[1]

812 70 37
                                    

İlk bölümden herkese merhaba. Sonunu istediğim gibi bağlayamadım ama diğer bölümlerde telafi etmeye çalışacağım. Yaşanan olaylar da malumunuz, moralimin bozuk olması etkiledi biraz. Bu fice bölümler biraz geç gelir mog'a kıyasla ve gecikme süresini gelen yorum sayısı da etkiler o yüzden bool bool yorum atın 

Duyuruları genelde panomdan yapıyorum haber almak için takip edebilirsiniz 👉🏻

Keyifli okumalaar

----

Hayatımın baharını yaşamam gereken dönemdeydim. 23. yaşımı doldurmama yalnızca birkaç ay kalmıştı. Yaşıtlarım gibi arkadaşlarımla gezmeli belki yurt dışına çıkmalıydım. Hobilerim olmalı ve onlarla uğraşmalıyım. Piyano çalmayı öğrenmek hayalimdi mesela, onu çalmayı çok isterdim veyahut batan güneş eşliğinde güzel bir manzaraya karşı şarap içmek. Amatör olarak ettiğim dansı profesyonelleştirmek, öğrenmek isteyen çocuklara yardım etmek ve belki aşık olmak. O duygunun acısını ve tatlısını da yaşamak. Hayatımın en mutlu günlerinin de döktüğüm gözyaşlarının sebebi de sevdiğim kişi olsundu. Bunlar sadece hayallerimdi tabi ki. Basit de olsa benim için gerçekleştirilmesi imkansıza yakın hayaller. Gerçekte ise yapmam gereken şeyler ev geçindirmek ve kalan zamanlarımda derslerime çalışmaktı. Kendime ait vaktim bile yoktu ki hayallerime zaman kalsındı. İstediğim diziyi izlemek için vakit ayırmam benim için ödül sayılırdı. Zor dahi olsa okulumu bitirmek ve düzgün bir işe girmek zorundaydım. Zannediyorum ki bölümüm, hayatımda bilerek ve isteyerek seçtiğim tek şeydi. Sıradan hayatıma renk gelmesini istemem, daime adaleti savunmam ve adaletsizlikten nefret etmem gibi etkenler rol oynamıştı tercih listeme yazıp hukuk okumamda. Başarılı bir avukat olmayı her şeyden çok istiyordum. Bundan sonra diğer isteklerime sıra geleceğini ümit ediyordum.

Son dileğim dua saati dedikleri vakte denk gelmiş olmalı ki ileride kabul oldu. Şayet bu kadar zor olacağını bilseydim dilemeden önce iki kez daha düşünürdüm. Dayanamayıp yıkılacağımdan, yükün omuzlarıma ağır geleceğinden ama meleğimin kanatlarının onları hafifletip beni uçuracağından habersizdim. Yine de, mutluydum. Her şeye rağmen.

Düşüncelerimden sıyrılmak için kafamı iki yana sallayıp kendime geldiğimde kafenin ortasında elimde tepsiyle öylece durduğumu fark ettim. Eve para götürmem gerektiğinden çalışmak zorunda olduğum kafenin ortasında. Neyse ki patronumuz yaşlı ve sevimli bir adamdı. Bize herhangi bir kötülüğünün dokunduğunu görmemiştim. İyilik yapmayı severdi genelde. Kafe de kendisi gibi şirindi keza çalışan elamalar da öyleydi. Bu durum bir nebze bile olsa katlanılabilir kılıyordu her şeyi. Suratsız, öfke problemi olan bir patron ve insanları aşağılamaktan hoşlanan çalışanların yanında kesinlikle melek kalıyorlardı. Eh, onları deneyimlemiştim uzun yıllar süren, sürmeye de devam eden, iş hayatım boyunca. Hayatımda yeterince kötü şey yokmuş gibi bir de onlarla uğraşmak beni her anlamda yoruyordu. Sonları genelde benzer bitti. Kavga edip kovuldum ya da dövdükten sonra istifa ettim. Hiçbirinden pişman değildim açıkçası, o piç kuruları hepsini hak ediyordu. 

''Pardon, bakar mısınız?'' diye seslenen dördüncü masaya bakmamı mesai arkadaşım Sun Yeon rica edince kıramadım elimdekini yanımdan geçen elemanın eline tutuşturdum. Kasaya doğru ilerlerken yönümü değiştirerek seslenen masaya yöneldim. Yorgun olmamı unutmaya çalışarak ve biraz da zorunlu olarak gülümsedim, garsonluğun ilk kuralı buydu ve bilirsiniz müşteri memnuniyeti her patron için önemliydi. Arka cebimdeki küçük sipariş defteri ile siyah renkli tükenmez kalemi çıkarttım, kalemin kapağını açarak arkasına taktım. Defteri sol avucumun içine yerleştirince sağ elimle de kalemi tutarak siparişleri yazmaya hazır konuma geçerek bekledim. 

ray of hope | vminWhere stories live. Discover now