en fazla bayılabileceğimizi söyledi. Bu bizi biraz da olsa rahatlattı. Bayıldıktan sonra da uyanabilecek duruma gelirsek devam edebilecekmişiz. Yani her türlü biz kazancağız. Önemli olan ne kadar kısa sürede ve nasıl kazandığımız. Bir daha o açık pencereye bakıyorum. Mavi bir bulut beliriyor o pencerede, bulut gittikten sonra bordo kapişonlu yüzü görünmeyen biri pencerede beliriyor. Tüylerim diken diken oluyor. Bilgelerden birini görmüş bulunuyorum. Bir anda tüm pencerelerde aynı şekilde mavi bulutla kaplanıp biri beliriyor. Eğitmenimiz konuşmasını bitiriyor. Çanlar çalıyor ve başladığımızı anlıyoruz. Eğitmenimiz uzaklaşarak gözden kayboluyor. Hemen ayrılıyoruz 2 kişi bahçeyi gezmeye başlıyor. Bizde 4 kişi içeri giriyoruz. Aklıma Bilgelerin nerelerde belirdiği geliyor. Koridorda bir kaç odanın yerini dışarıdan gördüğüm kadarıyla hatırlıyorum. John, Katy ve Ron'la birlikte koridorları geziyoruz, aralarımızda yaklaşık 2 metre var. Dikkatle göz gezdiriyoruz. Ortamın rengi ahşap koyu kahverengi duvarlar ise sarımsı beyaz ayrıca çok boş ve havada hoş olmayan ağır bir koku var. İçeriye de az sis girmiş. Merdivenlerin önünde mavi buhar yine beliriyor. Geri çekiliyoruz ve Bilge önümüze çıkıyor. Arkamızdaki ilk odaya giriyoruz. Kapıyı kilitledikten sonra odayı gözümle süzüyorum. Hemen masanın üstündeki aletleri görüyorum. 2 tane alet var biri uzun bir çekiç, diğeri ise ince bir kılıç gibi bir direk. Bunları Katy ve John'a veriyorum. Ron biraz ağır olduğu için ona başka bir şey aramaya başlıyorum. Sonunda bir sopa buldum ve ona verdim, kendime ise henüz bir şey bulabilmiş değilim. Bu yüzden beni korumalarını söyledim. Kapıyı açtık ve koridor yine bomboştu. Bilge ise gitmişti, daha 2 adım atmıştık ki dışarıdan birinin çığlığı ile irkildik. Ses Larry'nin sesine benziyordu. Hemen dışarıya yöneldik. Kapıyı aralayıp baktığımda sisin ağırlaşmış olduğunu görüyorum. Biraz ilerde ise Larry yatıyor,  başında da Bilgelerden biri duruyor ve yanındaki 3 Bilge de bize doğru gelmeye başlıyor. Kapıyı kapatmaya çalışıyoruz ama kapı bir türlü kapanmıyor. Son anda Ron güçlüce bir hamle yaparak kapıyı kapatıyor. Bir anlığına Ron'a baktığımda ne kadar paniklemiş olduğunu düşünüyorum. Bu iş bayağı zor görünüyor, kapının yanında bir çit var içinde ise bir kütük duruyor. Kütüğün üzerinde ne yazdığını öğrenmek için yaklaşıyorum, bir isim var '' Dave Robinson'' İsim bana tanıdık geliyor ama bir türlü çıkaramıyorum. Katy beni azarlarcasına çağırıyor. Merdivenlerden yukarı çıkacaklarını söylüyor. Başımla onaylıyorum. Çitler paslanmış ve siyah demir gibi ama uçları keskin. Bir tanesinii diğerlerinden ayırıyorum. İyi bir silah buldum ama biraz zayıf gözüküyor. Koşar adımlarla yukarıya çıkıyorum. Merdivenler çok dik ama genişler. Katy bir odanın kapısının önünde duruyor. Sanırım Ron ve John'da içeride. Katy'nin yanına varıyorum. Palamutu arıyorlar. Şahsen Bilgelerin palamutu bu kadar göz önünde bir yere koyacaklarını sanmıyorum. Durduğumuz yer koridorun sonuna doğru ve merdivenlerin tarafından bir Bilge belirip bize doğru geliyor. Yine içeri giriyoruz. Fakat bu kapının kilidi yok. Geriye çekiliyor ve silahlarımızla savunamda bekliyoruz. Ron ise kapıya arkasını dayıyor. Bir anlık sessizlik oluşuyor ve birbirimize bakıyoruz. Bilge kapıya öyle sert vuruyor ki kapı sonuna kadar açılıyor ve Ron sersemliyor. Bilge Ron'un yakasından tutup kaldırıyor. Katy ve John, Ron'u indirmeye çalışırken ben de silahımı iki elle kavrıyorum. Bilge'nin omzuna saplamaya çalışıyorum, bir iki kez denedikten sonra Bilge, Ron'u bırakıp bana bakıyor ve aniden sivri tırnaklarını yüzüme geçiriyor. Her şey bulanıklaşıyor ve yere yığılıyorum. Bizimkilerin kaçışını izliyorum.

******************************************************************************************************

 Uyandığımda oda boş ve etraf sessiz. Uzun süredir baygın gibiyim. İnleyerek ayağa kalkıyorum çitten yaptığım mızrağı alıyorum. Odadan çıktığımda etrafta kimseyi göremiyorum. Biraz ilerledikten sonra koridorun sonunda eski bir asansör olduğunu görüyorum ama önündeki demir parmaklıkları kilitli. Asansör ve karşısındak duvar arası çok dar, yan yan geçmek zorunda kalıyorum. Geçtikten sonra karşıda bir merdiven daha var. Fakat bu merdivenler daha dik. Karşımdaki odadan bir bağırma sesi geliyor. Oraya koşuyorum, odadan içeri baktığımda yerde Ron yatıyor. Bilge ise Katy ve John'u karşımdaki köşeye sıkıştırmış. Arkasından koşup mızrağımı Bilge'nin sırtına saplıyorum. Bilge bir anda yok oluyor ve mavi buhara dönüşüp uzaklaşıyor. Nereye gittiğine bakmak isterdim ama arkadaşlarıma yardım etmem gerek. Katy teşekkür ediyor ve John'da Ron'u ayıltmaya çalışıyor.

 Ron uyandığında toparlanıp çıkıyoruz, aklıma dar duvarlar arasındaki asansör geliyor. Oraya giderken kapı gıcırtısı duyuyoruz. Bu rahatsız edici ses çok uzun sürüyor. John asansörün yanındaki merdivenlerden sesin geldiği yere, aşağıya bakıyor. açık bir kapı ve içeriden süzülen ışıklar olduğunu söylüyor. Belki de elması bulmuş olabiliriz. Hızlıca aşağı iniyoruz. Kapıdan ilk ben geçiyorum bir masa var ışıktan çok zor gözüküyor ve bu odada camın olmadığını farkediyorum. Işığa yaklaştığımda bir cisim var ama elmasa benzemiyor daha çok ampüle benziyor. Yanında ise bir saat üstünde de bir not var notta 18:00 yazıyor. Saat ise 17:49... Olamaz ! sadece 11 dakikamız kaldı ve biz bir ipucu bile bulamadık. Diğerleri de olayı anlıyor hemen dağılıyoruz. Ben asansörden tarafa geri gidiyorum. Katy merdivenlerden yukarı çıkıyor. Ron ve John odalara bakıyor. Koridorda ne yapacağıma hızlıca karar vermek için uğraşıyorum ama aklıma bir şey gelmiyor. Tam karşımda Bilge belirirken Katy'nin çığlığını duyuyorum. Bilgeyi düşünmeden Katy'e doğru koşuyorum elimdeki mızrakla bir şey yapmam gerek  benim hareketimi kısıtlıyor. Arkamdan Bilgenin geldiğini hissedebiliyorum. Tam dar duvarların arasından geçerken zıplayıp mızrağımı 2 duvar arasına sıkıştırıyor daha doğrusu saplıyorum. Duvarlar sökülüyor gibi oluyor. yerden kalkıp arkama baktığımda Bilge sıkışmış  görünüyor. Ron önüme çıkıyor ''Nasıl yaptın onu ? '' diyor şaşırmış şekilde. Gülümsüyorum beraber Katy'e merdivenlerden yukarı çıkıyoruz John'da bize yetişiyor. Merdiven boşluğundan yukarı baktığımda Katy'i en yukarda merdivenin trabzanından sarkıyor. Sıkışmış görünüyor, elinde parıldayan bir şey var sanırım elması bulmuş koşarak merdivenleri çıkıyoruz, çıkarken etraf Bilgelerle doluyor. Katy'e yaklaştığımızda onun önünde 2 tane Bilge olduğunu görüyorum Katy'e Elması fırlatmasını söylüyorum. Aramızda merdiven boşluğu var oraya düşmemesini ümit ediyorum. Katy elması fırlatıyor. Hep beraber elması tutmak için uzanıyoruz. Gözlerimi kapatıyorum elime sert bir cisim düşüyor. Yakaladım onu Ron'a elması alıp kaçmasını söylüyorum. John'un silahını alıp Katy'e yardım etmeye çıkıyorum. Bilgelerin önüne atlayıp Katy 'İ arkama alıyorum bir kaç darbe salladıktan sonra Bilgelerden birine vuruyorum ve Bilge kayboluyor. Katy'i alıp merdivenlerden aşağı iniyorum. Gördüğüm bilgelere bağırarak çekiç savuruyorum. Ron ve John aşağıda bizi bekliyorlar daha hızlı inmeye başlıyoruz. Duvarların arasına sapladığım mızrak önümüze çıkıyor tekme atıyorum ama kıpırdamıyor hızlı olmamız gerek. Üzerinden atlamayı deniyoruz. Katy'nin ayağı mızrağa takılıyor, onu hızlıca kendime çektiğimde düzeliyor. Sonunda ana kapıya vardığımzda Ron ve John kapıyı henüz açmışlar. Dışarı çıkıyoruz, sessizlik oluşuyor. Sisler azalmış. Bahçede 4 kişi birbirimizi savunur bi şekilde bekliyoruz. Elmas çok güzel gözüküyor keskin ve parlak. Sonunda çanlar gürültücü bir şekilde çalıyor. Eğitmenimiz geliyor ve arkasında da 2 Bilge var. Hepimiz hazır ol pozisyonunda beklerken birbirimze bakıyor göğsümüz kabarık birbirlerimle gururlanıyoruz.
 ''Zor bi sınavdı ama siz kolayca hallettiniz tebrik ederim çocuklar. Kampa geri döneceksiniz.'' diyor eğitmenimiz.
Bilgeler bahçenin kapılarını açıyor. Dışarı çıkarken yüzümüz gülüyor, küçük kahkahalar atıyoruz.
''Sanırım bizi sevdiler'' diyor Ron.
''Hele o eğitmenimiz'' diye ekliyor Katy.
John'da dönüp bana ''Nasıl hissediyorsun Brandon ? '' diye soruyor.
Arabaya binerken sadece gülüyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 16, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BRANDON [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin