Ne hayalleri, ne umutları vardı onun? Okuyordu ya daha...

Ölüm neydi, ne demekti? Yakışmamıştı ki gencecik kıza ölüm. Kime yakışırdı ki zaten?

Gözümden bir damla yaş aktı, silmedim. Bir tane daha sonra bir tane, bir tane diye diye ağlamaya başladım. Delicesine ağlıyordum.

Yanıma birileri gelmişti fakat görmüyordu gözüm hiç kimseyi.

İki avucumu da alnıma bastırmış masaya doğru eğilmiş ağlıyordum.

Neden gitmemiştim ki peşinden neden yani, neden?

"Ecmel, haydi gel bir lavaboya gidelim elini yüzünü yıkayalım."

İnci başını sırtımı yaslamış, konuşuyordu.

İstemiyorum. Kendime gelmek, hiç istemiyorum.

"Ecmel, hadi güzelim."

Zorla masadan başımı kaldırdığımda Rümeysa'nın toparlanmış olduğunu gördüm. Ayağa kalktığım sırada İnci koluma girmişti. Lavabonun içerisine girdiğimizde aynaya bakmak istemedim. İnci suyu açtığında avuçlarımın içerisine suyu doldurup yüzüme çarptım. Kendime gelene kadar suyu yüzüme vurdum. Gelemedim... Kendime gelemedim.

Önüme peçete uzatıldığında İnci'den alıp yüzümü kuruladım. Kafamı yavaşça aynaya doğru kaldırdığımda sabah evden çıkarken yapmış olduğum makyajın tamamını yüzüme gördüm.

"Islak mendilin var ?"

İnci kolundaki çantanın içerisini açıp içinden ıslak mendili çıkarıp uzattı. Yüzümdeki tüm makyajı ıslak mendille sildiğimde kendimi biraz daha iyi hissediyordum. Tekrardan yüzüme su vurup, kuruladım.

İyiydim ama o iyi değildi. Ölmüştü... Ben onu koruyabilirdim. Koruyamadım...

Benim yüzümdendi.

Annem gibi huzur kokuyorsun, abla.

***********

Oradan nasıl çıkmıştık, nasıl hastaneye gelmiştik bilmiyorum. Ruh gibiydim. Elim ayağım birbirine girmişti.

Hastalarımın çoğunu Çağatay Bey üstlenmişti. Bana da eve gidip dinlenmemi söylemişti fakat ben gitmek istemiyordum. Geriye kalan hastalarımla ilgilenmem lazımdı.

Toparlanmalıydım.

Şimdi ise odamdaki koltukta oturmuş başımı avuçlarıma almış, düşünüyordum. Kapım tıklatılıyordu ve benim içeri girebileceğini söylemeye gücüm yoktu.

Kapım bir kez daha tıklatıldı. "Gel." dedim sesimin güçsüz çıkmasına aldanmayarak.

Kapı açıldı fakat benim başımı kaldırıp gelen kişiye bakacak cesaretim yoktu. Ama bakmalıydım. Ayıp olurdu.

DİLHUNKde žijí příběhy. Začni objevovat